5/30/2018

Leylak Kızlar : Tarihten Dram Dolu Bir Kesit

Mayıs 30, 2018 5 Yorum

Leylak Kızlar


   2. Dünya Savaşı ile ilgili birçok kitap ve roman okudum.  Her bir kitapta vahşetin farklı bir yönü resmedilmişti, her okuduğumda  beni daha derinden etkiledi. İnsan bu tür vahşetleri ne kadar okursa okusun alışamıyor.  Her seferinde daha çok etkilenip acısını taa derinde hissediyor . Leylak Kızlar'da 2. Dünya Savaşı zamanındaki üç kadının öyküsünü anlatıyor . Üç kadın ve bu üç kadının yanında da birçok yan karakter ile kitap zenginleştirilmiş.  Polonya , Almanya ve Amerika üçgeninde geçen kitap gerçek bir yaşam öyküsünden esinlenilmiş. 1939 yılında Hitler tarafından inşa edilen Ravensbrück kampından geçiyor olayların çoğu. Baş karakter Caroline Ferriday ve Herta gerçekten yaşamış karakterler.  Bunu bilerek okumak ve  büyük bir araştırmanın ürünü olması kitabın daha da etkileyici hale gelmesini sağladı benim için.

  İnsanların kendi milletini sevmesini ve milliyetçi olmalarını anlayabiliyorum ve ben de kendi milletimi çok seviyorum. Fakat kendi milletini diğer tüm insanlardan üstün olduğuna nasıl bir kafadır anlayamıyorum . Hitler'in Almanların en üstün ırk olduğu saplantısı birçok Alman tarafından benimsenmiş ve buna inanmışlardır , Herta da bunlardan birisidir ,  bir tıp doktorudur. Herta  bir doktor olarak asıl amacı insanları kurtarmak olmalıdır , fakat o gittiği Ravensbrück kampında yapılanlara  başta tepki gösterse de zamanla alışmış , nasıl olsa ölecekler diye kamptaki insanların üzerinde akıl almaz deneyler yapılmasına yardım etmiştir. Her ne kadar tarih bilgime göre bu dönemde yapılan vahşeti ,  işkenceleri,  ölüm biçimlerini ve deneyleri duymuş ve belgesellerde seyretmiş olsam da kitapta birebir yaşayan karakterlerin duygularıyla okumak ve onlarla birlikte yaşamak bambaşkaydı. Üzüntü kelimesi duyguları tarif etmek için az geliyor .

    Kamptaki kadınlar ve genç kızlar deneylerde kullanıldığı için onlara tavşan olarak hitap ediyorlar,  tavşan denilmesinin bir diğer sebebi de ayaklarından ameliyat edildikleri için sekerek yürümeleri . Bu ameliyatlarda yapılanlar hiçbir insanın vicdanının alacağı türden değil . Bu yüzden bunları yapanların vicdanlı olduğunu hatta akıl sağlığının yerinde olduğunu düşünmüyorum.

Kasia küçük bir kız çocuğu benim gözümde kendisini genç kız olarak görse de,  ilk aşkın heyecanını yeni yeni hissetmeye başlasa da ... Polonya'da ailesiyle birlikte yaşayan Kasia,  Nazi askerleri tarafından ablası ve annesi ile birlikte tutuklanarak Ravensbrück kampına gönderilir. Çoğu insanın kampa gönderilme sebebi belli de değildir , sorduğunuz bir soru belki de hoşa gitmeyen bir davranış kampa göndermeniz için yeterlidir . Bunun için yahudi  olmanıza da gerek yoktur . Aslında Alman olmamanız yeterlidir... Kasia 'nın , ablasının ve annesinin kampta yaşadıkları, gözlemledikleri ,hissettikleri çok acı ....

  Caroline Ferriday Amerika'da annesi ile birlikte kendi imkanları ile topladıkları yardımları Fransa'daki yetimhanede yetimhanedeki çocuklara göndermektedir. Bekar birisi olan Caroline hayatını insanlara yardım etmeye adamıştır . 2. Dünya Savaşı'ndan sonra da savaş zamanında kobay olarak kullanılmış kadınların tedavisi ve savaş tazminatlarının ödenmesi için bütün kuvvetiyle çalışmış kuvvetli bir kadındır,  yaptıkları takdire şayan gerçekten de.

Leylak Kızlar kalın ve büyük bir kitap olmasına rağmen gerek yazarın anlatım tarzı gerek konunun içeriği gerekse gerçek olaylara dayanması bakımından hızlıca okunuyor. Kitap bitiyor ancak etkisi bitmiyor. Birçok 2. Dünya Savaşı'nı anlatan kitap savaşın sona erip kahramanların kurtulması ile  bitiyor . Leylak Kızların en sevdiğim yanlarından bir tanesi de savaştan sonrasınıda gözler önüne sermesi . Savaş bittikten sonra ailelerine dönenler,  yaşamına devam etmeye çalışanların neler yaşadıkları , savaşın etkilerinin hemen geçmediği , düzen kurulasıya kadar insanların neler çektikleri ve neler hissettiklerini de okuyucuya aktarıyor.  Bu yönüyle de tam puan aldı kitap benden.

Duygudan duyguya sürükleyen bir kitap oldu benim için Leylak Kızlar. Bir karakteri severken diğerine kızdım , onlarla birlikte acı çektim,  onlarla birlikte ağladım, onlarla birlikte güldüm. Bazılarının davranışlarını da hiç anlam veremedim, çünkü normal tabir ettiğimiz sınırlardaki bir insanın davranışlarını uymuyordu maalesef . Birilerine iyi görünmek, birilerine yaranmak ,kendi ırkının daha üstüne olması, kendi askerinin daha başarılı olması için insanlara eziyet etmek,  onları öldürmek,  onları kobay olarak kullanmak hiçbir mantık sınırına sığmıyor maalesef.  Kendi ırkları içerisinde bile ari ırk yaratmak için kendi genç kızlara tecavüz eden insanlardan bahsediyoruz. Büyük bir topluluğu etkisi altına alan bir düşünce olduğuna göre bulaşıcı delilik demek doğru olabilir mi bilemedim sonuç itibarıyla çok etkileyici bir kitaptı tavsiyemdir




Leylak Kızlar

Kitabın Adı :Leylak Kızlar
Yazar :Martha Hall Kelly
Yayınevi :Kanes Yayınları
Orjinal adı : Lilac Girls
Çevirmen :Nil Bosna
Sayfa Sayısı : 496


“Keşke ölsem!” dediğinizde bir ses kulağınıza fısıldar; umut biraz uzakta ama hep var ve orada…
“Keşke ölsem!” dediğinizde bu kitapta okuduklarınızı hatırlayın, nedenlerinizi yeniden değerlendirin.
***
II. Dünya Savaşı sırasında Polonya, Almanya ve Amerika olmak üzere üç farklı coğrafyadan hayatları kesişen üç kadının nefes kesen hikayesi…
Kuzey Almanya'daki bir kadın toplama kampı olan Ravensbrück'te 130.000'den fazla kadın ya hastalıktan ya da açlıktan öldü. Ne yazık ki vahşice infaz edilenler de oldu. Bu kadınlardan bazıları Alman Dr. Herta Oberheuser tarafından insanlık dışı deneylere tabi tutuldu. Dr. Oberheuser, Alman askerlerinin yaşadıklarına karşı misilleme yaptığını düşünüyordu. 1939 Almanya’sında kendince farklı nedenleri vardı. Bu inanılmaz deneylerin kurbanlarına daha sonra Ravensbrück Tavşanları denildi.
New York Fransız Konsolosluğu’ nda çalışan ve insanlara yardım etmeyi hayat felsefesi olarak gören Caroline Ferriday’ın hikayesi; aslında savaşa karşı direnişi, Hitler’in ordusu Polonya’yı işgal edince başladı. Güçlü iradesi, kararlılığı ve muhteşem mücadelesi tarihe not düşüldü.
Tavşanlar’ın ise sahip oldukları tek şey umuttu. Onlara ne olursa olsun hayatta kalma gücü verdi.

Çok acı… Çok umut… Çok gerçek…
Dostluk, sevgi ve bir tadımlık aşk!


                                                            Kozmokitap

5/28/2018

Bayram Çekilişi || Sonuçlandı ... ( 05.06.2018)

Mayıs 28, 2018 17 Yorum

Bayram Çekilişi


  Selam ... Uzun süredir blogumda çekiliş yapmıyordum.  Çekiliş sonrası kontroller ve bunlar ile uğraşmak inanın hiç kolay değil.  Hele de çekilişlerde çok şart koymadığım halde yine de şartları yerine getirmeyenler olunca üzülüyorum.  Yıpratıcı bir süreç.  Bu nedenle eskiye göre daha az çekiliş yapıyorum.  Kitaplığımı düzenlerken okunmayı bekleyen çok kitabım olduğunu fark ettim ve maalesef hepsini okumaya şu sıralar vaktim yok.  Bu nedenle kitaplıkta duracaklarına bayram öncesi siz  takipçilerime çekiliş ile vermeye karar verdim.

 
  Çekiliş ile vereceğim kitaplar :
* Müptela Yayınlarından Şah-Mat serisinin ilk kitabı Şah (okunmadı )

* Eftalya Yayınlarından Gönül Dostum  ( okunmadı )

* Müptela Yayınlarının en yenilerinden Karaca  ( Kitabı bir kere yorum yapmak için okudum.  Ayracı dahil okunmamış gibi sağlam kitap )


Kitapları ve durumlarını da belli ettiğime göre çekiliş şartlarına geçebilirim :

* Blogumu takip edip , takip ettiğiniz ismi yoruma yazmak.

* Blogumda hangi tarz kitapları daha çok görmek istiyorsanız yorumda belirtmenizi istiyorum.

* Çekiliş sonunda kazanırsanız size ulaşabilmem için mail adresinizi bırakın.

Ek hak isteyenler herhangi bir sosyal medya hesabında çekilişi paylaşabilir. Bana paylaşım linkinizi bırakmayı unutmayın.  Paylaşım linki olmalı , profil linki bırakanlara ek hak vermeyeceğim.  Çekiliş bittiği zaman kontrol edeceğim.  Lütfen son ana kadar paylaşımlarınızı silmeyin.


Çekiliş zamanı :  28 Mayıs - 3 Haziran

Kontrollerden sonra en kısa zamanda sonuçları yine bu postta açıklayacağım.  Herkese bol şans dilerim :))

Çekiliş Sonucu :  05.06.2018 

  Merhaba, çekilişime katılan herkese teşekkür ediyorum. 
Yeni kitaplık yaptırıyorum . Yeni kitaplığım yapıldığı zaman yerleştirirken bazı kitaplarım için tekrar çekiliş yapmayı planlıyorum. Takipte kalın:)) 

Çekilişin kazananı : Zeynep Şimşek 

Yedek Kazanan . Özlem Tuna 

 Kazanan arkadaş 24 saat içerisinde bana iletişim bilgilerini mail atarsa en kısa zamanda kitaplarını kargoya vereceğim. 

Çekiliş Kazananı






                                                     

5/27/2018

Başucu kitabı : Anne Baba Lütfen Beni Anla

Mayıs 27, 2018 4 Yorum
Anne Baba Lütfen Beni Anla


    Yıllarca gerek eğitimim sırasında gerekse sonrasında anne olunca birçok kişisel gelişim , çocuk yetiştirme ve büyüme -gelişme alanında kitap okudum. Okuduğum kitapların çoğu teoriden ibaret kalıyordu veya bir iki örnek ile kitap bitirilmişti. Kitaplar ne yazarsa yazsın ya da gittiğim staj yerlerinde ne görürsem göreyim anne olunca anladım ki her çocuk özeldir, birbirinden farklıdır ve kendi karakteri ile doğar. Bazı çocuk oyun hamuru gibidir , şekillendirebilirsin; bazısı ise kaya gibidir çok az yontabilirsin. Şimdiki anneler daha şanslı çünkü daha fazla kaynak var rehber olacak nitelikte. "Anne Baba Lütfen Beni Anla "da o kaynakların başında geliyor.


    İki çocukluk arkadaşının kaleme aldığı kitap hem kendi çocuklarından hem de toplantı grubundaki anne ve babaların yaşadığı örneklerle zenginleştirilmiş. Öyle sürekli şunu yapın bunu yapın diyen bir kitap değil aksine yaşanmış örnekler ve sonuçları ile tam bir hazine niteliğinde.

   Her bölümde önce sorunlara yönelik örnekler veriliyor, sonra doğru ve yanlış hareket karikatür olarak gösteriliyor ve son olarak ise hatırlatma bölümünde kısa bir özet geçiliyor. Her türlü soruna değinildiğini gördüm kitabı okurken. Küçük çocukları olanlar, ebeveyn olacak olanlar ve büyükanne ve büyükbabalar için harika bir kaynak. Hatta çocuk bakıcılığı yapanların da kitaptan çok faydalanacaklarını düşünüyorum. Böyle eşsiz bir kaynak her kitaplıkta bulunmalı.  Üstelik okuması da çok zevkli . Daha ne olsun değil mi ?






Kitabın Adı : Anne Baba Lütfen Beni Anla
Yazar : Joanna Faber & Julia King
Yayınevi :  Beyaz Balina Yayınları
Orjinal adı :How to Talk so Little Kids Will Listen: A Survival Guide to Life with Children Ages 2-7
Çevirmen : Esra Çetin
Sayfa Sayısı :464



Uyumayı, banyo yapmayı, dişlerini fırçalamayı reddeden, araba koltuğuna oturmak istemeyen, markette, toplu taşımada çığlıklar atan, kardeşiyle anlaşamayan, sebze yemeyi reddeden çocukları… İki, üç, dört, beş, altı yaş derken asla bitmek bilmeyen sendromları unutun!  
  Çocuklarınızı yetiştirirken nefes almayı başarabileceğiniz, yorulmadan, bağırmadan ve çıkmaza girmeden onlarla işbirliği içinde olabileceğiniz bir alan var: Çocuklarınızın duygularını anlamak ve onların da sizi anlamasını sağlamak. Alanlarının en iyilerinden olan ebeveyn koçları Joanna Faber ve Julie King, bu kitapta sizlere çocuklu hayatın en büyük problemlerinin üstesinden gelebilmek için birbirinden pratik yöntemlerle dolu bir acil durum çantası sunuyor. Anne Baba Lütfen Beni Anla, anlayarak, anlaşarak, kavgasız, gürültüsüz çocuk yetiştirmek isteyen herkes için bir baş ucu kitabı. 
  “Bu harika kitap çocukların iç dünyasına açılan eşsiz bir kapı. Birbirinden faydalı öneriler ve eğlenceli çizimleri sayesinde çocuklarımızın gelişimsel süreçleri boyunca onlara yol gösterebilmemizi kolaylaştırıyor. Anlayarak ve anlaşarak büyümüş, kendinden emin, güçlü ve nazik bir nesil yetiştirmek isteyen herkes bu kitabı okumalı.”

     Daniel J. Siegel – Bütün Beyinli Çocuk kitabının yazarı


                                                            Kozmokitap

5/26/2018

Matthias Göritz’dan Yeni Roman " Hayalperest ve Günahkar "

Mayıs 26, 2018 2 Yorum

Matthias Göritz’in Robert-Gernhardt Ödülü’nü kazanan yeni romanı “Hayalperestler ve Günahkârlar” Türkçede.


Hayalperest ve Günahkar


     Alman edebiyatının başarılı ve tanınmış yazarlarının başında gelen Matthias Göritz’in ödüllü yeni romanı “Hayalperestler ve Günahkârlar”, Yasemin Yelbay Yılmaz’ın özenli çevirisiyle Yitik Ülke Yayınları’ndan yayımlandı.

   Matthias Göritz, bu eseriyle edebiyat alanındaki saygın ödüllerden Robert-Gernhardt Ödülü’ne layık görülmüştü. “Hayalperestler ve Günahkârlar” sürükleyici ve şaşırtıcı bir sinema romanı. Bir film için perde arkasında yaşananları heyecanla önümüze seriyor bu eser.

   Kitabın konusu kısaca şöyle: Genç bir gazeteci, Alman sinemasının önemli figürlerinden biriyle bir röportaj yapma şansı yakalar. Bu kişi sektörün renkli simalarından, artık yaşlanmakta olan bir yapımcıdır. Yapımcı ciddi bir hastalıkla mücadele etmektedir, bütün fikirlerini ve mal varlığını İkinci Dünya Savaşı’nın nasıl asılsız bir hikâyeye dayandırılarak çıkarıldığını anlatan “Gleiwitz” adlı filme yatırmıştır. Ridley Scott’ın rejisör koltuğunda olduğu bu filmde başrolü Nicole Kidman oynayacaktır. Proje çeşitli engelleri aşmaya çalışır ve basın film hakkında ön bilgi elde edebilmek için baskıyı gittikçe artırırken yaşlı adam genç röportajcı ile bir kedi-fare oyunu oynamakta, genç adam ise bu işten kendi çıkarlarına uygun bir sonuç elde etmeyi ummaktadır. Gerçekten Tarantino’ya tokat atmış mıdır? Ancak yapımcının hayatındaki sırlar zamanla bir bir ortaya çıkarken yaşlı adamla röportajcı arasında daha sonra bambaşka bir yöne evrilecek bir yakınlık da doğmaya başlar.

   Bu sürükleyici ve canlı diyalog romanında Matthias Göritz alışılmadık bir baba-oğul hikâyesi etrafında sinema endüstrisinde sanatın, izleyici kitlelerinin ve gerçeğin yerini heyecanlı bir üslupla sorguluyor.


                                                            Kozmokitap

5/25/2018

Sokratis Ölülerin Peşinde - Suphi Varım || Kitap Yorumu

Mayıs 25, 2018 2 Yorum
Sokratis Ölülerin Peşinde


    Her tür kitabı okumayı çok severim fakat blogumu ya da sosyal medya hesaplarımı takip edenler bilir polisiye ve gerilim kitaplarını daha çok seviyorum . Her ay okuduğum kitaplardan birkaçı mutlaka bu türden oluyor.   Polisiye türünde olan  Sokratis Ölülerin Peşinde kitabı ile ilk defa Suphi Varım'ın kalemi ile tanıştım. Farklı tarzı ile beni etkiledi yazarın kalemi.

  1960 , İzmir  doğumlu olan yazar ekonomi doktoru.  49 yaşında emekli olduktan sonra yazmaya başlamış. O günden bugüne de yazmayı sürdürüyor . İyi ki yazmaya başlamış diyorum , bizi kaleminden mahrum bırakmadı.

   Öncelikle kitabı okurken neler hissettiğimden bahsetmek istiyorum .  Kitabı okurken olaylar siyah-beyaz , alacakaranlık kuşağı gibi canlandı zihnimde. Sahneler siyah beyazdı , fakat her sahnede sadece tek bir renk belli ediyordu kendini . Örneğin siyah- beyazın yanında yeşil ya da siyah- beyaz ve kırmızı gibi. Karakter sahnede yavaşça hareket ederken dış ses bana hislerini ve olanlarını anlatıyordu. Ayrıntılı bir şekilde film seyreder gibi canlandı  kitap zihnimde.  Atmosfer biraz sisli , insanlar soğuk ve uzaktı.  Umarım anlattıklarımdan sizin zihninizde de benzer görüntüler canlanmıştır .Şimdi kitabın konusuna geçebilirim.

   Sokratis Ölülerin Peşinde ,Dedektif Sokratis Polisiyeleri serisinin ikinci  kitabı.   Ben ilk kitabı okumadığım için bilmiyorum ,direkt ikinci  kitabı okuyarak başladım. Kitap 1907 yılında eski İzmir'de yani Smyrna' da geçiyor . Panos Martakis , yatı Petros'un batmasına sebep olanı kişiyi bulması için Dedektif Sokratis'i tutar. Dedektif olayı araştırırken Panos'un da öldürülmesi sonucu işler daha karışık bir hale gelir . Artık Sokratis sadece yatı batıranı değil Panos'un da katilini aramaktadır. Bu arama ile farklı olayların içerisinde bulur kendisini...

   Hızla okunan Amerikan Polisiyeleri gibi değil kitap. Daha sakin ilerliyor ve adından da anlaşılacağı gibi dedektiflik romanı. Kahramanımız sakin sakin araştırmasını yaparken bize de ipuçları gösteriyor. Gösteriyor diyorum çünkü sonuca ulaştıracak net ipuçları yok. Böyle olunca da çok fazla tahminde bulunamadan sonuca ulaşmak için Sokratis'in işini yapmasını bekliyoruz. Ana olayların haricinde yan olaylar ve yan karakterle yazar kitabı zenginleştirmiş ve bu da olayın çözülmesini daha da zor hala getirmiş.

   Polisiye edebiyatında farklı bir tarz ve farklı bir kalem ile tanıştığıma çok mutlu oldum. Kaleminize sağlık Suphi Varım. Bundan sonra yazarın diğer kitaplarını da okuma listeme alacağım.






Sokratis Ölülerin Peşinde

Kitabın Adı :Sokratis Ölülerin Peşinde
Yazar : Suphi Varım
Yayınevi : Maceraperest Kitaplar
Sayfa Sayısı : 256


Cevval Detektif Sokratis bu kez kuzgun avcısı kayıp bir dümencinin peşinde, soluğunuzu kesecek yeni bir maceraya atılıyor.
Oğlak Yayınları, polisiye edebiyatın usta yazarı Suphi Varım’ın, Detektif Sokratis Polisiyeleri’nin ikinci kitabı, Sokratis Ölülerin Peşinde yi yayımlamaktan gurur duyar...

Sokratis ileri atılıp basamakları hızla tırmandı ve Elenka’nın bedenine sarıldı. O sırada kadının bacağında kan olduğunu fark etti. Basamakta kanla yazılmış “PM” harflerini görünce kalbi yerinden fırlayacakmış gibi oldu. Pa- nik içinde, ilmeği kadının boynundan çıkardı, ancak ur- gandan kurtaramadı. Kadın, bir kayışla da tırabzana bağlanmıştı çünkü. Detektif bütün gücünü toplayarak deri kayışa asıldı. Kayışın bağlandığı parmaklık parçalandı, kayışla birlikte çatırdayarak yerinden fırladı. Dengesini yitiren Sokratis, karısının üzerine kapaklandı. Kısa sürede toparlandı, gözünden yaş boşalırken başını karısının göğsüne dayadı. Gözlerini yaraya çevirdi ve eliyle kanı sildi. Şuurunu yitirmiş gibiydi, yumruğunu hışımla basamağa vurdu...


Suphi Varım Kimdir ?

Suphi Varım1960 İzmir doğumlu olan Suphi Varım, İzmir Ticaret Odası ile Ege Sanayicileri ve İş Adamları Derneğinde profesyonel yönetici olarak çalışmıştır. Muğla Üniversitesinde kısa süreli bir öğretim üyeliği olmuştur.

Kamu Yönetimi dalında lisans, Ekonomi alanında yüksek lisans ve doktora dereceleri bulunmaktadır. Uzun yıllar ekonomi ve siyaset alanında analizler yapıp makaleler yazmıştır.


Emekli olan Suphi Varım, tüm zamanını polisiye yazarı olmak için ayırmış yazmaya devam etmiştir. Yazar aynı zamanda evli ve bir kız çocuk babasıdır.


Suphi Varım'ın Okuduğum Diğer Kitapları

Sokratis ve Siyahlı Kadın 

Sokratis ve Cinler

Sokratis Ölüler Şehrinde

                                                            Kozmokitap

5/24/2018

Polisiye edebiyat okurları için Verda Pars’tan nefes kesici yeni bir roman!

Mayıs 24, 2018 2 Yorum
Ölüm Fısıldar Geceye  


    Verda Pars’ın yeni romanı “Ölüm Fısıldar Geceye”, Yitik Ülke Yayınları’nca yayımlandı.

  Polisiye roman okurlarının yakından takip ettiği yazar Verda Pars, uzun bir aradan sonra “Ölüm Fısıldar Geceye” ile okurlarını selamlıyor. Kitabın konusu kısaca şöyle: Birbirleriyle alakasız hayatlara sahip insanlar art arda vahşice öldürülmekteydi. Cinayetlerin işleniş biçimleri arasındaki benzerlikler, onlara katilin bıraktığı işaretleri takip etmekten başka şans bırakmıyordu. İpuçlarının açtığı yoldan ilerlemek onları bir sonraki kurbana mı, yoksa katilin kendisine mi götürecekti? Ölü bedenlerin arasından açılan yollar, İstanbul’un arka sokaklarında dönen uyuşturucu ticaretinden, yakılan yıkılan doğu köylerine, dağılan ailelere ve kıskanç sevgililerin yok edici takıntılarına kadar uzanıyordu.

    Kendini birdenbire bu devasa kan gölünün ortasında bulan Misli’ninse hayatta kalabilmek için yapacağı tek bir şey vardı. Kendi hijyenik orta sınıf hayatının düğümlerini çözmeye çalışmaktan vazgeçip katilin peşine düşmek...

   Sürükleyici bir polisiye roman okumak isteyen herkesin soluksuz okuyacağı yeni bir okuma önerisi “Ölüm Fısıldar Geceye”. Mutlaka keşfedin.




                                                            Kozmokitap

5/23/2018

Tarihten Bir Kesit " Cesur Bir Kadın Halide "

Mayıs 23, 2018 6 Yorum

Cesur Bir Kadın Halide


  Osmanlı döneminde ilk kez roman yazan Fatma Aliye Hanım’dan sonra ikinci kadın Türk yazardır Halide. İlk romanını yazdığında sadece 19 yaşındadır. Küçük yaşta kendisinden yaşça büyük birisi ile evlilik yapan Halide iki çocuktan sonra eşinden boşanmıştır. Yaşadığı bu tecrübe onun güçlendirmiş ve artık hiç bir erkeğin gölgesinde ve hakimiyetinde bulunamayacağını anlamıştır. Artık erkekleri etkisi altına alan ve onları yöneten bir Halide vardır...

   Kitaplarını çok severek okuduğum Halide Edip Adıvar'ın hayatının bir kesitine şahit oluyoruz Cesur Bir Kadın Halide kitabında. Sağlık sorunları nedeni ile yurt dışına çıkan Halide ve eşi Adnan 14 yıl gönüllü sürgün hayatı yaşamışlardır. 1939 yılında yurda dönüş için Şark Ekspresi Paris'ten İstanbul'a yola çıkan Halide ile birlikte biz de hem trende tanıştığı insanlara ve yaşadıklarına tanıklık ediyoruz hem de onunla birlikte ara ara geçmişe giderek Kurtuluş Savaşı zamanına şahitlik ediyoruz.

Ülke düşman tarafından işgal edilmeye başlayınca iyi bir hatip olan Halide de insanlara durumu anlatmak için konuşmalar yapmış sonra da kocası Adnan ile birlikte Anadolu'ya Mustafa Kemal'in yanına gelmişlerdir. Mustafa Kemal'in yaydığı enerji ve otoriteden etkilenen Halide , onu da diğer erkekler gibi kontrolü altına alamadığı için hayal kırıklığına da uğramıştır. Aynı zamanda ona karşı olan ilgisi de karşılıksız kalmıştır. Kocasının Mustafa Kemal'e tavır almasının sebebi de budur. Savaş zamanında Onbaşı rütbesi ile orduya da destek vermiştir Halide. Amerika Mandası taraftarıdır ve bunu da açıkça belli edip savunmuştur. Atatürk'e her ne kadar destek olsa da aynı zamanda yaptıklarını tam olarak anlayamayıp onu  " Tek Adam " olmakla suçlamış ve durum da aralarındaki yakınlığı etkilemiştir.

 Yazarların akıcı anlatımı ile harika bir tarihi kurgu ortaya çıkmış.Kitap Halide Edip Adıvar'ın hayatının bütününü değil sadece bir kesiti ve Halide'nin gözünden savaşı ve Atatürk'ü anlatıyor. Anlatım bir geçmiş ve gelecek olarak ilerlemiş ve bir iki yerde tarih karmaşası olsa da genel olarak severek okuduğum  , bildiklerimi tekrar hatırladığım ve bilmediklerimi de öğrendiğim bir kitap oldu. Büyük bir emek ile hazırlandığı belli olan bir kitap.

Kitaptan Alıntılar : 

Halide'nin kürsüye çıkmasıyla, Sultanahmet Camii'nde sala okunmaya başladı. Salanın bitmesini beklerken; İslamiyet'in ne kadar kusursuz ve barış dini olduğunu düşündü. Türk milletinin böyle bir manevi güce sahip olması ne harikulade bir şeydi. Böyle bir manevi gücü hangi maddiyat yok edebilirdi?
Keşke sadece sevdiklerini, değer verdiklerini hatırlayabilseydi insan.
Ölüm bir hayatın sona erişi anlamına gelse de geride kalanlar için değişimin başlangıcı olur çoğu zaman.
Sultan Abdülaziz geleceğin demiryollarında olduğunu öngörmüş, güzergahının saray bahçesinden geçecek şekilde planlanmasına karşı gelenlere, son söz sahibi olarak tek bir cümle ile cevap vermişti:
"Memleketime demiryolu yapılsın da isterse sırtımdan geçsin, razıyım."
Görünüyordu ki; Hıristiyanların savaşı sadece Türk hakimiyetine değil, Türk milletinin kökünü kurutmak üzerine bina edilmişti. Ordular arasında savaş bitse de, cinayetler ve yağmalamalar, Türk köyünden ve milletinden eser kalmayıncaya kadar devam ettirilmişti.





Halide Cesur Bir Kadın
Kitabın Adı :Halide Bir Cesur Kadın
Yazar :Fatih Özcan, Yeşim Demir
Yayınevi :Destek Yayınları
Sayfa Sayısı :424


Başucunda duran tahta kutunun kapağını açtı Halide, kurumuş güle baktı.
Derin bir “Ah!” çekti...
Duvarlara çarpıp, tren raylarının tıngırtısına karıştı sesi. Mahzun gözleri ıslanmış, yüreğindeki yara tekrar kanamaya başlamıştı...
Kutuyu dudaklarına doğru yaklaştırdı, gülü öpmek istedi ama zarar vermekten korktu.
Ciğerlerini doldururcasına bir nefes çekti gül dudaklarının önündeyken. Sevginin taze kokusu yerini pişmanlıkların, vazgeçmişliklerin ve ayrı geçen zamanların isli kokusuna bırakmıştı.
Kutunun sallanmasına tren neden olsaydı keşke...
Gerçek olansa ellerinin titremesiydi.
Kapağını dikkatlice kapattı anı yüklü kutunun. Eliyle üzerindeki tozu alır gibi sevdi ve yatak başındaki yerine bıraktı.

Tuvalet etajerinin üzerinde duran kristal şişenin içerisinden avuçlarına bolca kolonya döktü, burnuna çekti... Derin bir nefesle...

Arkasında bıraktığını sandığı yıkıntıları yıllarca yüreğinde taşımış olduğunu düşündü hayretle. Zamanın karmaşık akışında; bazen rüyalarında, bazen de bir çocuğun ışıltılı bakışlarında açmıştı o anılar kutusunun kapağını... Hep kapalı kalsın, açılıp canını acıtmasın istedi yıllarca...


                                                            Kozmokitap

5/22/2018

Karanlıkta Fısıldayan - H.P. Lovecraft || Kitap Yorumu

Mayıs 22, 2018 0 Yorum
Karanlıkta Fısıldayan

  Tuhaf  kurgu ya da kara kurgunun babalarından kabul edilen ve günümüz korku edebiyatını şekillendiren Lovecraft okumayı çok istediğim yazarlardandı. Okuduğum bazı kitaplarda adı geçince yazardan haberdar olduğum, itiraf ediyorum. .  Sonra merak edip araştırınca yazarın bazı bilgisayar oyunlarına da ilham olduğunu öğrendim. Bu kadar çok konuda etkisi olan yazarın adının daha fazla duyulmuş olması gerektiğini ve yazarı tanımakta çok geç kaldığımı düşünüyorum. Lovecraft'ın  kalemini merak edince ilk olarak Karanlıkta Fısıldayan kitabını satın aldım okumak için. Şimdi kitabı bitirdikten  iki kitabını daha sipariş verdim. 2018 yılında onları da okumayı planlıyorum.

  1927 yılında Vermont  seli ile başlıyor kitabımız . Bu sel felaketinde suyun üzerinde yüzen garip şekiller yöre halkının dikkatini çeker. Bunlar bir çeşit canlıya aittir ve bilinen bir tür değildir. Bu garip olay eski efsaneleri akıllara getirir.

   1928 yılı bahar ayında kitabın anlatıcısı olan bilim adamımız Wilmarth,  yine bir bilim adamı olan Akaley isimli birisinden mektuplar almaya başlar. Bölgede ıssız bir çiftlik evinde yaşayan Akaley bu bölgede görülen , pençe izine benzeyen izlerden, cesetlerden , tuhaf seslerden bahseder mektubunda. İnsan sesine benzeyen bu sesler dikkatle dinlendiğinde bir tuhaflık olduğu fark ediliyor ve sesin tınısı insanı rahatsız edip ürkütüyordur.

  Bu mektuplar sayesinde okuyucu olarak biz de olayın garipliğini fark ediyor ve ne olabileceği hakkında tahminlerde bulunuyoruz. Bu yaratıklardan korkan Akaley bildiklerini paylaşmak ve bu garip yaratıkların varlığını kanıtlamak istemiştir.

   Bir bilim adamı olarak konuya yaklaşan Wilmarth , daha sonraları profesyonelliğini bir kenara bırakıp korkunun onu da esir almasına izin vermiştir.

  Bilinmeyenin korkusunu anlatan Lovecraft'ın Karanlıkta Fısıldayan kitabını okurken aklıma Gizli Dosyalar ( The X Files ) filmi geldi. Bu konu tam da Mulder'a göre  bana göre...

  Her korku filminde ya da kitabında mantığa uymayan davranışlar ve konular vardır. Bunu okurken ya da izlerken  daha iyi anlarız . Kitabın da sonunda olanları okuyucu olarak daha iyi görebildim ve tahmin edebildim. Anlatıcımız bazı olayları fark edemeyecek kadar gözü kapalı davransa da ve okuyucu olarak beni fazla şaşırtmasa da yazarın kalemini sevdim ve bu tür edebiyatın üzerindeki etkisini düşündüğüm zaman okumak bana ayrı bir keyif verdi. Lovecraft kitabında bilim kurgu , korku ve gizem öğelerini başarı ile harmanlamıştır.







Karanlıkta Fısıldayan


Kitabın Adı :Karanlıkta Fısıldayan
Yazar :H.P. Lovecraft
Yayınevi : İthaki Yayınları
Orjinal adı : The Whisperer in Darkness
Çevirmen : F. Cihan Akkartal
Sayfa Sayısı : 96


Profesör Alberth Wilmarth’ın anlattığı, büyük sel sonrasında Vermont civarındaki tuhaf ve ürkütücü olayları konu edinen Karanlıkta Fısıldayan'da, H. P. Lovecraft'ın "bilinmeyenin korkusu"na dair tutkusu kendini yine gösteriyor.

Bölgedeki Akeley çiftliğinde yalnız yaşayıp bu ürkütücü olayları araştıran, esrarengiz Henry Akeley'nin Wilmarth'a yolladığı mektuplarda değindiği korkunç detaylardan ve "gizli ırk" ile ilgili bahsettiklerinden sonra Akeley, geceleri gizli güçler tarafından rahatsız edilir. Bunun ardından Profesör Wilmarth olayları çözmek için Akeley çiftliğine tehlikeli bir yolculuğa çıkacaktır.
Karanlıkta Fısıldayan, Lovecraft'ın yazdığı en uzun metinlerden biri olmasının yanında Cthulhu Mitosu'nun da bir parçası. Bu dehşet dolu eserle kozmik korkuyu iliklerinize kadar hissedeceksiniz.




                                                     

5/19/2018

Iyi Geceler Bay Tom - Michelle Magorian || Kitap Tanıtımı

Mayıs 19, 2018 1 Yorum
İyi Geceler Bay Tom



Michelle Magorian'ın kaleminden İyi Geceler Bay Tom, Beyaz Balina Yayınları tarafından yayımlandı.

İyi Geceler Bay  Tom ,savaşın eşiğindeki bir dünyada yeşeren sımsıcak bir sevgi ve dostluk hikâyesi…

2. Dünya Savaşı patlak vermek üzereyken İngiltere’de şehirli küçük çocuklar savaştan zarar görmemeleri için taşrada yaşayan ailelerin yanına yerleştirilir. Ürkek ve çelimsiz bir oğlan çocuğu olan Willie Beech de Londra’daki annesinin yanından alınıp İngiltere’nin küçük bir köyüne getirilir. Burada Thomas Oakley adındaki ihtiyar bir adamın himayesine verilen Willie hayatı boyunca hiç sevilmemiş ve annesinden sürekli şiddet görmüştür. Köye ilk geldiğinde etrafındaki her şeyden korkan Willie, Bay Tom’un sevgisi ve anlayışı sayesinde şiddet ve nefret dolu geçmişini zamanla unutmaya; sevgi, hoşgörü ve şefkat dolu bu yepyeni dünyada kendini ilk kez güvende hissetmeye başlar. Derken bir gün annesinden gelen bir telgrafla her şey değişir.






                                                            Kozmokitap

5/14/2018

Büyüdüğün Zaman Anlayacaksın! - Kitap Tanıtımı

Mayıs 14, 2018 1 Yorum

   Son Zamanların En Çok Satan Kitabı : “Büyüdüğün Zaman Anlayacaksın!”


   “Bu roman kesişen yolların, buluşulan kavşakların hikâyesi. Anlatacak bir hayatı olanların, yeni bir hayat inşa edenlerin, düşüp düşüp tekrar ayağa kalkanların… Aşkların, değişimin hikâyesi.”

  Kadınlar tarafından ilgi ile takip edilen, uluslararası bestseller kitap, “Büyüdüğün Zaman Anlayacaksın” kısa zamanda kitap satış listelerinde ilk sıralara yükseldi. ”Kitapları için “Kalp Darbesi” anlamına gelen “Coup de Coeur” olarak ifade edilen ve kadınların kalbine seslenmeyi çok iyi bilen bir yazar olarak tanınan Virginie Grimaldi “Büyüdüğün Zaman Anlayacaksın” kitabında aşka, yaşama sevincine, dostluğa, aileye yer verdiği kadar; hayal kırıklıklarına, ölüme, yas zamanlarına da etkileyici bir dille değinmiş. Kitabı okurken eminim siz de kendinizden bir şeyler bulabileceksiniz. Bir karaktere çok gülerken diğer bölümlerde gözlerinizin dolduğunu fark edeceksiniz.




                                                            Kozmokitap

5/09/2018

Yeni Bir Polisiye : Merhametli Ölüm

Mayıs 09, 2018 7 Yorum

Merhametli Ölüm


    Mercy Kilpatrick serisinin 1. kitabı Merhametli Ölüm. Bu seriyi yazmaya başlamadan önce on kitap daha yazmış yazar. Ülkemizde yayımlanan ilk kitabı Merhametli Ölüm bildiğim kadarıyla.


    Polisiye kitapları her zaman sevmiştim. Araştırma ve merak duygumu tavan yaptırıyor; evden çıkmadan , ayağımı uzatıp kahvemi yudumlarken suçlu peşinde koşma heyecanını ve masumları kurtarma sevincini yaşatıyor . Daha ne olsun değil mi ?

   Mercy FBI ajanı. 15 yıl önce ayrıldığı ve tüm bağlarını kopardığım kasabasına seri cinayetleri araştırmak için geliyor. Bu kasaba da çok ilginç insanlar yaşıyor. Kıyamet hazırlıkçıları... Olası bir felaket ve kıyamet için hazırlık yapıyorlar, en çok da devletten bağımsız olmak için. Silahlar, yiyecekler, sular ve yedek enerji kaynakları...

   Mercy ortağı ve şef Truman ile birlikte cinayetleri araştırırken diğer taraftan görüşmediği aile üyeleri ile birer birer karşılaşıyor. Hem geçmişin sırları aralanıyor hem de katile bir adım daha yaklaşıyorlar.

    Kitabı sevdiğimi belirtmeliyim. Beni farklı bir dünyaya götürdü, belgesellerden tanıdığım takıntılı insanlarla tanıştırdı. Olay örgüsü, karakter seçimleri , suçlu hakkında ipucu olmamasına harikaydı. Bir yandan suç araştırması olsa da Mercy’nin geçmişini ve sakladıklarını daha çok merak ettim ben. Yazar bu merakı anlamış olacak ki önce ekmek kırıntıları bıraktı yollara sonra da tüm gerçeği serdi önüme...






Merhametli Ölüm Kitabın Adı : Merhametli Ölüm
Yazar : Kendra Elliot
Yayınevi : Salon Yayınları
Serisi : Mercy Kilpatrick  #1
Orjinal adı : A Mercyful Death
Çevirmen : Zeynep Eski
Sayfa Sayısı : 416


FBI özel ajanı Mercy Kilpatrick, tüm hayatı boyunca, karşılaşacağı her felaketle başa çıkmak üzere yetiştirilmiştir. Çocukluğundan itibaren bir kıyamet hazırlıkçısı olan Mercy, Oregon’un kırsal bir bölgesi olan Eagle’s Nest’te, toplumdan uzakta, kendi gıdasını yetiştirerek yaşamıştır. Ta ki, başlarına gelen bir trajedi, ailesini parçalayana ve Mercy’nin evi terk etmesine neden olana kadar. Şimdi ise mağara adamı olarak adlandırılan bir cani, Mercy’nin kasabasında yaşayan kıyamet hazırlıkçılarını hedef almakta, onları evlerinde öldürmekte, yıllar boyunca depoladıkları silahlarını çalmaktadır. FBI, yerel bir terörizm eylemi gerçekleştirileceğinden şüphelenmektedir. Ancak olay yerlerindeki detaylar, Mercy’nin geçmişindeki, çözülememiş gizemlere tüyler ürpertici bir şekilde benzemektedir.

FBI tarafından, yerel emniyet güçlerine yardım etmek için görevlendirilen Mercy, onu dışlayan ve görünüşte yasalara uyan ailesi ile yüzleşmek üzere Eagle’s Nest’e döner. Burada, amcası, mağara adamının kurbanlarından biri olan polis şefi Truman Daly ile tanışır. Truman Daly, Mercy’nin umutsuzca saklamaya çalıştığı, hayatta kalma ve kıyamet hazırlıkçısı becerilerini fark eder. Eğer Mercy, Truman’ın, sırlarını öğrenecek kadar yaklaşmasına izin verecek olursa, hayatta kalamayabilir…



Kendra Elliot Kimdir?

Kendra Elliot
Nancy Drew , Trixie Belden ve Laura İngalls Wilder gibi klasik kadın kahramanlardan etkilenen Kendra Elliot , her zaman kitap okumaya doyamatan bir okuyucu olmuştur . Şu anda Wall Street Journal'ın en çok satan yazarı olan Kendra , Daphne du Maurier Romantik Gizem/Gerilim ödülünü üç kez kazanmıştır . Ayrıca , Uluslararası Polisiye Yazarları finalisti ve Romantic Times 'da En
İyi Romantik Gerilim finalisti olmuştur .

 Kendra Elliot halen kocası ve üç kızı ile birlikte yaşadığı , yağmurlu Kuzeybatı Pasifik'te doğmuş ve büyümüştür. Yazar ve eserleri  hakkında daha fazla bilgi almak ve iletişim kurmak için sitesini
➡ https://www.kendraelliot.com/ ⬅  ziyaret edebilirsiniz.






                                                     

5/04/2018

Bitmeyen Aksiyon ve Gerilim " Ölümcül Şifre "

Mayıs 04, 2018 4 Yorum

Ölümcül Şifre


“Bu kitabı okurken zamana karşı yarıştığınız hissinden bir an olsun kurtulamayacaksınız.”

Arkadya Polisiye 'nin en yenisi Ölümcül Şifre. Yazarı Tom Martin ismini ilk defa duyduğum bir yazar , Ölümcül Şifre kitabını referans alırsam tarzına bayıldığımı söylemeliyim.

Bir kitabın içerisinde farklı konular, farklı türler ve ilginç bilgiler bir arada olunca en sevdiğim kitap haline geliyor. Kitabı okuyup, eğlenceli vakit geçirmek haricinde araştırmaya teşvik ediyor ve bilgi birikimimi arttırmamı sağlıyor. Ölümcül Şifre de benim için hem eğlenmemi hem de bilgilenmemi sağlayan kitaplardan oldu.

Oxford üniversitesinde görevli Dr Catherine, iş arkadaşı ve dostu Prof Dr Kent'in ölümünü duyunca sarsılır. Üstelik ölümü için intihar denilmektedir. Bu haberi aldığı gün Kent'ten ilginç bir paket alır. "Başıma bir şey gelirse "diye not düştüğü şifreli bir kağıt ve başka belgeler. Durumun garipliği fark eden Catherine, kendisi gibi Oxford 'da görevli ve yeni tanıştığı Dr Rutherford ile olayı araştırmaya başlar. ..

Bu araştırmalar bizi Piri Reisin haritasına, Machu Picchu'ya, Inkalardan Piramitlere götürüyor. Dünyanın geçmişi ve geleceği, mitolojik ve dinsel efsaneler, astronomik ve bilimsel gerçekler çevresinde dönen harika , gizem dolu aksiyon -gerilim okuyoruz kitapta.

Benim gibi Eric Von Daniken kitaplarının hepsini okumuş ve ilginç bulan birisi olarak bu kitap bana muhteşem geldi. Bazı yerler mesela Oxford hocasının Piri Reis haritasını ilk defa duyması gibi bana biraz saçma gelen yerlerde oldu. . Belki de Oxford'u gözümde fazla büyüttüm ne dersiniz :)))

Kesinlikle kitap okumak için harcadığım vakte ve emeğe değdi. Bana göre muhteşemdi , tavsiyemdir...




Ölümcül Şifre
Kitabın Adı : Ölümcül Şifre
Yazar : Tom Martin
Yayınevi : Arkadya Polisiye
Orjinal adı : Pyramid
Çevirmen : Murat Kızılkaya
Sayfa Sayısı :432


Yani benim sezgilerim doğruydu. Son gizemi de çözdüm ama bu demek oluyor ki dünya ciddi bir tehlikenin eşiğinde. Acaba haritalar güvende mi? Ve ben ölüp gittikten sonra acaba birileri bunların ne anlama geldiğini fark edecek mi? Sonrasıysa tamamen karanlıktı.

Oxford’da bir otorite olarak kabul edilen Profesör Kent gittiği bir gezi esnasında öldürülür. Yetkililer tarafından ölümünün intihar olduğu belirtilir. Fakat hem meslektaşı hem de yakın arkadaşı olan Catherine bu ölümün intihar olmadığına adı gibi emindir, özellikle de profesörün kendisine gönderdiği gizemli nottan sonra. Kent’in ölüm nedenini öğrenmek için başka dünyalara yolculuk yapan Catherine’in bilmediği şey ise tüm bildiklerinin büyük br yalandan ibaret olacak olmasıdır.


                                                            Kozmokitap

5/03/2018

Gerilim okurları için yeni kitap "Sır"

Mayıs 03, 2018 0 Yorum
Sır


Gerilim okurlarına Mehtap Erel’den yeni bir kitap: “Sır

“Yatır”ın yazarı Mehtap Erel’den sürükleyici bir roman daha... Yazarın gerilim türünde yazdığı yeni eseri “SIR”, Yitik Ülke Yayınları’nca yayımlandı. İki farklı disiplini başarıyla harmanlayan, gerilim öğeleriyle okuru hikâyenin içine sürüklerken, mizahi diyaloglarıyla da gülümseten Mehtap Erel, “Sır”da okurunu yeni ve gizemli bir yolculuğa davet ediyor.

Şehirde yaşayan insanlar garip olaylar yaşamaz, okumuş insanlar doğaüstü güçlere inanmaz mı sanıyorsunuz? Çok yanılıyorsunuz. Mehtap ve Sinan’ın oğulları Berk’in, yaz okulu için Viyana’ya gitmesinin ardından ürkütücü olaylar birbirini kovalıyor. Tanıklık ettikleri hayatların dehşetinin onların da hayatını karartmasına engel olabilecekler mi? Çocukları eve dönmeden üzerlerine çöken sır perdesinden kurtulup normal yaşamlarına geri dönebilecekler mi? “Sır”, kimi zaman ürkerek, kimi zaman gülümseyerek okuyacağınız farklı bir hikâyeyi okura sunarken, toplumsal bir meseleyi de yeniden hatırlatıyor...

Sır”, psikolojik gerilim okurları için mizahi bir dille yazılan şaşırtıcı bir okuma önerisi.







                                                     
Web sitemizdeki fotoğrafların, yazıların izin alınmadan kopyalanması, yayınlanması, alıntı olduğu ve kaynağı belirtilmeden bir takım amaçlar için kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri yasasına aykırıdır. İzin alınmadan kopyalanan resim ve yazılarımızla ilgili dilekçe ve dava açma hakkımız saklıdır.