Kış Günlüğü anı türünde bir kitap . Bir çeşit otobiyografi de diyebiliriz. Diyebiliriz diyorum çünkü yazar yine farklılığını ortaya koyarak diğer otobiyografilerden ayrılmayı başarıyor. Kitabı okurken ben yazarın bir masada oturduğunu hayal ettim. Karşısında da gençliği , çocukluğu ve yaşlı hali bulunuyor . Onlara geçmişte yaptıklarını anlatıyor ancak sırayla değil çağrışım yoluyla. Kendini olaylardan soyutluyor sanki ve sen diye anlatıyor kitabı bize de . Kitabı okurken en çok dikkatimi çeken unsur da bu oldu . Cümleler hep ikinci tekil şahıs ile yazılmıştı . Böyle olunca da okuyucu olarak karakterin yerine kendimizi koyarak içselleştiremiyoruz. Bazen karaktere hitap ediyormuş gibi hissettim bazen de bana hitap ediliyormuş gibi ...
2011 yılında altmış dört yaşında kitabı yazmış Paul Auster. Yaşamında artık kış mevsimine geldiğini düşündüğü için kitabın adı Kış Günlüğü . Doksan yaşına kadar dinç bir şekilde yaşayanları görünce altmış dört yaş aslında çok da kış mevsimi gibi durmuyor . Ancak ben babamı altmış sekiz yaşında kaybettim. O yüzden kışın ortası gibi gelmesi de doğal ... Yazar şu an halen hayatta ve 73 yaşındadır .
"Bunun senin başına gelmeyeceğini , gelemeyeceğini , dünyada bunlardan hiçbirinin başına gelemeyecek tek kişi olduğunu sanırsın ; sonra tıpkı herkese olduğu gibi hepsi teker teker senin de başına gelmeye başlar . "
Kitap tam da bu cümle ile başlıyor . Bazen ben de yazar gibi düşünüyorum. Sanki her şey çevremde olup bitiyor ve ben sadece bir izleyiciyim. Olayların dışında kalacağım . Sonra fırtınanın tam ortasında buluyorum kendimi. Paul Auster'in başarısının sırrı kelimeleri tam da sizin hissettiğiniz şekilde bir araya getirip sizi etkilemesi. Bu benim de düşüncem demeniz belki de...
Çocukluk anılarını anlatmakla başlıyor yazar. O yaşlardan aklında kalanlar sonra bir anda çağrışım ile yaşlı haline ya da daha genç halinin benzer bir olayda nasıl davrandığına geçiyor. Zaman tünelinde bir o yana bir bu yana savruluyor ve o savrulmalar birbiri ile bağlantılı ve benzer konular çerçevesinde oluyor . Örneğin arabada giderken sıkışıp tuvalet için inmek istiyor ve annesi duramayacağı için altına yap diyor .... Bu olayı anlattıktan sonra yıllar sonrasına gidip direksiyon başında başına gelen hem benzer hem de farklı ve kötü bir olayı aktarıyor. Bu aktarımları ile hem onu daha iyi tanıyoruz hem de o kendisi ile müzakere etmiş oluyor .
İlk tek başına eve çıkmasından sonra yıllar içerisinde 21 ev değiştiriyor ve her birini bize aktarıyor . Neler yaşadığı , neler hissettiği .... Ailesi , karısı , kızı . En çok da kitaplarla dolu odası etkiledi beni. Bazı bölümlerde de o kadar detaya girdi ki kahkahalarla gülmeye başladım yazdıklarına .
Yazarın kalemini seviyorum hem de onu daha iyi tanımak istiyorum derseniz bu kitap tam size göre. Ben zevkle okudum kitabı ve iki günde bitti. Okurken sıkılmadım aksine çok ilginç buldum. Sıradan biyografilerden olmadığı için bir roman gibi de düşünülebilir . O yüzden biyografi okumayı sevmeyenler bile bu kitabı sevebilirler.
Kitabın Adı : Kış Günlüğü
Yazar : Paul Auster
Yayınevi : Can Yayınları
Orjinal adı : Winter Journal
Çevirmen : Seçkin Selvi
Sayfa Sayısı :200
Her yazar, kitaplarına kendini de saklar. Ama gün gelir satır aralarında anlatmaktan vazgeçer kendisini. Artık yaş kemale ermiştir. Yaşadıkları, yaşayamadıkları, düşleri, gerçekleri... Hesaplaşma zamanıdır. Paul Auster’ın kendi hikâyesine dönerek yazdığı Kış Günlüğü, sıradan bir yaşamöyküsü değildir, usta bir kalemden çıkmış roman gibi bir yaşamdır.
Yazar bu kitabı neden yazdığını kendi cümleleriyle şöyle açıklar:
"Ne de olsa zaman azalıyor. Belki de şimdilik hikâyelerini bir yana bırakıp hayatının anımsadığın ilk gününden bugüne kadar bu bedenin içinde yaşamanın nasıl bir duygu olduğunu incelemeye çalışsan iyi olur."
Paul Auster Kimdir?
3 Şubat 1947 doğumlu Paul Auster, çağdaş Amerikan edebiyatının en parlak temsilcilerinden. Yazı yazmaya 12 yaşında başladı. Columbia Üniversitesi'nde Fransız, İngiliz ve İtalyan edebiyatı okudu. Fransızca'dan çeviriler yaptı. 1971-75 yılları arasında Fransa'da oturdu, 1977'de oğlu doğdu, 1979'da babasının ölümünden sonra, onu konu aldığı yaşamöyküsel romanı Yalnızlığın Keşfi'ni yazdı. Denemelerini ve şiirlerini çeşitli yayın organlarında yayınladı. 1981 yılında şimdiki eşi yazar Siri Hustvedt'le evlendi. Yirminci yüzyıl Fransız şiiri üzerine önemli bir antoloji yayınladı. 1986-1990 yılları arasında Princeton Üniversitesi'nde çeviri dersleri verdi. Romancılık, şairlik, çevirmenlik, deneme ve senaryo yazarlığı gibi çeşitli yönlere sahip bir yazar olan Paul Auster, eşi ve iki çocuğuyla New York'ta, Brooklyn'de oturmaktadır.
Paul Auster'in Okuduğum Diğer Kitapları :
* New York Üçlemesi
1- Cam Kent
2 - Hayaletler
3- Kilitli Oda
* Yanılsamalar Kitabı
Ben biyografileri okumayı seviyorum. Her hayattan bir şeyler ögreniyoruz 😊
YanıtlaSilCoook seviyorum coook
YanıtlaSil