1/31/2017

Şeytan - Lev Tolstoy || Kitap Yorumu

Ocak 31, 2017 5 Yorum
kozmokitap


  En sevdiğim yabancı klasik eserler Tolstoy'un kaleminden çıkmıştır. Genellikle ağır ilerleyen ve çoğu kişi tarafından okurken sıkıldıklarını itiraf ettikleri klasikler Tolstoy'un kaleminden çıkınca daha sürükleyici oluyor. Yazarın yaşam öyküsü de beni etkilediği için belki kitaplarını bu kadar çok seviyorum.

  Şeytan yazarın ölümünden sonra bulunan bulunmuştur. İncecik olan bu kitap hızla bitiyor. Bu kitabın önemli bir özelliği de yazarın bu kitap için iki farklı son yaratmış olması. Belli bir noktaya gelince yazar seçimi bize bırakıyor. Hangi sonu okumak istersek ona yönlendiriyor ya da sırası ile ikisini de okuyabileceğimizi belirtiyor.

  İsmi Şeytan olsa da kitabın bu bir gerilim kitabı değil öncelikle onu belirteyim. Aslında bir dram kitap. Biraz psikolojiye de girersem id ile süper egonun tartışması da diyebiliriz.

   Yergeni babasından miras kalan çiftliği borçlarından kurtarıp büyük babasının zamandaki bolluğuna ve refahına kavuşturmak istemektedir. Bunun için şehirden ayrılıp çiftliğe annesinin yanına yerleşir ve çiftlik için elinden geleni yapmaya başlar. Bu arada da bekar ve genç bir erkek olduğu için hanım arkadaşlarla görüşmek ister. Bu küçük çevrede bunu nasıl yapacağını düşünürken bir aracı vasıtası ile köylü ve evli bir genç hanım ile görüşmeye başlar.....

kozmokitap


     Yevgeni bu ilişkiyi bitirip evlenir. Fakat bir süre sonra bu hanımı aklından çıkaramamaya başlar ve bu nokta da sorunlar başlar...

   İdin sürekli hatırlattığı tutku ve süper egonun direttiği toplumsal baskı ya da adına vicdan diyelim. Yevgeni bu iki etken arasında kimseye belli edemediği bir cehennem yaşamaktadır.

  Bu kitapta Tolstoy da bu ikilemi ve Yevgeni'nin tercih edebileceği iki farklı sonu da kendi üslubu ile bize aktarıyor. Ben de kalemine sağlık büyük üstat diyorum!.....







Kitabın Adı :Şeytan
Yazar :Lev Tolstoy
Yayınevi :Paris Yayınları
Çevirmen :Osman Çakmakçı
Sayfa Sayısı :80


"Tolstoy'un ölümünden sonra bulunan kitap!"
 Lev Tolstoy daha çok Rus toplumunu analiz eden epik romanlarıyla tanınır, ama elinizde tuttuğunuz Şeytan adlı bu novella onun en kişisel, kendisini, açığa vuran kitabıdır. Kitabın yaratacağı skandaldan korkarak sağlığında yayımlamamış ve kitaplığındaki çekmecelerden birinde saklamıştır. Kitap ancak ölümünden sonra bulunup yayımlanabilmiştir. Kitapta anlatılan hikâye kendi mülkünden köylü bir kadınla yasak ilişkiye giren toprak sahibi Tolstoy'un kendi yaşadığı bir ilişkiyle benzerlik gösteriyor. Her ne olursa olsun, kitapta cinsel çekim ve insan arzuları derinlemesine bir bakışla ele alınıyor. "Her şeyden önce Yevgeni fethedilmiş olduğunu, kendi iradesinin efendisi olmadığını ama içinde başka bir gücün ona hükmettiğini, sadece iyi talihin kendisini içinde bulunduğu durumdan kurtarabileceğini, bugün değilse bile yarın ya da ertesi gün her halükarda mahvolacağını hissediyordu. 'Evet, mahvolacağım,' başka türlü olması mümkün değildi: sevgili genç karısını köylü bir kadınla aldatmak, hem de herkesin önünde - bu mahvolmaktan başka neydi ki, bütünüyle mahvolmak, öyle ki yaşamak imkânsız olacaktı. Hayır, bir şeyler yapılmalıydı."



                                                            Kozmokitap

1/30/2017

Rastlantı - Nazlı Ozan || Kitap Yorumu

Ocak 30, 2017 2 Yorum
kozmokitap


   Nazlı Ozan'ın ikinci kitabı Plaza Kızları'nın reklamlarını gördüğüm zaman yazarı merak ettim. Yazılan yorumlardan da ilk kitabı Rastlantı'nın da harika bir romantik komedi olduğunu öğrenince hemen kitabı alıp okumalıyım diye düşündüm. Kitap Yurdunda da kitap hazır 9.90 a düşmüşken aldım. Bu arada kitabın internet dışında kitapçılarda bulunamadığını duydum. Şahsen bakmadım yine de almak isteyen olursa internette daha rahat bulunuyormuş kitap.

   Kapaklarında insan resimlerine yer verilmesini sevmiyorum. Kitaba başlarken de aynısını düşündüm ve kitabı merak etmeseydim sırf kapağı yüzünden kitabı almayabilirdim. Fakat kitabı bitirdikten sonra kapağın konuya çok uyduğunu fark ettim. Bazen çok mu ön yargılı oluyorum ne????

   Kitabı okumaya başlayınca daha ilk sayfalarda ben şok!!!! Kitabın ana karakteri Aslı'nın yaptıkları beni şoka uğrattı. Tamam deli dolu , zıpır biri olabilirsin ama bunu da hiç beklemiyordum.... Şimdi ne ? dediğinizi sorar gibiyim.  Çok ayrıntıya girmeden biraz bahsetmek istiyorum konudan ....

  Aslı 25 yaşında bir genç kız ve İtalyanca öğrenmek için altı aylığına İtalya'ya gidiyor. Orada bir kursa kaydolan Aslı'yı son ana kadar annesi vazgeçirmeye çalışır ama nafile... Uçağa binen kızımız yanında oturan ve ilk dakikadan papaz olduğu  yakışıklı İtalyan Roberto'nun hem hayatının aşkı hem da patronu olacağını bilseydi yine aynı davranır mıydı ? Evet davranırdı... Bence Roberto'nun ilgisini çeken de Aslı'nın farklı , çatlak davranışları , ilk dakikadan kendisini taciz etmesiydi....


   Kitabı gülümseyerek okudum . Çok eğlenceli bir kitap oldu benim için. Tüm karakterler çok sevimliydi ve diyaloglara bayıldımmm....

   Romantik komedi severler bu İtalya yolculuğu size iyi gelecek!....


kozmokitap
Kitabın Adı: Rastlantı
Yazar :Nazlı Ozan
Yayınevi :Olimpos Yayınları
Sayfa Sayısı :376


Bazı yolculuklar sizi aşka götürür... "Aşkın gelişi, aklın gidişidir." Acaba gerçekten öyle midir? Ya da bir dil bir insan, iki dil... Ah, neyse boş verin şimdi dili falan! Burada asıl önemli olan, aşkın dili! Neşeli, sevimli, az biraz inatçı, ama yeri gelince masum bir kedi olan Aslı Karahan ile Roma'yı fethetmeye hazır mısınız? Yalnız, çapkın İtalyanların, aşk dolu kahkahaların ve enfes lezzetlerin de eşlik edeceği bu yolculuk için sizi baştan uyarıyorum. Kemerlerinizi sakıca bağlayın ve yanınızda oturan yol arkadaşınıza dikkatlice bakın! Belki siz de Aslı gibi hayatınızın aşkıyla, hiç ummadığınız bir yerde ve kesinlikle kimseye anlatmak istemeyeceğiniz bir şekilde tanışabilirsiniz. Kim bilir? Pekâlâ, hazır mıyız? O hâlde "Rastlantı" kalkışa hazır...



                                                            Kozmokitap

1/27/2017

Güvencesizlikteki Bilgelik - Alan W. Watts || Kitap Yorumu

Ocak 27, 2017 0 Yorum
kozmokitap

Güvencesizlikteki bilgelik 128 sayfalık incecik bir kitap. Kimisine göre bir aydınlanma , kimisine göre kişisel gelişim kimisine göre ise saçmalıklar içeren bir kitap. Kitabın yurtdışında çok sevildiğini yapılan yorumlardan ve ve instagramda kitabı paylaşırken bana yapılan geri dönüşlerden biliyorum. Bu kadar görüş açısından kitap bana göre ne diye sorarsanız bir felsefe kitabı . Bu ay üst üste çok felsefe kitabı okudum. Genellikle arlarına hep zaman koyarım fakat bu ay böyle denk geldi.

  1915-1973 yılları arasında yaşamış olan Watts'ın "hem teoloji mastırı hem de ilahiyat doktorası bulunmaktadır. Çin ve Hint felsefesi ve özellikle de Zen Budizmi'nin çevirmeni olarak bilinen yazarın yirmiden fazla kitabı bulunmaktadır.

kozmokitap

   Deepak Chopra'nın " Her kitap bir yolculuktur " cümle ile başlayan giriş yazısını okuyarak  Allan Watts'ı ve kitabı daha iyi anlıyoruz.

Kitap dokuz bölümden oluşuyor ve her bölümde farklı konularda okuyucuya yol gösteriyor kitap . Yazarın sade olan anlatımı kendisiyle ve karşısındaki ile konuşur şekilde ilerleyince kolay okunuyor. Kitabı okurken doğu esintilerini de fark ediyoruz.

   Zevkle fakat yavaş bir şekilde okuduğum kitapta birçok yerde altını çizdim bölüm olduğu kadar katılmadığım ve bana doğru gelmeyen bölümlerinin de olduğunu söylemeliyim. Bilim ve dinin birleştiği ve ayrıldığı noktaları ortaya koymaya çalışan Watts psikopos rahip olarak da çalışmıştır. Bir rahip olmasından ötürü onun inandığı bazı detaylar ile benim inandıklarım farklı ; bu noktada yazara katılmadığım bölümler ortaya çıkıyor.

   Felsefe kitaplarından hoşlanıyorsanız bu kitaba şans verebilirsiniz.



kozmokitap
Kitabın Adı :Güvencesizlikteki Bilgelik
Yazar :Alan W. Watts
Yayınevi :Zepros Yayınları
Orjinal adı :The Wisdom of Insecurity: A Message for an Age of Anxiety
Çevirmen :Pelin Vural
Sayfa Sayısı :128


"Çağdaş Batı dünyası için Doğu disiplinlerinin belki de en önemli yorumcularından olan Watts, "yazılamaz olanı güzel bir şekilde yazma" yeteneğine sahiptir."
-Los Angeles Times-
Geleceğe dair plan yaparak ve bekleyerek çok zaman harcıyoruz. Bir sonraki ânın keyifli olmasını sağlamak amacıyla kaygılı bir çaba içine girerek, genellikle ânın keyfini çıkarmayı ıskalıyoruz. Doğu felsefesi ve öğretilerine dayanarak Watts, neyi bilmediğimizi ve bilemeyeceğimizi kabul ederek, sahiden bilmeye değer bir şey bulabileceğimizi söylüyor. Tatminkâr bir hayat sürmek için insan şu ânı kucaklamalı tam olarak şimdi'de yaşamalıdır.

Zarifçe düşünülmüş, berrak bir şekilde yazılmış bu felsefi eser Watts'ın uzun kariyerini öne çıkaran bütün bilgeliğini ve ruhunu kapsayarak hâlâ bizimle birlikte yankılanmaktadır.

Mutluluk, gelecekten beklenen bir şeye bağlıysa, sürekli elimizden kaçacak bir hayali kovalıyoruz demektir.


                                                            Kozmokitap

Gitme Zamanı - Aret Vartanyan || Kitap Yorumu

Ocak 27, 2017 1 Yorum
kozmokitap

" Bence gerçek ölüm , yaşarken ölmek... Yaşamı unutup, insanın kendi elleri sayesinde yarattıklarıyla ölümü silmeye çalışması. Yaşamın anlamını yok etmesi. Ruh da sıkılıyor , beden de. Bir sebep arıyor gitmek için, buluyor da. Bazısı kaldıkça daha çok acı çekiyor, isyanı başkaldırıya dönüşüyor, boşluğu doldurmak için başkalarının yaşamını yok ediyor. Dolaylı ya da dolaysız..."

   Uzun zamandır kitaplığımda bekleyen Gitme Zamanı'nı okuma zamanının geldiğini hissettim sonunda ve kitaba başladım. Her kitabı okumanın belli bir zamanı olduğuna inanırım. Zamansız başlanan kitaplardan zevk alamayız ve hatta bu kitapları bitirmekte de zorlanırız. Bu bahsettiğim kitaplar çerez kitaplar değil elbette. Çerez kitaplar bazen kafa dağıtmak bazen de hoş vakit geçirmek için okunur. Gitme Zamanı ise bu gruba girmiyor.  Felsefe ve kurgunun harmanlandığı, düşünmeye sevk eden bir kitap.

                                 Batın ile zahir arasında gidip geliyor insan...

kozmokitap


  Kitap batın ile zahir arasında gidip geliyor. Görünen, çevremizde gördüklerimizden oluşan bir çevre ve görünmeyen ,fantastik , felsefi öğelerle dolu bir evren.... Zahir bölümünde Selim anlatılıyor kitapta. He zaman farklı birisi olmuş ve derinliği olan bir adam Selim. Eşi Burcu'nun kendisini aldattığını öğrenince sorgulama dönemi başlıyor Selim için . Kendisini, eşini, evliliğini ve hayatı sorguluyor Selim. Eşi fiziksel olarak kendisini aldatmamış olsa bile yaptığı bir dönüm noktası olur. Çoktandır çatırdayan bir evlilik sonunda kopma noktasına gelmiştir. Bu noktadan sonra Selim değişim sürecine başlarken biz de çevresindekileri ve birbirlerini etkileşim süreçini okuyoruz kitapta.

     "İnsan hem şimdide, hem gelecekte hem de geçmişte bulunabilir: Yaşadığımız şimdi , aslında bir öncesinin geleceği ve aynı zamanda bir sonrasının geçmişidir. Geçmiş ve gelecek yoktur, sonsuz bir şimdi vardır." 


kozmokitap

   Batın kısımlarında ise Yunus Emre'den Mevlana'ya , hristiyanlıktan müslümanlığa birçok felsefi şahsiyet ve dinler örnek olarak verilirken okuyucuya yol gösteriyor. bu iki bölümden birbirlerinden bağımsız ilerliyor gibi görünürken kitabın sonunda aslında ayrı olmasıklarını görüyoruz.

                 "Hayatın sana verdikleri değil , senin hayata ne verdiğin gerçek olandır. "

   Dört ciltlik bir serinin ilk kitabı Gitme Zamanı. Serinin ikinci kitabı Siyah Gözyaşı da elimde ve onu da şubat ayında okumayı düşünüyorum.  Normal bir roman ya da kurgu bekleyenler kitabı okurken hayal kırıklığına uğramasınlar diye hatırlatmak isterim ki kitap felsefe ve kurgunun bir araya getirilmiş hali. Kitabı okumaya karar verirken bu özelliğini göz önünde bulundurmalısınız.


kozmokitap
Kitabın Adı :Gitme Zamanı
Yazar : Aret Vartanyan
Yayınevi :Destek Yayınları
Sayfa Sayısı :400


"Gök ile yer arasında köprü kuran asa misali, Bâtın ile Zâhir arasında gidip geliyor insan..."

"Hazır mısın?"
"Hiçbir zaman hiçbir şeye hazır olmadım."
"Korkuyor musun?"
"Korkmadığım anım da olmadı."
"Neden buradasın?"
"Nerede olduğumu hiç bilmedim. Belki de olabileceğim başka bir yer yoktu."
"Başlayalım mı?"
"Her başlangıç bir son… Yeni bir sona başlayalım."
                               ***
Bir yanda Zâhir, bir yanda Bâtın… Bir yanda görünen dünya, bir yanda insanın ötesi, evrenin varoluşu… Bir yanda bireyin günlük yaşam akışı içinde kendini, çevresindeki karakterleri ve bulunduğu yaşamı sorgulayan bir hikâye; diğer yanda felsefik ve ruhani sırları irdeleyen, kadim bilgileri ve bilgeleri bugüne taşıyan gizemli, mistik bir yolculuk… Bir yanda ağacın altında uyuyan Yedi, denizden çıkan çift başlı düalite, zaman ustası saatçi, bilge simyacı, Schrödinger'in kedisi, mahkeme salonuna doluşmuş düşünürler ve daha nice ezoterik kahraman... Diğer yanda aşk, tutku, aldatma, entrika ve yaşam kavgası…
                                       ***
Kitapları ve insan odaklı çalışmalarıyla milyonlarca ruha dokunan Aret Vartanyan, daha önce denenmemiş tarzda kaleme aldığı bu romanında yüreğiyle mantığı, gerçekle illüzyon arasında sıkışan insanlığı kendi içinde bir yüzleşmeye davet ediyor.


                                                            Kozmokitap

1/23/2017

İlk Gece - Marc Levy || Kitap Yorumu

Ocak 23, 2017 2 Yorum
kozmokitap


    “Yaptığınız keşifleri açıklayacak olursanız, ilk gün, dördüncü dünya ülkelerinde yüz binlerce insan ölecek, ilk hafta içinde de üçüncü dünya ülkelerinde milyonlarca insan ölecek. Ertesi hafta, dünyanın göreceği en büyük göç dalgası başlayacak. Bir milyar aç insan, kendilerinde olmayana el koymak amacıyla kıtaları aşmak için denizlere açılacak. Herkes gelecek için ayırdığı birikimiyle günü kurtarmaya çalışacak. Beşinci hafta, ilk gece başlamış olacak.”
Marc Levy yazım konusunda beni hayran bırakan bir yazardır.  İlk Gün kitabını okuduktan sonra çok etkilendim ve devam kitabı olan İlk Gece kitabını da okumak istedim. Kitabı o dönem hiç bir yerde bulamadım. Sahafları da aradım , şansıma yoktu:(( Sonra araya zaman girdi ve kaldı öylece. İnstagramda kitabı @inc_tanem 'de görünce kitabı zamanında arayıp bulamadığımı söyleyince kitabı bana gönderdi ve hediye etti. Çoook mutlu oldum:))))

  İlk kitabı İlk Gün'ü okumamın üzerinden fazla zaman geçmiş olmasına rağmen ilk sayfadaki Walter'ın mektubunu okurken , sanki ilk kitabı dün okumuşum gibi tüm kitap gözlerimin önünden geçti. İlk Gece kitabına hiç ara vermeden başlıyormuş gibi hissettim.

   İlk Gün kitabını merak edenler buradan incelememi okuyabilirler.

  Kahramanımız Adrian macerasına kaldığı yerden devam ediyor kitapta. Bu araştırmasında yalnız değil Adrian . Yanında olanlar olduğu gibi onu durdurmak isteyenler hatta bu uğurda cinayet dahi işlemeyi göze almış olan bir grup var. Adrian bir astrofizikçi. Arkeolog arkadaşı ile buldukları , binlerce yıl öncesine ait olan taşın eksik parçalarını aramaya devam ediyor. Bu parçalar bir araya geldiğinde büyük bir sırrı ,dünyanın ilk zamanlarını aydınlatabilir. Hatta belki ilk insanı bile bulabilirler....

    Heyecanlı , sürükleyici, aksiyon dolu bir kitap İlk Gece. Kitabın sonunda tüm sırlar açığa çıkıyor.... Bu sırları çok ilginç bulabilirsiniz. Kim bilir belki bu sırlar insanın yaratılışını da aydınlatır , kim bilir ;)))





kozmokitap


Kitabın Adı :İlk Gece
Yazar :Marc Levy
Yayınevi :Can Yayınları
Orjinal adı :La Première Nuit
Çevirmen :Aykut Derman
Sayfa Sayısı :432


“Bellekler tablasını parçalara ayırdım, parçaları grupların etkili ve bilge kişilerine emanet ettim...”
 On beş yıl sonra karşılaştılar... İki eski sevgili Keira ve Adrian. İkisi de ayrı yollardan aynı hedefe yürüyen iki bilim insanıydı. Evrenin bilinmeyenlerini keşfetmek, bilinenleri tersyüz ederek çok ötelere ulaşmak... Biri ilk güne, biri ilk insana... Uzun bir serüven başladı; ölüm, her adımda onların yolunu gözlüyordu...
 “Yaptığınız keşifleri açıklayacak olursanız, ilk gün, dördüncü dünya ülkelerinde yüz binlerce insan ölecek, ilk hafta içinde de üçüncü dünya ülkelerinde milyonlarca insan ölecek. Ertesi hafta, dünyanın göreceği en büyük göç dalgası başlayacak. Bir milyar aç insan, kendilerinde olmayana el koymak amacıyla kıtaları aşmak için denizlere açılacak. Herkes gelecek için ayırdığı birikimiyle günü kurtarmaya çalışacak. Beşinci hafta, ilk gece başlamış olacak.”


                                                            Kozmokitap

1/21/2017

İpeği İşleyen Kız - Kelli Estes || Kitap Tanıtımı

Ocak 21, 2017 3 Yorum
Kozmokitap


Kitabın Adı : İpeği İşleyen Kız

Yazar :Kelli Estes

Yayınevi :Arkadya Yayınları

Orjinal adı :The Girl Who Wrote in Silk

Çevirmen : Duygu Parsadan

Sayfa Sayısı :456

Etiket Fiyatı : 20.00 TL

Türü : Roman

Baskı Tarihi : Ocak 2017

Çıkış Tarihi : 20 Ocak

  Keder kuşlarının başının üzerinde gezinmesini engelleyemezsin ama saçına yuva yapmasını engellersin…

Bir Çin atasözü der ki: “Keder kuşlarının başının üzerinde gezinmesini engelleyemezsin ama saçına yuva yapmasını engellersin…” Büyükannesi ve babasıyla yaşayan Mei Lien’in tek bildiği topraklar, doğup büyüdüğü Seattle’dı. Sırf Çinli olduğu için beyaz adamlar ona bulaşmasın diye erkek kılığına girerek dolaştığı topraklardı burası. Ta ki beyaz adamlar onu ve onun gibi olanları ülkelerinde istemediklerini söyleyip hepsini bir gemiye doldurana kadar…


Mei Lien gemiye bindiği sabahın gecesinde yaşananları hiç unutmadı. Herkesin yaptığı gibi hayatına devam etti belki ama unutmadı. Tek dayanağı, deniz ve onlardan bir işaret gelsin diye beklediği atalarıydı. Sözlerine kulak verilmeyeceğini bildiği için kimseye anlatmadı yaşadıklarını. İpeği eline aldı ve tüm hayatını ona işlemeye başladı.


Uzun zaman alsa da adaletin er ya da geç yerini bulacağının farkındaydı çünkü gerçekler ortaya çıkmak için gün sayardı…

Gerçek olaylardan esinlenerek romanını oluşturan Kelli Estes, kadınların ne kadar güçlü olabileceğini ve bedeli ağır olsa da asla doğrulardan kaçmadıklarını çarpıcı bir dille ortaya koyuyor. Kalbe dokunan bu hikâye, geçmişimizden arınmadığımız sürece günümüzle uzlaşamayacağımızın bir kanıtı…

                                                            Kozmokitap

1/20/2017

Nar Çiçeği - Zeynep Saraç || Kitap Yorumu

Ocak 20, 2017 2 Yorum
kozmokitap

"Kalbinin en kırılgan yerini korumayı bıraktığın gün kalbine kavuşacağın gündür.
 Kalbine !
Kalbin her neredeyse... "

   Nar Çiçeği Zeynep Saraç'ın okuduğum ilk kitabıydı. Kitabı instagramda kalabalık bir grup olarak fidan yaparak okuduk. Çok eğlenceli oldu kalabalık bir grup ile okumak . Muhabbetin dibine vurduk ve gruptaki herkes kitaba bayıldı.

   İnstagramdan beni takip edenler paylaşımlarımı ve kitap hakkındaki düşüncelerimi okumuşlardır. Bir süredir internet sıkıntısı yaşadığım için blogda istediğim gibi yazı paylaşamadım. Bu kitabın yorumunu girmem de bu nedenle aksadı. Yaşanan aksiliklerden dolayı siz takipçilerimden özür dilerim.....

kozmokitap


   Nar Çiçeği romantik bir kitap ve başladığım zaman aklım hep kitapta kaldı. Gece çok uykum geldiği zaman bile kitabın başından kalkmak istemedim. Yazarın anlatım tarzı dışında duygu aktarımı da çok başarılı. Karakterlerin hissettiklerini okuyucuya çok güzel yansıtıyor ki bu da kitabın başarısını kat ve kat arttırıyor.

   İpek üniversite son sınıfta bir genç kızdır ve kitabı onun anlatımı ile okuyoruz. Birbirlerini tamamladıklarını düşündükleri ve sonsuz güvendiği erkek arkadaşı okulun kapanmasına günler kala İpek'i terk eder. Üzgün olarak eve gelen İpek , karşı komşularını evlerinde bulur ve onun İpek'e bir teklifi vardır: Oğlu Demir ile evlenmelerini ister. İpek ise hiç düşünmeden "evet " der....

        "Aynadaki yüzüne baktığın sırada bir an gelir ve anlarsın ; asıl aynanın yüzün olduğunu. " 

   Demir İpek'in çocukluk arkadaşı aynı zamanda en yakın dostudur. Tabii bir zamanlar.... İpek'in hatırlayamadığı bir olay nedeni ile iletişimleri kopar ve İpek'in tabiri ile birbirlerinden nefret ederler. Ve bu iki insan artık evlenecektir!....

  İnatçı mı inatçı İpek, gururunu ön planda tutan Demir... Bu iki gencin önündeki tek engel yine kendileri... İnsan çevreden gelen her zorluğu aşar , hele ki birbirlerinden destek alıyorlarsa... Ancak insanın aşamadığı tek engel kendisidir ve bu iki gencin önündeki tek engel yine kendileri , içlerindeki aşamadıkları sorunlarıdır.

kozmokitap

  Bu iki gencin evliliği nasıl olur dersiniz? Sorunlarını aşıp mutlu olmayı başarabilecekler mi? Her zaman dediğim gibi sorunların büyük bir bölümü iletişim kopukluğundan kaynaklanmaktadır.  Siz siz olun başkalarının ne düşündüğünü tahmin etmeyin, bildiğinizi düşünmeyin. Akıl okuma henüz keşfedilmedi:))))

   Romantik, duygusal, eğlenceli ve hızlı okunan bir kitap Nar Çiçeği . Ben kitabı çok sevdim. Okumanızı tavsiye ederim.....







Kitabın Adı : Nar Çiçeği
Yazar :Zeynep Saraç
Yayınevi :Arunas Yayıncılık
Sayfa Sayısı :448


"Ya benden gerçekten nefret et ya da sev! Ama bu ikisinin arasında bırakma!" "Bir his var kalbimin en derinlerinde. Bir adı yok. Aşk değil, sevgi de değil. Her nefesimde benimle beraber büyüdü Onun bana reva gördüğü ve sebebini asla söylemediği nefrete rağmen kaderimin bir parçası olduğuna inandığım çok güçlü bir his." Eğer kalbinde gizli bir duygu varsa onun yanında ummadığın bir cesaret ve beklemediğin bir deprem gizlenir.
Bazen gerçekten yaşamak için nefes alırken ölmek ve o depremi başlatmak gerekir. Ceylan ile güldüren, Bir Parça Masal ile kalbimizi fetheden yazar; Nar Çiçeği ile aşkın en kırılgan ve fırtınalı haliyle baş başa bırakıyor bizi. Karakterleri, olay örgüsü ve bilhassa finaliyle akıllardan çıkmayacak bir kitap.


                                                            Kozmokitap

1/19/2017

Takvim Kızı Şubat - Audrey Carlan || Kitap Yorumu

Ocak 19, 2017 1 Yorum
kozmokitap


     Mia'nın ocak macerasını okuduktan sonra dayanamayıp Şubat macerasını da okudum. İnce ve eğlenceli bir anlatım olunca kitap yine çok çabuk bitti. Takvim Kızı Ocak'ta yazarın tarzına alıştığım için kitap su gibi aktı. Tek problem kitabın 17. sayfadan başlaması idi. Diyorsunuz ki kitabı değiştirseydim. Kitabı okumam için yayınevi gönderdi ve instagramda eksik olduğunu belirtince yenisini gönderiyoruz dediler ve ben de okumak için onu bekledim . Fakat gelen giden olmadı!.... İnstagramdan @birbeninhalleri bana kitaptaki eksik sayfaların resmini gönderdiği için oradan okudum eksikleri.

    Ben bir çok şeydim; bir kız evlat, bir abla, bir dost, bir tür oyuncu ve bu adamın ilham perisiydim. Bir telekız ya da fahişe değildim. Bir sürtük belki ,ama fahişe değil.

     Ocak ayında eşlik ettiği yakışıklı Wes'ten ayrılan Mia , şubat ayında yine yakışıklı Fransız ressam Alec'e eşlik edecektir. Mia için bu eşlik etmeler bir işten çok eğlenceli vakit geçirmedir. Bu işi sırasında da çok eğlenir Mia. Arada Wes'i düşündüğü de oluyor tabii:)))

    Bu sefer ki görevi Alec'e ilam perisi olmak ve resimlerini çekmesine çizmesine izin vermektir. Bu resimler de pek kapalı sayılmaz....

    Her ay aslında Mia da kendisinin farklı bir yönünü tanıyor kitaplarda. Hızla okunan eğlenceli bir kitap olmasının yanı sıra bolca cinsellik içerdiğini tekrar hatırlatmak isterim....



                                                            Kozmokitap

1/18/2017

Aşk Dersleri - Alain de Botton || Kitap Yorumu

Ocak 18, 2017 3 Yorum
kozmokitap

   Evlilik teklifle , hatta ilk buluşmayla başlamaz. Bunun çok daha evveline , yani aşk fikrinin , daha doğrusu , ruh eşi rüyasının doğuşuna dayanır. 

     Kitabın isminden daha çok kapağı ilgi çemiyor mu sizce de? Ben görür gürmez kapağına aşık oldum. İçi ya da konusu bir tarafa kapağı neşe veriyor. Renkler ve çicekler etkili sanırım bunda. Kapak tasarımcı geçekten çok iyi bir iş başarmış . Çünkü bence kitabın satışında en büyük pay kendisine ait.....

   Aşk , sevginin bizim zayıflıklarımızı ve dengesizliklerimizi düzeltmeyi vadeden özelliklerine duyulan hayranlık demektir. Bir tamamlanma arayışıdır. 
1969 , Zürih doğumlu olan yazarın okuduğum ilk kitabı Aşk Dersleri . Felsefe doktorasını yazarlık kariyeri için yarım bırakan yazar kitaplarında gündelik yaşam ile felsefeyi birleştirmiştir. Bu nedenle bu kitabı da okurken normal bir roman beklemeyin. Hüsrana uğrarsınız , benden söylemesi ;))

  Romantizm bir sezgisel anlaşma felsefesidir. Gerçek aşkta , herşeyi bıkkınlık verecek kadar ayrıntılı bir biçimde açıklamaya gerek yoktur. iki insan birbirine aitse eğer, ikisi de en nihayetinde müthiş bir şey hisseder: " Dünyayı tıpatıp aynı şekilde görüyoruz. " 
  Kitap Rabih'in ilk aşkı ile başlıyor. Aşkların karşılıklı olmasına gerek yoktur. Bazen bir bakış, haraket ya da hiç sebep olmaksızın aşk olabilir ya da aşk diye tabir edilebilir. Burada da insanda evlilik fikrinin ilk olarak nasıl ortaya çıktığı açıklanmaya çalışılmış Rabih üzerinden.

  Rabih'in büyümesi , evlenmesi ve evliik sonrasında olanlar onu ve eşini nasıl etkiliyor anlatılmış kitapta. Bu çift ve yaşamları anlatılırken de kısa bilgiler yanı sıra evlilikte olması gerekenler ya da bu olanlar bireyleri ve hayatları nasıl etkiliyor anlatılmış .

   Bir film düşünün ara ara filmde kareler donuyor ve anlatıcı ya da yazı şeklinde bilgiler veriliyor, olaylar yorumlanıyor. İşte kitap tam da böyle.

  Kitabın bildiğimiz anlamda bir roman değil roman ve felsefenin harmanlanmış hali ya da  felsefenin daha ağır bastığı hali olduğunu bilerek kitabı okuyup okumamaya karar vermeniz gerekiyor. Yoksa kitap beklentinizi karşılamaz.





Kitabın Adı :Aşk Dersleri
Yazar :Alain de Botton
Yayınevi :Sel Yayınları
Orjinal adı :The Courseof Love
Çevirmen :Özge Çelik
Sayfa Sayısı :240


Günümüzde "normal" ilişkiler şu şekilde tanımlanır: İki kişi tanışır, birbirine âşık olur, bu aşkı evlilikle taçlandırır, çok geçmeden çocuk yapmaya karar verir ve sonsuza dek mutlu yaşarlar. Bu son, aslında hikâyenin başlangıcıdır.

Alain de Botton uzun zamandır beklenen yeni romanı Aşk Dersleri'nde bu yanılsamanın peşine düşerek, edebi kamerasını yolları aşka açılan bir kadın ve bir erkeğe çeviriyor. Uzun soluklu bir ilişkinin karmaşık ve çetrefil yollarının izlerini sürdüğü bu yolculukta, sevgililerin o romantik ve büyülü başlangıçlarının ardından didişmelerden surat asmalara, ilgisizliklerden ihanetlere kadar uzanan küçüklü büyüklü sarsıntılarına odaklanıyor. Hayal kırıklıklarının yaşandığı, ideallerin ve duyguların eğilip büküldüğü, ortalama bir varoluşun yarattığı baskılarla değişimlerden geçtiği gerçekliği mizahı elden bırakmayarak ele alıyor.

Aşkın yalnızca bir heves ya da deneyim değil öğrenmemiz gereken bir beceri olduğunun altını çizen Botton, günümüz ilişkilerinin arka planını bilgelikle sorgulayarak insanlığın en büyük bulmacalarından birine dair oldukça kışkırtıcı bir okuma vaat ediyor. Aşk Dersleri, içinde yaşadığımız bu yanılsamalar çağında gerçeklikle başa çıkmak isteyen okurlar için tam anlamıyla davetkâr bir kitap.


                                                            Kozmokitap

1/16/2017

Takvim Kızı Ocak - Audrey Carlan || Kitap Yorumu

Ocak 16, 2017 1 Yorum
Kozmokitap

    Arkadya Bitter'in yeni serisi Takvim Kızları. Ciltli kitap olması bir tarafa kapaklar ve renk cümbüşü harika. İnce olan kitaplar yazarın sempatik anlatımı ile hızla okunuyor. Her ay bir kitap olarak tasarlanan serinin ilk iki kitabı beraber çıktı ve satışa sunuldu.

 İlk kitapta Mia'yı tanıyoruz. Annesi onları küçükken terk edince Mia ve kardeşini babası büyütmüştür. Ne var ki babasının kumar tutkusu onu büyük borçların altına sokmuştur. Mafyaya olan bu borçlar babasını hastanelik etmiş ve ödenmez ise hayatlarını tehdit etmektedir. Ailesini korumak ve borçları ödemek de Mia'ya düşmüştür. Tam bir milyon dolar.... Kısa zamanda bu yüksek tutarı kazanıp borçlarını ödemesi gerekmektedir. Bu parayı kısa zamanda kazanmak için Teyzesinin eskort şirketinde çalışmaya başlar Mia. Her ay birisine eşlik edecek ve bunun karşılığında yüksek bir para alacaktır. İlk ay yanı ocak ayında zengin , yakışıklı birisine eşlik etmesi için görevlendirilir ve kitabımız da böylece ilk ayına başlamış olur.

kozmokitap


    Eğlenceli ve akıcı bir anlatımın yanı sıra kitabın cinsellik içerdiğini ve +18 olduğunu belirtmek isterim. Okumak isterseniz bu durumu da göz önünde bulundurun... Kitapta Mia'nın eskort kız iken yaşadıkları ve cinsellik var. Çok fazla romantizm beklemeyin hayal kırıklığına uğrarsınız....






                                                            Kozmokitap

1/14/2017

Koku- Patrick Süskind || Kitap Yorumu

Ocak 14, 2017 7 Yorum

kozmokitap

     Efsaneleşmiş bir kitap Koku. Adını hep duyduğum , okumak ,ç,n uygun zamanı beklediğim bir kitap. Kitap ile ilgili koku ile ilgili saplantısı olan bir seri katili anlattığını biliyordum. Bu nedenle sürükleyici ve aksiyon dolu bir kitap bekliyordum.

     Kitap , Jean- Babdiste Grenouille'nin doğumu ile başlıyor anlatmaya. Jean- Babdiste Grenouille kitaba konu olan katilimiz. Balıkları temizleme işinde çalışan annesi onu balık pislikleri içine doğurur. Böyle pis kokulu bir ortamda doğan bir çocuk , doğduğu ortamın tam tersine hiç kokusuzdur.  Ne bebeklere has olan o kokuya sahiptir ne de başka bir kokuya.... Hal böyle olunca da annesinden alınmış olan çocuğa kimse bakmak istemez. Onda bir tuhaflık olduğunun farkındadırlar....

    Grenouille'nin tek özelliği kokusuz olması değildir. Burnu da kokulara karşı çok hassastır. Normal bir insanın duyamadığı kokuları bile fark edebilmektedir.   Cam kokusu gibi... Gece zifiri karanlıkta bile yönünü bulabilmektedir bu özelliği sayesinde. Zamanla bu kokular onda bir saplantıya dönüşür.

       Kitap bize o modern geçinen Avrupanın geçmişteki halini de sunmaktadır. Parfümleri ile ünlü şehir Paris pislikten geçilmemektedir o dönemde. Bu sadece kurgu derseniz topuklu ayakkabıların da yine bu pislikler yüzünden icat edildiğinin hatırlatırım. Geceleri evlerinde tasların içerisine yaptıkları tuvaletlerini sabahları pencerelerden sokağa atıyorlarmış. Sokak ve caddeler pislik içerisinde olduğundan insanlar parmak ucunda yürüyorlarmış buralardan. Topuklu ayakkabılar da bu sebeple üretilmiş. Ortamdaki kokudan bahsetmiyorum bile!....

   İnsanlar tarafından sevilmeyen Grenouille kendisini herkes tarafından beğenilmesine sebep olacak olan bir koku yapmaya karar verir. Bu koku onun felaketi de olacaktır aynı zamanda.

 "Başından beri mendeburun tekiydi. yaşamaya sırf inat, sırf kötülük olsun diye karar vermişti."

     İlginç bir konusu olan kitap çok ağır ilerledi. Beklediğim o aksiyon hiçbir zaman gerçekleşmedi. Klasikleşen bir eser olmasına rağmen bana hitap etmedi....



Kitabın Adı :Koku
Yazar :Patrick Süskind
Yayınevi : Can Yayınları
Orjinal adı :Das Parfum: Die Geschichte eines Mörders
Çevirmen :Tevfik Turan
Sayfa Sayısı :263


    Patrick Süskind'in, Almanya'da ilk yayımlanışında tam anlamıyla olay yaratan, aylarca liste başlarında kalan 'Koku' adlı bu romanı, gerçekte alışılagelmiş çok satarların oldukça dışında kalan, tarihsel boyutlarda kapsamlı bir toplum eleştirisini sergileyen bir kitap. Olay, 18. yüzyıl Fransası'nda geçer; kitabın kahramanı Jean-Baptiste Grenouille ise tüm insani duyumlardan ve duygulardan yoksun, salt kokulara karşı görülmedik ölçüde duyarlı ve istediği kokuları üretebilmek için cinayet işlemekten kesinlikle çekinmeyen bir katildir. Herkesin ve her şeyin kokusunu almakta, tüm kokuları üretmekte gerçek bir dahi olan Grenouille, kendi kokusunun bulunmadığını, onun bulunduğu yerlerde insanların insan kokusunu alamadıklarını anladığı gün, dünyasını da yitirir. Kendisi için tek çıkar yol, başkalarına onun için sanki insanmış izlenimini verebilecek kokular sürünmektir. Toplum içinde bireyselliğini hiçbir zaman edinememiş toplum tekini, kendi benliğinin dışında her şeyi yaratabilmiş dahiyi sergileyen bu görkemli alegorinin olağanüstü bir akıcılıkla erişilen son bölümü, benzeri herhalde ancak bir Kafka'da görülebilecek bir insanlık trajedisinin simgesidir.



                                                            Kozmokitap

1/09/2017

Suzan Defter- Ayfer Tunç || Kitap Yorumu

Ocak 09, 2017 3 Yorum
kozmokitap

1964 Adapazarı doğumlu olan yazarın yayımlanmış birçok eseri vardır ve bu eserler ses getirmiş , okuyucu tarafından çok sevilmiştir. Ben utanarak itiraf ediyorum ki yazarın ilk okuduğum kitabı Suzan Defter'dir.

Günlük tarzında yazılmış ilginç bir kitap Suzan Defter. Bu kitabı ilgin kılan konusu ya da anlatım tarzı değil. Anlatımda çok başarılı olan yazarın kitabını ilginç kılan şey bu kitabın iki kişinin günlüğünden oluşması. Eş zamanlı olarak ilerliyor günlükler . Sol taraftaki sayfalar bir erkeğe aitken sağ taraftaki sayfalar ise bir bayana ait günlükler . Fakat bu iki kişi de Suzan değil. Günlüklerdeki ortak nokta Suzan.... Kitaptaki bu farklı detayı bilerek okursanız okurken kafanız karışmaz. Ben ikisini bir arada okumaktansa önce erkeğin günlüğünü sonra bayanınkini okudum.

16 Kasın ve 10 Aralık tarihleri arasında geçiyor kitap. Bay E. kendisine bir defter alıyor. Yaprak sayısını bilmediği ve bilmek istemediği bir defter.

Bu deftere günü gününe yazmaya başlayarak aslında ölümle pazarlık yapıyor. Bu defter bittiği zaman ölümün de kendisine gelmesini istiyor.

İkinci günlük de Derya Hanıma ait. Derya geçmişi, bugünü, unutamadıklarını, yaşanmışlıklarını yazıyor günlüğüne. Bu iki karakterin günlük tutma sürecinde yolları da kesişiyor.

Yazarın kalemi ile yeni tanıştığım için diğer eserleri hakkında bilgim yok. Anlatım tarzı ve duyguları işleyişi bakımından sevdim yazarı.

Alıntılar:

* Bir iz kalsın arkamda , ama okunduğu anda unutulacak bir iz.

* 'Aşk lanet gibidir,' dedi, ' kuşaklar boyu devam eder'

* Yıllar boyu yanmaktansa için için, boş odalarla dolu bir evde boşluk büyütmektense; ipin üstünde yürümekten başka NEDİR BİR HAYAT?

* Ayrılmak , gidenin kalanın kucağında bir kucak kor bırakmasıdır, yanar durursunuz kor olana kadar.

* "İnsan hayatı bir rahim arayışından ibarettir," dedi Ekmal Bey, " ev rahimdir. Bundandır kendimize bir ev aramamız."


kozmokitap
Kitabın Adı :Suzan Defter
Yazar :Ayfer Tunç
Yayınevi :Can Yayınları
Sayfa Sayısı :146


"İnsan gençliğini aşka vermezse, gençlik ne işe yarar?"
"Ama kaybeden sonunda siz olmuşsunuz."
"Kayıp mı? Kaç kişi böylesine sevebilmiştir dünyada?"
"Ama bir kucak korla kalan siz olmuşsunuz."
"İyi ya boş değildi kucağım."
"Ama yandınız, kül oldunuz."
"Ama vardım, kül bunun kanıtı."
12 Eylül'ün gölgesinde boğulan bir aşk hikâyesi... Yaşamın kıyısında seyirci olmaktan öteye gidememiş bir erkek... Birbirinin ışığıyla kamaşan iki ayna arasında parçalanan bir kadın... Başkasının gözünde nasıl göründüğünü, iki günlük üzerinden anlatan deneysel bir çalışma. Modern zamanların karmaşık insanlık halleri Ayfer Tunç'un usta kaleminden unutulmaz bir edebiyat şölenine dönüşüyor.

Suzan Defter, daha önce öykülerinden biri olduğu Taş-Kâğıt-Makas'tan azat olmuş, tek başınalığı hak etmiş bir eser.


                                                            Kozmokitap

1/07/2017

Buradayım - Clelie Avit || Kitap Yorumu

Ocak 07, 2017 1 Yorum
kozmokitap

Go Kitap' ın yeni kitapları çok hoşuma gidiyor. Farklı konulara sahip , hızla okunan yormayan ve etkileyici kitaplar.

Buradayım ilk çıktığı andan itibaren ilgimi çekti. Gerek kapağı gerek ismi gerekse konusu beni cezbetti.

Kitapta komadaki bir kız olan Elsa anlatılmakta. Bir dağcı olan Elsa çığ altında kalarak yaralanmış ve komaya girmiştir. Doktorlar çok çok az şansı olduğunu söylemektedirler kurtulmak için. Bir insanın en son kaybettiği duyu işitmedir . İşte bu bilgiden yola çıkılarak yazılmış kitap. Elsa komadadır fakat etrafındaki konuşmaları , sesleri duyabilmektedir. Kendi vücudunun içine hapsolmuştur adeta. Duyabilmekte , düşünebilmekte fakat hiçbir kasını hareket ettirememektedir. Tepkisi olmadığı için de onun duyabildiğini anlamamaktadır etrafındakiler. Gerçekten çok korkunç bir olay Elsa'nın başına gelenler....

Thiboult kardeşi araba kazası geçirdiği için annesini hastaneye getirmektedir. Sorumsuz kardeşine çok kızdığı için onu ziyaret etmez. Hastanede sessiz bir yer ararken yanlışlıkla Elsa'nın odasına girer ve aralarındaki garip ilişki böylece başlar...

Etkileyici ve sürükleyici bir kitap Buradayım. Yazarın ilk kitabı olan Buradayım bende merak uyandırdığı için sayfaları birbiri ardına hızla çevirdim ve nasıl bittiğini anlamadım. Bir günde bitti kitap.




Kitabın Adı :Buradayım
Yazar :Clelie Avit
Yayınevi :Go! Kitap
Orjinal adı :Je Suis La
Çevirmen :Dila Balça Öğün
Sayfa Sayısı :260


Başımı çevirmek ve gözlerimi açmak istiyorum .
Elsa bir tırmanış esnasında geçirdiği kaza yüzünden beş aydır komadadır. Uyanacağına dair tüm ümitlerini yitiren ailesi ve doktorları yaşam destek ünitesinin fişini çekmenin zamanının geldiğini düşünür. Ama bilmedikleri bir şey vardır: Bilincini kısmen geri kazanan Elsa etrafındaki sesleri duyabilmektedir. Ne var ki onlara hâlâ orada olduğunu söylemesinin bir yolu yoktur. Thibault da aynı hastaneye kardeşi için gelir. Alkollü araç kullanıp iki küçük kızın ölümüne sebep olan kardeşiyle konuşmayı reddeden Thibault bir gün Elsa’nın odasına sığınır. O günden sonra da Elsa’yı düzenli olarak ziyaret etmeye başlar. Onunla birlikte uyur. Onunla konuşur. Ve Elsa’nın, söylediği her şeyi duyduğunu hisseder. Thibault’nun bu ziyaretleri Elsa için yeniden nefes almak gibidir. Nihayet biri onunla konuşur, onu güldürür, ona uğruna mücadele edeceği bir şey verir. Thibault artık Elsa’nın gökkuşağıdır. Elsa hiçbir şey için olmasa da onun için uyanmak ister. Ama zamanı gittikçe daralmaktadır. Acaba Thibault çok geç olmadan ona ulaşmayı başarabilecek midir?


                                                            Kozmokitap

1/06/2017

On İki Gezici Öykü - Gabriel Garcia Marquez || Kitap Yorumu

Ocak 06, 2017 2 Yorum
Kozmokitap

   Marquez ile ilk olarak Yüzyıllık Yalnızlık kitabını okurken tanıştım. Kitap bin yılın en önemli kitaplarından sayılıyor. İnternette çeşitli platformlarda bu kitabın bol bol paylaşımını ve çok sevildiğini görebilirsiniz. Siz bu kitabı okudunuz mu , sevdiniz mi bilemiyorum. Fakat ben bu kitabı inatla , zorlanarak bitirdim. Ben ki klasikleri çok seven Dostoyevski'nin kalın kitaplarını sıkılmadan okuyan birisi olarak.... Kitaptaki karakterlerin isimleri birbirlerine çok benziyordu ve kitabı bitirdiğim zaman tek hissettiğim kafamın kazan gibi olmasıydı. İnatla zorlanarak kitabı bitirdiğim zaman yüzümde bir gülümseme oluştu. İster yadırgayın, ister eleştirin fakat ben blogumda kendi objektif fikirlerimi yazıyorum ve bu kitap beni çok zorladı. Tekrar okur muyum diye sorarsanız cevabım "hayır".Bir kere bana yetti. Ne kadar önemli bir yapıt olsa da bana hitap etmedi:(((

   Yazarın okuduğum farklı kitapları da oldu . Okuduğum bu kitaplar arasında en çok sevdiğim " On İki Gezici Öykü  " oldu. Tekrar okumak isteyeceğim ve kitaplığımın klasikler bölümünde kendisine yer eden bir kitap benim için. Ben Marquez'in öykücü yönünü daha çok sevdim.

  Kitabın başında yazarın öyküleri yazma süreci ve nasıl yazdığı anlatılmış. Kitapta yer alan on iki öykü  on sekiz yıl içerisinde yazılmış. Her öykünün bitiminde yazıldığı yıl belirtilmiş. Yazıldığı tarihi görmek ve o tarihte yazarın yazım sürecini hayal etmek çok güzeldi...

   Marquez öykü yazma düşüncesinin gördüğü ilginç bir rüya yüzünden aklına geldiğini belirtiyor. Bazen ben de gece uyandığımda aklıma ilginç fikirler geliyor. Kendime ilginç öyküler , güzel sözler söylüyorum ve çok hoşuma gidiyor. Bu fikirleri yazıya dökmeye üşeniyorum ve sabah bütün fikirler uçup gidiyor. O geceki etkisi kayboluyor. Sanırım ben öykülerimi kendime saklamayı seviyorum. Yazıya dökülünce sihri kayboluyormuş gibi geliyor. Belki Marquez'de buna benzer bir düşünceye sahiptir. Çünkü yazdığı kitapların hiçbirini pişman olma korkusu ile bir daha hiç okumamıştır.

   Kitapta yer alan öykülerde ülkesinden sürülen devrik bir başkanı ; kızının cesedini aziz ilan ettirmek için yıllarca vatikan yollarında bir valizde taşıyan babayı ; arabası bozulduğu için telefon etmek için girdiği binanın akıl hastanesi olduğunu fark etmeyen ve orada hasta kabul edilen bir kadını okuyoruz. Sert bakıcıları ile baş etme yolu arayan iki kardeşi okurken bir başka öyküde tek işi rüya görmek olan bir kadını okuyoruz. Her öykü ile farklı bir karakteri tanırken farklı yerlere seyahat ediyoruz.

        Her öykü farklı , ilginç ve muhteşemdi bana göre.  Bu kitaba göz atabilirsiniz, kim bilir belki benim kadar seversiniz:)))


On İki Gezici Öykü - Gabriel Garcia Marquez


Kitabın Adı :On İki Gezici Öykü
Yazar :Gabriel Garcia Marquez
Yayınevi :Can Yayınları
Orjinal adı :Doce cuentos peregrinos
Çevirmen :İnci Kut
Sayfa Sayısı :192


İki yıl boyunca, aklıma gelen konuları, onlarla ne yapacağıma henüz karar vermeden not ettim. Bu işe başlamaya karar verdiğim gece evde bir not defteri bulamadığımdan, çocuklarım, okul defterlerinden birini ödünç vermişlerdi bana. Sık sık yaptığımız yolculuklarda kaybolmasın diye, okul çantalarında kendileri taşıyorlardı defteri. Sonunda altmış dört konuyu öyle ayrıntılı biçimde not etmişim ki, geriye yalnızca onları yazıya dökmek kalıyordu....


                                                            Kozmokitap

1/05/2017

Gölge Kadın - Linda Howard || Kitap Yorumu

Ocak 05, 2017 0 Yorum
Kozmokitap

  Romantizm ve aksiyonu harmanlayan harika bir yazar Linda Howard.  Son okuduğum kitabı " Aşk Tuzağı " ile beklentimi tam karşılayamadı.  İsminden etkilendiğim ve okumayı çok istediğim "Gölge Kadın " ı indirimde görünce hemen kaptım :))) Söylemeliyim ki kitap harikaydı ve beklentimin çok üzerine çıktı.

  Lizzy belirli bir rutine yaşayan bir kadındır ve bir gün bile bu rutini bozmamıştır.  Adeta programlanmış bir robot gibidir.  Her şeyin bir sonu vardır.... Bir sabah uyanan Lizzy aynaya baktığında kendi yüzünü tanıyamaz. Aynadaki bir yabancının yüzüdür . Birden başlayan başağrısı ve bulantı -kusma ile işe de gidemez. Hastalığından dolayı böyle düşündüğüne inanmak ister. Fakat içinden bir ses gözetlendiğini, dinlediğini,  takip edildiğini fısıldamaktadır.  Bu durumu adlandıramaz Lizzy.  Aynada kendini incelerken estetik ameliyat izlerini bulana kadar....

 Lizzy'nin içinden fısıldayan ses çok haklıdır. İki farklı grup tarafından dinlenmekte ve izlenmektedir ki bu gruplardan birisi ona denek c demektedir....

Gerçekten ilginç,  temposu yüksek, heyecanı hiç azalmayan ve araya yine romantik sahnelerin serpiştirildiği bir kitap olmuş Gölge Kadın.   En çok sevdim , tavsiye ederim...



kozmokitap
Kitabın Adı : Gölge Kadın
Yazar : Linda Howard
Yayınevi :Martı Yayınları
Orjinal adı :Shadow Woman
Çevirmen :Özlem Gültekin
Sayfa Sayısı :432


Bazen yapılacak en zekice şey, mantıksız yolu seçmektir.

Bir sabah uyanıp aynadaki yüzün size ait olmadığını fark etseniz ne yapardınız? Ya da hayatınızın son üç yılından öncesini hiçbir şekilde hatırlamadığınızı anlasanız? Birdenbire peşinizde sizi öldürmek için takip eden silahlı adamlar belirse? Peki, hafızanın dehlizlerinde kaybolmuşken kendinizi amansız bir kaçışın ortasında bulsanız? Bu travmaların hepsini atlatmaya yetecek kadar tutkulu bir aşk, tehlikenin ve sırlarla dolu geçmişinizin tam ortasından çıkıp ruhunuzu kuşatsa?

Bütün bunları bir haftada yaşayan Lizzy, artık son üç yıldır tanıdığı o sakin kadın değildir. Zihnindeki gölgelerle amansız bir savaşa girmiş, eski hayatıyla hesaplaşmaya başlamıştır. Üstelik bu savaşın sonunda ortaya çıkacak gerçekler sadece kendi hayatında değil, ülke çapında da taşları yerinden oynatacak niteliktedir. Gölge Kadın sayfa sayfa tutku, heyecan ve bitmeyen bir merak duygusuyla, sırların karanlığından bugüne uzanan muhteşem bir aşk ve soluksuz macera vaat ediyor.



Yazarın bloğumda yer alan diğer kitapları :

Zamansız Fırtına 

Aşk Tuzağı

Kara Melek

Gözyaşlarımı Sildiğim Gün 

Yanlış Zaman Doğru İnsan 



                                                            Kozmokitap

1/04/2017

Kelebek Adası - Sarah Jio || Kitap Yorumu

Ocak 04, 2017 2 Yorum
Kozmokitap

  Sarah Jio ile Böğürtlen Kışı kitabı ile tanıştım. Yazarın anlatım tarzı ve kitabın konusuna bayılınca yazarın üç kitabını daha aldım ve okudum. Arada zaman bıraksaydı daha iyi olurdu. Üst üste aynı yazarın kitaplarını okuyunca , konular farklı olsa da tarz aynı olunca bir molaya ihtiyaç duyuluyor. Çünkü bir nokta da yazar kendisini tekrar ediyormuş gibi hissettim.

   Bu durumdan sonra neredeyse bir yıldır hiç Jio kitabı okumadım. Kelebek Adası yayımlandığı zaman yazarı özlediğimi fark ettim ve hemen kitabı aldım.

   Yazarın belirgin bir tarzı var kitaplarında. Geçmiş ve bugünde geçen iki farklı olay ve farklı karakterler anlatılıyor ve bir noktada bu olaylar birbirleri ile bağlanıyor. Kelebek Adası'nda ise yine geçmiş ve gelecek var fakat bu kitaptaki farklılık hep aynı karakterden bahsedilmesi. Bu farklılık benim hoşuma gitti. Üstelik kitabın başında yazarın Türk okuyuculara sevgilerini göndermesine bayıldımmmm..... Üstelik yazarın kitabı ilk önce Türkiye'de yayımlanmıştır....

  Charlotte yeni evlenmiş ve balayı için gemi seyahatine çıkmıştır. Eşini deniz tuttuğu için balayı çok da istedikleri gibi gitmemiştir. Bermuda da mola verir gemileri. Burada bir tekne ile korsan gemisi gezisine katılacaklardır. Son anda eşi gemide unuttuğu bir eşyayı almak için gemiye dönünce Charlotte   geziye yalnız katılır. Bu noktada benim antenler çalışmaya başladı ve aklıma eşini bu gezide öldürteceğini düşündüm. Genelde balayı katilleri görülmemiş olay değildir. O kadar polisiye okuyunca bunu düşünmem çok olası değil mi? Fakat bu bir polisiye değil romantik bir kitap:)))) Bunu unutmamak gerekiyor.... :DDD  Geziye çıktıkları tekne kaybolur ve bu teknede sadece Chorlotte  ve Grey sağ olarak kurtulurlar ve kendilerini gizemli bir adada bulurlar.....

   Romantik , hızla okunan, okurken sıkılmadığım ve çok sevdiğim bir kitap oldu Kelebek Adası . Kalemine sağlık Sarah Jio .....


Kelebek Adası - Sarah Jio 

Kitabın Adı :Kelebek Adası
Yazar :Sarah Jio
Yayınevi :Pena Yayınları
Orjinal adı : Back To You
Çevirmen :F. Zeynep Öztürk
Sayfa Sayısı :288


Mavi kelebeklerin hikâyesini bilir misiniz? Mavi kelebekleri her yerde göremezsiniz. Oldukça nadir görülürler. Sabah uyandığınızda, "Bugün mavi kelebekleri görmeye gidiyorum," diyemezsiniz. Siz onları değil, onlar sizi bulur. Efsaneye göre bu kelebekler, değişimin habercisidir. Olur da gündoğumunda yolunuzu bir mavi kelebek keserse, bilin ki artık hayatınız eskisi gibi olmayacaktır. Ne hayatınız ne kaderiniz ne şansınız... Artık bildiklerinizi unutun. Belki bambaşka biri girer hayatınıza. Belki bambaşka bir yerde uyanırsınız. Ya da ilk kez adımınızı attığınız bir yerde kendinizi hiç olmadığınız kadar huzurlu ve evinizde hissedersiniz. Kaybolurken bulunursunuz. Geldiğinizi sanarken gittiğinizi görürsünüz. Hayata başka bakarsınız mavi bir kelebek kanat çırptığında, çünkü size başka bakıyordur artık hayat.


                                                           
Kozmokitap
Web sitemizdeki fotoğrafların, yazıların izin alınmadan kopyalanması, yayınlanması, alıntı olduğu ve kaynağı belirtilmeden bir takım amaçlar için kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri yasasına aykırıdır. İzin alınmadan kopyalanan resim ve yazılarımızla ilgili dilekçe ve dava açma hakkımız saklıdır.