9/28/2015

Her Kalp Kendi Şarkısını Söyler - Jan-Philipp Sendker

Eylül 28, 2015 2 Yorum
Kozmokitap
"Sevgi öyle farklı yüzlerle karşımıza çıkar ki hayal gücümüz bile hepsini görmeye hazırlıklı değildir."
     Sade ancak albenisi olan kitap kapaklarını seviyorum. Beni bu kitapları almaya iten ise kitabındaki bu çekicilik, instagramda yapılan güzel yorumlar ve  biraz da sanırım kitabın ismi oldu.

   Kitabı alalı çok olmasına rağmen okumak için ancak sıra geldi. Elime almam ile kitabı bitirmem arasında 24 saat bile geçmedi.
"Ailemizi ne kadar tanırız? Onlar bizi ne kadar tanır? Doğumumuzdan beri yanımızda olan kişileri bile tanıyamıyorsak , başka kimseyi ne kadar tanıyabiliriz ki?"
    Kitap Jan-Philipp Sendker 'in ilk kitabı. 1995 ilkbaharında eski adı ile Burma olarak bilinen Myanmar'a gelen yazar buradan çok etkilenir. Daha sonra  birkaç sefer daha buraya gelen yazar buradaki insanlardan, sabır ve mizah duygularından ve zorluklarla baş etme çabalerından çok hoşlanır ve ilk kitabının burası ile alakalı olacağını söyler. Bu bölgede batıl inançlar çok yaygındır. ( Kitabı okurken de göreceğiniz gibi) O bölgedeki bir astroloğa giden yazar kitabının başarılı olup olmayacağını sorar ve çok başarılı olacağını öğrenir. Yazarın kitabı oluşturma  hikayesi ile ilgili detayları öğrenmek için  tık tık..  http://artofhearingheartbeats.com/book-extras/on-the-making-of-the-art-of-hearing-heartbeats/
Kozmokitap

"Hayat... mutlulukla üzüntünün birbirine ayrılmaz bir şekilde geçmiş olduğu, bilmecelerle dolu bir hediyedir. Biri olmadan ötekini yaşamaya çalışan , başarısız olmaya mahkumdur. "
  Her Kalp Kendi Şarkısını Söyler  . Julia'nın  hukuk fakültesini bitirmesinin ertesi günü babası kaybolur. Tam olarak nereye gittiğini ve nasıl olduğunu kimse bilmemektedir. Aradan dört yıl geçer ve kimse hala babasından bir haber alamamıştır.  Bir gün annesinin tavan arasında bulduğu bir kutu Julia'nın babasına ve onun geçmişine giden yolu aralamasına sebep olur.
"Senin bana neler ifade ettiğini , neler verdiğini, dünyanın neresinde olduğunun fark etmediğini, bir insanın ötekinin elini hissetmesi için illa dokunması gerekmediğini onlara nasıl açıklayabilirim?"
  Babası Burma'dan Amerika'ya gelip yerleşmiş ve annesi ile evlenmiştir. Ancak babasının hayatının ilk yirmi yılını kimse bilmemektedir. Bu konuda babası annesine bile tek kelime etmemiştir. Ancak tavan arasında buldukları kutunun içerisinde Mi Mi isimli bir kadına yazılmış bir mektup bulur Julia. Bu mektup sonrasında Burma'ya gitmeye karar verir .
Kozmokitap

Burma'ya giden Julia orada O Ba isminde birisi ile karşılaşır ve ondan babasının geçmişini öğrenir. Julia ile birlikte biz de Tin Win'in geçmişini öğrenirken yaşanan trajedilere de şahit oluyoruz.

  Kitap çok çabuk okunup bitti. Kitabı sevdim. Ancak kitap ne çok sürükleyici ne de aman aman bir aşk hikayesiydi. Kitapta bambaşka bir etkileyicilik vardı. Belki durağan anlatım, belki yaşanan olayların ve insanların dramatik olması... Bazı olaylar tahmin edilebiliyor kitapta . Çoğu kitapta bu durum beni rahatsız ederken bu kitapta rahatsız olmadım.
" Ölüm... hayatın sonu değil, bir aşamasıdır."
   Kitapta farklı olsaydı dediğim bölümler oldu Ya da bir konudan diğerine geçerken konsantre olamadığım bölümler. Ancak kitabın bütününe baktığımda kitabı sevdim ve tavsiye ederim.



Kitabın Adı: Her Kalp Kendi Şarkısını Söyler
Yazar: Jan-Philipp Sendker
Yayınevi: Koridor Yayıncılık
Orjinal adı: The Art of Hearing Heartbeats
Çevirmen: Elif Özkaya
Sayfa Sayısı: 312
   Başarılı ve ünlü bir avukat olan babası tam da Julia'nın fakülteden mezun olduğu günün ertesi sabahı ardında hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolur. Birkaç yıl sonra ise annesi şans eseri bulmacanın bir parçasını bulacaktır - Mi Mi adlı gizemli bir kadına 40 yıl önce yazılmış ama gönderilmemiş bir mektup.
  Babasının geçmişindeki gizemi çözme isteğiyle Julia kariyerini ve önünde onu bekleyen hayatı bir kenara koyar ve Mi Mi'nin bir zamanlar yaşamış olduğu yere gider. Yolculuğu onu doğunun esrarengiz bir bölgesine, küçük bir dağ kasabasına götürür. Orada babasını tanıyan ve kendisi hakkında da inanılmaz şekilde bilgi sahibi olan bir adamla karşılaşır. Merakına teslim olarak onunla her öğleden sonrası buluşup ondan babasının gençliği hakkında şaşırtıcı hikayeler dinler - çocukken kör olmuş, manastırda yetiştirilmiş ve hepsinden öte oralı bir kıza delice bir tutku beslemiştir.
Amerika, Almanya, İtalya, İspanya, Hollanda, Japonya, Sırbistan, İsrail ve Hırvatistan'da sadece, okuyanların birbirlerine tavsiyesiyle yüz binlerce sattı, en çok konuşulan kitaplardan biri oldu.


 "Unutulmaz bir hikaye."Library Journal"
"Ne kadar denesem de bu kitabın nasıl bir sihre sahip olduğunu anlatırken hakkını veremeyebilirim."Caroline Leavitt"
Öyle akıcı ve duygusal ki... büyük bir paket mendili yanınızda bulundurmanızı öneririz."Publishers Weekly"
Avrupa'da kısa sürede bir hit olan bu kitap, okuyucuyu adeta mest ediyor."Booklist"
Kalbinizin derinliklerine kadar işleyecek bir hikaye. Doğunun spiritüelliği ve masal tadında bir romantizm... Nicholas Sparks ve Elizabeth Gilbert hayranları bu kitaba doyamayacak."Kirkus Reviews"Tek kelimeyle bayıldım. Okuyucuyu çok uzaklara götürerek, esrarengiz insanların ruhlarındaki gizleri çözmeye davet ediyor. Daha güzeli, kendimiz hakkında hiç düşünmediğimiz şekilde düşünmemizi sağlıyor. Aşka ne anlamlar yüklüyoruz, neye inanıyoruz ve bu, hayatımıza nasıl bir yön veriyor…"Angelika Schwabach - Buchhandlung Ida von Behr adlı kitapçı, Volksdorf, Almanya
"Bu kitap, çeyrek yüzyıldır çok satan bütün kitapları tahtından etmeyi başardı. O kadar dokunaklı ki hayata farklı bir pencere açıyor ve orada kendimizi sorgulamaya sevk ediyor. Sendker'in dili beni büyüledi, kendine has bir ritmi ve tarzı var. Sayfaları nasıl çevirdiğinizi anlamayacaksınız bile. Eşine az rastlanır türden."  Marianne Nagel -Buchhandlung Nagel adlı kitapçı, Amriswil, İsviçre
"Böyle bir kitap milyonda bir çıkar. Dünyayı gözleriyle gören değil kalp sesleriyle işiten bir adamın sıra dışı hikayesi. Jan-Philipp Sendker gerçek aşkın varlığına olan inancınızı pekiştirecek. Gözyaşları içinde bitirdim." Shawna Yang Ryan - Water Ghosts kitabının yazarı



9/22/2015

Kor Adası - Kimberley Freeman

Eylül 22, 2015 0 Yorum
Kozmokitap


    Kimberley Freeman 'ın anlatım tarzını diğer kitaplarından biliyor ve çok da seviyorum. Yazarın yeni kitabı çıkınca ve ilk okuyanlardan birisi olunca resmen havalara uçtum...

   İlk olarak kitabın kapağından bahsetmek istiyorum. Bana göre kapak çok güzel. Son zamanlarda sıkça karşımıza çıkan kapaktaki insan resimlerini koymadıkları için çok mutlu oldum. O tarz kapakları sevmiyorum. Kitabın kapağı ise içerisine girip bahçede gezinme hissi uyandırıyor bende..

  Kitaba gelirsek tek kelime ile ba-yıl-dımmm... Julia, Tilly ve Nell... İki farklı zamanda yaşamış kadınlar. Olayları , devamında ne olduğunu öyle merak ediyorsunuz ki kitabın içerisinde kayboluyor ve olan bitenden haberiniz olmuyor.
Kozmokitap

   Yıl 2012... Nina, çok satan kitap yazarı. Kor Adası'ndaki evi ( ki bu ev eskiden büyük büyükannesinindir) kiracıları tarafından terk edilince adaya gelir. Amacı hem eve bakmak, hem de çevresindekilere uzaklaşmak ve yeni yazdığı kitabına konsantre olmaktır. Bu evin duvarları arasında Nina'yı geçmişe götürecek anahtar saklıdır...

     Yıl 1891...Tilly ailesi öldükten sonra büyükbabasının yanında büyümüştür. Hayattaki ntek isteği sevip-sevilmek ve huzur dolu bir evdir. Jasper adında genç bir beyefendi ile evlenir. Ancak hayat her zaman bizim istediğimiz yönde ilerlemez. Bazen mutluluğu ulaşabilmek için diken tarlasından çıplak ayak ile geçmek gerekir.
" Onun ismini söylemeyi seviyorsunuz. İsmini söylerken tıpkı olgun bir şeftaliyi ısırırmış gibi tat alıyorsunuz."  

 Tilly akıllı ,öfkesini zor zapteden bir genç hanım. Onu sevmemin yanında beni sinir eden birçok özelliği de mevcut.  Bir insan nasıl bu kadar kör olabilir ve etrafında olanları bu kadar geç farkedebilir!... Bazı insanların öğrenebilmesi için bizzat yaşamaları gerekir.
   Jasper! Kitapta sinir olduğum ve bir kaşıkta boğabileceğim tek karakter ya da karaktersiz...

   Nell. Nina'nın büyük büyük annesi. Çok çok zeki bir kız . Zeki olmasının yanında çok da uyanık! Nell'i çok sevdim.)
" Gerçekler hiçbir şeyin ilacı değildir....... Gerçekler, ağır bir yüktür."    
 Üç kadının da buluşma noktası Kor Adası... Tamam büyükşehirlere bira uzak ancak doğa ile iç içe , az insan  olan böyle bir adada yaşamak isterdim:))

   Kurguyu, olayların anlatılış biçimini çok sevdim. Okurken bütün görüntüler, olaylar , karakterler  gözümde canlandı . Kitap bittiği zaman ise " bu kadar mı?" dedim. " Nasıl yani bitti mi?" Daha merak ettiğim konular yazılacak hikayeler vardı bana göre.  Sanırım yazar o konuları da bizim hayal gücümüze bıraktı:)))





Kitabın Adı: Kor Adası
Yazar: Kimberley Freeman
Yayınevi: Arkadya Yayınları
Orjinal adı: Ember Island
ÇevirmenDuygu Parsadan
Sayfa Sayısı:  480

Göz ardı ettiğiniz gerçekler

 er ya da geç çıkar karşınıza tamamlanmak için. 
Yüzleşin ki ruhunuz arınsın.

1891 yılının İngiltere'sinde Tilly Kirkland, rüya gibi bir evlilik yaptığını düşünürken kendini bir kâbusun tam ortasında bulur. Yaşadığı talihsizlikler onu Avustralya'ya, Kor Adası'nda bir malikâneye getirir. Burada bir yerel cezaevi müdürünün kızına mürebbiyelik yapacaktır. Aslında her günbatımında adeta bir kora dönüşen bu adaya hayatının cezasını çekmek için geldiğini anlayacaktır…
2012 yılında ünlü yazar Nina Jones, kafasını toparlamak ve yazmakta sıkıntı çektiği yeni hikâyesine odaklanmak için Avustralya'ya büyük büyükannesinden kalma malikâneye gelir. Ancak Starwater Malikânesi'nin duvarları, onun yıllardır sakladığı büyük sırrının kanıtlarıyla doludur. Keşfettiği her kanıt ise Nina'nın büyük bir gizemi çözmesini sağlayacaktır.
Üçüncü kitabıyla hayranlarının kalbine bir kez daha kazınacak olan Kimberley Freeman'ın romanı Kor Adası, yarım kalan gerçeklerin sonsuza kadar saklı kalamayacağını ve ne olursa olsun kalbimizin sesine kulak vermemiz gerektiğini anlatıyor. 

Yazarın blogumda yer alan kitapları:

Zümrüt Şelaleleri


9/19/2015

Gölgelerin Ressamı - Esteban Martin

Eylül 19, 2015 3 Yorum


" Bana göre tablo yıkımın bir özetidir. Pablo Picasso
     Bayram üzeri ve okulların açılması yaklaşmışken ben de tasarruf yapıp yeni kitaplar yerine kitaplığımdaki okunmayı bekleyen kitapları eritiyorum. Hangisine başlasam derken gözüme Gölgelerin Ressamı ilişti. Kitabın internette farklı basım kapağını gördüm ve hiç sevmedim. KApağın bu hali daha güzel olmuş. Kapak üzerinde üzerinde yazanlar ilk önce dikkatimi çekti. "Sherlock Holmes, Pablo Picasso, Karındeşen Jack. Üç güçlü ismin buluştuğu bir bulmaca... "  Bu cümleye kim karşı koyabilir ki!...
" Önümde merhametten nasibini almamış bir şeytanın eline düşmüş zavallı, savunmasız bir kız görüyordum. Kötülüğün ne olduğunu işte tam o noktada anlamış ve buna dayanamamıştım. "
  Kitap yaşlı Picasso ile ropörtaj yapmaya gelen bir gazeteci ile başlıyor ve geçmişe Picasso 'nun çocukluğuna gidiyoruz. Ünlü bir ressam olmak isteyen fakat bir akademisyen olan babanın oğlu olan Picasso bir ressam olmak istemektedir ve resim yapma konusunda oldukça da beceriklidir. Fakat Picasso diğer derslerinde oldukça başarısızdır ve onlar ile uğraşmak istemez. Bulunduğu bölgenin çeşitli yerlerinde insanları gözlemleyip resim yapmayı çok sevmektedir Pablo.
" ... karakterler değişebilir ama parmak izleri daimi ve emsalsizdir."

Genç Picasso ailesinin yanından para almadan ayrılır ve bir süre genelevde yaşamaya başlar . Genelevde çalışan kadınların öldürülmeye başlamasından sonra şüpheli hale gelir . Onu bu durumdan kurtaracak olan kitaplarda Sherlock Holmes adı ile maceraları yayınlanan Dedektif Arrow'dur. Hayat kadınlarını vahşice öldüren katil " karındeşen Jack " bir şekilde Pablo ile tanışmış ve kafayı ona takmıştır.
"Dostoyevski'nin de dediği gibi cinayet , kusurlu bir sosyal örgütlenmeye karşı bir itirazdır." dedi. 
Kitabın yaklaşık olarak ilk 100 sayfası durağan olarak ilerlemektedir. Daha sonra olaylar heyecanlı bir hal almaktadır. Kitabı okurken sıkılmadım, aksine merakla okudum. Sherlock'un ortaya çıktığı bölümlerde sanki yazım ve anlatım stilini Sherlock Holmes kitaplarına benzettim. Jack'in kim olduğu hakkında bir kaç kişi vardı aklımda , kitabın sonlarına doğru ise kim olduğunu anladım ki zaten konuşmalardan anlaşılıyordu.
"En iyi vaka suçlunun yaptığı küçük bir hata sayesinde çözülen dava değildir; en iyi dava , gerçek gözler önündeyken herkesin başka taraflara baktığı davadır. Çünkü adaletin terazisi herkes için eşit değildir. "
 Kitapta beni en çok rahatsız eden nokta ise yaklaşık aralıklı olarak 10 sayfada yazılar gölgeli olarak basılmış ve bu okuken gözlerimi çok rahatsız etti. Bu basım hataları 292. sayfadan sonra başlıyor.

  Kitap okuyucuya birşey katıyor mu diye sorarsanız cavabım hayır olur. Fakat boş vakitlerde okumak için ilginç bir kitap .


kozmokitap

Kitabın Adı: Gölgelerin Ressamı
Yazar: Esteban Martin
Yayınevi: Arkadya Yayınları
Orjinal adı: El Pintor de Sombras
Çevirmen: Dilara Anıl Özgen
Sayfa Sayısı:  408
                                   Bir tablo, içinde ne kadar sır saklayabilir?     
        Ruhunun kaybolan parçasını sanatında arayan bir ressam... Pablo Picasso.
        Tüm zamanların en ünlü canisi ile tarihe damgasını vurmuş bir dâhinin karşı karşıya geldiği bir yer... Barselona.
Ressamı ve sanatını sonsuza dek değiştirecek olan gizemli bir denizci...
   Picasso günün birinde babasının onun için kurduğu hayallere sırt çevirerek evi terk eder. Barselona sokaklarında beş parasız kalan ressama kucak açansa genelev patroniçesi Benigna'dır. Ancak kısa süre sonra, genelevdeki hayat kadınları, polise gönderdiği mektupları Jack adıyla imzalayan esrarengiz bir katil tarafından teker teker vahşice öldürülmeye başlar. Barselona polisinin tek şüpheli olarak değerlendirdiği Picasso'nun kendini hapiste bulmasıysa uzun sürmez.
   Karındeşen Jack olduğu iddiasıyla özgürlüğü de elinden alınan genç ressamı kurtarabilecek tek bir kişi kalmıştır artık... Jack'i yakalamaya ant içmiş bir İngiliz, Steven Arrow. Yani başka bir deyişle gelmiş geçmiş en ünlü dedektif, Sherlock Holmes...
   Onları hiç böyle görmediniz... Gölgelerin Ressamı, üç güçlü ismi bir araya getiren kurgusuyla daha ilk sayfasından itibaren sizi içine hapsedecek.

Kitapda adı geçen bazı Picasso tabloları:

Avignonlu Kadınlar tablosu. Kitabın konusu ile yakından ilgisi olan tablo.
                               


Guernica isimli tablo

L'aubade isimli tablo. 


Le Meurtre isimli tablo.






                                                                     

9/17/2015

Vasiyet - Elizabeth Adler

Eylül 17, 2015 2 Yorum

Kozmokitap
   Elimdeki kitabı bitirmem uzun sürünce ben de kitaplığımı karıştırdım ve sizlerle Elizabeth Adler'in Vasiyet isimli kitabını paylaşmadığımı fark ettim. Kitap kardeşimin hediyesiydi ve Elizabeth Adler'in okuduğum ilk kitabı idi.

   Kitabı ilk başta ismi her ne kadar "Vasiyet " olsa da sıradan bir aşk hikayesi zannettim. Okumaya başladıktan sonra aslında hiç de öyle olmadığını fark ettim. Hatta kitabın yarısından sonra öyle bir kitaba gömüldüm ki ayırabilene aşk olsun!...

   Aşk, gizem ve gerilim bir arada işlenmiş. Her şeyden bir tutam yani. Konunun ilginçliğine bir de yazarın başarılı kalemi eklenince tadına doyum olmuyor.
Kozmokitap

Dünyanın sayılı zenginlerinden olan İngiliz Sir Robert 'ın hayatını kaybetmesinden sonra başlıyor kitabımız. Robert ölümünün doğal yollardan olmaması halinde kendisini öldürmüş olabilecek insanların bir listesini bırakıyor. Robert'e bağlı olan çalışanı Daisy ve dedektif Harry katili bulmak için harekete geçerler. Katili yakalamak için şüpheli listesinde bulunan 6 kişi ve onları kuşkulandırmamak için farklı 6 kişi daha , Daisy ve Harry beraber Harry'nin vasiyetinin açıklanması ve onun anısına yat ile Akdeniz turuna çıkarlar.

   Müthiş Akdeniz manzarası, Daisy ve Harry'nin yakınlaşması ve katilin bulunma çabaları ile muhteşem bir kitap Vasiyet.

  Kitabı okurken muhteşem manzarayı hayalimizde canlandırmak - özellikle denizden uzak olanlar için - oldukça keyifli oluyor. Diğer kitaplarını da zevkle okuyacağım bir yazar Elizabeth Adler.

KozmokitapKitabın Adı: Vasiyet
Yazar: Elizabeth Adler                                                                  Yayınevi: İlyada Yayınevi
Orjinal adı:Sailing to Capri
Çevirmen:Deniz Güreler
Sayfa Sayısı: 427




“Sırlara dolanmış romantik bir macera.”
Sarasota Herald-Tribune
“Parıltılı yaşamlar arasında seyreden bir serüven.”
New York Daily News
“Adler’in okumaktan büyük keyfi alacağınız bu son romanı, Akdeniz’in parmak ısırtan o istisnai güzelliğinin bir portresi gibi. Tek kelimeyle özgün ve sürükleyici.”
Book Reviews







9/15/2015

İhtiyar Kemancı - Nihat Genç

Eylül 15, 2015 5 Yorum

İhtiyar Kemancı

  Siyasi kitapları ve televizyon programlarından tanıdığım Nihat Genç'in bu kitabını internette görünce hele de fiyatı 5 tl gibi cazip bir fiyat olunca hemen aldım. Deneme tarzında yazılmış bir kitap. 17 farklı bölümden oluşuyor kitap . Popüler , çerezlik romanlar gibi bir günde değil daha yavaş  ve ağır okunuyor kitap.

  Kitabı çoğunlukla gülümseyerek okudum. Yazar öyle benzetmeler ve öyle tasvirler yapmış ki daha önce böylesini okumamıştım....

   Bazı bölümler var ki gerçek olaylardan esinlendiğini düşündüm yazarın . Çevremizdeki insanların , olayların kısa bir örneğini yazmış yazar. Şimdi bana hangisi diye sormayın ya da ne diye sormayın söyleyemem. Kİtabı okumak isteyenler ayrıntılı yazarsam bana sinir olurlar. Zaten ben yazarın yazdığı gibi eğlenceli anlatamam.

   Kitabın tek eleştirdiğim noktası çok fazla argo kullanması. Bundan hiçbir zaman hoşlanmıyorum. Hele sokağa çıktığım zaman ergen çocukların bu tarz konuşmalarını duyunca ülkemizin geleceğine üzülüyorum. Uyarınca da biz suçlu oluyoruz:((
"Dünyanın tüm okullarında, tüm beden eğitim derslerinin ilk dersi, "takla" atmayı öğretmektir. Çünkü, bebekler yürümeyi öğrenirken önce düşmeyi öğrenir. Bir sporcu düşmeyi bilmezse, takla atmayı refleks haline getirmezse, bodoslama, yüzükoyun yere düşer. Aydınlarımız iki yüzyıldır, şahlanmayı, ayağa kalkmayı öğretiyor ve her nesil kollarını, ayaklarını kırıyor. Bakın hâlâ, İstanbul'un fethini öğretiyorlar. Bu nesle birileri "düşmeyi" öğretsin. Bir tarafımızı kırmadan "düşebilmek"..."
Kitapta altı çizilecek , hoşuma giden birçok söz vardı . Ancak burada bir kaç tanesini yazmak istiyorum. Farklı bir tarz okumak istiyorsanız tavsiye ederim.
Ticari değil, temiz bir çift yüreğin aşk, hayat oyunu. Ölünceye dek, her mevsim karınıza aşık olacağınız bir iş. Ki, benim gibi kadının bakışlarını görenler, onun kocasına her mevsim rol yaparken gerçekten aşık olduğuna inandılar. İşini aşk gibi, aşkını iş gibi sevmek. İnsan dilenciye gönlünden ne koparsa verir, ama işini aşkla yapana gönlünü verir. Dünyanın en güzel oyunu. Kadınınıza işiniz gibi, işinize kadınınız gibi aşık olmak! Yaşlansanız da, kalbiniz hiç soğumadan hep yanık, hep alevli nağmelerle için için yanıp, sonsuza dek tüter! Aşkın oku, Yunus'un dediği gibi, her katı taşı deler geçer!
"Bilinçsiz kadınların koca hırsı, az gelişmiş ülkelerin kalkınmasına benzer, bu hırs, sadece çimentodan çalan müteahhitlere, keresteden çalan mobilyacılara yarar!"


İhtiyar KemancıKitabın Adı: İhtiyar Kemancı
Yazar: Nihat Genç
Yayınevi: Kırmızı Kedi Yayınevi
Sayfa Sayısı: 222
   "İnanılır gibi değil, inat etti, kalabalığın tanıdığı tek bir şarkı çalmadı. Tek bir neşeli parça da çalmadı.
   Oysa müşteri toplayabilmek için pekâlâ günün modası şarkılar çalmalıydı. Artık kırılacak, çıtırdayacak izlenimi veren, kurumuş ve tozlanmış kemanının kokusu, yuvarlak köşeleri, yıllarca kitap arasında saklanmış, yaprakları yapışmış bir çiçek gibi. Bazen, nesli tükenmiş şık mantolu, yaşlı, ruj sürmüş ihtiyar kadınlar önünde durur, hıçkırarak ağlardı. Kendisi ağlamaz. O soğuk, paslı demir gibi yaşlı yüzlere, kelebek simi işliyor gibi, çok ciddi! Ama, geç vakit toplanıp giderken, kurumuş göz pınarlarının üstünde parlayan tuz parçaları görürdüm. Çok dalgalanmış deniz gibi. Ölümsüzlük istiyorsak o tuzdan biriktirmeliyiz."




                                                                  

9/12/2015

Gezginname - Çimen Erengezgin

Eylül 12, 2015 0 Yorum
Kozmokitap

İnternette tanıtımlarını görünce bu kitabı çok merak etmiştim. Bulunduğum yerdeki kitapçıları üç hafta boyunca inatla gezip kitabı aradım. Nafile.... Bulamadım:(( İnternetten sipariş vermeye karar verdim ve bu güzel kitabı sizin de okumanız için  iki tane aldım ; bildiğiniz gibi birisini çekiliş ile hediye ettim. Kitabı ise sindire sindire okudum.
"Korkmamam gerek ," diye düşündü Şeftali Ağacı, " her gelen yenilik çok özel. Üstelik kar gibi ilk göründüklerinden daha derin anlamları, işlevleri ve amaçları olabilir." 
   Kitabı bitireli aslında çok oldu ancak önce çekiliş bitsin diye bekledim, sonra benim işlerim yoğunlaştı sonra da  ülkenin durumu malum olunca paylaşım yapmayı canım istemedi derken sonunda yorumum ile buradayım.

Kozmokitap


   " Bir farkındalık yolculuğu " olarak tanıtılan kitap bir kişisel gelişim kitabı. Kişisel gelişim kitaplarına alerjisi olanlara söyleyeyim bu bildiğiniz kişisel gelişim kitaplarından değil.... 7'den 70'e herkesin severek okuyacağı kısa hikayelerden oluşuyor.
kozmokitap

"Çok çabuk karar veriyorum galiba," dedi kendi kendine. " Herkesten öğrenebileceğim bir şeyler var demek ki."
   Kitap genel olarak kendini tanıma , çevremizde olanların bilincinde olma, doğada her olayın bir sebebi olduğu ve yardımlaşmanın , paylaşmanın öneminden bahsediyor.
" Senin bu hissettiğin hepimizin özünde olan ve yalnızca bazılarımızın ulaşabildiği Sevgi'dir. Bugüne kadar etrafındaki pek çok canlıya güzel duygular besledin. Ancak gerçekten kendini sevmeye henüz başlıyorsun. Kendini sevmeyen başkalarını da sevemez." 
   Şeftali ağacının öyküsü ile başlıyoruz kitaba. Meyvelerinin daha güzel olması ve daha fazla canlının faydalanması için bahçedeki yerini değiştiren şeftali ağacının olgunlaşmasını ve bu süreçte kendisini ve çevresini daha iyi tanıma ve anlamasını ve bu dünyadaki amacını bulmasını okuyoruz.
... Serçe'ye "Ağaçların kalbi olur mu?" diye sormuştu. O da " Her canlının kalbi vardır," demişti. "Yeter ki onun varlığını hissedecek kadar hassas ve saf olsun." 
  Yelkenlide, bir ağacın yelkenliye dönüşme onunda bu dünyadaki amacı ve ismini bulma serüveninin eşlik ediyoruz.
".... unutma, sakin ve huzurlu ortamlarda herkes dingindir. Önemli olan bu huzur bozulduğunda hissettiğin ve verdiğin tepkilerdir. " 
     Kitaba da ismini veren gezginname bölümünde ise yolu sihirli bir ormana düşen bir gezgin sayesinde çevremizin daha çok bilincine varıyoruz ve yaşadığımız her tecrübenin geleceğimizi nasıl şekillendirdiğine tanıklık ediyoruz.
"Kimsenin kimliğini isminle sınırlamasına izin vermemiş olacaksın. Kendini kendin oluşturacaksın."
   Son olarak lodosçu bölümünde ise bir ailenin yaşamından bir kesiti görürken dayanışma ve inancın önemini görüyoruz.
kozmokitap

" İster karada ağaç ol, ister denizde yelkenli , ister havada kuş ya da gökyüzünde bir yıldız. Sen nerede hangi formda olursan ol , özgür olmalısın. Nerede , ne şekilde olduğunun hiçbir önemi yok."
   Hepsi birbirinden bağımsız hikayeler gibi görünse de kitabın sonunda yazarın öyküleri nasıl bağladığını görünce şaşıracaksınız.

    Kitabı büyük bir heyecan ile okudum. Bu basit görünen hikayelerin arkasındaki derin anlamları , verdiği mesajları çok sevdim. Eminim okuyan herkes bu kitaba bayılacaktır.

kozmokitap



Kitabın Adı: Gezginname
Yazar: Çimen Erengezgin
Yayınevi: Yitik Ülke Yayınları
Sayfa Sayısı: 200



Sen de kendi farkındalık yolculuğuna hazır mısın?
Çünkü bu kitap, seni sana senin pusulanla yaklaştıracak. Kaybedilmiş değerleri tekrar hatırlatarak, hayata geçirilmesine ışık tutacak. Hiçbirimiz doğduğumuz günkü saflıkta kalmayız. Büyüdükçe kalbimizin sesi, aklımızın sesine yenik düşer. Kendimizi dünyanın maddi girdabına kaptırırız.
Zamanla girdabın içinden çıkma isteğiyle "Ben kimim?" sorusunu sormaya ve içimizdeki o saf çocuğun fısıltısını tekrar duymaya ihtiyaç hissederiz.
Sen de kim olduğunu merak etmeye başladıysan ya da farklı bir bakış açısı arıyorsan, bu kitap o soruya, çocuksu saflığın ışığında cevap aradığın için yazıldı.
 İçindeki güzelliğe pusula olsun diye...
                                                        ***
Şeftali Ağacı lafı hiç dolandırmadı, hemen sorusunu sordu
: "Bu dünyaya hepimizin bir geliş nedeni olmalı değil mi?" "Benim geliş nedenim ne olabilir acaba?"Serçe "Hepimiz zaman zaman bu soruyu kendimize sorarız. Ancak bazılarımız cevabını bulabilir. Evet, dünyaya gelişimizin bir amacı vardır ve her birimizin nedeni farklıdır. Ayrıca tüm canlıların bir de ortak nedeni vardır," dedi.
"Nasıl yani, hem hepimizin dünyaya geliş nedeni aynı, hem de farklı mı?" diye sordu Şeftali Ağacı."Benim geliş nedenimi de biliyor musun?"
"Bunu ancak sen bulabilirsin. Senden başka kimse bilemez," dedi Serçe.





9/03/2015

A'mak-ı Hayal -Filibeli Ahmet Hilmi

Eylül 03, 2015 1 Yorum
 
Kozmokitap
 Filibeli Ahmet Hilmi'nin 1908 yılında yazdığı zamanın ötesinde bir kitap A'mak-ı Hayal yani hayallerin ötesine yolculuk.  İncecik, şiirsel, etkisinden kurtulamayacağınız , tekrar tekrar okunası bir kitap .

"Bu kitabı hakikat aşkıyla yanan , akılla kavranamayacak konuları merak eden insanların zevkle okuyacağı kanaatindeyim."  Ahmet Hilmi
Kitapta iyi bir eğitim görmüş , iyi bir aileden gelen Raci arkadaşları eğlence ve içki alemleri ile vaktini geçirmektedir. Ancak Raci zamanla bir eksiklik hissetmeye başlar, aklında cevaplanmamış sorular vardır. Bu eksikliği ve soruları kitaplarla ya da çevresindeki insanlarla cevaplanamaz.
"-Çok tuhaf! 'Var' ile' yok' eşit olur mu? Mesela, ben şimdi 'var'ım. Fakat yarın 'yok' olacağım. Bu iki durum arasında fark yok mu?" dedim.
Deli, başını çevirdi ve kahkahayı patlattı,
-Vay! Sen 'var'sın ha! Acaba 'var' mısın?dedi."
Günün birisinde Raci mezarlığın kapısının açık olduğunu görür. Mezarlık bahçesinde tuhaf kılıklı birisini görür. Aynalı Baba. Aynalı Baba deli görünümlü bir velidir. Bu tanışma anından sonra Raci'nin de hayatı farklı bir yöne kayar.

"Çünkü insanların gözü, hakikati görme noktasında  arpacık soğanına benzer, dedi."
Her gün Aynalı Baba'nın yanına uğrar Raci. Beraber kahve içerler ne Aynalı Baba ney çalarken Raci hallerinde yolculuğa çıkar. Bu yolculukların her birisi farklı bir yere ve farklı bir kişilikle yapar. Her yolculukta sorularının yanıtlarını ya da hiçliği öğrenir. Bu hikayeler gizli anlamlar ve imgelerle doludur. 

Bu âlemde olan her şey benim sıfatımdır. Ben olmasam bir şey olmazdı.
Ben “hep”im, ya da “hiç”im.
Ben “hiç”im, ya da “hep”im.
Zaten “hiç” ve “hep” aynıdır, tek şeydir,
Fakat cahil insanlar aynı şeyi  iki farklı isimle anıyorlar. 

Kitabın birinci bölümünde Raci'nin arayışları ile başlar ve Aynalı Baba'nın ayrılması ile biter. İkinci bölüm Manisa Tımarhanesinde geçer.
"Sakın alem büyük bir tımarhane olmasın? " dedim kendi kendime. 
Toplumdan farklı düşündüğü ve konuştuğu için Raci tımarhanededir ve halinden memnundur. Kitabın genelinde Raci'nin hayaller alemine olan yolculuklarını anlatır. Raci bu yolculuklarda kendini ve tasavvufu anlar. Yine bu yolculuklarda farklı felsefecilerle yolları kesişir, Buda ile karşılaşır ve anka kuşunun sırtında evrende seyahate çıkar.

    Uzun lafın kısası bu kitabı okuyunuz.....


KozmokitapKitabın Adı: A'mak-ı Hayal
Yazar: Filibeli Ahmet Hilmi
Yayınevi: Kaknüs Yayınları
Sayfa Sayısı: 192 sf.
O sırada aklıma birdenbire parlak bir fikir geldi. Deli kıyafetine bürünmüş bir derviş olma ihtimâli bulunan Aynalı Baba ile ciddî meseleler hakkında konuşmak istedim ve dedim ki:"Sultanım! Sen, viranede gömülü bir hazinesin. Ben ise felsefeye susamış bir avareyim. Lütfen, ilminizden istifade etmeme izin verin. Verin elinizi öpeyim."
  Raci iyi bir eğitim görmüş, kendini yetiştirmiş, ancak fikri sorunlarını aşamadığı için bunalıma düşmüş, sorunlarını içki ve eğlenceyle unutmaya çalışan bir gençtir. Mezarlıkta tanıştığı Aynalı Baba aracılığıyla çeşitli ruhi deneyimler yaşar. Aynalı Baba, varoluş gerçekliğini kavramış, hakikat bilgisine ulaşmış, bu nedenle toplumdan uzaklaşmış, meczublara özgü giysi ve davranışlarıyla kendini perdelemiş, mezarlıkta yaptığı derme çatma kulübesinde yaşayan bir bilgedir. Ney müziği aracılığıyla uyuttuğu Raci'ye yaşattığı düşler, Raci'ye sorunlarının çözümünü, diğer bir deyişle hakikat bilgisine ulaşmanın yollarını gösterir. Ruhi deneyimlerinde Hintli bir çocuk, İstanbullu bir müezzin, Çinli bir öğrenci, tek kollu, tek bacaklı, tek gözlü bir yaratık olan Raci'nin serüvenleri; Zerdüşt, Buda gibi ünlü kişilerin, perilerin ve ejderhaların eşliğinde gerçek üstü kentlerde geçer

9/01/2015

Çekiliş Sonucu - Gezginname

Eylül 01, 2015 3 Yorum
Kozmokitap

  Merhaba , Gezginname kitabı için yaptığım çekiliş sonlandı. Toplam 6 arkadaş çekilişe katıldığı için sonuçları kontrol etmem uzun sürmedi Bu nedenle sonucu erken açıklamak istedim. Kazanan Elif Karakoç oldu. Kendisine hemen mail atıyorum. Bana bir hafta içerisinde dönmez ise maalesef hakkını kaybedecektir.


Sevgiler♥

kozmokitap

Web sitemizdeki fotoğrafların, yazıların izin alınmadan kopyalanması, yayınlanması, alıntı olduğu ve kaynağı belirtilmeden bir takım amaçlar için kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri yasasına aykırıdır. İzin alınmadan kopyalanan resim ve yazılarımızla ilgili dilekçe ve dava açma hakkımız saklıdır.