9/28/2017

Ölüm Yarışı - John Dixon || Kitap Yorumu

Eylül 28, 2017 4 Yorum
Ölüm Yarışı - John Dixon


  " Sadık bir asker , sırf önderi öyle istediği için kendi sonunu hazırlar. Sadakatsiz bir asker ise sırf kendi istediği için önderinin sonunu hazırlar. "

   John Dixon 'ın ikinci romanı Ölüm Yarışı. 2015 yılında Devil's Pocket adıyla yayımlanan roman ülkemizde GO! Kitap tarafından yayımlandı.

Feniks Adası serisinin ilk kitabı olan Ölüm Adası ile yazarın kalemi ile tanıştım. Sürükleyici ve yalın bir anlatımı alan yazar , kitabın konusu ile de ilgimi çekmişti.

Ölüm Adası yorumumu okumak için 👉burayı 👈 tıklayınız.

Feniks Adası serisinin ikinci kitabını sabırsızlıkla bekliyordum ve GO! Kitap beni fazla beklemediği için çok mutluyum.

İlk kitaptan tanıdığımız karakterlerin yanına yeni karakterler de eklenmiş Ölüm Yarışı'nda. Feniks Adası 'ndan kaçmaya çalışan Carl'ı Stark'ın yardımcısı , boyu daha da uzun ve daha kaslı olarak bulunca biraz şaşırdım. Takılan çip sayesinde daha ölümcül bir görünüme sahipolmuş Carl. Kitabı okumaya devam ettikçe aslında tanıdığımız Carl olduğunu ve amaçlarını belli etmemek için rol yaptığını öğreniyoruz.

Ölüm Yarışı - John Dixon


Start tarafından Feniks Adasını temsilen üç dövüşçü ve bir sıhhıyeciyi Cenaze Oyunlarına gönderilir. Bu ekibin başında Carl vardır.

    "Siz eğlenirken zaman aslında uçup gitmez. Genişler. Ve bazen, bir uçurundan atladığınızda , akıntıların arasında yüzdüğünüzde  ya da güzel bir kızla gülüştüğünüzde hepten durur. Yalnızca sonraları geriye dönüp baktığınızda , o anı asla unutmak istemediğinizde , zaman uçup gitmiş gibi görünür. "

Bu oyunlar bana biraz açlık oyunlarını hatırlattı. Format tamamen farklı olsa da çoğu dövüşçünün sonu ölüm olunca ve format görünenden farklı olunca çağrışım yaptım.

   Bu oyunlar bir kafes içerisinde kendi sikletindeki dövüşçülerin karşılaşması şeklinde yapılıyor. Sadece üç kural var : Isırmak , göz çıkarmak ve kasıklara vurmak yok !!! Bunların dışında ise herşey serbest. Round sayısı belli değil ya da puanlama yok. Dövüşçülerden birisi pes edinceye kadar ya da dövüşemeyecek duruma gelesiye kadar dövüş devam edecektir , sonunda ölüm olsa bile... Bu dövüşler orta çağ arenalarını hatırlayor okurken. Carl kendi ve arkadaşlarının nasıl bir işe bulaştığını anlıyor fakat geri dönmek imkansızdır. Çünkü amacına giden yol bu kafeslerden egçmektedir.

Bu yarışlarda Octavia ile de karşılaşır Carl. Fakat Octavia artık farklı bir görünüşe sahiptir. .. Bütün bu eziyetleri Octavia'nın kurtulması için çekmiş olan Carl onu karşısında ve değişmiş bulunca çok şaşırır ve arka planda çok karışık işler döndüğünü anlar....




   Heyecanlı, hızla okunan, adrenalin yüklü ve elinizden bırakmayacağınız bir kitap Ölüm Yarışı. Feniks Adası serisini çok sevdim. İki kitap da , Ölüm Adası ve Ölüm Yarışı tavsiyemdir. Yazar seriyi iki kitapta bırakmış gibi görünüyor. Serinin devamı üçüncü kitap da çıkarsa tereddür etmeden alırım. Carl ve Octavia'nın daha yapacak çok işleri var......


Ölüm Yarışı - John Dixon



Kitabın Adı : Ölüm Yarışı
Yazar : John Dixon
Yayınevi : Go! Kitap
Orjinal adı : Devil's Pocket
Çevirmen :Zehra Uzun
Sayfa Sayısı :447


          ACI YOK. MERHAMET YOK. UMUT YOK.                                                                                              KURTULUŞ YOK. 


                          ÖLÜM YARIŞI'NA 
                                    HOŞ GELDİNİZ


     Bir zamanlar kendisi gibi çocuk suçlularla birlikte Ölüm Adası'nın bir tutsağı olan on altı yaşındaki Carl Freeman vücuduna yerleştirilen mikroçiplerle birlikte artık bir Feniks Gücü askeri olmuştur. O artık Ölüm Adası'nın tutsağı değil bir parçasıdır. Ya da o öyle zannetmelerini istiyordur. Kısa sürede herkesin korkup saygı duyduğu bir asker olan Carl, Komutan Stark tarafından iki takım arkadaşı ile birlikte Feniks Gücü’nü temsil etmek üzere Cenaze Oyunları adı verilen gizli bir dövüş turnuvasına gönderilir. Şeytan Çukuru adındaki bir adada düzenlenen bu kanlı turnuvayı Ölüm Adası'ndan kurtulmak için bir fırsat olarak gören Carl'ı burada bir sürpriz beklemektedir. Zira Stark'tan intikam almak için fırsat kollayan sürpriz bir isim daha turnuvadaki yerini almıştır: Carl'ın adadan kendi elleriyle uğurladığı Octavia. İkisi de artık bambaşka insanlar olsa da bir kez daha birlikte hareket etmeleri gerekecektir çünkü kana susamış bir avuç seçkin tarafından organize edilen bu Ölüm Yarışı bir spor müsabakasından çok daha fazlasıdır.


                                                            Kozmokitap

9/27/2017

Profesör - Charlotte Bronte || Kitap Yorumu

Eylül 27, 2017 1 Yorum
Profesör - Charlotte Brontë


  Charlotte Brontë'nin yayımlanan ilk romanı Jane Eyre olmasına rağmen yazdığı ilk roman Profesör 'dür.

   Bir ara mürebbiyelik yapmış olan Charlotte Brontë , kitabında kendi deneyimlerinden faydalanmıştır.

  Kitapta kullanılan "Profesör " ün anlamı bizim ülkemizde kullanılandan farklıdır, Brüksel 'de o yıllarda öğretmenlere profesör denilmektedir.

  Kitapta anne ve babası küçükken ölmüş ve akrabaları tarafından büyütülmüş. William Crimsworth anlatılmaktadır.

  Anne ve babasına olan kötü tutumlarını öğrendiği zaman akrabalarının himayesinde kalmak istemeyen William  abisinin yanına tüccarlığı öğrenmeye gider. Abisi zengindir ve kardeşini pek hoş karşılamaz. Abisinin yanında ise başlar, köleden farkı yoktur abisinin gözünde. Sonunda işe bırakan William, Brüksel 'e giderek öğretmenlik yapmaya başlar.

Profesör - Charlotte Bronte

  William'ın hayatının yoluna girmesini, okuldaki hayatını, aşkı bulmasını anlatıyor yazar kitapta.

  Başlarda ilginç ve sürükleyici, merak uyandırıcı olarak başlayan kitap sayfalar ilerledikçe durağanlaşıyor. Sonlarına doğru tekrar ilgi çekmeye başlasa da bu durağanlık ve bazı bölümlerin uzatılmasını yazarın ilk romanı olmasına bağlayabiliriz.





  Kitapta bolca fransızca sözcük ve cümle bulunmakta. Sayfaların altında anlamları yazsa da kitabı okurken dikkat dağılmasına ve ilgiyi kaybetmeye yol açıyor bu durum.

  Okumak istediğim bir kitaptı Profesör. Bu kitabı okuduktan sonra yazarın en sevdiğim kitabının hala Jane Eyre olduğunu söyleyebilirim.

Profesör - Charlotte Bronte

Kitabın Adı : Profesör
Yazar :Charlotte Bronte
Yayınevi :İş Bankası Kültür Yayınları
Orjinal adı :Professor
Çevirmen :Gamze Varım
Sayfa Sayısı :329


Charlotte Brontë (1816-1855): Gençlik yıllarında Brüksel'de mürebbiyelik ve İngilizce öğretmenliği yaptı. Romanlarında, özellikle Profesör'de bu yıllardan kalan derin izlere rastlanır. Eserlerinde kadın erkek ilişkileri, evlilik ve dostluk hakkında düşüncelerini derin bir duyarlık ve dokunaklı bir dille aktardı. Charlotte Brontë 1847'de yayımlanan ilk romanı Jane Eyre ile tanındı. Bu eseri 1849'da Shirley ve 1853'de Villette izledi. Yazdığı ilk roman olan Profesör ise yazarın ölümünden iki yıl sonra 1857 yılında eşinin onayı ile basıldı.


                                                            Kozmokitap

9/22/2017

Kilitli Oda - Paul Auster

Eylül 22, 2017 6 Yorum
Kilitli Oda


Paul Auster’ın kaleminden çıkan New York Üçlemesini sonunda bitirdim.

İlk iki kitabı olan Cam Kent yorumunu 👉 buradan 👈, Hayaletler yorumunu ise 👉 buradan 👈 okuyabilirsiniz.

Cam Kent benden 5 üzerinden 3 puan alırken Hayaletler ise 2 puan almıştı. Böyle olunca da son kitap nasıl olacak, beklentimi karşılayacak mı yoksa bu da hayal kırıklığı mı olacak endişeleri taşıyordum . Kitabı bitirince derin bir nefes aldığımı fark ettim. Bu kitap yani Kilitli Oda benden 5 üzerinden 5 aldı. Serinin en sevdiğim kitabı oldu :)))

Bütün kitapların ortak özelliği New York 'da geçmesiydi. İlk iki kitapta ayrıca dedektiflik konusu işleniyordu. Kilitli Oda ise bir dedektiflik kitabı değildi. Yine kendine özgü bir konusu vardı.

Kilitli Oda 'da baş karakter Fanshawe diyebiliriz. Adı var cismi yok ... Kitap boyunca ondan bahsediliyor, onu çok iyi tanıyoruz fakat kendisi ile tam anlamıyla tanışamıyoruz . Bu nasıl mı oluyor, anlatayım.





Kitaptaki anlatıcımız çeşitli yerlere kısa yazılar , makaleler yazarak hayatını geçirmektedir. Bir gün bir mektup alır. On yıldır görmediği çocukluk arkadaşı Fanshawe 'ın eşinden gelmektedir. Arkadaşının ortadan kaybolduğunu ve onunla görüşmek istediğini bildirmektedir. Bu mektup ile bizde bu iki arkadaşın geçmişini ve yakınlık derecelerini öğreniyoruz anlatıcımızdan.

Eşi Sarah , Fanshawe 'un öldüğünü düşünmektedir. Uzun bir süredir ortada yoktur , kendisi ve küçük oğullarını aramamıştır. Fanshawe, kendisine bir şey olursa bunca yıldır yazdığı yazıları arkadaşına vermesini ve onun inceleyip basılmaya değer ise yayımlanmasını istemiştir.

İnceleme sonunda bu müsvettelerden çok okunan roman , şiir ve oyunlar çıkmıştır. Üstelik anlatıcımız ve Sarah arasında da bir yakınlık olmuştur. Günlerden bir gün ise anlatıcımıza bir mektup gelir, yazan ise Fanshawe 'dır...

Psikolojik gerilim, drama, kara kurgu , bilinmezlik arasında seyreden farklı bir kitaptı Kilitli Oda. Bu kitap bir sona bağlanıyor, bu mutluluk vericiydi benim için. Ayrıca ilk kitaptan tanıdığımız Quinn, Henry Dark ve Stillman 'ın isimleri de geçiyor kitapta.

Her ne kadar ilk iki kitap beni tatmin etmemiş olsa da seri ile birlikte Paul Auster 'ın kalemi ile tanıştım, farklı bir anlatım tarzı gördüm. Geriye dönüp baktığımda seriyi okuduğuma pişman değilim. Okumasaydım yazarı merak edip duracak belki de gözümde fazla büyüyecektim. Bir de ilk kitap Cam Kent nisan ayında Amerkika'da tiyatro oyunu halinde sergilemiş. Eminim ilginç bir oyun olmuştur.

                                     Keyifle kalın , kitapsız kalmayın.

Kilitli OdaKitabın Adı :Kilitli Oda
Yazar :Paul Auster
Yayınevi :Can Yayınları
Orjinal adı :The Locked Room
Serisi : New York Üçlemesi
Çevirmen : İlknur Özdemir
Sayfa Sayısı :143


Paul Auster Kilitli Oda’da kahramanlarını soyut ya da somut kilitli odalara sokarak, özgürlüklerini ancak oradan kaçmakla elde edebilecekleri bir dünya kuruyor. Romanın kahramanı, romancı olmayı isteyen ama o yaratıcı yeteneğe sahip olmayan biri. Umutsuzluğunun son noktasına geldiği sırada çocukluk arkadaşı olan ama uzun zamandır görmediği bir yazar, geride karısını, çocuğunu ve kilit altında sakladığı roman, oyun ve şiir dosyalarını bırakarak ortadan kayboluyor. Romancı olmaya heveslenen kahramanımız kaybolan kişinin kimliğiyle özlediği şan ve şöhrete kavuşabilir mi? yoksa kendi kurduğu bir tuzağın tutsağı mı olur? Paul Auster polisiye tadındaki bu romanında benliğin kilitli kapılarını zorluyor.






Paul Auster Kimdir?

Paul Auster 3 Şubat 1947 doğumlu Paul Auster, çağdaş Amerikan edebiyatının en parlak temsilcilerinden. Yazı yazmaya 12 yaşında başladı. Columbia Üniversitesi'nde Fransız, İngiliz ve İtalyan edebiyatı okudu. Fransızca'dan çeviriler yaptı. 1971-75 yılları arasında Fransa'da oturdu, 1977'de oğlu doğdu, 1979'da babasının ölümünden sonra, onu konu aldığı yaşamöyküsel romanı Yalnızlığın Keşfi'ni yazdı. Denemelerini ve şiirlerini çeşitli yayın organlarında yayınladı. 1981 yılında şimdiki eşi yazar Siri Hustvedt'le evlendi. Yirminci yüzyıl Fransız şiiri üzerine önemli bir antoloji yayınladı. 1986-1990 yılları arasında Princeton Üniversitesi'nde çeviri dersleri verdi. Romancılık, şairlik, çevirmenlik, deneme ve senaryo yazarlığı gibi çeşitli yönlere sahip bir yazar olan Paul Auster, eşi ve iki çocuğuyla New York'ta, Brooklyn'de oturmaktadır.


Paul Auster'in Okuduğum Diğer Kitapları :

* New York Üçlemesi
  1- Cam Kent
  2 - Hayaletler
  3- Kilitli Oda

* Yanılsamalar Kitabı 


                                                     

9/21/2017

Hayaletler - Paul Auster

Eylül 21, 2017 7 Yorum

Hayaletler - Paul Auster


   New York Üçlemesinin ikinci kitabı Hayaletler. Hayaletler deyince korku ya da gerçek hayalet zannetmeyin sakın , alakası yok.))  Bu da ilk kitap Cam Kent gibi dedektiflik öyküsü.

   - Cam Kent yorumumu okumak için burayı tıklayınız. -

   Üçlemenin ilk kitabını okuduktan sonra yazarın tarzına alıştım. Bu nedenle ikinci kitap olan Hayaletleri okurken tarzı yabancılamadım. Artık tanıdık sularda yüzdüğüm için bu tarz bana farklı gelmedi.

   Kitapta karakterlerin soy isimleri renklerden oluşuyor. Kahverengi ,Mavi, Siyah , Beyaz, Pembe ,... gibi . Bu nedenle kitaba başlayınca biraz şaşırdım doğrusu.  İlk birkaç satırı tekrar tekrar okudum. Kaçırdığım nokta var mı diye?






   Kahverengi bir dedektif. Emekliye ayrılınca yardımcısı Mavi patron oluyor. Mavi'nin yanına Beyaz ismindeki birisi geliyor ve ondan Siyah'ı takip etmesini istiyor. Takibin bir süresi yok. Beyaz tamam diyesiye kadar devam edilecek.

   Başta takip fikri heyecanlı gelse de Maviye sonraları sıkılmaya başlıyor. Çünkü Siyah'ın hayatı rutin bir şekilde devam ediyor ve kayda değer bir şey olmuyor. Mavi rapor yazıp postalamaya devam eder ve karşılığında da ücretini almaya devam etmektedir.

  Bu takip bir işinde Mavi'nin bir sürü teorileri olsa da hiçbiri gerçekleşmeyince kendisini dinlemeye ve kendi özelliklerini fark etmeye başlar ....

   Dedektiflik işi , takip , farklı karakter isimleri bana başta cazip gelse de sayfalar çevrildikçe ben de Mavi gibi sıkılmaya  ve kitap biran önce bitse diye bakamaya başladım. Kitabın ince olması büyük bir avantaj olsa da bu bile bitmek bilmedi...  Evet açıkça söylüyorum kitabı okurken sı-kıl-dımmm ....

   Bu kitap da ilk kitapta olduğu gibi baş karaktere ne olduğunu öğrenemeden bitiyor. Hayal gücünüzü kullanın. Bu kitapta olduğu gibi çoğu zaman belirsizlikle biten kitapları sevmiyorum. Son kesin olmalı bana göre...

    Şimdi serinin son kitap Kilitli Oda'da sıra. Umarım onu okurken sıkılmam.))))



Hayaletler - Paul Auster
Kitabın Adı :Hayaletler
Yazar :Paul Auster
Yayınevi :Can Yayınları
Orjinal adı : Ghosts
Serisi : New York Üçlemesi
Çevirmen : İlknur Özdemir
Sayfa Sayısı : 80


Mavi, bir özel dedektif. Müşterisi Beyaz için Turuncu Cadde’de oturan Siyah’ı izleyip hakkında ayrıntılı rapor yazmaya çalışıyor. İnsanların sadece renklerle var olduğu, kimin gerçek, kimin hayal ürünü ya da hayalet olduğu anlaşılmayan bir ortamda gerilim yaratan olaylar sonunda Mavi, neredeyse Siyah’ın yaşamı içinde kaybolma noktasına geliyor. Bir başkasını izleme teması üzerine kurulu polisiye roman şablonu bu kitapta kişinin kendi kendini izlemesi sonucuna vararak genel geçer klişenin dışında bir özgünlük taşıyor. Kişilerin benlik arayışları ve gerçek arasındaki ilişkiler, Paul Auster’ın akıcı diliyle hayata geçiyor.






Paul Auster Kimdir?

Paul Auster 3 Şubat 1947 doğumlu Paul Auster, çağdaş Amerikan edebiyatının en parlak temsilcilerinden. Yazı yazmaya 12 yaşında başladı. Columbia Üniversitesi'nde Fransız, İngiliz ve İtalyan edebiyatı okudu. Fransızca'dan çeviriler yaptı. 1971-75 yılları arasında Fransa'da oturdu, 1977'de oğlu doğdu, 1979'da babasının ölümünden sonra, onu konu aldığı yaşamöyküsel romanı Yalnızlığın Keşfi'ni yazdı. Denemelerini ve şiirlerini çeşitli yayın organlarında yayınladı. 1981 yılında şimdiki eşi yazar Siri Hustvedt'le evlendi. Yirminci yüzyıl Fransız şiiri üzerine önemli bir antoloji yayınladı. 1986-1990 yılları arasında Princeton Üniversitesi'nde çeviri dersleri verdi. Romancılık, şairlik, çevirmenlik, deneme ve senaryo yazarlığı gibi çeşitli yönlere sahip bir yazar olan Paul Auster, eşi ve iki çocuğuyla New York'ta, Brooklyn'de oturmaktadır.


Paul Auster'in Okuduğum Diğer Kitapları :

* New York Üçlemesi
  1- Cam Kent
  2 - Hayaletler
  3- Kilitli Oda

* Yanılsamalar Kitabı 


                                                     

9/20/2017

Cam Kent - Paul Auster

Eylül 20, 2017 2 Yorum
Cam Kent


   Adını sürekli duyduğum ve yazım tarzını merak ettiğim bir yazardı Paul Austen. New York Üçlemesinin ilk iki kitabı bana hediye gelince üçüncüyü de ben aldım ve seriyi tamamlamış oldum. Serinin hepsini bitirip yorumlamayı düşünmüştüm fakat Cam Kent 'i bitirince etkisi geçmeden hemen yazmak istedim.


   Yazarın ilginç bir anlatım tarzı var. Kelimeleri dans ettiriyor , bu dans bazen çok karmaşık bir hale gelebiliyor. Ustaca yan yana gelmiş kelimelere ve kelimelerin ötesindeki anlama hayran kalırken bir taraftan , diğer taraftan da çok uzatmış bu kadar detaya gerek yoktu diyebiliyorsunuz.

Konu ve konunun farklılığı okuyucu olarak benim ilgimin dağılmasını önledi ve kitap bitesiye kadar elimden bırakamadım. Benim ilgimi çekmemiş ve kelime oyunları ile dikkatimin dağılmasını engellemiş olmasaydı kitap uzun süre elimde sürünebilirdi .

   " Her şeyi başlatan yanlış bir numaraydı, telefon gecenin ilerlemiş bir saatinde üç kez çalmış, karşı taraftaki ses birini istemişti, ama o biri kendi değildi. "

  Kitap bu cümleler ile başlıyor ve ilk andan itibaren dikkatleri çekmeyi başarıyor. Baş karakter Quinn bir yazar, polisiye kitap yazarı. Kitaplarını kendi ismi ile yazmadığını belirtiyor.Bu nedenle de bir karakter karmaşası yaşıyor. Quinn olarak geri plana itildiğini, yazar ve kitaplarının baş kahramanı olan  karekterinin kendisini ele geçirdiğini düşünüyor.


 

   Gece gelen bu telefonlardaki ses Paul Auster isminde bir dedektifi aramaktadır. Yazar burada kendi ismi ve eşi Siri'nin ismini de kitaba dahil etmiştir. Başta yanlış numara olduğunu söylese de sonda Quinn oyuna katılır ve kendisinin Auster olduğunu söyler.

   Kendisini tutan Stillman çiftidir. Peter Stillman çocukken babası tarafından yıllarca kapalı ve karanlık bir odada tutulmuştur. Bu olay ortaya çıktıktan sonra Peter yıllarca tedavi görmüştür. Babasının sonunda New York 'a döneceğini öğrenmişlerdir ve korkmaktadırlar . Austen yani Quinn'den yaşlı Stillman 'ı takip etmesini ve kendilerini korumasını isterler. Bu noktadan sonra Quinn kendisini bu davaya kaptırır.

  İlginç bir dava ve sonuçta ilginç bir kitap ortaya çıkmıştır. Uzun süre konuşmadan ve dilden uzak büyüyen çocukların sonunda Tanrısal dili konuşacağı teorisi, Hristiyanlık öğretileri, Babil Kulesi gibi pek çok detay ve noktaya değinilmiş kitapta.

  Farklı bir tür kitap okumuş ve sonunda çok merak ettiğim bir yazarla tanışmış oldum . İlla okumak gerekir mi derseniz hayır, illa okunması gereken bir kitap değil. Fakat kitabın içindeki karmaşada, anlatım farklılığında , konunun özgünlüğünde farklı bir çekicilik olduğunu da itiraf etmeliyim.

Şimdi okumaya New York Üçlemesinin ikinci kitabı Hayaletler ile devam edeceğim. Herkese keyifli okumalar; )



Cam Kent - Paul Auster

Kitabın Adı :Cam Kent
Yazar :Paul Auster
Yayınevi :Can Yayınları
Orjinal adı : City Of Glass
Serisi : New York Üçlemesi #1
Çevirmen : İlknur Özdemir
Sayfa Sayısı :160


  İnsanın sadece kentte değil kendi içinde de kaybolduğu, sonu gelmez bir dolambaca benzeyen New York sokaklarında takma adının maskesinden dışarı çıkmayan bir polisiye romanlar yazarı. Gece gelen gizemli telefonlar. Sonunda telefonda, "beni öldürecekler, beni korumanızı istiyorum", diyen bir ses. Korunmak isteyen de takma ad kullanan biri. Dahası insanın tıpatıp aynısı olan ikinci kişiler. Ve bütün bunların yazıldığı kırmızı bir defter. Paul Auster'ın ve eşinin de karakterler arasında yer aldığı çarpıcı, akıl karıştırıcı bir roman.
    Ve havada asılı kalan şu soru:
     "Kırmızı defterde boş sayfa kalmayınca ne olacak?"






Paul Auster Kimdir?

Paul Auster 3 Şubat 1947 doğumlu Paul Auster, çağdaş Amerikan edebiyatının en parlak temsilcilerinden. Yazı yazmaya 12 yaşında başladı. Columbia Üniversitesi'nde Fransız, İngiliz ve İtalyan edebiyatı okudu. Fransızca'dan çeviriler yaptı. 1971-75 yılları arasında Fransa'da oturdu, 1977'de oğlu doğdu, 1979'da babasının ölümünden sonra, onu konu aldığı yaşamöyküsel romanı Yalnızlığın Keşfi'ni yazdı. Denemelerini ve şiirlerini çeşitli yayın organlarında yayınladı. 1981 yılında şimdiki eşi yazar Siri Hustvedt'le evlendi. Yirminci yüzyıl Fransız şiiri üzerine önemli bir antoloji yayınladı. 1986-1990 yılları arasında Princeton Üniversitesi'nde çeviri dersleri verdi. Romancılık, şairlik, çevirmenlik, deneme ve senaryo yazarlığı gibi çeşitli yönlere sahip bir yazar olan Paul Auster, eşi ve iki çocuğuyla New York'ta, Brooklyn'de oturmaktadır.


Paul Auster'in Okuduğum Diğer Kitapları :

* New York Üçlemesi
  1- Cam Kent
  2 - Hayaletler
  3- Kilitli Oda

* Yanılsamalar Kitabı 


                                                     

9/18/2017

Kamelyalı Kadın - Alexandre Dumas Fils || Kitap Yorumu

Eylül 18, 2017 2 Yorum
Kamelyalı Kadın



                                        Aşk ne kadar iyi yapar insanı!

   Aleksandre Dumas Fils 'ın yazdığı birçok tiyatro oyunu ve bale gösterisi haline de getirilen eseri Kamelyalı Kadın. Kendi yaşamından esinlenerek yazdığı roman 1848 yılında basılmıştır. Yazıldığı dönemde çok ses getiren eserin 1852 yılında tiyatroda ilk prömiyeri yapılmıştır. O dönemden bu güne hala oyunları sergilenen ve okuyucuyu etkileyen bir eser olmaya devam etmektedir.

Nedir Kamelyalı Kadın 'ı bu kadar etkileyici yapan? İmkansız bir aşkın hikayesi olması mı yoksa aşık olan adamın bir beyefendi olması kadının ise kitaptaki tabir ile bir "yosma " olması mı ?

Kamelyalı Kadın


Kitabın konusundan bahsetmek istiyorum bu noktada.

Kamelyalı Kadın bir aşk hikayesi. Mutlu sonla bitenlerden değil imkansız bir aşkın hikayesi. Sosyetik ve kibar bir yosma olan Marguerite Gauterite ile hukuk fakültesini bitirmiş , henüz bir işi olmayan ve babasından para alan Armand Duval'ın aşkı.






Bu tarz kadınlar diğer insanlar özellikle kadınlar tarafından ne kadar aşağılansalar da genç ve güzel olanları erkekler tarafından el üstünde tutulmuş, onlara paralar akıtılmış, onun gibi birini metres tutmak büyük mutluluk kaynağı sayılmıştır.

Marguerite'in en sevdiği çiçek kamelya'dır. Onun elinde başka bir çiçek görmemiştir hiç kimse . Bu nedenle ona " Kamelyalı Kadın" denilmektedir.

Kamelyalı Kadın


   Marguerite Gauterite'in bir günlük harcaması Armand'ın bir aylık gelirine denk gelmektedir neredeyse. Her gün tiyatro , bale gösterisine gitmek, akşam yemekleri , arabasının bakımı ve masrafları gibi birçok harcaması vardır  Marguerite'in. Sürekli bakımlı ve güzel görünmek zorundadır ayrıca!!!  Bütün bu harcamalarının sonucunda  çok borcu olan Marguerite Gauterite, çok da hastadır. Yaşadığı hayat hastalığını daha da arttırmaktadır. Bütün bu olanlar Armand'ın ona aşık olmasına engel olamamıştır . Bu delikanlının beklentisiz aşkı karşısında Marguerite Gauterite de ona aşık olmuştur. Aşk bütün sıkıntıları bitirir mi ? Aile faktörü özellikle de Armand'ın babası devreye girince işler istedikleri gibi gelişmemiştir maalesef :(

Kitap sade bir dille yazılmış ve sıkılmadan okuyorsunuz kitabı. Baba Aleksandre Dumas 'ın kitaplarını çok severim. Oğul Aleksandre Dumas Fils 'ın kaleminden çıkan Kamelyalı Kadın'ı da bu ikinci okuyuşum ve ben bir kere daha yazara hayran oldum ;))



Kamelyalı Kadın
Kitabın Adı :Kamelyalı Kadın
Yazar :Alexandre Dumas Fils
Yayınevi :İş Bankası Kültür Yayınları
Orjinal adı :La Dame aux camélias
Çevirmen :Tahsin Yücel
Sayfa Sayısı :234


   Alexandre Dumas fils (1824-1895); Henüz 24 yaşında yayımladığı Kamelyalı Kadın’ın (1848) içtenliğiyle tüm zamanların en tanınan aşk romanlarından birini imza atmakla kalmamış; Verdi’nin La Traviata (1853) operasından günümüze, gerek sanatı gerekse hayatı etkilemeyi sürdürmüştür. Tahsin Yücel (1933); Dergilerde ilk ürünlerinin yayımlandığı 1950’den günümüze, edebiyatımızın son elli yılına damga vuran en önemli ustalarındandır. Gerek öykü ve roman, gerekse deneme ve eleştirel çalışmalarıyla ufuk açan bu önemli yazarın Balzac’tan Flaubert’e, Gide’den Camus’ye çeviri edebiyatımıza katkılarıysa, 80 kitabı aşmaktadır.




                                                            Kozmokitap

9/14/2017

Küçük Kibritçi Kızın Ölümü - Zoran Feric || Kitap Yorumu

Eylül 14, 2017 2 Yorum

Küçük Kibritçi Kızın Ölümü - Zoran Feric

  Hırvat edebiyatından okuduğum ilk kitap Küçük Kibritçi Kızın Ölümü. Farklı kültürlere dair kitaplar okumayı seviyorum. Böylece o coğrafyalarda yaşayan insanların düşünce tarzlarını ve kurgunun arkasına saklanan yaşama şekillerini, düşünce biçimlerini görmüş oluyorum.

  Yazar Zoran Feric  kitabı birinci tekil şahıs ağzı ile yazmış. Bu şekilde bir anlatım ,le kitabın içerisine okuyucuyu da dahil etmiş oluyor - tabii bir noktaya kadar - . Kitapta anlatıcımız bir patolog olan Fero. Yıllarca kasabasından uzak kalan Fero , arkadaşının kızının cenazesi için geri dönüyor ve kitap bu noktada başlıyor.

    6 yaşında küçük lösemi hastası kızın cenazesi ile başlıyor kitabımız.Cenazeye katılan Fero bu tuhaf cenazede olanları ve geri planda köy halkını ve orada anlatılanları anlatıyor bize.

    1992 yılında ,küçük bir Hırvat kasabasında geçiyor kitap. Balıkçılık ve turizm ile geçiniyor kasaba. Görünüşte dine bağlı arka planda ise ahlaksızlıkların yer aldığı bir kasaba.

  " Burada gördüğün herkes iyi Katolikler'dir. Bütün ada bunlarla dolu. Yüzeyi biraz kazdığında sapıklar ve ibnelerle karşılaşırsın."

Küçük kızın cenazesinden sonra arkadaşı polis memuru ile birlikteyken Küçük Kibritçi Kızın cesedini görür sedyede. Siz de benim gibi gerçek manada bir küçük kız ya da geçek manada bir kibritçi canlandırmayın sakın aklınızda. İlk olarak küçük değil kitabın kapağındaki resimden de anlaşılacağı gibi bir yetişkin. Kibritçi tabiri de farklı bir manada kullanılmış. Ve öldürülen bu kişi bir transseksüel.






   Fero , polis memuru arkadaşı ile birlikte soruşturma ve araştırmaya katılıyor. Beraber kasabayı ve kasabalıları dolaşıyor , aslında nasıl bir yer olduğunu görüyoruz. Bu araştırma sırasında bir de kitabın başında ölen küçük kızın cesedi çalınıyor...

   Alacakaranlık kuşağı gibi karanlık, kimseye güvenemeyeceğiniz, tuhaf insanlar ve inanışlarla bezeli bir kasaba burası.

Küçük Kibritçi Kızın Ölümü - Zoran Feric


  Kitapta devam eden soruşturma da diğer kitaplarda okuduğunuz polisiye soruşturmalar gibi değil. Kitabın konusu ilk başta bana ilginç gelmişti. Ağır tempoda ilerliyor kitap. Tam olarak kitabı hangi kategoriye dahil edeceğime kara veremedim. Biraz psikolojik, biraz polisiye biraz da kara kurgu diyebilirim sanırım.

    Farklı bir yazar ve farklı bir ülke edebiyatı ile tanışmış oldum. Her kitap iyi kötü bir şeyler kazandırıyor bana. Sürükleyici bir kitap arıyorsanız bu kesinlikle size göre değil. Farklı türler ve yazarlar keşfedeyim diyorsanız ilginizi çekebilir.


Kitabı Amazon'da incelemek ve satın almak için.  The Death of the Little Match Girl


Küçük Kibritçi Kızın Ölümü - Zoran Feric
Kitabın Adı :Küçük Kibritçi Kızın Ölümü
Yazar :Zoran Feric
Yayınevi :Limos
Orjinal adı :The Death of the Little Match Girl
Çevirmen :Meral Harzem
Sayfa Sayısı :218


Kibritçi Kız Hırvat adasında acımasızca öldürüldüğünde, araştırmacılar katili bulmak için adanın altını üstüne getirerek derinlemesine incelerler.

    Romanya gizli polisi, ajanlar, araştırma yapan dedektifler; ada sakinlerinin sırları, hastalıkları ve sapkın davranışlarıyla yüz yüze gelmek zorunda kalırlar.


                                                 


                                                                    Kozmokitap






9/12/2017

Babek & Cennetin Kapısı ve Samarra Kuruluş - İlknur Altıntaş || Kitap Yorumu

Eylül 12, 2017 1 Yorum
Babek & Cennetin Kapısı ve Samarra Kuruluş

               " Geçmiş geleceğe açılan kapıdır efendim ; geçmişi bilen geleceği öngörebilir..."

  İlknur Altıntaş'ın Anatolia Yayınları'ndan çıkan yeni kitabı Babek Cennetin Kapısı ve Samarra Kuruluş . Yazara ait iki kitabını okudum daha önce Hallac-ı Mansur Dai , Peçeli ve Köle Türkler.  Kitapları sıra ile okumak isteyenler için Abbasiler serisini  listeliyorum:

 * Babek Cennetin Kapısı ve Samarra Kuruluş
* Peçeli ve Köle Türkler
* HAllac-ı Mansur Dai

  Serinin diğer iki kitabını daha önce okuduğum için yazarın anlatım tarzına aşinaydım ve karakterlerin bir çocuğunun çocuğunu , torununu tanıyordum. Seriyi sondan başa okumanın avantajı olarak:))

    "Tereddüt öldürür oğlum! Tereddüt öldürür. Kararsızlık da öyle!"

808 yılında başlayan kitabımız 864 yılında bitiyor. Bugünkü Irak, Suriye, Türkiye, İran, Libya , Mısır , Tacikistan 'da geçiyor. Abbasiler ,Türkler, Tahiriler, Romalılar, Ermeniler, Mazdekler..  Kitap çok büyük bir coğrafyayı, bir çok milleti ilgilendiren tarihi gerçekleri kurgulayarak anlatıyor bize.

Babek & Cennetin Kapısı ve Samarra Kuruluş



    Çocuk Babek ile tanışıyoruz önce. Bilge ve cesur. Tam da kenahetlerde bahsedildiği gibi birisi oluyor Babek büyüdüğü zaman; cesur, gözükara ve daima doğrunun yanında. Ona kafir diyorlar. O insanların eşit olduğunu ve kimsenin köle olamayacağını söylüyor. Kadın ve erkeğin eşit olduğunu vurguluyor. Adalet istiyor, barış istiyor. Şimdi bu adamı kafir diyerek aşağılayanlara gelelim. Onlar inançlı olduklarını söylüyorlar. Yalan ,iftira, dolandırıcılık, insanları aşağılama, mal , mülk sevdası bunlarda... Ortadaki ironik durum yeterince gözler önünde.



   Abbasiler ve abbasi halifeleri... Doğruyu söylemek gerekirse onları hiç sevmedim. Adil olmaya çalıştıklarını söylediler fakat halk perişan haldeyken onlar zevküsefa içindeydiler. Halife Me'mun çok okumuş ve bilgili bir adam. Aynı zamanda da bilgiye aç .Böyle bir insanın topraklarını daha adil yönetmesini beklerdim. Ondan sonra gelen Ebu İshak ise ayrı bir konu ; ondan nefret ettim. Annesi Türk olduğu için daha iyi olur demiştim fakat tam bir hayal kırıklığı idi.

    Bölgelerini korumak isteyen beyler, açlıktan kırılan bir halk, vergi diye zorlayan bir devlet, köle olarak kaçırılan çocuklar, kaçırılıp cariye olarak satılan genç kızlar, gelecek nesil için savaşıp dünyayı düzeltmeye uğraşanlar...

   Bütün bu karışık olayların arasında filizlenen aşklar, umut olan bebekler... Onların üstlerine karanlık gibi çöken kıskanç ,öfkesini ve hırsını frenleyemeyen bir aşık...

Babek & Cennetin Kapısı ve Samarra Kuruluş


    Kitap hakında yazmak istediğim o kadar çok şey var ki! Sanırım yazmaya başlasam bu konudan da bir kitap çıkar... En iyisi mi siz kitabı okuyun. Ben çok sevdim. İlknur Altıntaş kaleminize yüreğinize sağlık....

 Kitaptan alıntılar:

" İnsanlar ilginçtir efendim. Sürekli erdemlerden bahsederler. Bu onların en süslü sözcükleridir. Gerçek çoğu kez başkadır! Ve en çok gerçek gizlenir. Sözcüklerse genellikle bu sırrın saklanması için kullanılır. Çünkü gerçeğin söze ihtiyacı yoktur. O fışkırır; gözlerden , ellerden , dudaklardan. Her yerden. Ama sözler onu durdurur ; zihni karıştırır; sözler anlaşılmak için değildir; gizlenmek içindir."

" Unutma ki herkesi mutlu etmen mümkün değil! Sen Tanrı değilsin. Adil ol yeter ; bazen acımasız olman gerekecek . Ve asla unutma! Merhamet aklın zehridir..."

"Dikkat yanıltır ; tek bir noktaya odaklanırsan diğerlerini göremezsin! Hepsini görmelisin ! Yani dikkatli değil , farkında olmalısın! "

" Ama büyü diye bir şey yok; büyüleyici olansa zeka ve hayattır. Sürprizlerle doludur; her şey içinde muazzam bir sır gizler ve sırrın ifşası ise hayatın anlamı çocuk!"

"Korku iyidir ; korkusuzluk kötüdür. Cesaretse korkuya rağmen direnmektir."

"Zor kararlar yoktur, kararlar kolay alınır ; zor olan onlarla yaşamaktır Komutan!"

"Mutluluk dediğin şey bir anlıktır Vezir; Gün doğumunda bir çiçeğin yaprağındaki çiğ tanesi gibi!"


 


                    




Kitabın Adı :Babek - Cennetin Kapısı ve Samarra Kuruluş
Yazar :İlknur Altıntaş
Yayınevi : Anatolia Kitap
Sayfa Sayısı :598


    BİR ADAMIN CESARETİYDİ

   MEYDAN OKUMASIYDI

   İSYANIYDI

   DİRENİŞİYDİ

   AYDINLIK VE KARANLIĞIN SAVAŞIYDI!

  TAŞ DUVARLARA KAZINAN, TOPRAĞA KARIŞAN, TARİHİN SARKACINDA İNSANLIK ONURUYDU, UMUDUN BAŞLANGICIYDI.

   GELECEK YAZILIRKEN, GÜN VE GECE BİRBİRİNE KARIŞTIĞINDA, ZAMANIN HAKEMLİĞİNDE, BİR KAHRAMANIN DOĞUMUYDU!


                                                            Kozmokitap

9/09/2017

Kitapyurdu Puanı ile Kitap Alışverişim

Eylül 09, 2017 9 Yorum

Truman Capote - Soğukkanlılıkla

   Merhaba, her ay bir veya iki kitap alıp kitaplığımı zenginleştirilmeyi seviyorum. Bu cümleyi sakın yanlış anlamayın.  Bazıları sanki sadece kitaplıkta dursun , gösteriş  (?) olsun diye kitap aldığımı düşünüyorlar.  Kitapları okumayı seviyorum.  Bu istek için kütüphane de kullanılabilir.  Ben de kullanıyorum zaten. Fakat bazı kitaplar sizin olsun, onlarla yaşlanın , arada tekrar tekrar açıp okuyun istersiniz.  İşte böyle düşündüğüm kitapları satın almak ve kitaplığımda bulundurmak da beni mutlu eden şeylerden birisi.

   Uzun süredir Kitapyurdu 'ndan alışveriş yapıyorum.  İnternette önce kitap fiyatlarını karşılaştırıyorum ve çoğu zaman uygun olduğu için Kitapyurdu 'ndan alıyorum.  Başka siteleri ve sahaları da kullanıyorum alışveriş için tabii.  Bütçe önemli sonuçta.

   Her ay az da olsa Kitapyurdu 'ndan alışveriş yapınca %5 ekstra indirim yapıyor çoğu kitapta. Bu da benim için çok iyi oluyor.  Siteden alışveriş yaptıkla puan birikiyor.  Ayrıca siteden satın aldığınız kitapları yorumladığınız, puanladığınız ve okudum ya da okuyorum diye işaretlediğiniz zamanlar da  puan kazanıyorsunuz.



  Benim puanım birikmişti ve ne alsam diye puan kataloğunu karıştırırken birkaç kitap arasında kaldım.  İstediğim kitapların yanına puanla olan kitabı da ekledim , satın alma aşamasına gelince sistem kabul etmedi.  Puanla ve parayla satın alma aynı anda olmuyormuş.  Puanla kitap alınca kargo parası ödemek zorunda kalınıyor.

   Öderim kargoyu alırım kitabı dedim ki başka seçenek göremedim :)))) İlla alacağım ya inat ettim. Kitap olarak Truman Capote -Soğukkanlılıkla kitabını seçmiştim.  Kitabı Deryanin Spor Günlüğü sitesinin sahibesi Derya okurken görmüş ve almaya taşa o zaman karar vermiştim.  İndirim bekliyordum :))) Konuyu uzatmadan satın alma aşamasında kargo kısmında puanla öde seçeneği vardı.  Olur mu puanım var mı derken tıkladım ve hooop sipariş verilmiş oldu.  O akşam kargoya verdiler , sonraki gün öğleden sona elimdeydi   .

   Eğlenceli bir deneyim oldu sipariş süreci.  Puanım tekrar biriktiği zaman almak istediğim kitapları araştırmaya şimdiden başladım bile D))

Kitabı Amazon'dan incelemek ve satın almak için : In Cold Blood




                                                     

9/08/2017

Kimsesiz Çocuk - Simon Lelic || Kitap Yorumu

Eylül 08, 2017 1 Yorum
Kimsesiz Çocuk - Simon Lelic


    İşiniz ve aileniz arasında bir seçim yapmanız gerekseydi hangisini seçerdiniz? Peki işinizde kendinizi ispat etmek için en doğru zaman olduğunu düşünüyorsanız ve bu sizin için bir saplantı olduysa o zaman ailenizin başına gelenleri , onları ne kadar üzdüğünüzü fark eder miydiniz? Ya da fark etseniz bile ailenizi korumak için fedakarlık yapabilir miydiniz çok geç olmadan?....


    Beklediğimden çok daha başarılı ve etkileyici buldum Kimsesiz Çocuk'u. Kitabı ilk çıktığı zaman almış ve okumak için kitaplığıma koymuştum. Sonra yeni aldıklarımla birlikte kitaplığı tekrar düzenleyince kitap arkalarda kalmış ve gözümden kaçmış. Bayramda  kitaplığımı toparlarken kitabı fark ettim ve hemen öne çektim. Kitap zaten ilginç olunca hemen okudum.

    Korkunç bir suç , onu savunmak zorunda olan bir adam ve dağılan hayatların hikayesi... 
Kitabın kapağında yer alan bu cümle zaten beni ilk başta kitaba çekti. Farklı türler ve yeni yazarlar keşfetmeyi seviyorum. Hele de kitaplar etkileyici olunca değmeyin keyfime:))

    Simon Lelic daha önce okumadığım bir yazar. Ülkemizde ilk yayımlanan kitabı Kimsesiz Çocuk.
1976 doğumlu olan yazarın Kimsesiz Çocuk dahil üç kitabı bulunmakta. Son kitabı The House 2018 yılında yayımlanacakmış.



   Leo bir avukattır. Küçük davalar ile uğraşır, sesini fazla duyuramaz. Babasını kaybettikten sonra kendisini bir şey başaramamış gibi hissetmeye başlar. Bir gün telefon çalıncaya kadar....

   Daniel 12 yaşında bir çocuktur ve cinayet suçu ile tutuklanmıştır. Kendisinden küçük bir kızı öldürmek ve tecavüz suçlaması ile. Ülke bu haber ile çalkalanmaktadır ve başta polis olmak üzere herkes bu çocuktan nefret etmektedir. Bu çocuğun hukuki danışmanı olarak da Leo seçilmiştir.




   Leo bu davayı sesini duyurmak ve mesleğinde yükselmek için bir fırsat olarak görmektedir. Danışmanı olduğu kişi ufak bir çocuk olunca da ister istemez duygusal davranmaya başlar.

  Ne yazık ki duygusal davranan tek kişi Leo'dur . Herkes çocuğun neden böyle bir suç işlediğini anlamak istemez , tek istedikleri bir an önce gerekli cezanın verilmesidir. Onu koruyan Leo olunca da hakaret ve tehditler ona gelmeye başlar. Sırf Leo değil bu nefretten kızı ve eşi de nasibini alırlar....

    Ne olursa olsun bu davayı bırakmak istemeyen Leo , suçlanan küçük bir çocuk, ailesini bir arada tutmaya çalışan bir eş, babasından dolayı çevresinden baskı ve saldırı gören genç bir kız,...

   Etkileyici ,duygusal , gerilim yüklü, sürükleyici bir kitap Kimsesiz Çocuk. Yazar zamanda bir ileri bir geri yaparak bize olayların öncesini ve sonrasını gösteriyor. Neler olduğunu , sonuçlarını daha iyi görüyoruz ve heyecan kat sayısı artıyor böyle olunca.

  Kitap toplumsal bir trajediyi ve bu trajedinin hayatları bireysel ve aile boyutunda nasıl etkilediğini ve sorunlar ile insanların nasıl baş etmeye çalıştıklarını gösteriyor bize , asıl olayların arasında. Bazen en büyük baş etme yolu görmezden gelme ya da kaçmadır!...

  Farklı bir kitaptı. Üzüldüm , kızdım ve etkilendim. Psikolojik gerilim okumayı sevenler bu kitaba da bakın derim ....


          --- Amazon'dan kitabı incelemek ve satın almak için  aşağıdaki resme tıklayabilirsiniz.:)) --

                                             

Kitap Hakkındaki Düşünceler : 

 “Dikkat çekici… Ödüllü İngiliz yazar Simon Lelic, psikolojik gerilim romanı Kimsesiz Çocuk ile hayran bırakmaya devam ediyor.”

                          -Houston Chronicle- 

“Simon Lelic’in etkileyici romanı Kimsesiz Çocuk, daha üçüncü sayfada sizi içine çekmeyi başarıyor.”
                     
                         -Megan Abbott, The End of Everything’in yazarı-


 “Yetenekli, zeki bir yazar. Bu roman, Lelic’in dönüm noktası kitabı olmayı hak ediyor.”

                        -The Guardian (UK)-


Kitabın Adı : Kimsesiz Çocuk
Yazar :Simon Lelic
Yayınevi : Feniks Kitap
Orjinal adı : The Child Who
Çevirmen :Filiz Tülek
Sayfa Sayısı :308


Güney İngiltere’nin en büyük cinayet davası, gelen bir telefon sonrası avukat Leonard Curtis’in eline geçer. On iki yaşındaki Daniel Blake, on bir yaşındaki bir kız çocuğunu öldürmekle suçlanmaktadır. Fakat bir çocuk, başka bir çocuğu öldürdüğünde asıl sorumlu kimdir? Leonard Curtis savunulması güç olanı savunmaya karar verdiğinde öfkeli bir toplumla karşı karşıya kalır. Gittikçe artan bu öfke kendisine yöneldiğinde, eşinin ve kızının güvenliğinden endişe etmeye başlar. Şimdi bir seçim yapmak zorundadır: sorunlu bir çocuk mu, ailesi mi?
Gerilimin her an hissedildiği bu romanda Lelic, adalet sistemine ve kabul edilmiş normlara eleştirel bir bakış açısı getirirken, “nasıl” sorusundan çok “neden”e odaklanıyor ve bir çocuğu suç işlemeye iten sebepleri sorguluyor.


                                                            Kozmokitap

9/07/2017

Sessiz Kurban - Jane Casey

Eylül 07, 2017 4 Yorum

Sessiz Kurban - Jane Casey


                   Yaralanmamış olabilirdi ama bu incinmediği anlamına gelmiyordu.

   Sessiz Kurban  , Jane Casey'nin okuduğum dördüncü romanı. Meave Kerrigan serisinin ise 3. kitabı. Her ay bir Jane Casey etkinliği sayesinde tanıştım yazar ile. İnternet sitelerinde kitaplar  indirimde olunca topladım kitapları. Sadece iki kitabı eksik şu anda bende.

   Yazarın kitaplarını okudukça herk kitapta çıtayı biraz daha yükselttiğini görüyorum. İşler daha karmaşık hale geliyor, olay örgüsü derinleşiyor ve katili bulmak zorlaşıyor. Tam sevdiğim gibi:)))

    Kitap sadece bir polisiye - gerilim kitabı değil. Kitabın içerisinde yaşayan karakterleri ve özel yaşamlarını da okuyoruz. Her kitapta serideki karakterlerin yaşamlarının da nasıl bir yön aldığı, kişisel sorunları, kişilik özellikleri ortaya çıkıyor. Kendi içerisinde yaşayan bir dünyaya da tanıklık ediyoruz kitapta. Böylece serinin her yeni kitabını okumaya başlayınca eski bir dosta kavuşmuş gibi oluyorum. Onlar da bir anlamda nefes alıyorlar. Bıraktığımız yerden değil ,daha ilerisinden devam ediyorlar kitaplarda.



   Bu sefer kitapta ilk olarak bir değil iki cinayet işleniyor. Anne ve on beş yaşındaki kızı. Kızın boğazı bıçakla kesilmesine rağmen anne defalarca bıçaklanmış. Baba ise üst katta kafasına vurularak bayıltılmış. Öldürülen kızın ikizi Lydia ise havuzda olduğu için kurtulmuş. Havuzdan geç vakit eve dönünde korkunç bir manzara ile karşılaşan kız polisi aramış ve şok geçirmiş.

   Olayı araştırması için Meave ve ortağı Derwent görevlendiriliyor. İpucu yok, tanık yok, kanıt yok .... Bu sefer Meave ve ekibinin işi çok zor . Üstelik yaralanan baba ünlü bir savunma avukatı. Kimse tarafından sevilmeyen ,küstah birisi. Polisle iş birliğine de pek yanaşmıyor ve anlaşıldığı kadarıyla da aile ilişkileri çok iyi değil...

Yalan uydurmayı nefes almak kadar doğal bulan insanlar vardır.

Kitabı hızla okurken aklımdan binlerce senaryo geçti katil ve olay örgüsü ile ilgili. İlk olarak katil baba olabilir mi? Aile ile çok bağlı değil sonuçta... Peki sağ kurtulan kız , Lydia? Zaten garip birisi!.. Ya annenin bir sevgilisi olabilir mi? Belki de o yapmıştır... Ya da babanın sevgililerinden birisi? Ya da ona kızgın olan birisi? Kiralık katil ? Ya da babanın gayrimeşru başka çocuğu? Kızın erkek arkadaşı? ......

  Aklımda ne kadar çok soru olursa olsun yazar çok fazla ipucu vermemekte kararlıydı. Bu nedenle kitabı soluksuz bitirdim. :)))

  Yazar yine harika bir iş başarmış. Kurgu , karakterler, gidişat, bilinmezlik ve merakı üst seviyelerde tutma bakımından kitabı çok başarılı buldum. Kitapta yaklaşık dört-beş yerde yazım hatası vardı. Bu beni çok rahatsız etti. Kitabı hızla okurken karşıma çıkan hatalar dikkatimi dağıttı. Olayın etkileyiciliğini bir nebze olsun bozdu. Lütfen kitapları basmadan önde daha dikkatli kontrol edilsin. Okuyucu olarak bu basım hatalarından şikayetçiyim!...
 
   Hiçbir şey söylemedi, sadece elimi tuttu, avucunun içinin benim avucumun içine değmesinin verdiği huzuru başka hiçbir kelime veremezdi.

   Son olarak bu kitapta Ron ve Meave'nin aynı eve taşınmış olarak karşımıza çıktıklarını da belirteyim:)))

Kitap Hakkındaki Düşünceler : 

*  Zekice, karmakarşık ve çok etkileyici bir cinayet romanı... Uzun süre bu romanın etkisinden kurtulamayacaksınız.

                              - Lee Child - 

* Cinayet romanlarındaki polis memurlarının sayısı küçük bir manga kadardır, ama Meave bu manganın birkaç kadın üyesinden birisi olma gücüne sahipti.

                            - Daily Telegraph - 

*  Psikolojik bakımdan karmaşık , ilginç entrikalar ve iyi çizilmiş karakterler.

                          - Irish Independent - 

* İç İçe geçmiş ilginç olaylarla , entrikalarla ustaca kurgulanmış doyurucu bir roman.

                          - Candis - 





Sessiz Kurban - Jane Casey
Kitabın Adı : Sessiz Kurban
Yazar : Jane Casey
Yayınevi : Olimpos Yayınları
Orjinal adı : The Last Girl
Çevirmen : Alp Ege
Sayfa Sayısı :499


Genç kız ilk kurbandı...
Boğazı kemiğe kadar kesikti, karşı koyma şansı bulamadı. 
İkinci kurban annesiydi... 
Kadın, karşı koymak için en azından bir süre mücadele etti. 
Kimsenin görmediği bir katil nasıl yakalanır... 
 Güney Londra'da suç mahalline çağırılan Maeve Kerrigan'ın ilk aklına gelen, bunun sonu kötü biten aile içi bir kavga olduğuydu. Ancak üst kattaki odalardan birinde kanlar içinde ve bilincini yitirmiş bulunan kocası, katil değil üçüncü kurban olduğu konusunda ısrarlıydı. Durum böyleyken, tek tanık onun genç kızıydı ve konuşmuyordu…




Jane Casey Kimdir?

Jane-Casey
Jane Casey 1977 yılında dünyaya gelmiştir. Genç ve güzel yazar bir ceza avukatı ile evlidir. Suç ve polisiye bir aile takıntısıdır.

Yazar seri katillerin kaldığı hücrelerden bu hücrelerin kokularına kadar bir çok kurguyu kitaplarında işlemektedir. Bu realist bakış açısı ile birlikte tüm dünyada bestseller romanlar yazmıştır.

Yazarın romanları Türkçeye'ye çevrilmeye başlanmıştır. Güzel yazarın ilk yayınlanan kitabı 2010 yılında The Missing olmuştur.




Maeve Kerrigan Serisinin sıralaması:

 5. Kurban
Acımasız
Sessiz Kurban
Parafili
Sakın Hata Yapma
11. Kat
Ölülerin Konuşmasına İzin Ver


                                                     

9/04/2017

Çöplük Kralı - Elizabeth Laird || Kitap Yorumu

Eylül 04, 2017 3 Yorum
Çöplük Kralı - Elizabeth Laird


   Bol ödüllü bir yazar olan Elizabeth Laird'in kaleminden Çöplük Kralı gerçek hayat öykülerinden esinlenmiş bir roman. Bir yaş grubuna değil yediden yetmişe hitap ediyor kitap.

   İki farklı hayattan , iki zıt kutuptan iki çocuk : Mamo ve Dani. Etiyopya'nın yürek burkan gerçekleri .....

   Asker olan babasını çok küçükken kaybetmiştir Mamo. Annesi de bir barda çalışıyordur ve iyi kötü ablası ile Mamo 'ya bakıyordur. Şimdi annesi de ölünce iki kardeş, derme çatma bir barakada beş kuruşsuz kalmışlardır. Ablası iş bulamazsa ev sahibi onları dışarı atacaktır .



  Ablasının iş aramaya gittiği gün barakaya bir yabancı gelir ve Mamo'ya dayısı olduğunu söyler. Ona iş bulacaktır sözde ve çocuğu yanına alıp gider. Bu adam çocuk satıcısıdır. Çocukları kaçırıp köle olarak satar....

Çöplük Kralı - Elizabeth Laird


   Dani zengin bir ailenin oğludur. Annesi kalp hastası , babası ise otoriter bir adamdır. Dani çoğu dersinde başarılı olamayan bir çocuktur. Babası onu bir türlü istediği kalıba sokamaz. Annesi operasyon için İngiltere'ye gidince, derslerinde başarısız olan Dani'yi okuldan alıp eski bir asker olan arkadaşının yanına göndermeye karar verir. Gitmek istemeyen Dani ise evden kaçar. .. Bu iki farklı çocuğun yolu bir mezarlığın karanlık köşesinde kesişir. Beraber hayatta kalmaya çalışırken hayatın gerçeklerini fark ederler , kendilerini daha iyi tanırlar, dostluğu ve yardımlaşmayı öğrenirler.

   Gerçek hayattan parçalar içerdiği ve başrolde çocuklar olduğu için kitap etkileyici, sarsıcı ve dokunaklı olmuş. Yazar işin duygusal boyutuna kaçmadan olanları tüm gerçekliği ile sade olarak önümüze sunuyor . Bu çıplak gerçek karşısında ülkemizin şartları ve çocuklarımız için şükrettim, o coğrafyada hâlâ hayatta kalmaya çalışan, sokakta yaşayan ya da köle olarak satılan bir çok çocuk var . Kitaptan çıkartılacak o kadar çok ders var ki!... Sırf halimize şükretmek değil o çocuklar için de ne yapabiliriz düşünmemiz gerekiyor.


Çöplük Kralı - Elizabeth Laird
Kitabın Adı : Çöplük Kralı
Yazar : Elizabeth Laird
Yayınevi : Beyaz Balina Yayınları
Orjinal adı : Garbage King
Çevirmen : Zarife Biliz
Sayfa Sayısı :396


   Dani ile Mamo normal koşullarda asla karşılaşmayacaktı. Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa'daki hayatları bambaşkaydı. Dani kocaman bir villada yaşıyordu, Mamoʼnun ise evi yoktu. Ama bu iki çocuk şimdi şehrin sokaklarında kaçak. Biri despot babasından, ötekiyse bir insan tacirinden kaçıyor. Tesadüf onları bir araya getirince yetişkinlerin bencil dünyasında hayatı birlikte göğüslemek zorunda kalıyorlar.


                                                            Kozmokitap
Web sitemizdeki fotoğrafların, yazıların izin alınmadan kopyalanması, yayınlanması, alıntı olduğu ve kaynağı belirtilmeden bir takım amaçlar için kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri yasasına aykırıdır. İzin alınmadan kopyalanan resim ve yazılarımızla ilgili dilekçe ve dava açma hakkımız saklıdır.