2/06/2020

# Ayrıntı Yayınları # Kitap Yorumu # Tahir Musa Ceylan

Bir Zamanlar Bakırköy - Tahir Musa Ceylan

Bir Zamanlar Bakırköy - Tahir Musa Ceylan

   Bir Zamanlar Bakırköy ismi ile dikkatimi çeken bir kitap oldu . Ayrıntı Yayınlarının kendi sitesinde ucuz kitaplar bölümünde çok çok uygun bir fiyata denk gelince de kitaplığıma ekledim kitabı . 

Gerek ismi gerekse kapak görseli ile ilk bakışta Bakırköy Akıl Hastalıkları hastanesini ve orada olanları anlatıyor izlenimi uyandırıyor kitap.  Konu olarak oradan bahsetse ve bir kısmı da orada geçse de sizi yanıltmaması adına söylüyorum kitap konu olarak çok daha farklı . Bu farklar nelermiş onları anlatmaya çalışacağım.

Kitap Bakırköy'de psikiyatrist olan Doktor Kerim'in etrafında geçiyor . Orta yaşlarda olan Kerim Bey Psikoterapi seansları , yatan hastaları ile ilgilenme dışınca pek bir hayatı olmayan birisidir. Bu seanslarında birisinde tıp öğrencisi olan Sanem ile tanışır . Seanslar ilerledikçe ikili birbiri ile yakınlaşır . Bu yakınlaşmanın etik olmadığının farkındadır Kerim Bey . Ne kadar kendini geri çekse de duygularına gem vuramaz .

 Bu anlattıklarımdan bir aşk hikayesi gibi görünüyor kitap , öyle değil mi? Aslında tam olarak bir aşk hikayesi de değil. Çünkü aşkı da tam yaşayamıyorlar. Yarım kalmışlık , özlem ve çelişkiler de var kitapta .

  Sanem  ve Kerim anlatılırken içsel sesler , düşünceler , uzun uzun cümleler ve metaforlar hakim kitapta. Ara ara hastanede olanlara ve bazı hastalara ve çalışanlara da değiniyor kitapta. Fakat asıl özne Kerim oluyor .

 Kitabı okumaya başlayınca zor adapte oldum. Yazarın farklı bir anlatım tarzı var . Uzun cümlelerin yanı sıra özellikle başlarda ağdalı bir anlatım olunca akması kitap . Bir iki kez kitabı bırakmayı bile düşündüm . Sonra kendime dedim ki " sen inatçıydın , ne oldu sana ??? Bir kitabın seni pes
ettirmesine izin mi vereceksin ? " Kitabı tekrar baştan biraz daha yavaş ve sakin okumaya başladım tekrar. Kitabı ortalamaya yaklaşınca kitabı daha hızlı okuduğumu fark ettim . Yazarın anlatımı baş kısımlara göre daha sade ve akıcı bir hal almıştı ve ben de alışmıştım tarzına . Sonlara doğru ise konu farklı bir boyuta kaydı . Açıkçası böyle bir şeyi beklemiyordum. Evet kitabın sonu ile yazar beni şaşırttı . Bu şaşırma hem konunun gidişatı ile ilgiliydi hem de son sayfayı farklı bir dilde yazması ile ilgili . Bazı kelimelerin latince olduğunu fark ettim ve google çeviri ile çevirmeye çalıştım çevirmedi. Dili algıla dedim algılamadı . Gidişattan yazar acaba yeni bir dil mi yarattı dedim :DD Konu zaten bitmişti kitapta da keşke bu bölümde ne dediği de not olarak verilseydi ...

Benim kitap hakkındaki düşüncelerim bunlar . Kitabı okuyup okumamak da size kalmış. Farklı bir kitap olduğu için herkese uymayabilir.

Bir Zamanlar Bakırköy - Tahir Musa Ceylan


Kitaptan Alıntılar :

"Kerim Bey'in sonradan öğrendiğine göre canavar ertesi gün opalin gözlü hastaya saldırıp da hastayı öldüreyazınca Latif Bey " Bu bildiğimiz hastalardan ya da hayvanlardan değil ,devletin elektriğini Devlet'ten esirgemeyelim "diyerek hastaya elektroşoka yatırmıştı . Şoktan sonra "hastaya neden saldırdın" diye soran doktoruna, süngüsü düşmüş halde , "yediğim et sinirliydi , oradan bana sinir geçti, sinirli et vermesinler bana" diyerek saç baş yolduran bir cevap vermişti. O zaman anlamıştı ki doktor , Devlet kötü değildi , sinirliydi, siniri alındığında da çocuk gibiydi."
"Dünya hastadır , hastalık tarafından döner . İnsanlar hep hastalıktan ve doktordan kurtulmak ister , istedikçe daha fazla hastalığa ve doktorun eline düşer . Onun için hastalık biter gibi görünse de tedavi bitmez. Dünya bu çarkı çeviremiyor , bunca insan ,bu kadar hayvan , ardı arkası gelmez kavga , bir yerde fiyaka bozuluyor , hastalık mecbur oluyor . "
"İnsan imza atarak hayatını mahvediyor , evliliğe , krediye , senede sepete , her imza yeni mahvoluş ..."
"Açlık insanı aşktan da fazla kırıyordu." 
"İnsanlar şımarmıştı evet; dünya kirden , açlıktan, cinayetten , savaştan ölüyordu , kimse oralı olmuyordu . Delilikti bu , dünya Bakırköy olmuştu , dünyanın haberi yoktu ."
" Ben her şeyi bilen ya da bildiğini sanan insanlarla tedavi yürütmeyi hiç sevmem , " dinle " dersin dinlemezler , "ilacını yut " dersin yutmazlar , randevu verirsin gelmezler . Kendi tedavilerini kendilerinin ayarladığı yetmezmiş gibi , bir de doktoru tedavi etmeye kalkarlar . Kendisini başkasına bırakmak acı veriyor onlara . En iyisi işinde gücünde , namazında niyazında olan köylüler , en fazla iki defa gelip düzeliyor bir daha da uğramıyorlar. "





Bir Zamanlar Bakırköy
Kitabın Adı :Bir Zamanlar Bakırköy
Yazar :Tahir Musa Ceylan
Yayınevi :Ayrıntı Yayınları
Sayfa Sayısı :192


Tahir Musa Ceylan yeni romanı Bir Zamanlar Bakırköy'de orta yaşların sonuna gelmiş yalnız ve yorgun bir doktorun genç bir hastasına duyduğu aşkla alt üst olan aşkını anlatıyor. Aslında bu aşkın geliştiği Bakırköy Akıl Hastahanesi'nin, Hastahane ile birlikte yaşadığımız toprakların hikayesi ya da masalı bu.

"Bütün bir aileyi kırıp geçirmiş babalar, hiç para bilmeden sadece ot toplayarak çocuklarına bakmış analar, hapishanede yıllarca yatıp, çıktığında on beş gün dışarıda kalamayıp geri yatan babalar, trafik kazalarında can vermiş aileler, aynı hastalıktan kırılmış sülaleler, vurulmuş kardeşler, eşkıya, hırsız olup büyümüş çocuklar, bütün bir mahalleyi doyuran kahramanlar, kendisi kazanmayıp işçisine kazandıran patronlar, evlenip evlenip ayrılan ve onca genç kızın arasında yine yeni koca bulan kadınlar, lotoda at yarışında zengin olacağına Allah'a inanır gibi inanan ve batıp giden akıllı insanlar, her attığı adımı fala göre ayarlayan ve falcılara servetini verip tüketen kadınlar... Bakırköy köy değil bir ülkeydi, Anadolu'nun farklı yerlerine dağılıp seyrelmiş olaylar bu küçük toprağa toplandığı için Bakırköylüler bir ömürde bir ülkede olup bitecek olayların hepsini en yoğun halde burada görürlerdi. Anadolu alıp götüren, taşıyıp sürükleyen selse, Bakırköy çöküp kalmış mıydı?

Tahir Musa Ceylan'ın romanlarını özetlemek de, özetinden ne anlattığı hakkında doğru bir bilgi edinmek de hiç kolay değil. Çünkü ana bir hikâyeden çok sanki kendiliğinden gelişen yan hikâyelerle ilerliyor romanları. Ayrıntıları çoğaltıyor; basit gibi görünen bir ayrıntıyı bir anda hikâyenin merkezine alıp ondan yeni ayrıntılar üretirken beklenmedik kişi ve karakterlerle bambaşka hayatlara dokunuyor, kahramanlarının eşzamanlı ama birbirinden çok farklı mekânlara uzanan hikâyeleri ile coğrafyayı genişletiyor. Hikâyesine sahip olamadığı için değil, hayatın kendisi tam da böyle yaşandığı için...





Tahir Musa Ceylan Kimdir ?

Tahir Musa Ceylan
1956 Çanakkale doğumlu. İlk ve orta öğrenimini Yenice Çanakkale’de tamamladı, 1982’de Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdi. Sonrasında psikiyatri ihtisasını ve farmakoloji doktorasını tamamladı.

Seksenli yıllarda bir grup arkadaşıyla beraber “In Vivo” isimli edebiyat/felsefe dergisini çıkardı. Bu sırada görüntü felsefesi ve fotoğraf tarihiyle ilgili olarak, “Fotoğraf, Estetik ve Görüntü Üzerine Denemeler (1988)” ismiyle ilk kitabını yayımladı.

Cumhuriyet Bilim Teknoloji Dergisi’nde çeyrek asra yakın bir süre nöropsikofelsefe içerikli köşe yazıları yazdı. Bu yazıları Aylak Bilgi (2002, 2005), Aylak Yazılar (2006), Aylak Düşünceler (2007) ve Aylak Fikirler (2010) isimleriyle kitaplaştırıldı.

Son olarak benlikle ilgili düşüncelerini özetleyen Ortak Benlik-Nörofelsefi Temellendirme (2012) ve Nesne Benliği Psikofelsefi Bütünleştirme (2012) isimli kitapları yayımlandı. Sezgiye dayalı akılcı bir felsefenin izini süren Ceylan, “Dışlaşmak”, “Ortak Benlik”, “İçgüdü İkamesi”, “Nesne Benliği” gibi benlik felsefesinde bazı kavramsal yenilikler üzerinde çalışıyor. Ceylan halen Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Felsefe Bölümü öğretim üyesidir.

                                                     

3 yorum:

  1. Eski Bakırköy'ün anlatıldığı bir kitap olduğunu düşündüğümden koştura koştura geldim 🙈
    Zorlanınca inatla bitirmeye çalışma durumu bende de var ama bunu aşmam lazım.

    YanıtlaSil
  2. En sondaki latince metnin tercümesini görebilmek isterdim.
    Buraya koysanız...
    İnsanlar sadece o metin için merak edebilir kitabı.
    Beğenerek bitirdim ve o latince metni çzmeye uğraşıyorum google translate ile... çıkan sözcükler öyle ilişiksiz ki diğerleriyle, hiçbir şeye benzemiyor tabi.. Gerçek anlamıyla tercüme apayrı bir dünya...

    Ben o tercüme olsaydı tamamlanmışlık duygusuyla kapatırdım kitabı..Şimdi öyle olmadı.

    YanıtlaSil
  3. Zorla okunan bir kitapsa bubara hiç elimi sürmeyeyim ☺️

    YanıtlaSil

Yorumlarınızda link vermemeye dikkat ediniz. Link verdiğiniz yorumları yayımlamıyorum maalesef :(

Web sitemizdeki fotoğrafların, yazıların izin alınmadan kopyalanması, yayınlanması, alıntı olduğu ve kaynağı belirtilmeden bir takım amaçlar için kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri yasasına aykırıdır. İzin alınmadan kopyalanan resim ve yazılarımızla ilgili dilekçe ve dava açma hakkımız saklıdır.