2/28/2020

Udi-Kadınların Hafızası - Fatma Aliye

Şubat 28, 2020 5 Yorum
Udi-Kadınların Hafızası - Fatma Aliye

   İlk Türk Kadın Romancı olan Fatma Ailye'ye hiç yabancı değiliz aslında . 50 TL'nin üzerinden gülümseyerek bize bakan kadın Fatma Aliye'dir . Kadın hakları savunucusu da olan Fatma Aliye , kitaplarında genellikle kendine güvenen kadınları anlatır.

 Udi kitabının da başkarakteri ünlü bir udi olan Bedia'dır . Musikiyi seven ve keman çalan bir babanın en küçük kızı olan Bedia da doğuştan musikiye düşkündür . Küçük yaşlarda kanun çalmaya başlayan Bedia sonra kemanı öğrenmiş sonra da hayatı boyunca vazgeçemeyeceği ud ile tanışmıştır . Kızının evlenmesini istemeyen babası hastalandıktan sonra yaşı geldi denilerek Bedia evlenmiştir. Eşi ile ilk zamanlar çok mutlu olmuşlar ve birbirlerini çok sevmişlerdir . Sonraları ise eşi eve geç gelmeye bazen de gelmemeye başlamıştır ...

  Udi kitabında Fatma Aliye Bedia'yı , yaşamını , duygularını , ayakta kalma çabalarını anlatıyor . El üstünde büyüyen bir kızın hayatın kötü tarafıyla karşılaşması sonucu bununla baş etme çabasını ve kendi kendine bakabilme gücünü bulmasını anlatıyor . Günümüzde denir ya mesleği bir kadının altın bileziğidir diye . Bedia'yı da kurtaran "ud " u oluyor aslında . Bu romanı  okuduktan sonra  kızların okuyup meslek sahibi olması gerektiği gerçeğini bir de ben vurgulamak istiyorum . Gelecek neler getirecek belli olmaz . Her durumda çocuğumuzun yanında da olamayız , ölümlü dünya . Çocuklarımızı kendilerine yeter hale getirmeliyiz.

Udi-Kadınların Hafızası - Fatma Aliye


 Fatma Aliye'nin Udi romanı ilk olarak 23 Mart 1899-27 Nisan 1899 tarihleri arasında 35 parça halinde İkdam gazetesinde tefrika edilir. Aynı yıl İkdam Matbaası tarafından kitap olarak basılır . Turkuvaz Kitap tarafından basılan ve benim okuduğum bu kitap Udi'nin kitap halinin latin harflerine çevirisidir. Kitapta bilinmeyen kelimelerin günümüzdeki karşılıkları sayfa sonlarında dipnot olarak verilmiştir. Bu durum  başta zorluk çekerim diye düşünmeme rağmen kitaba okumaya başladığım andan sonra çok rahat okudum . Bir zorluk çekmedim  ve kitabı yarım günde bitirdim.

 Bedia'nın yaşamı ve yaşadıkları yanında müzik ve musikiye bolca değinen yazar o dönemde günlük yaşamda musikiye verilen değeri de gözler önüne serer. Bunun haricinde aşk , tutku ve bağlılık ilişkisini de sorgular bir nevi . Yaşadıklarına göğüs germesine , ne olursa olsun kocasını çok sevmesine rağmen kadınlık gururunu hiçe sayamayacağı durumda kalan bir kadının nasıl davranması gerektiğini de göstermek ister yazar Bedia üzerinden . Gösterirken de okuyucuya sorar bir nevi " sen olsan ne yapardın?" ... Bu soruya günümüz şartlarında cevap vermek daha kolay bana göre. 1900'lü yılların başında yaşadığınızı düşünerek cevap vermeyi deneyin bir de ...

Yazarın kalemi ile ilk defa tanıştım ve çok sevdim kendisini . Yazarın iki kitabı daha var bende. Sıra o kitapları okumakta.







Udi-Kadınların Hafızası - Fatma Aliye
Kitabın Adı :Udi-Kadınların Hafızası
Yazar :Fatma Aliye
Yayınevi :Turkuvaz Kitap
Sayfa Sayısı :144


İlk olarak 1899’da yayımlanan Udi romanında Fatma Aliye, okurlarına Şam ve İstanbul’un kültürel ortamlarından kesitler sunuyor. Müzisyen bir kadın olan Bedia’nın hikâyesi aracılığıyla müziğin tutkuyla deneyimlenmesini ve nasıl bir eğlence aracına dönüştürüldüğünü takip edebiliyoruz. Bedia’nın müzik ve aşkla sınanan hayatı aracılığıyla geçmişte yaşanmış benzer kadın deneyimlerine de atıfta bulunuluyor. Üstelik rakip olarak sunulan ve bambaşka hayat tarzları olan kadınların birbirini anlama imkânı da vurgulanıyor.





Fatma Aliye Kimdir ? 

Udi-Kadınların Hafızası - Fatma Aliye 1862’de İstanbul’da doğdu. Ahmet Cevdet Paşa ve Adviye Rabia Hanım’ın kızıdır. Babasının görevleri vesilesiyle Halep, Yanya, Şam ve Beyrut’ta da yaşayan Fatma Aliye 1878’de Kolağası Faik Bey ile evlendi. İlk olarak George Ohnet’nin Volonté romanını Meram adıyla ve “Bir Kadın” imzasıyla Türkçeye çevirdi. 1891’de Ahmet Mithat ile ortaklaşa yazdıkları Hayal ve Hakikat romanını da “Bir Kadın” imzasıyla yayımladı. 1893’te Ahmet Mithat kendisinin yazarlık serüveniyle ilgili Fatma Aliye yahut Bir Muharrire-i Osmaniyenin Neşeti kitabını yayımladı. Kendi adıyla yazdığı ilk romanı Muhadarat da bu yıl basıldı. 1895’ten itibaren kardeşi Emine Semiye, Nigâr Hanım, Makbule Leman, Fatma Fahrünnisa gibi kadın yazarlarla Hanımlara Mahsus Gazete’yi çıkardı. Bu dönemde Refet, Udi ve Levayih-i Hayat romanları da art arda geldi. Müslüman kadınların kendi zamanındaki ve geçmişteki durumlarına, erdemlerine ve sorunlarına dair Nisvan-ı İslam, Namdaran-ı Zenan-ı İslamiyan ve Taaddüt-i Zevcât’a Zeyl eserlerini yayımladı. 1900 sonrası üretkenliği azalsa da 1908 sonrasında tekrar yayın faaliyetine başladı. Son romanı Enin 1912’de yayımlandı. 1916’da çıkan Ahmet Cevdet Paşa ve Zamanı eserinden sonra 1936’daki vefatına kadar başka eseri basılmadı. Feriköy Mezarlığına defnedilmiştir.

                                                     

2/27/2020

Bir Yolculuktur Aşk - Betül Ak Örnek

Şubat 27, 2020 2 Yorum
Bir Yolculuktur Aşk

"Alın yazısı yolcu olmaksa insanın; yollar yuva, yolculuk da ekmek gibi oluyor."

Tesadüflere inanır mısınız bilmem . Ben inanmam . Bu hayatta her şeyin ve her olayın bir sebebi vardır . Bu kitapla da tanışmamızın tesadüf olduğunu düşünmüyorum . Tam ben de kendime biraz daha vakit ayırmaya , kendime yeni yollar çizmeye karar vermişken "Bir Yolculuktur Aşk " ile yollarımızın kesişmesi belki de bir işarettir.

"Kendini okyanusta bir damla sanma
Damlanın içinde kocaman bir okyanussun " diyen Mevlana'nın sözleri ile  karşılıyor kitap bizi . Bu söz aslında kitabın bir özeti de sayılabilir . Kendini tanımak ve anlamak için yola çıkan Elif'in aslında ne derin olduğunu anlatıyor .

Bir Yolculuktur Aşk - Betül Ak Örnek


Kitapta anlatıcımız ve baş karakterimiz Elif. Elif bir anneye sahipken annesiz kalmış bir kız . Babasını kaybettikten sonra annesini de kaybetmiş bir anlamda. Yalnızlığını kitapları ile , onları okuyup anlayarak hafifletmeye çalışıyor . Bir gün pencereden bakarken bir adam görüyor ve gönlü çağlayan misali akıyor ona . Adını bilmediği birisini insan sevebilir mi? Elif seviyor . Bir gün bu adam gelmez olunca Elif'in de içi içine sığmıyor ve sırt çantası ve kedisi ile yollara düşüyor . Bu yolculuk her ne kadar farklı mekanlara olsa da aslında Elif bu yolculukta kendi içine yolculuk yapıyor  , kendini daha iyi tanıyor , etrafı ve canlıları gözlemliyor , düşünüyor ve hatırlıyor . Pişiyor bir nevi...

  Elif bu yolculukta kendisini yalnız zannediyordu , oysa her adımında ben de okuyucu olarak eşlik ettim ona . Elif hiç yalnız kalmadı . Onun yolculuğunu okumak ve düşüncelerine misafir olmak çok güzeldi . Bu düşüncelerde yaptığı alıntılar , anlattığı masallar yaptığı çıkarımlar çok hoşuma gitti.






Bir Yolculuktur Aşk Kitabından Alıntılar :

"Gerçekten neydi mutluluk? Son model bir araba mı, bugün de karnını doyurabilmek mi? Deniz manzaralı bir villa mı, tek odanın içinde toplanıp sıcacık sohbetlerin edildiği bir ev mi? Sevgilinin seni her gün hediyelere, romantik sözlere boğması mı, başını omzuna dayandığındaki huzur mu? Mükemmel bir bedene sahip olmak mı , farklılıklarını sevmek mi?
  Sahi neydi mutluluk? Kariyer yapacağım diye paralanmak mı, insanlığa faydalı olmak mı ? Son model teknolojik cihazları kullanmak mı , yolda karşılaştığın biriyle içtenlikle sohbet etmek mi? Çılgınlar gibi alışveriş yapmak mı, çok sevdiğin ayakkabıyı sonunda alabilmek mi? Kalabalık olmak mı, yoksa iç dünyanda huzur bulmak mı? "
"İçinde korku ve umut birleştiğinde kanatlarını çıkar . Umut etmekten korkarsan uçamazsın."
"... cesaretsizliğin sonu bazen koca bir ömrü 'keşke' lerle geçirmektir."
"Kurduğun düzen ufak bir olayla darmadağın olabilir , bu sebeple dünyanın maddeselliğine bağlanma ve sona gelenlerin bir gün gideceği gerçeğini severek yaşa."
"Asla küçük görüp vazgeçme , bazen bir kum tanesi , bazen bir yağmur damlası , kimbilir belki bazen de bir karınca vasıtasıyla iletişim kurar Yaradan . Yeter ki sen her an bekleyişte , her an arayışta ol."
"... hayatında bir dönüşüm istiyorsan önce kendini değiştirmeye başlayacaksın."
"Ey güzel su , selam sana! Yaratıldığın yerden getirdiğin nur ile temizle bedenimi , şifalandır ruhumu."




Bir Yolculuktur Aşk - Betül Ak Örnek
Kitabın Adı :Bir Yolculuktur Aşk
Yazar :Betül Ak Örnek
Yayınevi :Hayykitap
Sayfa Sayısı :256


Kendini okyanusta bir damla sanma
Damlanın içinde kocaman bir okyanussun
“Seni kendime sakladım. Elimin değmediği ellerini ve dokunamadığım saçlarını usulca yüreğimin rafına kaldırdım.
Yürüdüğüm yolların sana çıkması için değil, bir gün seninle birlikte yürümek için bekledim tüm duraklarda.
Sevdiğin olmak için değil, seni seven olmak için adadım ömrümü.

Koltuğun en rahat yerini, masanın başındaki sandalyeyi sana ayırdım. Sakallarını, gözlerini ve ellerini başka kimse görmesin diye gecenin karanlığıyla örttüm de hepsini kendime sakladım.
Bu dünyadaki cennetimizi sonsuzluğa taşımak için ahretlik bir tutkuyla sevdim seni.
Seni, kendime sakladım. Hangi yağmurda ıslanıp üşüdüysen, ısıtmak için seni, yüreğimin yangınını sensizlik çırasıyla ateşledim.
Seni gönlüme yakıştırdım, niyet ettim sonsuza kadar kendimi sana saklamaya.”
Günlük duyguların, geçici heveslerin, anlık iltifatların hüküm sürdüğü değil, ebedî güzelliklerin barındığı “biz” mabedine dönüşü anlatan çarpıcı bir aşk hikâyesi.
Ömür denilen seyrüseferde kâinatın işaret ettiği mesajların ışığında kendini keşfetme arayışı ve tevafukların izinde bir hakikat yolculuğu…

Canı yanacak diye korkan niyet etmeden dönsün yolundan.



                                                     

2/26/2020

Merhametli Gerçek - Kendra Elliot

Şubat 26, 2020 0 Yorum
Merhametli Gerçek -  Kendra Elliot

   Kendra Elliot'ın Mercy Kilpatrick serisinin ikinci kitabı Merhametli Gerçek . Serinin ilk kitabı Merhametli Ölüm'ü yaklaşık bir yıl önce okumuştum. Devamını sabırsızlıkla bekliyordum ki nihayet basılınca aldım fakat okumam biraz zaman aldı ...

Merhametli Ölüm kitabında geçen olaylardan sonra iki ay geçmiştir. Mercy ailesinin olduğu kasabaya yerleşmiş ve oradaki FBI bürosuna bağlı olarak çalışmaktadır . Polis şefi Truman ile olan ilişkileri de ağır aksak ilerlemektedir. Ailesinin bazı fertleri ile görüşse de henüz hepsi onu kabul etmemiştir . Yeğeni Kaylie 'de artık Mercy ile yaşamaktadır .

  Kasabada bazı ufak tefek yangın çıkmıştır . Başta gençlerin yaptığı düşünülse de son yangında iki polisin vurularak öldürülmesi sonucu olayın boyutu değişmiş olaya FBI dahil olmuştur. Mercy bu olayda Truman ile beraber çalışacaktır . Polis katillerini ararken bir sonraki yangında bir ceset daha bulunması ile olaylar karışık bir hale gelecektir...

 Kasabanın çoğu gibi Mercy ve ailesi de kıyamet hazırlıkçısıdır . Filmlerde denk gelmişsinizdir bu tür insanlara . Olacak felaketlere önceden hazırlanırlar. Bahçelerinde ya da ıssız bir bölgede bir kulübe ya da yer altında bir sığınak yaparlar ve gerekli olacaklarını düşündükleri her türlü eşya ve gıda maddesini buraya depolarlar. İlk duyduğum ve okuduğumda bana oldukça tuhaf gelmişti bu durum . Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? İnsan bir noktaya kadar her şeye hazırlıklı olamalıdır fakat bu insanların aşırıya kaçtıklarını düşünüyorum ben .

 Kitabı severek okudum ben . Sırf olay ve araştırmaya dayanmayan olayların ve çalışanların insani boyutlarını da kurguya ekleyen yazarları seviyorum. Kendra Elliot da böyle bir yazar. Bu seri de benim severek okuduğum bir seri oldu . Şimdi devam kitaplarını sabırsızlıkla beklemek kaldı geriye.




Merhametli Gerçek -  Kendra Elliot
Kitabın Adı :Merhametli Gerçek
Yazar : Kendra Elliot
Serisi :Mercy Kilpatrick  #2
Yayınevi :Salon Yayınları
Orjinal adı :Merciful Truth
Çevirmen :Zeynep Eski
Sayfa Sayısı :400

MERCY KILPATRICK, DÜNYASI YANARKEN ALEVLERDEN KURTULABİLECEK Mİ?
Amazon Charts ve Wall Street Journal En Çok Satanlar Listesinden
Hayatta kalma uzmanı bir ailede yetişen FBI ajanı Mercy Kilpatrick, her zorluğun üstesinden gelebilmektedir. Hatta eve döndüğünde, ona karşı olan düşmanca davranışların bile. Ancak Eagle’s Nest, Oregon taşra toplumunda karmaşaya neden olan tek kişi, o değildir. İlk başta gençlerin yaptıkları eşek şakası olarak düşünülen yangınlar, iki polis memuru cinayetinin de olaylara eklenmesiyle, ölümcül bir olay silsilesine dönüşür. Mercy, Polis Şefi Truman Daly ile birlikte, artık bir katil olan kundakçının peşine düşer.

Ailesi ve toplum üyeleri tarafından dışlanan Mercy, herhangi bir ipucu bulabilmek için kulağını dört açmak zorundadır. Bulunduğu bölgede, devlet karşıtı milis hareketlerinin oluşmaya başladığı söylentilerini duyması çok zaman almaz. Eğer kundakçı onların arasından biriyse, Mercy onu ortaya çıkarmaya kararlıydı. Yoksa araştırmalarının sonucunda şok edici bir sırla karşılaşan Mercy’nin çılgın bir adamı avlama çabaları, iç hesaplaşmaya mı dönecektir?


Kendra Elliot Kimdir?

Kendra Elliot
Nancy Drew , Trixie Belden ve Laura İngalls Wilder gibi klasik kadın kahramanlardan etkilenen Kendra Elliot , her zaman kitap okumaya doyamatan bir okuyucu olmuştur . Şu anda Wall Street Journal'ın en çok satan yazarı olan Kendra , Daphne du Maurier Romantik Gizem/Gerilim ödülünü üç kez kazanmıştır . Ayrıca , Uluslararası Polisiye Yazarları finalisti ve Romantic Times 'da En
İyi Romantik Gerilim finalisti olmuştur .

 Kendra Elliot halen kocası ve üç kızı ile birlikte yaşadığı , yağmurlu Kuzeybatı Pasifik'te doğmuş ve büyümüştür. Yazar ve eserleri  hakkında daha fazla bilgi almak ve iletişim kurmak için sitesini
➡ https://www.kendraelliot.com/ ⬅  ziyaret edebilirsiniz.



Yazarın Okuduğum Diğer Kitapları :

* Merhametli Ölüm ( Mercy Kilpatrick  #1 )




                                                     

2/24/2020

Aşık Şeytan - Jacques Cazotte

Şubat 24, 2020 3 Yorum
Aşık Şeytan

 Jose Luis Borges'in hazırladığı Babil Kitaplığı serisinin dördüncü kitabı Aşık Şeytan . Bu seri sayesinden bir kez daha yeni bir yazarla tanışmış oldum : Jacques Cazotte,  Kitap da sadece ismi sayesinde bile meraktan okutturacak cinsten .

1700' lü yıllarda yazılan kitabı yazar  Lesage'ın Le Diable boiteux'nün ( Topal Şeytan ) antitezi olarak yazmıştır . Aşık Şeytanı yazdıktan sonra "kahin " olarak kazandığı şöhret, ona kendi ölümünün ve terörün haberini aldığı yakıştırmasında bulunulmasına sebep olmuştur. Yetmiş yaşını dolduran Cazotte'nin hayatı idam cezasıyla  son bulur .

Yirmi beş yaşındaki yüzbaşı Alvaro arkadaşları ile inatlaşma sonucunda ruh çağırır . Arkadaşları özellikle Beelzebub'u çağırmasını söylerler o da çağırır .

 Gelen yaratıktan  başta korksa da hemen kendisini toparlayıp korkusunu yener ve onu kontrolü altına alır . Gelen yaratık güzel bir kadın kılığına bürünmüştür  .

 Alvaro bu yaratığı en kısa zamanda göndermek istese de yapamaz . Güzel bir kadının cilvesi ve gözyaşları onu engeller .  Alvora bu yaratıktan korkup çekinmekte aynı zamanda da çok etkilenmektedir. Gelen kişi ise Alvaro'ya aşık olduğunu  , ona ve korumasına muhtaç olduğunu söylemektedir .



 Alvaro nasıl bir karara varır ? O mu şeytanı kontrol eder yoksa şeytan onu kandırır mı ?? Kitapta okuyarak öğreniyoruz . İnce bir kitap olduğu için çok çabuk bitiyor zaten . Kitabı yazıldığı yüzyıl çerçevesinde değerlendirdiğinde oldukça başarılı ve eğlenceli buldum .





Aşık Şeytan Kitabından  Alıntılar :

" Siz sahtekarların en maharetlisi , en kurnazısınız. Aşktan bahsediyorsunuz , aşkın imgesine bürünüyorsunuz , aşkı zehirliyorsunuz ."

" Dünyada tesadüf diye bir şey yoktur . Dünyada her şey daima ancak rakam bilimiyle anlaşılabilecek zorunlu kombinasyon dizilerinden oluşmuştur ve oluşacaktır ."

" Fakat insan hayatı rüya değil de nedir ? Ben başkalarından daha olağanüstü bir rüya görüyorum , hepsi bu ."

" ... insanlardaki kibir başka hazların peşinde koşmadan edemiyor."

"Düşman , sadık bir şekilde ve doğru tercihlerle doğayı taklit ediyor , hoşa giden yeteneklere başvuruyor , zekice eğlenceler düzenliyor , tutkuları son derece çekici bir dille konuşturuyor. Hatta belli bir noktaya kadar erdemi bile taklit ediyor."


Aşık Şeytan - Jacques Cazotte Kitabın Adı :Aşık Şeytan
Yazar :Jacques Cazotte
Hazırlayan : Jorge Luis Borges
Yayınevi : Kırmızı Kedi Yayınevi
Orjinal adı :Le Diable amoureux
Çevirmen :Berna Günen
Sayfa Sayısı :124


"Atalarımızın ruhları arasında yaşıyoruz; gözle görülmez dünya etrafımızı sarmakta... Düşüncelerimizde yaşayan dostlarımız durmaksızın ve teklifsizce bizlere yaklaşmakta... İyiyi ve kötüyü, iyileri ve kötüleri görebiliyorum, ancak insanlarla ilgili öyle bir kargaşa var ki, onlara baktığımda, ilk andan itibaren kimin gerçekten iyi ya da kötü olduğunun ayırdına varmayı her zaman başaramıyorum... Bu sabah bizleri Kutsal Ruh'un bakışları altında toplayan dua sırasında salon tüm zaman ve tüm ülkelere ait canlı ve ölü bedenlerle o denli doluydu ki, yaşamla ölümü ayırt edemedim; garip bir kargaşa ama aynı zamanda harika bir gösteriydi."
-Jorge Luis Borges-






Jacques Cazotte Kimdir ?

Jacques Cazotte
1719 yılında Bourgogne’lu burjuva bir ailenin çocuğu olarak Dijon’da doğdu. Burada Cizvit eğitimini tamamladıktan sonra Paris’e yerleşti ve ilk eserlerini yazmaya başladı. Bir süre Karayipler’deki bir Fransız sömürgesinde kralın hizmetinde bulunsa da 1763’ten itibaren kendisini edebiyata adadı. 1772’de Fransız fantastik yazınının öncülerinden biri olarak tanınmasını sağlayan Âşık Şeytan’ı kaleme aldı. Yaşamının sonlarında Hıristiyanlığın ezoterik bir yorumunu yapan mistik Martinizm akımına yakınlaştı. Fransız Devrimi karşıtı görüşleri nedeniyle 1792’de tutuklandı ve giyotinle idam edildi.





                                                     

2/23/2020

Ne İzledim? #1

Şubat 23, 2020 2 Yorum

  Merhaba , bu oldukça uzun bir yazı olacak baştan belirteyim. Ne zamandır izlediğim filmleri yamak istiyordum fakat hayat koşturmacası hep bana engel oldu . Ben de ayrı ayrı yazmaktansa bir yazıda hepsini yazmaya karar verdim . Umarım sıkılmadan okursunuz .

I'll  Follow You Down ( Peşini Bırakmayacağım ) 

 
I'll  Follow You Down Zaman yolculuğu gibi bilim kurgu ve fantastik filmler ve kitaplar her zaman ilgimi çekmiştir. Bu filmi de eşim ve kızım seyretmiş bana anlatmışlardı tam senlik diye . Zaman yolculuğu konusunu sevmeyen eşim bile filmden etkilenmiş. Ben de ergenlerin okulu açılıp evde yalnız kalınca aklıma geldi ve filmi seyrettim. Filmin başrol oyuncularından birisi X-Files serisinde Dana Scully'i canlandıran Gillian Anderson . 2014 Amerika yapımı olan film drama , gizem ve bilim kurgu türünde. 1 saat 33 dakika sürüyor film. Seyrederken hiç sıkılmayıp ilgiyle seyrettiğimi söyleyebilirim. Hatta sonunda gözümden birkaç damla yaş da kaçmış olabilir .

Filmin konusundan kısaca bahsedersem ; bir iş gezisine giden bilim insanı birden ortadan kaybolur . Geride kalan eşi ve oğlu ona ne olduğunu öğrenemezler ve bu belirsizlik hayatlarında onarılamaz izler bırakır . 12 yıl sonra ne olduğunu öğrenmek için belki de bir yol olduğunu öğrenir oğlu.

  Sürükleyici ve güzel bir filmdi .

1917 

1917 Adını çokça duyduğum bol ödüllü bir film 1917 . BAFTA ( Britanya Film ve Televizyon Sanatları Akademisi )  Ödüllerinden en iyi film ve en iyi Britanya filmi ödülü , 77. Altın Küre Ödüllerinden en iyi film ödülü 1917 filmine verilmiştir .  Yönetmen Sam Mendes de en iyi yönetmen ödülü almıştır  . Ödüllü filmlerin çoğunu sevmem açıkçası . Fakat bu film aldığı ödülleri sonuna kadar hak etmiş diyorum. Tarihi ve dram türünde olan film 1 saat 59 dakika sürüyor.

Birinci Dünya Savaşı sırasında iki Britanya askeri çok önemli bir mesajı iletmekle görevlendirilirler. Bu mesaj zamanında iletilirse 1600 askerin hayatı kurtulacak yoksa bir tuzağa düşeceklerdir. Bu iki askerin yapacağı yolculukta izleyici olarak bizde eşlik ediyoruz.

Çok fazla savaş , ateş ve vahşi sahneler olmadan duygusal ve savaşın kötü taraflarını yansıtan ailece izlenebilecek bir film yapmışlar. Benden tam puan aldı .


Joker

Joker Joker' i ve Batman'ı pek sevmem aslında . Fakat bol ödüllü bir film olduğunu öğrenince ailece film gecesi yapıp seyredelim dedik . Todd Phillips 'in yönettiği film drama türünde ve 2 saat 2 dakika sürüyor . Başrollerde ise Joaquin Phoenix, Robert De Niro var.

 Filmde Batman'den hatırladığımız Joker'in nasıl joker haline geldiğini anlatıyor film. Annesi ile birlikte yaşayan başarısız ve psikolojik sorunları olan Arthur'un hayatı anlatılıyor . Nasıl çaresiz olduğu , çevresindekiler ve özellikle annesi ve geçmişinin ortaya çıkması Arthur'da patlama yaratıyor ....

  Oyunculuk olarak muhteşem bir film olduğunu söylemeliyim . Arthur karakterini oynayan oyuncu rolünün tam hakkını vermiş . Fiziksel görüntü ve mimikler , hareketler gerçekten muhteşemdi.





Karlar Ülkesi 2 ( Frozen 2 )

Karlar Ülkesi 2 ( Frozen 2 ) Animasyon türünde olan film 1 saat 44 dakika sürüyor . Karlar Ülkesi 1 i de seyretmiş ve çok sevmiştim . Animasyon filmleri ailece çok seviyoruz. Bu filmi de yine çok sevdim.

İlk filmin üzerinden zaman geçmiş ve herkes mutludur . Sadece Elsa'nın kafasında bazı sorular vardır . Neden onun güçleri vardır ? Bu sorunun cevabını bulmak için bir yolculuk yapmaya karar verir ve bu yolculuk tek başına olmalıdır .

Yine bol hareketli ve dostluk ve yardımlaşmanın önemi vurgulayan güzel bir filmdi.









Malefiz : Kötülüğün Gücü 

Malefiz : Kötülüğün Gücü
Başrolünü Angelina Jolie'nin oynadığı Malefiz : Kötülüğün Gücü fantastik macera türünde ve 1 saat 59 dakika sürüyor .

 Malefiz filminin devamıdır film . Malefiz ve Aurora mutlu bir şekilde yaşamlarına devam etmektedirler . İnsanlar ve periler  görünüşte birbirlerine alışmışlardır . Aurora aşık olmuş ve evlenmeye karar vermiştir . Ulstead krallığı ve Moors , iki komşu düğün için hazırlıklara başlar. Ancak işler düşünüldüğü gibi gitmez. Malefiz ve Aurora 'yı zorlu günler beklemektedir .

 Görüntüler ve oyunculuk bakımından harika bir filmdi. Filmin ortalarında Aurora'nın Malefiz'e olan tavrı beni sinir etti. En çok eleştirdiğin konu o oldu . Ne olduğunu söylemiyorum izleyip görün :D





Togo

Togo
Aile- macera türünde olan filmin başrolünde Yeşil Cinden hatırlayacağımız Williem Dafoe var.Togo, kasabayı etkisi altına alan salgının tedavi edilmesi için zorlu bir yolculuğa çıkan bir adam ve köpeğin hikayesini konu ediyor. Ölümcül bir salgın Alaska’nın Nome kasabasını etkisi altına almıştır. Tek tedavi imkanı 600 mil ötedeki kasabadadır. Kasabada bulunan antitoksin serumun getirilmesi gerekir ancak bu pek de kolay bir iş değildir. Kasaba halkı, serumun getirilebilmesi için köpek eğitmeni olan Leonhard Seppala’dan yardım ister. Yardım etmeyi kabul eden Leonhard Seppala, cılız görünümlü, yaşlı bir Sibirya kurdu olan Togo ile birlikte yola koyulur. Togo'yu yavru olduğu dönemden beri tanıyan Seppala'nın eşi Constance, Togo’nun her koşulda cesaret ve sadakat göstereceğinden emindir. Serumun bulunduğu kasabaya adım adım yaklaşan Seppala ve Togo, yolculuk sırasına korkunç bir fırtınayla karşı karşıya kalır. -70 dereceye varan soğukta Togo ve Seppala büyük bir yaşam mücadelesi verecektir.

  Film gerçeklere dayandığı için beni çok etkiledi. Özellikle Togo ... Bayıldım bu köpeğe . Filmden sonra hemen eşime bahçeye bir köpek alalım ama Togo gibi olsun dedim... Olumsuz hava koşulları ve orada yaşayan insanlar . Bazen düşünüyorum da öyle bir ortamda yaşamak istemezdim . Ben kesinlikle sıcak hava insanıyım . Ama zorunluluklar gerektirirse ne yaparım bilemiyorum .

Seni Hala Görüyorum ( I Still See You )

Seni Hala Görüyorum ( I Still See You ) Mistik , gerilim türünde olan film 59 dakika sürüyor. Daniel Waters'ın " Break My Heart 1000 Times " adlı romandan uyarlanan filmin başrollerinde Bella Thorne ve Richard Harmon var. Bir patlama olmuş ve bu patlamadan sonra ölenler kısa süreli döngüler halinde görünür olmuşlardır . İnsanlar bu döngülerle yaşamaya alışmışlardır . Onlar yokmuş gibi davranırlar. Olaydan 10 yıl sonra olanları izliyoruz filmde . Roni arkadaşı ile birlikte bu döngüleri araştırırken bambaşka bir olayın merkezinde kalırlar .

 Gerilim dolu farklı bir filmdi. Filmin başından beri söylediklerim hep gerçekleşti . Yine kötü adamı ilk dakikadan buldum . Kötü adamı bulsam da olay örgüsünü seyretmekten keyif aldım .

                           







                                                     

2/22/2020

Hayalperestler ve Günahkarlar - Matthias Göritz

Şubat 22, 2020 2 Yorum
Hayalperestler ve Günahkarlar

  Matthias Göritz'in Robert-Gernhardt Ödülü’nü alan romanı Hayalperestler ve Günahkarlar farklı bir kitap.  Nasıl farklı derseniz roman röportaj ekseninde ilerleyerek sinema dünyasını gözler önüne seriyor. 

Ünlü prodüktör Erlenberg' in Tarantino’ya tokat attığı konuşulmaktadır. Bu olayın perde arkası bilinmemektedir . Bu olayı öğrenmek için bir gazeteci Erlenberg ile röportaj yapacaktır.  

  Röportajda gidişatı belirleyen gazeteci değil Erlenberg olur.  Sinema sektörü , yaşadıklarını , hissettikleri ve özellikle de yeni filminden söz eder.  Başrolde Nicole Kidman vardır... 

  Kitap boyunca gazeteci ve Erlenberg ara ara röportaj yaparlar   . Bu diyaloglarda daha doğrusu Erlenberg'in anlatımları ile film vizyona girmeden neler yapıldığı, izleyicinin dikkatini çekmek için yapılanlar , sinemanın tarihi , siyaset , soykırım gibi farklı konuları okuyoruz.  Gazeteci de bir türlü istediğini tam olarak alamıyor . Peki kitap sonuna kadar alamıyor mu derseniz okuyup görün derim; ) 

  Yavaş olarak okunan kitap farklı konu ve anlatım tarzı ile dikkatimi çekti . İlgiyle okudum kitabı. 





Hayalperestler ve Günahkarlar -  Matthias Göritz
Kitabın Adı :Hayalperestler ve Günahkarlar
Yazar :Matthias Göritz
Yayınevi :Yitik Ülke Yayınları
Orjinal adı :Träumer und Sünder
Çevirmen :Yasemin Yelbay Yılmaz
Sayfa Sayısı :224


Matthias Göritz’in Robert-Gernhardt Ödülü’ne layık görülen romanı Hayalperestler ve Günahkârlar

Türkçede… Sürükleyici sinema romanı Hayalperestler ve Günahkârlar bir film için perde arkasında yaşananları heyecanla önümüze seriyor.

Genç bir gazeteci, Alman sinemasının önemli figürlerinden biriyle bir röportaj yapma şansı yakalar, bu kişi, artık yaşlanmakta olan ve sektörün renkli simalarından biri olan bir yapımcıdır. Yapımcı, büyük bir hastalık ile mücadele etmektedir, bütün fikirlerini ve mal varlığını İkinci Dünya Savaşı’nın nasıl asılsız bir hikâyeye dayandırılarak çıkarıldığını anlatan “Gleiwitz“ adlı filme yatırmıştır. Ridley Scott’un rejisör koltuğunda olduğu bu filmde başrolü Nicole Kidman oynayacaktır. Proje çeşitli engelleri aşmaya çalışır ve basın film hakkında ön bilgi elde edebilmek için baskıyı gittikçe artırırken yaşlı adam genç röportajcı ile bir kedi-fare oyunu oynamakta, genç adam ise bu işten kendi çıkarlarına uygun bir sonuç elde etmeyi ummaktadır. Gerçekten Tarantino’ya tokat atmış mıdır? Ancak yapımcının hayatındaki sırlar zamanla bir bir ortaya çıkarken yaşlı adamla röportajcı arasında daha sonra bambaşka bir yöne evrilecek bir yakınlık da doğmaya başlar. Bu sürükleyici ve canlı diyalog romanında Matthias Göritz alışılmadık bir baba-oğul hikâyesi etrafında sinema endüstrisinde sanatın, izleyici kitlelerinin ve gerçeğin yerini heyecanlı bir üslupla sorguluyor.




Matthias Göritz Kimdir?

1969 yılında Hamburg’da doğdu. Felsefe ve edebiyat bilimleri eğitimini tamamladıktan sonra uzun süre Moskova, Paris, Şikago ve New York’ta yaşadı. 2001 yılında ilk şiir kitabı Loops yayımlandı. İlk romanı Der kurze Traum des Jakob Voss‘la (2005) Hamburg Edebiyat Ödülü, Bayern Radyosu Jüri Ödülü ve Mara Cassens Ödülü’ne layık görüldü. 2006 yılında ikinci şiir kitabı Pools yayımlandı. Göritz bu şiirlerle Aşağı Saksonya İkinci Kitap Ödülü’ne layık görüldü. Yazar 2008’de Varşova Haiku Yarışması’nı kazandı. 2011 yılında Robert Gernhardt Ödülü’ne layık görüldü. 2013 yılında Hayalperestler ve Günahkarlar adlı romanı yayımlandı. 2014’te ise William Gass Ödülü’ne sahip olan ilk kişi oldu. Matthias Göritz ABD St. Louis Washington Üniversitesi’nde yaratıcı yazarlık dersleri vermektedir. Shangai Blues adlı romanı Vanja Vukovic’in 20 fotoğrafı eşliğinde 2015 yılında yayımlandı. Son romanı Parker ise 2018’de C.H. Beck tarafından yayımlandı. 2016 yılında Tarabya Kültür Akademisi’nin konuk yazarı olan Matthias Göritz 2017 yılında iki ay süreyle yeniden rezidans yazarı olarak İstanbul’da bulundu. Bu süre zarfında Aşk benim dilsizliğim adlı şiir seçkisi, ayrıca 2016 yılında Hayalperestler ve Günahkahlar adlı romanı (Mayıs 2018) Yitik Ülke Yayınları tarafından Türkçeye kazandırıldı.




                                                     

2/21/2020

Kavimlerin Kayıp Tarihi - Tamer Sağcan

Şubat 21, 2020 4 Yorum
Kavimlerin Kayıp Tarihi


Tüyap kitap fuarında denk geldiğim kitabı kızıma imzalı olarak aldım . Her ne kadar kızıma alsam da kitabı ilk okuyan ben oldum. Yaz tatilinde onun da severek okuyacağını tahmin ediyorum.

Tamer Sağcan arka kapakta da belirtildiği gibi  Kara Kütüphane internet blogunda yazdığı yazıları tekrar ele alarak kitaba dönüştürmüş. Yazar Türk ilk tarihini araştırmış , bu konuda kapsamlı kitaplar , makaleler okumuş. Bu bilgilerini de kitapta bizlerle paylaşıyor.

Okuduğu kitapları yayınevi , basım yılı , yazar bilgileri ile paylaşırken içeriğine kısaca değiniyor yazar . Bu kitaplarda beğendiği yerleri belirttiği gibi yazarın fikrine katılmadığı yerleri de nedenleri ve kaynakları ile birlikte belirtiyor.

 Her kesimin anlayacağı bir dille yazılan kitap bu konulara ilgi duyanlar dışında tarihi merak edenler ve nereden başlayacağını bilemeyenler için de harika bir kaynak niteliğinde . Ben kitabı yaklaşık iki aylık bir dönemde not ala ala okudum . Yazarın tavsiye ettiği bazı kaynak kitapların da ismini not aldım ve onları da bir ara bulup okumayı düşünüyorum.






Kavimlerin Kayıp Tarihi
Kitabın Adı :Kavimlerin Kayıp Tarihi
Yazar :Tamer Sağcan
Yayınevi :Tün
Sayfa Sayısı :396


“Kavimlerin Kayıp Tarihi”, yazarının “Kara Kütüphane” adını verdiği bir internet bloğunda yayınlanmış, üç senelik geçmişi olan bir yazı dizisinin akademik makalelerle birlikte incelenmiş, eklemeler yapılmış, yenilenmiş ve düzeltilerek makale niteliği kazanmış son hâlidir. Okuyucuya kitap içeriğinde vaat edilen şey, “tarihi irdeleyen kitapları irdelemek” ve bu doğrultuda kuvvetli tezlere dayanan bir varsayımlar tarihi oluşturmaktır.

Kavimlerin Kayıp Tarihi, bir tarih kitabı olmadığı gibi, akademik referanslar içerse de, akademik bir metin de değildir. Kitabın temel amacı İlk Çağ uygarlıklarına verilerden yola çıkarak yapılmış beyin fırtınalarının sonucunu aktarmaktan ibarettir.

İlk Çağ tarihi konusunda sâdece akademinin sunduğu delillere itibar ederek muğlak birkaç cümle aktarmak veya bilimsellik yelpazesinin arkasına sığınarak Türk tarihi ve kültürünün muhtemel köklerini yok saymak yerine kuvvetli delillere dayanan bir varsayımlar tarihi oluşturan yazar, peşine düştüğü aşağıdaki sorunun cevabını okuruyla birlikte aramaktadır:

“Dravidler, Sümerliler-Kengerliler, Hattiler, Hurriler, Subarlar, Traklar, Turlar, Pelasglar, Troyalılar, Aslar, Etrüskler, Urartular, Frigler, Kimmerler, İskit/Oğuzlar, Hunlar” ve adını sayabileceğimiz daha pek çok kayıp tarihe sahip kavim ve kabileler Türk müdür?





Tamer Sağcan Kimdir?

1983 Nevşehir doğumlu olan Tamer Sağcan , Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. Avukat olarak başladığı kariyerine uluslararası alanda pek çok farklı sektörde hizmet üreten bir holdingin Hukuk Müşaviri olarak devam eden Sağcan, evli ve iki çocuk babasıdır.   Yurt çapında yayınlanan dergi ve internet sitelerinde tarih , hukuk , sinema ve fikri konularda yazılar yayımlayan Sağcan , uzun süredir Ayarsız dergisinde , Kara Kütüphane köşesini kaleme almakta ayrıca Bilimdili.com adlı internet sitesinde , İlk Çağ uygarlıkları ve dönemin hukuk sistemleri hakkında makaleler yayımlamaktadır.



                                                     

2/20/2020

Ne İzledim : Kirpi Sonic (Sonic The Hedgehog )

Şubat 20, 2020 4 Yorum
Kirpi Sonic

14 Şubat 2020 'de gösterime giren film 1 saat 39 dakika sürüyor . Başrolde Sonic ve Jim Carrey var .

 Bu filmi uzun süredir bekliyorduk . Kızım yurttan eve gelince ayın 15'inde hemen sinemaya koştuk seyretmek için.

Kirpi Sonic  (Sonic The Hedgehog )


 Öncelikle bizim Sonic sevgimizden bahsetmek istiyorum . Eşimle yeni evlendiğimiz zaman Sega 'nın oyun konsolundan almıştık . O zamanlar teknolojik aletler bu kadar gelişmiş ya da çok değildi. Ben oyunların arasından Sonic'i seçmiştim. Bana çok sempatik gelmişti. Hala da çok severim. Eşim kendisine başka bir oyun aldı tabii ki!! Bendeki Sonic sevgisi kızıma geçti . Konsolda Sonic oynarken bilgisayardaki Sonic oyunlarına geçti . Sonra da Playstation'a. Sonicli giysiler , figürler hatta kozmetik mağazasından  resmi olan cilt maskeleri ... Ben Sonic'i severdim ama kızım fanatik oldu . Bu arada Sonic çizgi filmlerini de unutmayalım ...

Kirpi Sonic  (Sonic The Hedgehog )


 İlk film haberini duyunca çok sevinmişti kızım . Fakat internette Sonic animasyon resmini görünce hayal kırıklığına uğradık . O kadar kötü yapmışlardı ki sevimliliğinden eser yoktu. Tün dünyadan Sonic hayranlarından gelen tepkiler ile karakteri değiştirdiler. Şimdi filmde gördüğümüz Sonic haline geldi ki bu çok daha sevimli oldu . (Yukarıdaki resimde ilk ve son halini görebilirsiniz. )

Kirpi Sonic  (Sonic The Hedgehog )


 Konusuna gelirsem gezegeninde sahip olduğu güçler nedeniyle hayatı tehlikede olan Sonic özel güçleri olan yüzük sayesinde dünyaya gelir. Burada bir kasabanın dışına yerleşen Sonic insanlara görünmeden yaşamaya başlar . Yalnızlık onu çok üzmektedir. Bir akşam üzüntüsünden koşarken bir patlamaya neden olur ve bu patlama da hükümetin dikkatini çeker . Nedenini araştırmak için ordu işe el koyar . Fakat ordunun bir şey yapamayınca Robotnik göreve gelir. Bu çatlak adam Jim Carrey'dir.


  Güzel ve eğlenceli bir filmdi . Sonic'i beyazperdede görmek çok güzeldi. Jim Carrey de zaten muhteşem bir oyunculuk sergiliyor . Fakat Robotnik " Eggman " tombik birisiydi. Jim Carrey çok zayıf kaldı bu yönden :D Yine de bayıldım filme ....



Filmden birkaç kare : 

Kirpi Sonic  (Sonic The Hedgehog )

Kirpi Sonic  (Sonic The Hedgehog )

Kirpi Sonic  (Sonic The Hedgehog )

Kirpi Sonic  (Sonic The Hedgehog )








                                                     

Acı Kahve - Agatha Christie

Şubat 20, 2020 2 Yorum
Acı Kahve - Agatha Christie


"Gerçekler korkunç değildir; sadece ilginç yanları vardır."   

Agatha Christie'nin okuduğum ikinci kitabı Acı Kahve . Yazarın elimdeki kitapları bitesiye kadar her ay bir kitabı okumayı düşünüyorum .

  İlk okuduğum kitapta yazarı pek sevmemiştim açıkçası . Yazdığı kitapları okudukça sevmeye başladım . Bu kitapla da daha çok sevdim yazar.

  Son zamanlarda kahve içmem yasak olduğu için içemediğimi her fırsatta dile getiriyorum. Her kahve gördüğümde o kokusu beni kendisine çekiyor sanki . Hal böyle olunca adı Acı Kahve olan bir kitabı neden okumak istediğimi anlayabilirsiniz. İçemezsem ben de okurum dedim :D

 Gri beyin hücreli , yumurta kafalı ünlü dedektifimiz  Poirot yine iş başında .  Bir bilim adamından bir mektup gelir Poirot'a ve onun yardımını ister. Her zamanki gibi dedektifimiz gidesiye kadar bir cinayet işlenir ve Poirot katili bulmaya çalışır .

 Bu kitapta  tabiri caiz ise katil kabak gibi belliydi . Buna rağmen ben kitabı çok sevdim . Bazen oluyor böyle ... Sevmem dediğim kitapları bile seviyorum ... Mart ayında okumamı önerdiğiniz Agatha Christie kitabı var ise yazarsanız sevinirim .





Kitabın Adı :Acı Kahve
Yazar :Agatha Christie
Yayınevi :Altın Kitaplar
Orjinal adı : Black Coffee
Çevirmen :Dilek Akari
Sayfa Sayısı :155


Ünlü bir fizikçi olan Sir Claude Avory savunma sanayi alanında çok önemli bir formül üretir. Ancak aile fertlerinin bu formülü çalacağından şüphe etmektedir. Duruma açıklık getirmesi için ünlü dedektif Hercule Poirot'yu malikânesine davet eder. Bu arada Sir Avory tüm aile fertlerini de çağırmıştır. Yemek sonrası kütüphanede bir yandan kahvesini yudumlarken bir yandan da onlarla sohbet edecektir. Çünkü formülün akrabaları tarafından çalındığını anlamıştır. Uşağına gizlice kapıyı kilitlemesini emreder, misafirlerine de ışıkların kısa bir süreliğine kapatılacağını ve formülü çalan kişinin kâğıdı sehpanın üzerine koymasını söyler. Ancak ışıklar yandığında misafirler kendilerini hiç de beklemedikleri bir manzaranın içinde bulurlar; ortada boş bir zarf ve bir ceset vardır. Poirot malikâneye ulaştığında Sir Avory'nin cansız bedeniyle karşılaşır. Şimdi her şey ünlü dedektifin keskin zekâsına, müthiş dikkatine ve eşsiz gözlemine kalmıştır... "Poirot... tıpkı sade bir kahve gibi canlandırıp ilham veriyor. Acı Kahve, Christie hikâyelerine yapılmış hoş bir katkı."

-Publishers Weekly





Agatha Cristie Kimdir ?


1890 İngiltere doğumlu olan polisiye roman, kısa öykü yazarı şair Agatha Christie küçük yaşlarında babasını kaybettiği için annesiyle beraber yalnız bir çocukluk geçirmiştir. 16 yaşlarında Paris’e şan dersleri almak için gitmiş fakat bir müddet sonra vaz geçmiştir. 1914 senesinde Kraliyet Hava Kuvvetlerinden “Archibald Christie” ile evlenip Fransa’ya yerleşmiştir. Burada disleksi bozukluğu olmasına rağmen okuma alışkanlığını bırakmamıştır ve polisiye türünde kitaplar okuyup daha iyilerini yazma arzusuyla polisiye türünde kitaplar yazmaya başlamıştır. Kariyerine 80’e yakın roman ve kısa hikaye de katan Agatha Christie, eşiyle beraber geçirdiği 14 yılın ardından 1928 senesinde boşanan Christie “Max Mallowan” ile evlenmiştir.

1920 yılında ilk polisiye romanı olan “The Mysterious Affair Style” kitabını yayımlamıştır. Meşhur Kahramanı olan Hercule Poirot bu romanında hayat bulmuştur. Bir çok eserinde bu kahramanı kullanmıştır. Günümüzde Türkçe olarak “Altın Kitaplar” yayınevi tarafından “Ölüm Sessiz Geldi” ismiyle yayımlanmaktadır.

1930 yılında bir diğer meşhur karakteri “Miss Jane Marple” olan kadın karakteri “The Murder at The Vicarage” isimli romanında hayat bulmuştur.

Romanlarında hayat bulan bu 2 karakter, televizyon dizileri ve filmlerde de canlandırılmıştır.

Agatha Christie, takma ad olarak kullandığı “Mary Westmacott” ismiyle de Aşk romanları yayımlamıştır. 1971 senesinde “Britanya İmparatorluğu Kadın Komutanı” nişanıyla onurlandırılan Christie, 1976 yılında hayata gözlerini yummuştur.



                                                     

2/19/2020

Necip Fazıl Kısakürek

Şubat 19, 2020 1 Yorum
Necip Fazıl Kısakürek

   Tüyap kitap fuarında Kültür ve Turizm Bakanlığının standınada uğramıştım . Kitapların neredeyse hepsinde çok güzel indirimler vardı. Bu stant her halde en fazla kitap aldığım stant olmuştur . Dört poşet kitapla ayrıldık stanttan .

  Aldığım kitaplardan birisi de Necip Fazıl Kısakürek'in anlatıldığı kitaptı . Kitap büyük boy ve kuşe kağıda basılı . Çantada her yere taşıyacağınız kitaplardan değil fakat kitaplığınızın en değerli üyelerinden olmaya aday .

  Bu yazım bir kitap yorumundan çok bir kitap tanıtımı olacaktır. Çünkü bu değerli kitabı ancak tanıtabilirim sizlere .

Necip Fazıl Kısakürek


Kitabın bölümleri: 

Hayatı ve Şahsiyeti
Şiirleri
Hikaye ve Romanları
Hatıratı
Üslubu
Yayımladığı Dergi ve Gazeteler
Tiyatro Eserleri
Sinema ve Senaryolar
Müzik ve Bestelenen Eserleri
Tanıklar - Tanıklıklar
Necip Fazıl İçin Şiirler
Belgeler - Eserler - Kaynakça

Necip Fazıl'ın hayatını onun kaleminden olduğu kadar onu tanıyanların da kaleminden aktarmış editörler  . Belge ve resimler ile bu bölüm gayet renkli ve etkileyici hale getirilmiş.

Necip Fazıl Kısakürek

    Necip Fazıl'ı Necip Fazıl yapan yaşadıklarıdır . Onun o büyük üstad haline getiren olayları ve anılarını okurken çok etkilendiğimi belirtmeliyim. Ailenin ele avuca sığmaz çok sevilen çocuğu ve torunu iken anne baba ayrılınca anne dışında kimsesi kalmayan biri olmuştur neredeyse. Bu dönemde ne kadar yalnızlık çektiğini hissedebiliyorsunuz satırlarda. Hele de kız kardeşi ile ilgili olan anısı ve pişmanlığı çok dokunaklı geldi bana .

Necip Fazıl Kısakürek


  Necip Fazıl'ın hayatını okuduktan sonra onun dizelerini daha iyi anlayabildiğimi ve duyguları daha net hissedebildiğimi düşünüyorum.

Şiirleri bölümünde ise onu ve şiirlerini farklı kalemlerin yazılarından okuyoruz. Şiirlerini  , hangi ruh halinde yazmış olabileceği ve neler anlatmaya çalıştığı , onun hangi dönemde hangi şiirlerini yazdığını öğreniyoruz bu bölümde .

Necip Fazıl Kısakürek


Her bölümde değerli kalemlerin yazılarından Necip Fazıl'ın farklı bir yönünü görüyor ve onu tanımaya uğraşıyoruz aslında . Kitap içerisinde şiirlerinin zaman içerisinde nasıl değiştiğini görürken bu değişimin sırf şiirlerinde değil onun hayatında ve düşüncelerinde de olduğunu gözlemliyoruz.

Necip Fazıl Kısakürek


Kitabın içeriğinden birkaç fotoğraf bıraktım size. Okuduğum en bilgilendirici kitaplardan bir tanesiydi. Edebiyata ilgi duyan ve Necip Fazıl'ı daha iyi tanımak isteyenler için harika bir kaynak olduğunu belirtmeliyim.

  İlk olarak 1925 yılında yayımlanmış olan Allah isimli şiiri bırakıyorum sizlere:

Böyle haykırmamı çok görme bana ,
İçime işleyen aşkındır Allah!
Çektiğim dertleri atma yabana
Dertlerim başımdan aşkındır Allah!

Boynuna asılıp kaldı bir deli ,
Adımı dolaşık gözü perdeli;
Yetmeyen gücüdür ermeyen eli,
O doğdu doğalı şaşkındır Allah!

Beni kim anlasın , kimler dinlesin,
İçimde bir çığlık gibidir sesin,
İçimde bir çırpınan sen misin nesin?
Bu gönlüm o kadar taşkındır Allah!...




Kitabın Adı :Necip Fazıl Kısakürek
Editör:Mehmet Nuri Şahin , Mehmet Çetin
Yayınevi :Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları
Sayfa Sayısı :408


Yaşamıyoruz. Resimlerimiz , fotoğraflarımız kadar yaşamıyoruz . Mendilimiz , gömleğimiz kadar yaşamıyoruz . Bir sigara kağıdını şu masaya koy , üstüne bir taş bırak ,kapıları kapa ve git! üçyüz sene sonra gel , yerinde bulursun . Belki sararmış , belki buruşmuş , fakat yine o . Bir sigara kağıdı kadar yaşamıyoruz . Kefenimizden evvel çürüyoruz . Duyuyorum ! Kulak ver sen de duyarsın . Toprak altında milyarlarca kurdun , çıtır çıtır dut yapraklarını yiyen milyarlarca ipek böceği gibi , Milyarlarca ölüyü yediğini duyuyorum .






                                                     
Web sitemizdeki fotoğrafların, yazıların izin alınmadan kopyalanması, yayınlanması, alıntı olduğu ve kaynağı belirtilmeden bir takım amaçlar için kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri yasasına aykırıdır. İzin alınmadan kopyalanan resim ve yazılarımızla ilgili dilekçe ve dava açma hakkımız saklıdır.