"Göz kapaklarım bana ait mağaralardır, diye mırıldandı. Oraya istediğim zaman girerim."
Hiç süper gücünüz olsun istediniz mi? Zaman zaman aklınıza gelmiş olabilir , hele de fantastik filmler seyrederken . Ben de ara ara düşünürüm , özel bir gücüm olsa ne olmasını isterdim diye... Bazen havayı kontrol etmek istiyorum bazen de görünmez olmak . Gerçi parmaklardan ateş çıkarmak da fena değil :DD Şimdi bu anlattıkların ne alaka diyebilirsiniz. Kitaptaki küçük kız ile çok alakalı bu anlattıklarım.
Dokuz yaşına girmesine birkaç gün vardır Rose'un . Annesi işinden ayrılmış ve kendini evine , yemeklerine vermiştir. Rose'un doğum günü için pastalar yapmaktadır. Bir gün limonlu pasta yapar ve dinlenmek için odasına çekilir. Annesi yokken Rose pastanın tadına bakar ve her şey o anda başlar ...
Rose pastanın tadında farklılık olduğunu fark etmiştir. Bu farklılık düşündüğünüz gibi malzemelerden dolayı değildir. Bu pastayı yapan annesinin duygularını okumaktadır Rose. Evet bu küçük kız artık yediği tüm yemeklerde onu yapan kişinin duygularını hissetmektedir. Siz böyle bir güç ya da özellik ister miydiniz ? Şahsen ben istemezdim.
Rose'un dokuz yaşından yirmi dokuz yaşına kadar yaşamından bir kesiti aktarıyor yazar bize. Kitapta anlatıcımız Rose. Bize ailesini ( anne , baba ve erkek kardeşini ) , iletişimlerini ve yaşananları aktarıyor. Bunun yanı sıra arkadaşlık ilişkilerine de yer veriliyor kitapta.
Birimiz herhangi bir sebepten ağlarsa bir mendil çıkararak yanaklarımızı siler ve tuzun yüzümüz için değil, et için olduğu söylerdi.
Ailede herkes birbirine yakın ve tanıyor görünüyor aslında . Yazar bize aslında herkesi , en yakınımız bile olsa tam olarak tanıyamayacağımızı anlatmak istiyor belki de . Herkesin kendine ait sırları olabilir ve bunu en yakınlarımızla bile paylaşamayabiliriz. Rose da başta kendi başına bir şeyler yapmaya çalışıyor . Bu yaşadıklarını annesine bile anlatamıyor. Zamanla ailesinin duygularını ve ondan gizlediklerini öğreniyor .
Fantastik bir konusu olmasına ramen durağan ilerleyen bir kitap Limonlu Pastanın Sıradışı Hüznü.
Kitabı okuduktan sonra da ismi daha anlamlı geldi bana. Farklı bir yazar olsa bu konuyu uçurabilirdi. Yazar normal bir aile hayatına devam etmeye çalışan insanlar aracılığı ile bize konuyu aktarmaya çalışmış. Herkesin kendi korkuları , sorunları olduğunu anlatmaya çalışmış belki de . Belki de en başta aile birbiri ile doğru iletişim kursaydı daha yakın olabilirler ve sorunları en başından paylaşarak acılarını azaltabilirlerdi.
Kitap hakkında birçok yorum okudum ve kitabın çok sevilmediğini gördüm . Ben kitabı sevmediğimi söyleyemem . Benim için kafamı boşaltan bir kitap oldu . Hüzünlü ve durgun ilerleyen bir kitap diyebilirim Limonlu Pastanın Sıradışı Hüznü için. Merak ettiğim bir kitaptı ve iyi ki okuyup merakımı giderdim diyorum. Canım da fena halde limonlu pasta istedi şimdi :))) Neyse , haftasonu yaparım artık ...
Ama beni tanımıyorsun bile, dedi. Nasıl seversin? Sevgiyi hak etmek gerekir.
“Beynim bir yel esip temizlenmiş gibi bomboş hissediyordu. Kaldırımlara hortumla tutulan suyun tozu toprağı atması gibi. İyi veya kötü anlamda değil, sadece boş.”
Kitabın Adı :Limonlu Pastanın Sıradışı Hüznü
Yazar : Aimee Bender
Yayınevi :Can Yayınları
Orjinal adı :The Particular Sadness os Lemon Cake
Çevirmen :Suat Ertüzün
Sayfa Sayısı :280
Bir gün, mutsuzluğu, acıları ve arzuları, en derindeki sırları görme yeteneğin olduğunu keşfetseydin...
Bir gün, sana gülümseyen yüzlerin ardını görüp sana en yakın kişinin yüreğinde kilitlediği kapıları aralasaydın, ne yapardın?..
Büyümenin eşiğindeki Rose için hayat, bir sabah geri dönülmezcesine değişir. Zira annesinin yaptığı limonlu pastadan aldığı bir lokmayla, sadece yemeği değil, onu pişiren kişinin duygularını da tatmakta olduğunu anlar...
Olağanüstü yeteneği, aynı zamanda derin bir kaygı ve hüznü de beraberinde getirir; çünkü her zaman neşeli, güler yüzlü ve sevecen biri olarak bildiği annesi, kalbinde sarsıcı bir gerçek saklamakta, ailesinden ayrı ikinci bir hayat yaşamaktadır... Çok geçmeden babası ve ağabeyinin de çok özel yetenekleri olduğunu anlar. Her üçü için de bu yetenek, kimi zaman bir mucizeye kimi zaman da yakalarını kurtaramadıkları bir illete dönüşecektir. Hemen her ailenin üstünü örttüğü gerçekleri, duyarlı ve yetenekli bir genç kızın büyüme öyküsü eşliğinde anlatan acı, tatlı ama her sayfası büyülü bir şehir masalı...
"Kitap o kadar güzel ki, tadını daha iyi alabilmek için bitirir bitirmez tekrar okumaya başladım."
Jodı Pıcoult
Aimee Bender Kimdir?
28 Haziran 1969’da Los Angeles’ta doğdu. San Diego, California Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Irvine, California Üniversitesi’nde Güzel Sanatlar yüksek lisans programında yaratıcı yazarlık okudu. Çağdaş Amerikan edebiyatında ses getiren bir roman ve öykü yazarı olan, gerçeküstü kurgu ve kişileriyle tanınan, yapıtları on altı dile çevrilen ve iki kere Pushcart Ödülü’nü alan Bender, 2005’te Tiptree Ödülü’ne aday gösterildi. Bugüne kadar dört kitabı yayımlanan Aimee Bender, Limonlu Pastanın Sıradışı Hüznü’yle en iyi kurmaca dalında SCIBA (Güney California Bağımsız Kitapçılar Birliği) Ödülü’ne ve Alex Ödülü’ne layık görüldü. Halen Los Angeles’ta yaşayan yazar, South California Üniversitesi’nde yaratıcı yazarlık dersi veriyor.
Günaydın.
YanıtlaSilBir ara o kadar çok gördüm ki bu kitabı. Ve inan yorum falan okumadan itici gelmişti kitap. İç sesim okuma dedi bende hep erteledim, sonrada unuttum.
Şimdi yorumunu okuyunca aklıma geldi.
Selamlar 🤗
okudum çok hoştu ki yaaa :)
YanıtlaSil