Eskişehir kitap fuarında Benimle Asla Tanışamayacaksın 'ı görünce merak ettiğim bir kitap olduğu için hemen aldım. Kitabın tanıtımı, kapağı ve de ciltli olması ilgimi çekmişti. Fuardan aldığım , internetten sipariş verdiğim ve takas yaptığım kitaplar birikince okuma sırası da doğal olarak yeni geldi kitaba:)) Kitabın konusuna başlamadan önce kitabın başına gelen talihsizlikten de bahsetmek istiyorum. Havalar ısınmaya başlamış ve yağmurlar dinmişken balkon sefası yapayım dedim geçen hafta. Balkon masasına kitabı koydum, yanına kahvemi yerleştirdim. Diğer eşyaları da masaya yerleştirirken nasıl oldu anlamadan kahve fincanı yana devrildi ve özenle baktığım kitabına kahve döküldü:((( Ben ki kitaplarına çok dikkat eden ve kitapları ilk aldığı günkü gibi muhafaza eden birisi olarak bu talihsizlik beni ne kadar üzdü anlatamam. İlk seksen sayfada şimdi kahve izi var. Bu da bir hatıra , bir yaşanmışlık diye kendimi avutmaya çalışsam da olmuyor. Sinir oluyorum. Belki kitabı bitirmemim bu kadar uzun sürmesinde bu olayın da etkisi vardır!....
Kitap iki çocuğun - Ollie ve Moritz - birbirlerine yazdığı mektuplardan oluşuyor. Bu mektuplar ile çocukların iç dünyalarını , yaşadıkları zorlukları , çevrelerini, zaman içerisinde birbirlerine duymaya başladığı güveni ve gelişen arkadaşlıklarını anlatıyor. Bu iki çocuk çok farklılar. Ollie Amerikalı. Bir ormanın içerisinde annesi ile birlikte teknolojiden uzakta münzevi bir şekilde yaşıyorlar. Çünkü Ollie'nin elektriğe alerjisi var. Elektriğe yaklaştığı zaman nöbet geçiriyor. Moritz ise Alman . İki gözü doğuştan olmayan ve kalp pili ile yaşayan bir çocuk. İki çocuk birbirleri ile asla tanışamayacaklar çünkü Ollie elektriğe yaklaşamıyor , Moritz ise elektriksiz yaşayamıyor.
Başlarda kitap yavaş ilerliyordu. Mektupları okudukça çocukları tanımaya başladım. Birisi çok konuşan diğeri sel verip sır vermeyen bir karakterde iken kitabın sonlarına doğru iyi iki dost oluyorlar. Bu ikilinin yaşamına dair bilinmeyenleri de kitabın sonuna doğru öğreniyoruz.
Ağır bir tempoda ilerleyen kitap bilim kurgu ve fantastik öğeler de içeriyor. Kitabı okurken bir yabancı ile yazışırken hayatımıza dair bütün detayları anlatmak daha kolay mı olur yoksa detay vermez miyim diye düşündüm. Kitabın kapağında " Bazı gerçekler yalnızca bir yabancıya söylenebilir" yazıyor. Ben bu söze katılmıyorum. Kitapta böyle olsa da gerçek hayata uygulanabilir olduğunu düşünmüyorum. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
2016 William C. Morris ödülü finalisti olan Benimle Asla Tanışmayacaksın yazarın ilk romanıymış. Benim düşüncem ise ortalamanın üzerinde olan bir kitap . Fakat çok da fazla beni etkilediğini söyleyemeyeceğim.
Kitabın Adı :Beni Asla Tanışamayacaksın
Yazar : Leah Thomas
Yayınevi : Novella Dinamik Yayınevi
Orjinal adı : Because You'll Never Meet Me
Çevirmen : Aslı Tümerkan
Sayfa Sayısı : 400
Ollie ve Moritz...
Onlar bizden çok farklılar.
Hayal bile edemeyeceğiniz özellikleri olan bu iki yakın arkadaşın buluşması imkânsız. Çünkü Ollie'nin elektriğe olan alerjisi hayatını tehdit ediyor, Moritz'in zayıf kalbi de bir pil sayesinde atıyor. Bir araya gelmeleriyse ikisinden birinin ölümüne neden olacak.
En karanlık zamanlarında birbirlerine yazdıkları mektuplarla hayatı, hissetmeyi ve sevmeyi öğrenen Ollie ve Moritz için tüm dengeler ortak geçmişlerinin açığa çıkmasıyla değişiyor.Acaba arkadaşlıkları bu değişimi kaldırabilecek kadar güçlü mü?
İki çocuk da Allah vermesin ama ne zor durumda, yavaş tempoda ilerlemesi biraz tedirgin etti ama merakta etmedim değil, özellikle ikili arasındaki arkadaşlığın oluşumunu, kalemine sağlık, kozmokıtap ��
YanıtlaSilTeşekkür ederim :))
SilGerçekten ilgimi çeken bir hikaye. Bazen yabanci bir insanla daha rahat konusulabildigine katiliyorum.
YanıtlaSilBen bir yabancı ile rahat olamam diye düşünüyorum.
YanıtlaSilBen bir yabancı ile rahat olamam diye düşünüyorum.
YanıtlaSil