8/31/2018

Dönüşüm - Luke Kennard || Kitap Yorumu

Ağustos 31, 2018 3 Yorum

Dönüşüm

  Bir ilk roman ile karşınızdayım bugün. Dönüşüm hem yazar Luke Kennard'ın ilk romanı hem de Nebula Kitap'ın yayımladığı ilk kitap.

1981 doğumlu olan Luke Kennard şair ve yazardır. Birmingham üniversitesinde yaratıcı yazarlık dersleri vermektedir aynı zamanda.

  Dönüşüm yarı mizahi dille anlatılan bir çeşit distopyadır bana göre. Birkaç aydır kitaplığımda bekleyen kitaba bir türlü başlayamamıştım. Bayram vesilesi ile elime aldığım kitabı bir çırpıda bitirdim ve açıkçası kitaplığımda bu kadar beklettiğime pişman oldum.

İngiltere'de geçiyor kitabımız. Baş karakter Karl İngiliz Edebiyatı mezunu. Kullanmadığı ürünlere yorum yazarak ve üniversite öğrencilerinin ödevlerini yaparak para kazanıyor. Karısı Geneieve ise öğretmen. Eşinde bipolar bozukluk olduğu için Karl onun üzerine daha çok düşüyor ve başına bir şey gelmesinden endişe ediyor. Kazandıkları para ile geleceğin dünyasında yaşamaları çok zor. Karl'ın tam on yedi tane kredi kartı var ve hepsine borçlu. Borçları biraz olsun ödeyebilmek için dolandırıcılık yapıyor ve yakalanıyor.

  Karl'a iki seçenek sunuluyor ya hapse girecektir ya da değişim adında bir programa altı aylığına katılacaktır. Karl ikinci seçeneği tercih ediyor. Bu programda " Mentor  " dedikleri bir ailenin yanında ve onların gözetiminde kalacaklardır. Çoğul olarak bahsettim çünkü bu programa karısı ile katılması zorunludur.

  Başlarda her şey güzel gibi görünse de sonraları Karl yanında kaldığı aileden ve programdan kuşkulanmaya başlar . Geneieve ise hayatından memnundur. Bütün bu olanlar Karl'ın paranoyası mıdır yoksa bu programın amacı farklı mıdır?

  Geleceğin dünyasına bir yolculuk yapıyoruz Karl ile birlikte. Güzel olan şeylerin yanı sıra olabilecek olanı da görüyoruz. Okuyucuyu şaşırtan ve "güleriz ağlanacak halimize " dedirten bir yazar var karşımızda : Luke Kennard. Yazarın kalemini , konuyu ele alış ve aktarış şeklini de çok sevdim. Bu başarıda yayınevinin de katkısı tartışılmaz. Çeviri çok güzeldi  , üstelik hiç yazım hatasına denk gelmeden rahat bir şekilde okudum. Tereddütsüz tavsiyemdir kitap.


Dönüşüm



Kitap Hakkında Yazılanlar : 

“Black Mirror’ın konusuna daha nazik yaklaşan hâli. Bir kuşağı tanımlayan, yarından sonraki günün romanı.” -Matthew De Abaitua-

 “İnsanın dış dünya ile ilişkini kesen, yüzünü sayfalara gömüp yedi şeritli trafiğin ortasında körü körüne yürüten kitaplardan.”   -The Times-

 “Son derece keyifli... Romanı öne çıkaran şey Black Mirror tarzı kara mizahtan ziyade insanı perişan eden bir akıl hastalığının şefkat dolu tasviri. Neticede anlaşılıyor ki bu distopya aslında bir aşk hikâyesi.” 
-Guardian-

 “Luke Kennard’ı okumak, aklından geçenleri çekip doğrudan sayfaya aktarma gibi esrarengiz bir yeteneğe sahip bir yazarla karşılaşıldığında hissedilen o sinsi telaşı deneyimlemek demektir.” - Shortlist -

“Rahatsız edici şekilde tanıdık... Sürükleyici.”  -Financial Times-

“Karanlık, teknolojik bir distopyanın, uçurtma sörfü ve kahvaltıda dengeli politik bir söylevden hoşlanan, sevimli, ilerici, orta yaşlı bir çiftin banliyödeki evinden doğması kaçınılmaz görünüyor artık. Luke Kennard’ın parlak ilk romanı korkutucu bir biçimde olası yakın geleceğin taze, eğlenceli ve sürükleyici bir tasvirini sunuyor.”     -Joe Dunthorne-

 “Rahatsız edici ve nükteli ama özünde öyle hassas ki kalpleri durdurur. Mükemmel bir kitap. Bir çırpıda okudum.”    -Lisa McInerney-

 “Aşırı zeki ve aşırı eğlenceli. Luke Kennard’ın ilk romanı şirketleşmiş yüzyılımızı ustaca parçalarına ayırıyor. Aynı zamanda bizi Lucky Jim’den beri tanıdığımız bahtsız kahramanların en sevimlilerinden biri ile tanıştırıyor. Gerçek olan her şeyin yıkılamıyorsa dış kaynak olarak kullanıldığı bir dünyada Dönüşüm gibi bir kitap âdeta bir ışık demeti; tek kelimeyle hayati bir kitap.”   -Paul Murray-

 “Borç içinde yüzen genç kuşaklar için olmazsa olmaz bir okuma. Eğlenceli, elzem ve rahatsız edecek kadar dürüst.”   -Jenn Ashworth-

 “Tam anlamıyla sürükleyici; şevk, güven ve keskin bir zekâyla sergilenen eşsiz bir fikir.”  -Isy Suttie-




Kitabın Adı :Dönüşüm
Yazar :Luke Kennard
Yayınevi :Nebula Kitap
Orjinal adı :The Transition
Çevirmen :Funda Başak Dörschel
Sayfa Sayısı :340


Yakın bir gelecekte İngiltere: otomatik arabalar, kendi kendine dolan akıllı buzdolapları, daha da akıllı tabletler... Diğer yanda ise bir türlü ödenemeyen, ödenemedikçe katlanan borçlar. Otuzlu yaşlarını süren Karl ve Genevieve çifti “kaybedenler kulübü”nün adaylarından: Karl, son umut olarak tutunduğu sayısıyız kredi kartıyla ne kirayı ne de biriken borçlarını ödeyebiliyor. Bu noktada iki seçeneği var: hapse girmek ya da Dönüşüm Programı’na dahil olmak. Daha cazip seçenek olarak öne çıkan ve sadece çiftlerin katılabildiği altı aylık bu program süresince kendilerinden yaşça büyük, başarılı bir çift olan mentorlarının yanında kalacak ve sorumluluk, kariyer, bütçeleme, beslenme, spor, kendine güven gibi konularda aldıkları hayat dersleriyle sisteme yeniden, bu sefer “kazananlar” olarak dâhil olacaklar... Elbette kişiliklerinden ilişkilerine sürekli test edilecekleri bu zorlu süreci atlatabilirlerse.

Luke Kennard, Dönüşüm’de hayal etmesi hiç de güç olmayan, distopyaların bile “mutenâlaştırıldığı” zamanların tekinsizliğini seriyor gözler önüne. Günümüz değerlerine eleştirel bir bakışla yaklaşan, kara mizahı eksik etmeden okuru son sayfasına kadar kendine bağlayan bir ilk roman.


                                                            Kozmokitap

4. Maymun - J.D. Barker

Ağustos 31, 2018 5 Yorum
4. Maymun


3 Maymun’un isimleri; Mizaru ‘görmedim’ demek, Kikazaru ‘duymadım’ demek, Iwazaru ise ‘bilmiyorum’ demek. “İlk üç maymun genel yaşantı kurallarını anlatır ancak dördüncüsü çok önemlidir.” “Sihazura,” dedim. “Adı Sihazura.”
“Kötülük yapmamak demektir,” dedi babam.

Selam herkese. Son zamanlarda okuduğum en güzel polisiye-gerilim kitabı yorumu ile geldim bugün : 4. Maymun. Kitap piyasa çıkar çıkmaz almama rağmen okumayıp beklettiğim kitaplardan oldu. Bazen bir kitap hakkında çok fazla paylaşım görünce o kitapran soğuyorum ve okumayı erteliyorum. Bu kitap için de öyle oldu. Kitabı bitirdikten sonra erteleme için kendime kızsam da sonunda okumuş olmaktan dolayı mutluyum :)

 Öncelikle kitabın kapağını ve dizaynını çok sevdiğimi belirteyim. Ne kadar kapağa göre kara vermeyeceğim desem de beni çekiyorlar , ne yapayım :D

Chicago'da geçiyor kitabımız . 4MYMN adıyla bilinen bir katil vardır ve bu katil kurbanlarını kaçırdıktan sonra ailelerine önce bir kulak kesip göndermektedir. Sonra kaçırdığı kişinin gözlerini çıkarıp gönderir. Sonra sırada dili vardır. En son ise öldürüp bir kenara bulunsun diye atmaktadır. Polis ne kadar araştırma yaparsa yapsın bu caniyi yakalayamaz , hiç ipucu yoktur.

  Bir gün bir trafik kazası olur. Belediye otobüsü bir yayaya çarkar . Bu yaya da elinde bir kutu taşımaktadır ve kutuda da bir kulak vardır...

  4MYMN katilinin öldüğünü düşünen polis şimdi bu kulak kimin onu bulmak zorundadır. Bir yerlerde kapalı bir kurban vardır ve süre daralmaktadır...

  Heyecanlı sürükleyici bir kitap 4. Maymun. Ölen kişinin üzerinde bulunan günlüğü dedektif okurken biz de bir katil nasıl büyür , nasıl eğitilir onu okuyor ve ailenin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz.

  Kitabı okurken hiç bir kusur , eksik nokta bulamadım. Bayıla bayıla okudum. Polisiye-gerilimin hakkını sonuna kadar veren bir yazarı okumaktan çok mutlu oldum. Kitap serinin ilk kitabı  . Serinin ikinci kitabı sanırım şu an çeviri aşamasında. Çünkü Nemesis Kitap instagram sayfasında "yazarın ikinci kitabı için hazır mıyız " diye paylaşım yapmıştı. Bizi fazla bekletmezler umarım. Polisiye ve gerilim kitabı okumayı benim gibi çok sevenler bu kitabı kaçırmayın derim :))

4. Maymun


Kitap Hakkında Yazılanlar : 


“Ürkütücü, korkunç… Ve elinizden bırakmanız imkânsız! 4. Maymun bir gerilim romanında olması gereken her şeye sahip.Mutlaka okunmalı!”   -Heather Graham-

“Se7en ve Olağan Şüpheliler geleneğini hatırlatacak şekilde yazılan 4. Maymun, baş döndürücü bir hızla ilerliyor. Bir solukta okuyacaksınız!”   -David Morrell-

 “Seri katil kurgularından bugünlerde çok fazla var, eşsiz olanı ortaya çıkarmak için güçlü bir görüş ve kurnaz bir planlama gerekiyor. 4. Maymun tam olarak bunu yapıyor ve bize birden fazlasını veriyor. Yapboz hayranları için eşi bulunmaz, hikâye içinde hikâye barındıran, garip ve şaşırtıcı bir roman bu. Baştan sona gerçek ve sağlam bir gelirim.”    -Jack Ketchum-

 “Cesur ve ustaca yazılmış bir gerilim romanı. Dâhi bir katilin zihnine yapılan karanlık bir yolculuk ve iyilik için onu durdurmakla görevli insanlar… Barker bir katilin hikâyesini, kendine özgü bir tutku ve zekâyla yazmış. Lee Child, dengini buldun.”   -Tosca Lee-

 “Ürpertici ve leziz, sürükleyici bir kitap.”   -Kelley Armstrong-

 “Sürükleyici, bağımlılık yapan ve şeytanî bir zekâyla ilerleyen olaylar… Açılıştan itibaren okuru yaylım ateşine tutan 4. Maymun, sizi yakalayacak ve gitmenize asla izin vermeyecek. J.D. Barker müthiş bir yeni yetenek.”   -Barry Lancet-


4. Maymun - J.D. Barker
Kitabın Adı :4. Maymun
Yazar :J.D. Barker
Yayınevi : Nemesis Kitap
Orjinal adı :The Fourth Monkey
Serisi : 4MK Thriller, #1
Çevirmen : Tolga Toprak
Sayfa Sayısı :488


Annem ve babam elleri birbirine kenetli, gözlerinde aşkla, yaşlı bir ağacın gölgesinden beni seyrederlerken, ben diğer çocuklarla oynardım. Bir top ya da frizbinin peşinden koştururken annemle babamın şakalaşıp gülüştüklerini duyardım. “Bana bakın!

Bana bakın!” diye seslenirdim. Bakarlardı. Ailelerin çocuklarını seyrettikleri gibi beni seyrederlerdi. Beni gururla izlerlerdi. Oğulları, neşeleri... Geriye dönüp o yaşlarıma bakıyorum da...

O ağacın altında ikisi de gülümserken onlara bakardım. Boğazlarının bir kulaktan diğerine kadar kesik olduğunu hayal ederdim, açık yaradan kan fışkırıyor ve o fışkıran kan önlerindeki çimenlerin arasında birikiyordu. Gülerdim, kalbim güm güm atardı, çok gülerdim.

Tabii ki bu yıllar önceydi, ancak elbette bunun başladığı yıllar o yıllardı.




                                                     

8/30/2018

Sır - Mehtap Erel

Ağustos 30, 2018 2 Yorum
Sır - Mehtap Erel


   İzmit Kitap Fuarından aldığım kitaplardan biriydi Sır. Kitabı kitaplığıma koymuş ve okumak için uygun anı bekliyordum. Bazen - daha doğrusu sık sık dediğim gibi bazı kitapların zamanı olduğuna inanıyorum. Sır için de uygun zaman Kurban Bayramı idi :))

  Kurban bayramı iş bayramı diye boşuna dememişler . Bayramda yorgunluktan bir kenarda sızmışken hangi kitaba başlayayım diye düşünüyordum ki aklıma Sır geldi. Kitaplığımda okumamı bekliyordu ve ben de bu fırsatı kaçırmadım .

   Daha önce "Sır" ın tanıtım yazısını yazmıştım. Buradan okuyabilirsiniz.

İlginç bir konusu olduğunu biliyordum kitabın da yazarın kaleminin bu kadar eğlenceli olduğunu bilmiyordum. Mehtap Erel'in okuduğum ilk kitabı oldu Sır. Şimdi diğer kitaplarını da listeme ekledim .

  Öncelikle kitaptaki baş karakterin ismi de yazar gibi Mehtap . Ve o da bir yazar. Yazar kendisini mi yazmış derseniz bilmiyorum fakat her yazar karakterlerine kendilerinden bir şeyler katar.

İstanbul'da oturan Mehtap evli ve bir çocuk annesidir. Oğlu okul gezisi için yurt dışına gidince o da fırsattan istifade bir türlü geçmeyen ve doktorların tedavisinden fayda görmediği sırt ağrısı için nefesi kuvvetli bir hocaya gider kocası ile . Orada başına tuhaf bir olay gelir ve bunun sonrasında paranormal bazı olaylar olmaya başlar...

Her ne kadar yazarın kalemi eğlenceli ve bol esprili olsa da kitapta dram ve gizemli olaylar da yer alıyor. Paranormal olaylardan tırsanlar bu kitabı okumak istemeyebilirler. Benim gibi etkilenmeyen ya da bu konulara meraklı olanlar kitabı çok seveceklerdir.

  Sır iyi ki okudum ve yazarın kalemi le tanıştım dediğim kitaplardan oldu.







Mehtap Erel'in Okuduğum Diğer Kitapları : 





                                                     

8/29/2018

En Derinde - Sabine Durrant || Kitap Yorumu

Ağustos 29, 2018 1 Yorum
En Derinde


Polisiye - gerilim , psikolojik - gerilim kitaplarını çok seviyorum. Her tarz kitabı okusam ve her birinden ayrı tat alsam da bu iki tarz benim vazgeçilmezim. Hal böyle olunca da En Derinde'yi görünce aldım.

  Kitabı aldım dedim fakat bu tabir pek doğru olmadı. Dergi alırken yanında hediye veriyorlardı kitabı. Elle dergisi bazı aylar kitap hediye ediyor . Ben de böyle bir dönemde aldım dergiyi. Sanırım mayıs ayı idi. Hediye kitapların içerisinde polisiye-gerilim kategorisinde bir tane görünce kaptım. Aslında düşünmem gerekirdi neden hediye ediyorlar ,kitap sevilmedi mi , vasat mı diye :))

Öncelikle söyleyeyim kitap polisiye kategorisinde olsa da polisiye sayılmıyor bana göre. Kitap bitesiye kadar da gerilimin "g" sini hissetmedim.

  Kitap baş karakterin ağzından anlatılıyor. Bu yönü ile çok güzel . Fakat kitapta akıcılık eksik . Bazı şeyler de tahmin edilebiliyor , çok şaşırmadım yani sonuna . Konudan çok bahsetmiyorum çünkü aşağıya arka kapak yazısını bıraktım . Orada ayrıntılı olarak bahsetmişler. Sözün kısası para verip almadığıma sevindim kitabı. Hediye gelir ya da promosyon olarak alırsanız okuyabilirsiniz fakat bana göre para verip almaya değmez...



Kitabın Adı :En Derinde
Yazar :Sabine Durrant
Yayınevi : Doğan Kitap
Orjinal adı :Under Your Skin
Çevirmen :Sıla Okur
Sayfa Sayısı :320


Gaby’nin kusursuz bir hayatı vardı… Parkta bulduğu cesetle her şey alt üst oldu. Şimdi Gaby için hem masumiyetini kanıtlama hem de kusursuz hayatını koruma zamanı! Gaby, uzaktan her şeye sahip bir kadın gibi görünüyordu: yakışıklı ve başarılı bir eş, dünya güzeli bir çocuk, Londra’nın elit bölgesinde konforlu bir ev, kendisine hem ün hem de bol para getiren bir kariyer. Bir kadın daha ne isteyebilirdi ki?
   Ancak bir gün Gaby’nin genç bir göçmen kadını ölü olarak parkta bulmasıyla bu güzel rüya sona erdi. Kısa süre içinde polis Gaby’yi sorguya, hatta cinayet şüphesiyle gözaltına aldı.
    Şimdi Gaby için hem masumiyetini kanıtlama hem de sahip olduğu bu kusursuz hayatı koruma zamanı!

  Vicdanı, tutkusu, doğru ve yanlışları arasında gidip gelen bir kadının içsesi, Sabine Durrant’ın ustalıklı kalemiyle ete kemiğe bürünmüş. Yazar anlatımıyla okurunu da maceranın kalbine çekiyor, adeta katilin peşine düşürüyor.


                                                            Kozmokitap

8/28/2018

Büyük Kaçış Nevbahar - Emine Doğan || Kitap Yorumu

Ağustos 28, 2018 2 Yorum
Büyük Kaçış Nevbahar


  Büyük Kaçış serisinin ikinci kitabı Büyük Kaçış Nevbahar. İlk kitap Büyük Kaçış Zemheri'yi okuyunca çok sevmiştim. Üstelik öyle bir yerde bitmişti  ki ikinci kitap Nevbahar'ı sabırsızlıkla bekliyordum.

        "Ali, huzurun beden almış şekliydi. Artık benliğim oydu. Yuvam kalbiydi."


  Kitap hakkından çok fazla ipucu vermeden nasıl konudan bahsedeceğim bilemiyorum. İlk kitabı okumamış olanları kızdırmamak için birazcık bahsedeceğim. Kitabı tamamen anlatıp özetini çıkaranlara ben de sinir oluyorum. Kitap okuma şevkim kırılıyor.

  Yalnızlıklar ve büyük zorluklar içinde büyüyen Ayşe ve Ali'nin bir araya gelişini okumuştuk ilk kitapta. Zaten kitabın başında bir araya geldikleri için bana kızmazsınız :)) Bu kitapta da Ali ve Ayşe'nin sonunda mutlu sona ermesini okuyoruz. Tabii öyle kolay değil hemen mutlu sona kavuşmak. Daha aşmaları gereken bir çok zorluk ve Ayşe'nin geçmişi var önlerinde.

Ali, bir erkeğin kâbus tutsaklığından kurtulup aşka tutsak olmanın adıydı Ayşe için.

İlk kitapta yalnız ve çekingen bir Ayşe varken bu kitapta daha kendine güvenen bir Ayşe ile karşılaşıyoruz. Ve yine onu koruyup kollayan bir Ali. Her zamanki gibi arada kırgınlıklara yol açan iletişim kopuklukları. Karşımızdakini korumak için bazen sakladığımız şeyler ilişkinin felaketi ile sonlanabiliyor. Okuduğum çoğu kitapta ve hayatta karşılaştığım olaylarda da aynı şekilde. Bir de onun ne düşündüğünü biliyorum cümlesi var ya sinir oluyorum. Kusura bakmayın ama kimse müneccim değildir ve kimsenin aklından geçenleri okuyamazsınız. Siz deyince üzerinize alınmayın tabii , genelleme yapıyorum .

"Bir insan doğduğu günden beri yalnız olabilir miydi? Ben doğduğum günden beri yalnızdım, yalnızlığa esirdim."

Sevdiğim bir seri daha sonlanmış oldu. Ali ve Ayşe'nin hikayesini çok sevdim ben . Tabii bazı bölümler daha kısa yazılabilirdi. Fakat bu hali ile de güzel olmuş...




Büyük Kaçış Nevbahar
Kitabın Adı :Büyük Kaçış Nevbahar
Yazar :Emine Doğan
Yayınevi : Müptela Yayınları
Sayfa Sayısı :432


“Dünyaya bir melek bıraktık ama kanatları olmayı beceremedik.”
Geçmişinin gölgesinden sıyrılmak hiç de kolay değildi. Ayşe, babasının mektubundan sonra yüz yüze geldiği gerçekle o sancılı günleri resmen yeniden yaşamaya başlamıştı. Hayat onun için her zaman zor olmuştu. Fakat bu sefer daha da zordu.

Ali, bir erkeğin kâbus tutsaklığından kurtulup aşka tutsak olmanın adıydı Ayşe için. Bu sefer sevdiği adam vardı. Kanatsız meleği… Endişesi onunla boyut değiştirmiş, korkuları onun için göklere çıkmıştı.
Çünkü biliyordu, o adam durmayacaktı.
Kaçtığı gerçeğin bir adım ötesinden geldiğinden habersiz hayatını sürdürmeye devam ederken her şey tepetaklak olmuştu. Kaçışı aslında tam da sandığı gibiydi. Tehditlerin boşuna olmayışını kötü bir şekilde yaşayarak öğrendiğinde, kendini tehlikeli bir yol ayrımında bulmuştu. Çok iyi biliyordu ki seçtiği yol onun sonuydu, kaçtığı gerçekti.
Bir mektup…

Bir karanlık geçmiş…

Bir puslu gelecek…

“Bir geçmiş düşünün, bir sis gibi sinsice etrafınızı saran ve amacı sadece ölüm olan.”
Büyük Kaçış Nevbahar; umuda sımsıkı tutunanların, mutluluk arayanların, bir çırpınışın, bir özgürlüğün ve huzurda boğulmak isteyenlerin hikâyesi.

“Ali, benim nevbaharımdı.”


                                                            Kozmokitap

8/27/2018

İtiraflarım - Tolstoy || Kitap Yorumu

Ağustos 27, 2018 8 Yorum
İtiraflarım


  Doğu edebiyatında en sevdiğim yazarlardandır Tolstoy. Kendimce bulduğum bütün kitaplarını okuyup , kitaplığımda yer vermeye çalışıyorum. İyi - kötü Tolstoy külliyatına sahip oldum. Kitaplardan bazılarını çok eski tarihlerde aldığımdan dolayı farklı yayınevlerine aitler. Bazılarının çevirilerinden çok memnun olmasam da yaşanmışlıkları ve hatıralarından dolayı kitaplığımda bulunuyor. Belki ileri tarihlerde farklı yayınevlerinden düzgün çeviri ve basımlı olanlarını eklerim kitaplığıma.

Lev Tolstoy'un bütün kitaplarını çok sevmeme rağmen Anna Karenina benim için çok özeldir. Tolstoy kelimeleri ile ruha dokunmayı bilen ve sıkmadan konuyu aktarabilen yazarlardandır.


  Kelimelerini , anlatım tarzını çok sevdiğim Tolstoy'u bir de kendi ağzından dinlemek için İtiraflarım'ı okudum. Kitabı bitireli neredeyse bir hafta olmasına rağmen kelimelerimi yeni toparlayıp kitap yorumunu yeni girebiliyorum.

  96 sayfalık ince bir kitap İtiraflarım . İnce olmasına rağmen Tolstoy'u daha yakından tanımak için ara vere vere ve yavaş yavaş okunmalı bana göre kitap. Ben şahsen bu şekilde okudum.

İtiraflarım

  Çocukluk döneminden kendisini anlatmaya başlıyor Tolstoy. Hissettikleri , yaşadıkları, çevresindekiler ve özellikle de hayatı sorgulayışı yer alıyor kitapta. Geçen yıllarda birlikte kendisi büyüse ve fikirleri az çok değişse de hayatı sorgulayışı , mutluluğu arayışı değişmiyor. Kitaptan edindiğim izlenime göre dönem dönem depresif bir ruh haline bürünüyor yazar. Bu halleri de oldukça uzun sürüyor. Yazar ve edebi kişiliği sebebi ile daha hassa bir karaktere sahip olduğu için yaşamdan ve olaylardan daha çok etkilenmiş olabilir diye düşünüyorum. Sonuçta hayata bakış açısı ve beklentileri çok farklı.

  Hepimiz dönem dönem depresif ruh hali içerisinde bulunuruz. Fakat umut bizi ayakta tutar. Bir şeylerle uğraşmak ve bazen düşüncelerden uzaklaşabilmek kendimizi iyi hissettirir.

  Tolstoy'u kelimelerin arasında rahatça bulabileceğimiz kitap yazarın felsefi ve dini düşüncelerini ve bu fikirleri yer yer eleştirmesini de içeriyor.

 Kendi kaleminden Tolstoy'u anlamak eşsiz bir deneyimdi benim için . Siz de Tolstoy'u merak ediyorsanız bu kitabı mutlaka okuyun. Kitabın çeviri ve basım açısından da kaliteli olduğunu belirtmeliyim.


İtiraflarım

Kitaptan Alıntılar : 

Şimdi geçmişe dönüp baktığımda hayvan içgüdülerinin dışında yaşamını etkileyen , sahip olduğum tek gerçek inancın mükemmeliyete duyduğum inanç olduğunu açıkça görüyorum. 

Yazılarımda hayatıma anlam katan iyi şeylere dair o özlemleri , ilgisizlik ve hatta latife kisvesi altında saklamak üzere defalarca plan yapardım. Bunda başarılı oldum ve takdirle karşılandım. 

Yazdıkça kendimce tek gerçek olan şeyi öğrettim: Kendimiz ve ailemiz için en iyisini yaşamamız gerekiyor. 

İnsanın ulaşabildiği tek mutlak bilgi , hayatın anlamsız olmasıdır.

" Bilge insan hayatı boyunca ölüme arar , bu yüzden ölüm onun için korkutucu değildir." 

Kıyı Tanrı'ydı , akıntı gelenekti ve kürekler , Tanrı ile buluşacağım yer olan kıyıya ulaşmam için bana verilen özgür iradeydi . Böylece içimdeki hayat enerjisi yenilendi ve bir kez daha yaşamaya başladım. 

Ne istediğimi kendim de bilmiyordum; hayattan korkuyordum, hayattan kaçıp uzaklaşmak istiyordum ama gene de hayattan bir şeyler bekliyordum.

O zaman şimdi olduğu gibi Ortodoks inancının açıkça iddiası ve itirafı, ağırlıklı olarak kendi kibirine kapılan dar görüşlü, acımasız ve ahlaksız insanlar arasında görülürdü. Öte yandan anlayış, onur, doğruluk, iyi huyluluk ve ahlaklılık daha çok inançsız olduğunu iddia eden insanlar arasında görülüyordu.

Tüm mezheplerin din adamları ,akidelerinin en iyi temsilcileri hep bana aynı şeyi söyledi: şöyle ki onlarınki hakiki inançtır ve tüm diğerleri hatalıdır; diğerleri için yapabilecekleri tek şey, onlar için dua etmektir.

Cinayetin kötü olduğu ve tüm inançların en temel ilkesine ters düştüğü yadsınamazdı. Buna rağmen, kiliselerde silahlarımızın başarısı için dua ediyorlar ve inanç öğretmenleri cinayeti inancın bir neticesi olarak görüyorlardı.

Yalnızca Tanrı’ya inandığım zaman yaşamış olduğumu hatırladım. Kendime şöyle dedim: Öyleyse bundan sonra’ Tanrı’yı bildiğim sürece yaşıyorum; unuttuğum zaman, ona inanmadığım zaman ise ölüyorum.

Artık kendimiz ile tımarhanede yaşayanlar arasında hiçbir fark olmadığını görüyorum; o dönem bu hususta yalnızca belli belirsiz şüphelerim vardı ve her deli gibi, benim dışımdaki herkes delidir diye düşünüyordum.

Kitabın Adı : İtiraflarım
Yazar :Lev Tolstoy
Yayınevi :Zeplin Kitap
Orjinal adı : Исповедь
Çevirmen :Burçin Karabolat
Sayfa Sayısı :96


Lev Tolstoy, Savaş ve Barış’ı ve Anna Karenina’yı dünya edebiyatına kazandırdıktan sonra, 51 yaşında hayatına dönüp bakar ve yaşamının anlamdan yoksun olduğunu fark eder. İtiraflarım, büyük Rus yazarın estetik ideallerin peşinden gitmeyi bırakıp dinî ve felsefi meselelere yönelişine dair öngörülerle dolu, kısa ama çok güçlü bir kitaptır. Bir anlamda Tolstoy’un manevî orta yaş krizini anlatan İtiraflarım son derece özgün ve etkileyici bir metin olmasının yanında, hayatın anlam ve değeri üzerine yazılmış en önemli eserlerden biridir.


Tolstoy'un blogumda yer alan diğer kitapları  :

* Şeytan 


                                                            Kozmokitap

8/17/2018

Sırrını Derine Göm - Liane Moriarty || Kitap Yorumu

Ağustos 17, 2018 6 Yorum
Sırrını Derine Göm - Liane Moriarty


   Liane Moriarty'nin ikinci okuduğum kitabı Sırrını Derine Göm. Yeniden Başlamak İçin Güzel Bir Gün kitabı ile tanıştım yazarın kalemi ile. Sakin ve dinlendirici üslubu var yazarın . Bol hareketli ya da buram buram aşk kokan kitaplardan  değil . Bu tarz kitap okumak isteyenler için hayal kırıklığı olabilir. Dram ile bezeli güçlü kadın öyküleri Liane Moriarty'nin kaleminden dökülenler.

  Kitap ağır bir tempoda başlıyor. Bu noktada sakın vazgeçmeden devam edin çünkü sayfalar ilerledikçe konu açılıyor ve daha merak uyandırıcı bir hale geliyor.

 Üç farklı kadının hikayesi anlatılıyor kitapta. Tess ,Rachel ve Cecilia . Tess eşi ve oğlu ile birlikte yaşamaktadır. Bebeliğinden beri sürekli birlikte olduğu ve bir ikizden daha yakın gördüğü kuzeni de onlarla sürekli görüşmektedir. Onu ailesinden ayırmaz Tess ve ayırmayı da hiç düşünmez. Kocasını da çok sevmektedir ve işlerin yolunda gittiği düşünür. Taa ki bir gün eşi ve kuzeni ile hiç ummadığı bir konuşmayı yapasıya kadar. Bu konuşma sonrası oğlunu da yanına alarak annesinin yanına gider...

   Rachel ... Yalnız yaşayan bir kadındır. Kızı küçük yaşta cinayete kurban gitmiş ve katili asla bulunamamıştır. Evli bir oğlu vardır. Ona karşı davranışlarından çoğu zaman pişmanlık duysa da torunu onun yaşama sevincidir . Torunundan ayrılacağı için çok üzülen Rachel bir taraftan da hala kızının katilini düşünmekte ve birisinden kuşkulanmaktadır.

Sırrını Derine Göm - Liane Moriarty

  Cecilia ... Evli ve üç çocuk annesi bir kadındır. Aynı zamanda katalogdan plastik ürünler satan bir markanın da satış temsilcisidir.  Düzenli , sosyal , mutlu bir hayatı vardır. Bir gün tesadüf eseri bir mektup bulasıya kadar ... Mektubu kocası yazmıştır ve o öldükten sonra okumasını istemektedir. Mektubu başta okumayan Cecilia sonra kuşkusuna yenik düşerek okumuş ve bir anlamda dünyası kararmıştır...

  Pandora'nın kutusu efsanesi ile başlıyor kitap. Yazar bazı sırların pandoranın kutusu gibi olduğuna dikkat çekiyor. Bazen merakımıza yenik düşüp ne olursa olsun sırları ortaya çıkarıyoruz ve sonrasında olanları ise engelleyemiyoruz. Domino taşları gibi ufak bir hareket birbiri ardına taşları yıkmaya başlıyor ve bize seyirci kalmaktan başça çare kalmıyor bazen .

Bu kadınların hayatlarını , olayların nasıl pamuk ipliği gibi birbirlerine bağlı olduğunu okuyoruz kitapta. Yazar sakin bir tempoda farklı hayatları gözlerimizin önüne seriyor.

 Yazarın Yeniden Başlamak İçin Güzel Bir Gün kitabını sevdiğim gibi bu kitabını da çok sevdim. Bu sıralar tam da aradığım kitaptı. Her şeyden bunaldığım bir anda sığınılacak bir liman oldu benim için. Kİtabı okurken de aklıma hep yıllar öncesinden bir şarkı nakaratı geldi : " Aşk her şeyi affeder mi? " Kitabın konusunu ve içeriğini o kadar güzel özetliyor ki bu mısra.... Başka söze gerek yok. Sonuç itibari ile çok sevdim ben kitabı ...






Kitaptan alıntılar : 

* Ben o kadar cesur olamazdım yani. Bütün bunlara değmez diye düşünürdüm. Duvarın arkasında kalmışsak kalmışız, en azından hayattayız ya, çocuklarımız yaşıyor ya, ben ona bakarım. Özgürlük için ölmek fazlasıyla yüksek bir bedel bence.

* Âşık olmaktan kolay bir şey mi vardı? Herkes âşık olabilirdi. Önemli olan onu devam ettirebilmekti.

*   Hayatlarımızın gidebileceği,hatta gitmesi gereken yolları hiçbirimiz bilemeyiz. Belki de böylesi daha iyidir. Bazı sırların sonsuza kadar sır kalması gerekiyordur.

*  Hata yapmak insani,affetmekse ilahi.

*  Bazen keder oluyordu içine düştüğü; saf , ilkel bir acı ... Başka zamanlarda öfke oluyordu bu ; birilerine tırnaklarını geçirmek, vurup dökmek, öldürmek isteyen bir öfke. Bazense, şimdi olduğu gibi sıradan, tekdüze bir his gelip yoğun bir sis gibi yavaşça üzerine bırakıyordu kendini.
 Bunun adı da hüzün oluyordu.


Kitap hakkında yazılanlar: 

"Eşimi benden iyi kimse tanıyamaz diyenlerden misiniz? Bu kitabı okuduktan sonra bundan eskisi kadar emin olamayacaksınız."   -Star-Telegram-

"Yer yer esprili diyalogların bulunduğu, çarpıcı bir gerçeklikle yazılmış ezber bozan bir roman."
     -Entertainment Weekly-

"Bazı sırlar insanı canlı canlı yer, bazılarıysa özgürlüğe açılan kapılardır. İşte, Liane Moriarty sırların bu gücünü, uzun yıllardır okuduğum en heyecanlı hikâyelerden birine dönüştürmüş. Tek kelimeyle bayıldım."
     -New York Times bestseller yazarı Dorothea Benton Frank-


Sırrını Derine Göm Kitabın Adı :Sırrını Derine Göm
Yazar :Liane Moriarty
Yayınevi :Neo Kitap
Orjinal adı :The Husband's Secret
Çevirmen : Cumhur Mısırlıoğlu
Sayfa Sayısı :512


Sevgili Cecilia, sen bu satırları okurken, ben çoktan ölmüş olacağım…

Kocanızın, ilk çocuğunuzun doğduğu gün, öldükten sonra açılmak üzere bir mektup yazdığını ve bu mektupta en gizli, en karanlık sırrını paylaştığını hayal edin. Birlikte kurduğunuz mutlu yuvanızı yıkmakla kalmayıp, daha pek çok kişinin dünyasını yerle bir edecek güçte bir sır... Ve o mektubun elinize, kocanız hâlâ hayattayken geçtiğini düşünün.

Yardımsever bir işkadını ve iyi bir anne olan Cecilia için, tavan arasında bulduğu mektupla birlikte zaman bir anda durur. İçini kemiren vicdan belasıyla sevdiklerine karşı sorumlulukları arasında sıkışıp kalan genç kadın, eski mutlu günlerini geri getirmek için doğru kararı vermek zorundadır.


                                                            Kozmokitap

8/16/2018

Temiz Türkçe Kılavuzu

Ağustos 16, 2018 3 Yorum
Temiz Türkçe Kılavuzu


 Ünlü filozof Konfüçyüs " Bir milleti yok edeceksen önce dilini yok et " demiştir. Dili yok olan bir milletin kültürü ve onları bir arada tutan bağları da yavaş yavaş kayboluyor. Osmanlı'nın son zamanlarında nasıl bir Fransızca özentisi varsa, cümlenin içerisine kattıkları Fransızca kelimelerle kendilerini havalı, kültürlü , üstün hissediyorlarsa günümüzde de güzel Türkçemizin içine ingilizce kelimeler katarak aynısını yapıyorlar. Kimi özentiden, kimi cahillikten kimisi de kasti olarak dili bozmak için yapıyor. İşte bu konulara dikkat çekmek isteyen ve bir açığı kapatmaya çalışan bir kitap Temiz Türkçe Kılavuzu.

 Dragoman yaz stajyerlerinin ödevlerinden derlenmesinden oluşturulan ilk taslak genişletilerek oluşturulmuş ikinci baskı elimdeki. Yedi bölümden oluşuyor kılavuz .S

Bu bölümler :

Plaza Türkçesi
E-posta Yazım İncelikleri
Yazıda Akıcılık ve Sadelik
Yazım Kuralları
Sosyal Medyada Türkçe
Cinsiyetçi ve Ayrımcı Sözler
Dil,Üslup ve Etik Üzerine Denemeler

Sokakta olsun sosyal medyada olsun dilimize yapılan katliam beni çok üzüyordu. Özellikle harfleri söylerken ingilizce olarak söylemeleri ve bunu karşısındakini küçümsemek ister gibi bir ifade ile söylemeleri sinirimi bozuyordu. "Aferin ne güzel ingilizce biliyorsun " dememizi mi istiyorlar anlamadım. Artık ilkokula giden herken zaten o dilin alfabesini biliyor. Açılımı yabancı dilde bile olsa kısaltma karşılığı olan harfler Türkçe söylenmelidir bana göre. Örneğin : ADSL   A- DE-SE-LE  Türkçe böyle söylenir . EY-Dİ-ES-EL değil. USB U- SE-BE denir. YU-ES-Bi değil. Ya da 3G Üç Ge diye okunur THREE Cİ diye değil. Tükçede A vardır EY yoktur. Bunlar en basit örnekler. Dilimize ve köklü kültürümüze sahip çıkalım.

Temiz Türkçe Kılavuzu


  Tam da bozulma sorunundan dert yanarken karşıma çıktı Temiz Türkçe Kılavuzu. kitap 7 den 70 e herkesin okuması gereken başlıca kitaplardan birisi diye düşünüyorum. Öyle ki sadece konuşma esnasında değil yazışma, öz geçmiş hazırlama, iş başvurusu gibi her alanda rehberlik yapacak nitelikte. Başlangıç amaçları ve gelinen nokta çok güzel. Eminim kitaba olan ilgi artıkça kapasitesi daha da genişletilecektir.

Bence her evde , her kitaplıkta olması gereken kaynaklardan bir tanesi. Hatta okulda çocuklara da dilimizin önemi üzerine bastırılarak anlatılmalı ve onlara da kaynak olmalı.

Özlü sözler ve alıntılarla zenginleştirilmiş , gerekli yerlerde kaynakça belirtilmiş , sade anlatımı ile rahat okunabilir bir kitap Temiz Türkçe Kılavuzu. Tavsiyemdir , sizin de kitaplığınızda bir tane bulunmalı. Süs olarak değil okumak ve faydalanmak için tabii ki  :))



Kitabın Adı : Temiz Türkçe Kılavuzu
Editör: Ümit Özaydın , Dila Balça Öğün
Yayınevi :Dragoman Yayınları
Sayfa Sayısı :147

Bilgiyi üretme ve tüketme araçlarımız değişiyor. Yılda 2.5 milyon yeni kitap yayımlanıyor; 50 milyon yeni websitesi açılıyor; 10 milyarlarca e-posta gönderiliyor; 100 milyarlarca sosyal medya güncellemesi yapılıyor. Içeriğin üretilmesi hızlandıkça, yayımlanması kolaylaştıkça, dil yanlışları da çoğalıyor ve görünürleşiyor.

  Temiz Türkçe Kılavuzu Türkçemizi daha güzel kullanmanın çağdaş yollarını arıyor. 



                                                            Kozmokitap

8/15/2018

Masallar Gerçek Olsa - Kristan Higgins || Kitap Yorumu

Ağustos 15, 2018 3 Yorum
Masallar Gerçek Olsa


 Yaşımız kaç olursa olsun çoğumuz masalları severiz ve kendimizi masal kahramanı olarak hayal etmeyi severiz. Aman sakın inanmayın bu hayallere . Gerçek hayat masallara benzemez , öptüğünüz sadece bir kurbağadır, prense dönüşmez :))  Prens hayali ile hayatı geçirmeyin dedikten sonra kitaba dönebilirim .

Kristan Higgins bu kitapta harika bir iş başarmış. Kitabın büyük bölümünü çok gerçekçi buldum ve içerdiği duyguları da birebir hissettim.

İki kardeşi ve yaşamlarını okuyoruz sırası ile. Jenny ve Rachel. Jenny eşinden boşanmış ve hayatına devam etmeye çalışan ve gelinlik tasarımı işiyle uğraşan birisidir. Rachel ise evli ve üçüz kız sahibi bir annedir. Evinde çok mutludur. Kocasını çok sevmektedir ve herşey yolunda zanneder...

 İki kardeşin mutlu ve acı zamanlarını okurken Jenny 'e bazen çok kızıp bazen hayran oldum. Rachel 'ı ise bir ara tutup sarsmak ve kendine gel demek istedim. Leo hayranlığımı kazanırken Adam nefretimi kazandı. . Gerçekçi bir kitap olmuş Masallar Gerçek Olsa. İki kardeşin ilişkileri ise imrenilesi idi .

Kitaptan Alıntılar : 

* İşte benim kardeşim böyle biriydi. Kendi hayatı berbattı ama hala benim sonsuza dek mutlu yaşamam için uğraşırdı. .

*İnsanın kocası başka bir ilişki yaşarken farkına varmadığı bir şey oluyordu. O da kendisinin de artık çekinmeden yalan söylemeye başlamış olmasıydı.

* Ne güzel bir kelimeydi bu böyle. Yanımda kal. Evimde kal. Hayatta kal.

*Hayatta tıpkı şu anda da olduğu gibi mükemmel, insanın içini ısıtan anlar vardı. Sonrası ise her günün ilmek ilmek işlediği, karanlıkta bile insana yolunu bulduran ışıl ışıl bir yoldu.

Kitabın tanıtım yazısı için burayı  burayı tıklayınız.



                                                            Kozmokitap

8/14/2018

Destan - Özge Erkin || Kitap Yorumu

Ağustos 14, 2018 4 Yorum
Destan


    Eline silah değmeyen , sırf bu yüzden babasına sırtını dönen Devran'ın o gün miladi oldu. İstanbul 'u yakıp yıktı bir gece. Yapanları buldu. Tek tek aldı intikamını sindire sindire ama sönmedi yine de içinin yangını. Tüm alem onu konuştu. . " Yaman Ali'nin oğlu Devran 'destan ' yazdı dediler. . Ve namı Destan olarak yürüdü Devran'ın.

Racon serisinin ilk kitabı Destan . Daha önce serinin ikinci kitabı Kutsal'ı okumuştum. -  Yorumuna buradan ulaşabilirsiniz. - Bu sıralar nedense seri kitapları sondan başa okuyorum :)) Kutsal'da adı geçen Destan'ı bu kitapta daha yakından okuyoruz .

Çok acılar çekmiş , hayata bir anlamda küsmüş bir adamdır Devran. Şairdir fakat eline ne zamandır kalemi almamıştır , alamamıştır. Devran olan tarafı yalnızca çok yakınları tarafından bilinirken Destan olarak tanınan tarafı ise nam salmıştır. Kendisinden korkulan, eli silahlı biridir Destan...

Efsun doktor olarak başladığı iş yaşamına hayatın ona getirdikleri ile iş kadını olarak devam etmektedir. Yalnızdır . Hayatı işi ve evi arasında geçer. Hayatında annesi ve kardeşinden başka kimde de yoktur.

Destan


  Bu iki yalnız insanın yolu Abant'ta kesişir. İki yalnız ve ıssız yürek birbirlerine derman olabilecekler midir???

Bol bol aşk ve sevgi içeriyor kitap. Destan kaçtıkça kovalayan bir Efsun var desem yalan olmaz. İlk görüşte aşk ve ısrarcılık ... İlk görüşte çekime inanırım da ilk görüşte aşık olup da bu kadar ısrarcı bir kadın olabilir mi bilmiyorum . Efsun o anlamda bana nadir görülen birisi gibi geldi. Biraz da gerçekten uzak ... Ben henüz öyle birisi ile tanışmadım belki de ondandır :))

Bir saat ile bir dakikanın farkını neyle ölçüyorsun sevgilim ? Ölüm bile bir saniyede buluverirken insanı aşkın bulabilirliği mi korkutuyor seni?

  Destan yakışıklı ve etkileyici birisi. Efsun'un etkilenmemesi imkansız sonuçta. Onların aşklarının başlamasını ve alevlenmesini okurken de arada aksiyonlar ile hareketleniyor kitap. Silahlar ateşleniyor, yarananlar oluyor , aşk daha da kök salıyor.

  Destan biraz kenara çekilirken şair Devran çıkıyor ortaya. Bolca şiirler döktürüyor. - Açıkçası ben Devran'ın şiirlerini pek sevmedim . Tabii bu bir genelleme değil belki siz seversiniz -

  Kutsal'ı okurken merak ettiğim Efsun ve Devran'ın efsanevi aşklarına tanık olmak , onları yakından tanımak güzeldi. Yazarın anlatımındaki şiirsellik bu kitabında da öne çıkıyor ve ben bu tarzı çok sevdim. Racon serisinden benim favori kitabım hala Kutsal .

Destan
Kitabın Adı : Destan
Yazar :Özge Erkin
Yayınevi :Müptela Yayınları
Serisi : Racon #1
Sayfa Sayısı :432



Geçmiş yaşamının gölgeleri içinde, kaybettikleriyle yaşamayı öğrenen, ellerine bulaşan kanı yüreğinden kopan dizelerle kutsayan Devran. Destan. Bedenin arafında sıkışıp kalmış, ruhu ikiye bölünmüş bir adam ve her iki yaralı ruha da şifa olacak bir kadın.
 Ben Devran, Kaleminden satırlara aşk damlayan. Dününü bir avuç külle sonsuzluğa uğurlayan. Kalbinin atışını hiçe sayan, canı yanan, yarasına tuz basan, yitik Devran.
 Ben Destan, Devran’ın bittiği yerde başlayan. Kalemini kırıp eline silah alan. Yarınını bir karış toprağa katan. Kalbini söküp atan, can yakan, yaraları kanatan, acımasız Destan.
 Aşk kurşun gibi; hedefi belli, hızı belli, izi belli. Ve bir kere izini bıraktı mı ömrü belli.


                                                            Kozmokitap

8/13/2018

Kurtadamın Döngüsü - Stephen King || Kitap Yorumu

Ağustos 13, 2018 2 Yorum
Kurtadamın Döngüsü



  Stephen  King' in kült eseri Kurtadamın Döngüsü çerezlik diye tabir ettiğimiz kitaplardandı bana göre. Yazarın diğer kitaplarına göre farklı ve gerilim seviyesi neredeyse yok gibiydi. Hatta tam olarak yoktu :)) Kurt adam kitabı yazamazsın diyenlere inat kitabı kaleme almış yazar. Ortaya da hızla okunan bir kitap çıkmış . Berni Wrightson un ilüstrasyonları ile de zenginleşen kitap King koleksiyonunun olmazsa olmazlarından olmuş.

   Kitabın basımı bittiği için bir ara sahaflarda fahiş fiyatlara satıldığını duydun.  250 hatta 350 TL istemişler kitap için.  - Benim de basımı olmayan kitaplarımı ödünç alan ve geri vermeyenler oldu. Kitapları şu an hiçbir yerde bulamıyorum. Nasıl sinir olduğumu tahmin edersiniz . - Neyse ki 2016 yılında kitabın tekrar basımı olmuş da kitabı uygun fiyata okuyabiliyoruz. Ben 9.90 kampanyası ile aldım kitabı . Şu an sanırım 14 küsur .


  On iki bölümden oluşuyor kitap. Her aya bir bölüm. Dolunay da hep özel günlere geliyor dört temmuz, sevgililer günü gibi... Yazar çok derine inmeden bir kurgu yaratmış ve bence olmuş mu ??Tabii ki olmuş.

   Ocak ayında başlayan kitap yine aralık ayının son günü bir yılbaşı zamanında bitiyor. Bu kurt adamımız bildiğimiz diğer kurt adamlardan farklı olarak ısırılmadan kurt adam oluyor. Nasıl olduğunu merak edenler okurlarken öğrenirler :))

    Sıkılmadan farklı bir kitap okumak isteyenler için ideal. Çok fazla beklentiye girmemeniz konusunda da uyarayım . Beklentisiz okursanız kitabı seversiniz ...








Kurtadamın Döngüsü
Kitabın Adı :Kurtadamın Döngüsü
Yazar :Stephen King
Yayınevi :Altıkırkbeş Basın Yayın
Orjinal adı :Cycle of the Werewolf
Çevirmen :Nil Alt
Sayfa Sayısı :128

Bir Kurtadam hikayesi hakkında hiç bir şey söylenemez. Çünkü o bir Kurtadam hikayesidir. Bir Stephen King kitabı hakkında söylenebilecek en makul şey onun bir King kitabı olduğu, King'in ise King olduğudur. Lakin biri gelip size Stephen King'in kurgu dünyasından bir Kurtadam hikayesi çıktığını söylerse orada işler değişir. Uzun yıllar sonra tekrar baskısı yapılan bu kendi içinde kültleşmiş eser için " Kurtadam geri döndü " demek dahi mümkündür. Berni Wrightson'un en az kitap denli efsane ilüstrasyonlarıyla King : Kurtadamın Döngüsü.








Stephen King Kimdir?

Stephen King Stephen Edwin King, 21 Eylül 1947 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Maine eyaletindeki Portland şehrinde dünyaya geldi.1970 yılında Maine Üniversitesi’nde Edebiyat Fakültesi’ne girdi. Kendisi gibi bir yazar olan Tabitha Spruce ile evlendi ve üç çocukları oldu.

Psişik güçlere sahip bir kızı anlattığı ilk romanı Göz (Carrie), 1974 yılında yayımlandı ve büyük başarı elde etti. King, bu başarıyla birlikte kendini tamamen yazmaya adadı. Göz’ün getirdiği başarı, Stephen King’i korku öyküleri dalında zirveye taşıdı. Ardından okuyucular tarafından çok beğenilen diğer kitaplarını yazdı .

Edebiyatta olduğu kadar vizyonda da büyük başarı yakalayan ve övgüyle bahsedilen Stephen King filmleri arasında Yeşil Yol da bulunmaktadır. 1996 yılında yayımlanan eserin Hollywood uyarlamasında Tom Hanks’in etkileyici oyunculuğunu görürürüz. Ayrıca Johnny Depp’in başrolünde oynadığı Gizli Pencere filmi, bir Stephen King uyarlamasıdır. John F. Kennedy süikastini konu aldığı 11/22/63 adlı romanı sinemaya uyarlanan eserleri arasına çoktan girdi bile.
Stephen King kitapları gibi filmlerinde de sayısız ödül kazanmıştır. Hikayelerindeki korku temalarını ve fantastik ögeleri mevcut toplumsal sorunlara ve insan psikolojisine dayandırarak anlatır ve yazarın başarısı bu temaları harmanlama konusundaki üstün yeteneğinden kaynaklanır.






Yazarın Okuduğum Kitapları :

* Tom Gordon'a Aşık Olan Kız

* Yüzyılın Fırtınası

* Rüyalar ve Karabasanlar 1-2-3

* Ruhlar Dükkanı

* Çılgınlığın Ötesi

* Christine

* Falcı

* Rüya Avcısı

* Doktor Uyku

* Tılsım

* Bay Mercedes 

* Kim Bulduysa Senindir 

* Son Nöbet 

* Gwendy'nin Düğme Kutusu 

                                                     

8/04/2018

Gülün Adı - Umberto Eco || Kitap Yorumu

Ağustos 04, 2018 8 Yorum
Gülün Adı - Umberto Eco


   Umberto Eco'nun ilk romanı Gülün Adı. Peki kimdir Umberto Eco. !932 yılında Milano yakınlarında doğan Umberto Eco İtalya'nın Blogna Üniversitesinde öğretim üyeliği yapmış, semiyolog , tarihçi, filiozof , estetikçi , Ortaçağ uzmanı , James Joyce üzerine araştırmalar yapmış çok yönlü bir bilim insanıdır. 2016 yılında yazar aramızdan ayrılmıştır.

Umberto Eco

    Gülün Adı ilk romanı olmasının yanı sıra çok ses getirmiş , çağdaş klasikler arasında yerini almış ve filmi de çekilmiş bir kitaptır. Ayrıca yirmi kadar dile çevirisi de yapılmıştır. İtalya 'da ilk olarak 1980 yılında basılan eser ülkemizde 1986 da basılmıştır.

  Kitap her ne kadar suç - cinayet romanları arasında yer alsa da çok farklı kategorilere dahil edilebilecek bir kitap . Çünkü dolu dolu ... Umberto Eco bir ortaçağ uzmanı olarak uzmanlığını konuşturarak okuyucu için dönem hakkında bildiklerini konuşturmuş ve kitap  suç romanı olmaktan çıkmış.

  Kitapta bir anlatıcı bulunmakta .Bu anlatıcı Adso. Aslında biz kitabı Adso'nun elyazması kitabından okuyoruz. Geçmişte yaşadığı olayları kaleme alan Adso bu el yazmasını yedi güne ayırmış . Her gün de kendi içerisinde dua saatine denk düşen bölümlere ayrılıyor.

Bilgili bir Fransisken'in , Baskerville'li bir rahip olan Rahip William'ın yanına verilir Adso. Onunla birlikte İtalya'da bir manastıra giderler görevli olarak . Orada meydana gelen cinayetleri araştırıp suçluyu bulmaya çalışan William'a yardım eder Adso. Katili bulma çabaları yanında Hristiyanlık mezheplerini , tarikat çatışmalarını , Papa, imparatorluk ve siyasi çekişmeleri , kendi aralarında çekişen rahipleri, diğer dinleri ve insanları nasıl gördüklerini okuyoruz kitapta.

   Bir uzman olan Eco aynı zamanda bizi bilgilendiriyor. Hiç bir tarih kitabı bu kadar ayrıntılı ve bu kadar bilgilendirici olmamıştır. Papa ve rahipleri sadece öven kitapların yanında bu kitap objektif olarak düşünce yapılarına ve düşünce tarzlarına ayna tutuyor. Para işin içine girince ne kadar dine bağlı olsalar da insanların nasıl değiştiğine ve rahipler arasında sapıkça davranışların nasıl hasır altı edildiğini de görüyoruz ayrıca.

   Kitabın orijinalinde latince olan bölümler bizdeki çevirisinde de latince bırakılarak sayfa altlarında çevirileri verilmiş.

   Okumaya başladığımda ilk başlarda zorlansam da zamanla alıştım ve özellikle üçüncü günden sonra kitap daha bir akmaya başladı. Yaşklaşık 700 sayfa olan kitabı beş günde bitirdim.

    Manastırda en ilgimi çeken yer kitaplarla dolu kütüphane oldu. Araştırmaya ve bilgiye meraklı olan rahipler dünyanın her yerinden farklı kitapları getirip kütüphanelerine ekliyor ve bunları kendi dillerine çeviriyorlar. Buraya kadar muhteşem değil mi? Fakat kütüphane kilitli tutuluyor ve anahtarı kütüphanecide bulunuyor. Kitapların kimlerin okuyacağına o ve başrahip karar veriyor . Her isteyene de kitap verilmiyor. Bazı kitaplar da sır olarak saklanıyor...





  Yedi günün her anı dolu dolu geçen kitabın sonu gerçekten şok ediyor. Hele de işlenen cinayetlerin sebebini öğrendikten sonra.

  1327 sinin İtalya'sına uzanıyoruz Umberto Eco'nun kalemi ile. O yıllarda bugün sahip olduğumuz kadar imkan yokken bir cinayetin nasıl çözüldüğünü de öğreniyoruz. Bu yönden oldukça keyifli bir kitaptı.

Kitap yayımlanışından 21 yıl sonra yazar tarafından tekrar ele alınmış , bazı bölümler çıkarılmış ve bazı bölümler eklenmiştir. Kitabın ön ve son sözlerinde yazar ve çevirmen tarafından bu durum açıklanmıştır. Ayrıca kitabın son söz kısmında yazar kitabı yazışını da anlatıyor. Benim açımdan çok bilgilendirici olduğunu söylemeliyim.

   Bir cinayet ve ortaçağ romanı Gülün Adı . Peki neden kitabın adı Gülün Adı . Kitap basıldıktan sonra yazar da bu konuda birçok soru almış ve kitapta bunu açıklamış . Yazarın sözlerini aynen yazıyorum ben de .

" Çünkü gül, simgesel bir şeydir ve öylesine anlamlarla yüklüdür ki , neredeyse hiçbir anlamı yoktur: Gizemlidir gül ve bir gül , bir güldür; bir gül bir güldür... "

Kitabı okuyup bitirdikten sonra düşünüyorum da kitap daha kısa yazılabilir miydi? Cevabım evet daha kısa olabilirdi. Fakat yazar böyle uygun görmüş bize de böyle okumak düşer:))

1990 lı yıllarda kitaptan uyarlanan filmi seyreymiştim . Film o kadar etkilemişti ki kitabını almayı aklıma koymuştum . Fiyat olarak fazla gelen kitap için indirim fırsatlarını takip etmeye başladım ve Kitap Yurdu'nda %50 indirim kampanyası ile 14.50 TL ye aldım. Çok uyguna geldi bu şekilde. Eskişehir kitap fuarında Can Yayınları standında bulunan görevliye fiyatı sorunca bana fazla bir fiyat söylediler. Ben internetten bu fiyata aldım , fuarda neden indirimli satmıyorsunuz , fiyatlar çok pahalı deyince bana ne dese beğenirsiniz? O zaman ekmeği de internetten alın dedi. Bu tarz görevliler ve bu fiyatlar olduğu sürece fuarda kitaplar satılmıyor diye kimsenin şikayet etmeye hakkı yok!!!!

Gülün Adı


Kitaptan alıntılar:

* " Ama iki tür büyü vardır. Biri Şeytan'ın işidir ve caiz olmayan hünerlerle insanoğlunu yıkmayı amaçlar. Bir büyü daha vardır ki kutsaldır ; orada Tanrı'nın bilimi insan bilimi aracılıyla kendini gösterir; doğayı değiştirmeye yarar ;bir amacı da insan ömrünü uzatmaktır. "

* "Kitaplar inanmak için değil, araştırmak için yazılır. Bir kitap karşısında onun ne dediğini değil, ne demek istediğini sormalıyız kendi kendimize"

* "Kitaplık kocaman bir labirenttir. Dünya labirentinin simgesi içine girersin, ama dışarı çıkıp çıkamayacağını bilmezsin."

* "Yüce Tanrı, dünya kurulduğunda doğuda bulunan evrenin merkezinin, yavaş yavaş batıya doğru kaymasını buyurdu; dünyanın sonunun yaklaştığı konusunda bizi uyarmak için! Çünkü olayların gidişi daha şimdiden evrenin sınırına ulaştı bile. "

* "...Gençler artık hiçbir şey öğrenmek istemiyorlar, bilim geriliyor, tüm dünya tepetaklak olmuş, körler körleri yönetiyor ve onları uçuruma sürüklüyorlar, kuşlar daha uçmayı öğrenmeden yuvadan ayrılıyor, eşekler çalıyor, öküzler oynuyor."

* "-Gülmenin bu kadar kötü olan tarafı nedir?
 -Gülmek korkuyu öldürür. Ve korku olmadan inanç olmaz. Çünkü şeytan korkusu olmazsa tanrıya ihtiyaç kalmaz.”

* "Gülme bedenimizin güçsüzlüğüdür; yozlaşması yavanlığıdır."

* "Şeytan maddenin prensi değildir;  Şeytan ruhun küstahlığıdır , gülümseyişten yoksun inanç , hiçbir zaman kuşkuya kapılmayan gerçektir o."

* "Zihnimizin tasarladığı düzen tıpkı bir ağ ya da bir merdiven gibidir ; bir şey elde etmek için yapılır. Ama sonra merdiveni bir yana atmak gerekir , çünkü onun yararlı olsa bile anlamsız olduğunu anlarsın."







Gülün Adı fragmanı : 
1986 yılında çekilen filmin yönetmeni Jean-Jacques Annaud ve başrol oyuncusu ise Sean Connery'dir. 130 dakika süren filmi ben çok başarılı buldum.





Umarım yazdığım yazı size kitap hakkında bir fikir vermiştir. Siz Gülün Adı 'nı okudunuz mu ya da filmini seyrettiniz mi? Bana yazarın farklı bir kitabını önerebilir misiniz?



Gülün Adı
Kitabın Adı : Gülün Adı
Yazar : Umberto Eco
Yayınevi : Can Yayınları
Orjinal adı :II nome della rosa
Çevirmen : Şadan Karadeniz
Sayfa Sayısı :733


"Gülün Adı" adlı bu dev romanıyla bir anda dünyanın dört bir yanında ünlenen İtalyan yazarı Umberto Eco, aslında çok yönlü bir bilimadamı. İtalya'da, Bologna Üniversitesinde öğretim üyesi, semiolog, tarihçi; filozof, estetikçi, ortaçağ uzmanı ve James Joyce üzerine derin araştırmalar yapmış biri. Umberto Eco'nun bu ilk romanı, 1980'de İtalya'da ilk yayımlanışından bu yana sayısız basım yaptı ve dünyanın pek çok diline çevrildi. Dünyada olağanüstü bir ilgi uyandıran bu romanın yankıları hala sürüyor. Filmi de dünyada büyük yankılar uyandırdı. Bu romanın başarısında, kuşkusuz, yazarın ortaçağ konusunda derin ve dolaysız bilgisinin büyük payı var. Tam anlamıyla ve her bakımdan ortaçağ dünyasını yansıtmakla birlikte "Gülün Adı" kesinlikle çağdaş bir roman; çağdaş romana yepyeni ve uzun soluk getiren özgün bir roman. Bir anlamda ortaçağda geçen, Hıristiyanlık düşüncesini tartışan tarihsel bir roman, bir anlamda da ustaca kurulmuş polisiye ve sürükleyici bir öykü. Ve en önemlisi olağanüstü bir dil ve benzeri az bulunur bir sanat yapıtı. Bu ünlü romanı İtalyanca aslından başarıyla Türkçeye çeviren Şadan Karadeniz'in titiz ve uzun çalışmasını da burada hayranlıkla belirtmemiz gerekiyor. Umberto Eco'nun yayınlarımız arasında çıkan ikinci dev romanı "Foucault Sarkacı" da, "Ortaçağı Düşlemek" adlı deneme kitabı da yine Şadan Karadeniz'in çevirisi...




                                                     

Web sitemizdeki fotoğrafların, yazıların izin alınmadan kopyalanması, yayınlanması, alıntı olduğu ve kaynağı belirtilmeden bir takım amaçlar için kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri yasasına aykırıdır. İzin alınmadan kopyalanan resim ve yazılarımızla ilgili dilekçe ve dava açma hakkımız saklıdır.