1/11/2021

Kış Günlüğü - Paul Auster

Ocak 11, 2021 2 Yorum
Kış Günlüğü



  Paul Auster'in kendine özgü yazım tarzı ve kitaplarına başlayınca elimden bırakamamak sanırım beni onun kitaplarına bağımlı yapıyor. New York üçlemesi ile tanıştım yazarın kalemi ile . Anlatım tarzını ve o kendine özgü üslubunu sevsem de üçleme için yanlış zamandı belki de . Çünkü tam olarak beklediğim tadı alamadım kitaplardan. Bir ara tekrar okurum belki de , belli mi olur... Geçen sene okuduğum Yanılsamalar kitabı ise en sevdiğim kitaplarından oldu . Çok sevdim kitabı . Anlatım tarzı hoşuma gidince yazarın birkaç eserini kitaplığıma toplamıştım ve bu sene de öncelik kitaplığımdaki kitapları bitirmek olunca yazarın eserlerini de her ay okuyarak bitireceğim. 

  Kış Günlüğü anı türünde bir kitap . Bir çeşit otobiyografi de diyebiliriz. Diyebiliriz diyorum çünkü yazar yine farklılığını ortaya koyarak diğer otobiyografilerden ayrılmayı başarıyor. Kitabı okurken ben yazarın bir masada oturduğunu hayal ettim. Karşısında da gençliği , çocukluğu ve yaşlı hali bulunuyor . Onlara geçmişte yaptıklarını anlatıyor ancak sırayla değil çağrışım yoluyla. Kendini olaylardan soyutluyor sanki ve sen diye anlatıyor kitabı bize de . Kitabı okurken en çok dikkatimi çeken unsur da bu oldu . Cümleler hep ikinci tekil şahıs ile yazılmıştı . Böyle olunca da okuyucu olarak karakterin yerine kendimizi koyarak içselleştiremiyoruz. Bazen  karaktere hitap ediyormuş gibi hissettim bazen de bana hitap ediliyormuş gibi ... 

2011 yılında altmış dört yaşında kitabı yazmış Paul Auster. Yaşamında artık kış mevsimine geldiğini düşündüğü için kitabın adı Kış Günlüğü . Doksan yaşına kadar dinç bir şekilde yaşayanları görünce altmış dört yaş aslında çok da kış mevsimi gibi durmuyor . Ancak ben babamı altmış sekiz yaşında kaybettim. O yüzden kışın ortası gibi gelmesi de doğal ...  Yazar şu an halen hayatta ve 73 yaşındadır . 

"Bunun senin başına gelmeyeceğini , gelemeyeceğini , dünyada bunlardan hiçbirinin başına gelemeyecek tek kişi olduğunu sanırsın ; sonra tıpkı herkese olduğu  gibi hepsi teker teker senin de başına gelmeye başlar . "

Kitap tam da bu cümle ile başlıyor . Bazen ben de yazar gibi düşünüyorum. Sanki her şey çevremde olup bitiyor ve ben sadece bir izleyiciyim. Olayların dışında kalacağım . Sonra fırtınanın tam ortasında buluyorum kendimi. Paul Auster'in başarısının sırrı kelimeleri tam da sizin hissettiğiniz şekilde bir araya getirip sizi etkilemesi. Bu benim de düşüncem demeniz belki de... 

  Çocukluk anılarını anlatmakla başlıyor yazar. O yaşlardan aklında kalanlar sonra bir anda çağrışım ile yaşlı haline ya da daha genç halinin benzer bir olayda nasıl davrandığına geçiyor. Zaman tünelinde bir o yana bir bu yana savruluyor ve o savrulmalar birbiri ile bağlantılı ve benzer konular çerçevesinde oluyor . Örneğin arabada giderken sıkışıp tuvalet için inmek istiyor ve annesi duramayacağı için altına yap diyor .... Bu olayı anlattıktan sonra yıllar sonrasına gidip direksiyon başında başına gelen hem benzer hem de farklı ve kötü bir olayı aktarıyor. Bu aktarımları ile hem onu daha iyi tanıyoruz hem de o kendisi ile müzakere etmiş oluyor . 

İlk tek başına eve çıkmasından sonra yıllar içerisinde 21 ev değiştiriyor ve her birini bize aktarıyor .  Neler yaşadığı , neler hissettiği .... Ailesi , karısı , kızı . En çok da kitaplarla dolu odası etkiledi beni. Bazı bölümlerde de o kadar detaya girdi ki kahkahalarla gülmeye başladım yazdıklarına . 

  Yazarın kalemini seviyorum hem de onu daha iyi tanımak istiyorum derseniz bu kitap tam size göre. Ben zevkle okudum kitabı ve iki günde bitti. Okurken sıkılmadım aksine çok ilginç buldum. Sıradan biyografilerden olmadığı için bir roman gibi de düşünülebilir . O yüzden biyografi okumayı sevmeyenler bile bu kitabı sevebilirler. 

  


Kış Günlüğü
Kitabın Adı : Kış Günlüğü 
Yazar : Paul Auster  
Yayınevi : Can Yayınları 
Orjinal adı : Winter Journal 
Çevirmen : Seçkin Selvi
Sayfa Sayısı :200

Her yazar, kitaplarına kendini de saklar. Ama gün gelir satır aralarında anlatmaktan vazgeçer kendisini. Artık yaş kemale ermiştir. Yaşadıkları, yaşayamadıkları, düşleri, gerçekleri... Hesaplaşma zamanıdır. Paul Auster’ın kendi hikâyesine dönerek yazdığı Kış Günlüğü, sıradan bir yaşamöyküsü değildir, usta bir kalemden çıkmış roman gibi bir yaşamdır.

Yazar bu kitabı neden yazdığını kendi cümleleriyle şöyle açıklar:

"Ne de olsa zaman azalıyor. Belki de şimdilik hikâyelerini bir yana bırakıp hayatının anımsadığın ilk gününden bugüne kadar bu bedenin içinde yaşamanın nasıl bir duygu olduğunu incelemeye çalışsan iyi olur."







Paul Auster Kimdir?

Paul Auster 3 Şubat 1947 doğumlu Paul Auster, çağdaş Amerikan edebiyatının en parlak temsilcilerinden. Yazı yazmaya 12 yaşında başladı. Columbia Üniversitesi'nde Fransız, İngiliz ve İtalyan edebiyatı okudu. Fransızca'dan çeviriler yaptı. 1971-75 yılları arasında Fransa'da oturdu, 1977'de oğlu doğdu, 1979'da babasının ölümünden sonra, onu konu aldığı yaşamöyküsel romanı Yalnızlığın Keşfi'ni yazdı. Denemelerini ve şiirlerini çeşitli yayın organlarında yayınladı. 1981 yılında şimdiki eşi yazar Siri Hustvedt'le evlendi. Yirminci yüzyıl Fransız şiiri üzerine önemli bir antoloji yayınladı. 1986-1990 yılları arasında Princeton Üniversitesi'nde çeviri dersleri verdi. Romancılık, şairlik, çevirmenlik, deneme ve senaryo yazarlığı gibi çeşitli yönlere sahip bir yazar olan Paul Auster, eşi ve iki çocuğuyla New York'ta, Brooklyn'de oturmaktadır.


Paul Auster'in Okuduğum Diğer Kitapları :

* New York Üçlemesi
  1- Cam Kent
  2 - Hayaletler
  3- Kilitli Oda

* Yanılsamalar Kitabı 


                                                     

1/05/2021

Doktor - Joshua Spanogle

Ocak 05, 2021 4 Yorum
Doktor


   Joshua Spanogle ilk defa duyduğum bir yazar . Tıbbi gerilim kitaplarını sevdiğim için kitabın adı ve kapak görüntüsü okumayı istemem için yeterliydi. Kitabı okumaya başlarken Goodreads hesabımdaki kütüphaneme kaydederken bir serinin ikinci kitabı olduğu öğrendim. Nathaniel McCormick  serisinin ikinci kitabı imiş. Tabii hemen önce ilk kitabı araştırdım ve ülkemizde basılmadığını öğrendim. Serilere ortadan dalmaya ya da yarım bırakıp devamlarını basmamaya çok meraklıyız. Kitabı bitirdikten sonra söyleyebilirim ki bağımsız da okunabiliyor . Fakat ara ara geçmişteki bir olaydan bahsediliyor ve tam bilinmediği için bu olay bir eksiklik hissi de oluşuyor . Muhtemelen ilk kitap bu olay ile ilgiliydi. 

Nathaniel McCormick  bir doktor . İşinden ayrılmış ve kız arkadaşı ile farklı bir şehre yerleşmiştir. Burada iş aramaktadır . Daha doğrusu arar görünmekte ve kız arkadaşının evinde kalmaktadır . Onun bu kendini bırakmış halinden ve arkadaşlarına davranışlarından rahatsız olan kız arkadaşı da ona iş bulması ve kendi evine çıkması için baskı yapmaktadır . Tam da bu esnada Nate'in eski arkadaşı arayarak onunla konuşmak istediğini söyler. 

Bu arkadaş ona geçmişi ve kötü anıları canlandırsa da onunla görüşmeyi kabul eder Nate. Arkadaşı ona önemli bir şey söyleyecektir ancak söyleyemeden ailesi ile birlikte vahşi bir şekilde öldürülür... 

Bu noktadan sonra işler karışmaya başlar . Ne söyleyeceğini merak eden Nate kendi çapında dedektifliğe başlayarak olayı araştırmaya başlar . Bu ona aynı zamanda bir amaç vermiş ve üstündeki uyuşukluğu atmasını sağlamıştır . 

 Bu o kadar da basit bir olay değildir. Öldürülen insanlar, bilinmeyen hastalığı olup ortaya çıkmak istemeyenler , ilaç şirketleri , mafya ... Olayın boyutu tahmin edilenden de büyük ve derindir. 

 Kitap konu olarak çok ilginç . Aksiyon , gizem , gerilim mevcut. Tavsirleri yeterli , bilimsel açıklamaları da sevdim. Fakat yazar konuyu çok uzatmış. Bu uzatmalar bazı yerlerde sıkıcı olabiliyor . 588 sayfa yerine 400 sayfa da olabilirdi. Güzel ve akıcı bir konuyu ele alırken yer yer okuyucuyu sıkmayı başarıyor yazar :D  Okuyanlar ilk kitabı daha başarılı bulmuşlar. Ben karşılaştırma yağamıyorum fakat okuduğum daha iyi kitaplar vardı ....




Doktor
Kitabın Adı :Doktor
Yazar :Joshua Spanogle
Yayınevi : Panama  Yayıncılık 
Orjinal adı : Flawless
Serisi: Nathaniel McCormick #2
Çevirmen : Özdem Yıldırım
Sayfa Sayısı :588

Hastalık Kontrol Merkezi'nde görev yapan ve deneyimli bir hastalık dedektifi olan Dr. Nate, işinden ayrılarak yeni bir hayata adım atmanın planlarını yapar. Ancak tıp fakültesindeki en yakın arkadaşı olan biyoteknoloji uzmanı vahşice katledilince, ayrılmak istediği işine tekrar dönmek zorunda kalır. Polis katili bulmaya çalışırken, Nate de arkadaşının niçin hunharca öldürüldüğünü araştırmaya başlar. Kısa sürede, büyük bir belaya bulaştığını fark eder.

Her geçen gün yeni hastalar ortaya çıkarken, Nate'in etrafındaki ihanet çemberi de gitgide daralmaktadır. Sevdiği kadının hayatı tehlikeye girince, doktorun durumu daha da güçleşir. Nate hayatının en önemli keşfini yapmak, bilim insanlarıyla acımasız bir cinayet şebekesinin arasındaki menfaat ilişkisini açığa çıkarmak zorundadır. Şayet bunu başaramazsa bedeli çok ağır olacak, hayatındaki en değerli insanı kaybedecektir.

Yalnızca mikroskop altında görülebilen kanıtları ve ilaç sanayisi tarafından acımasızca suiistimal edilen hastaları gözler önüne seren bu kitap, okuru adrenalin yüklü ve tüyler ürpertici bir yolculuğa çıkarıyor.

Heyecanlı ve sürükleyici romanın son sayfasını okuduktan sonra bile yazarın ortaya attığı sorular uzunca bir süre aklınızı meşgul edecek.






Joshua Spanogle Kimdir?




  Joshua Spanogle bir doktor ve romancı. Yale Üniversitesi ve Stanford Tıp Okulu'ndan mezun oldu. En çok satan mediko-bilim gerilim filmleri Isolation Ward and Flawless'ı yazdı. Spanogle tıp etiği alanında çalıştı ve kitapları biyoteknoloji endüstrisinde güncel etik sorunları içeriyor. 

  Kaynak: Wikipedia 








                                                     
Web sitemizdeki fotoğrafların, yazıların izin alınmadan kopyalanması, yayınlanması, alıntı olduğu ve kaynağı belirtilmeden bir takım amaçlar için kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri yasasına aykırıdır. İzin alınmadan kopyalanan resim ve yazılarımızla ilgili dilekçe ve dava açma hakkımız saklıdır.