8/30/2019

Girdap - Murat Aloğlu

Ağustos 30, 2019 1 Yorum
Girdap

  KORKU. Onlarca duygu arasında belki de insanın hayatta kalmasını sağlayacak tek duyguydu.
   Lawrence Myers serisinin ilk kitabı Girdap.  Murat Aloğlu 'nun okuduğum ilk kitabı.  Yazarı ve tarzını bilmediğim için beklentisiz başladım kitaba.

Murat Aloğlu   Kitaba geçmeden önce yazardan bahsetmek istiyorum.  1987 İstanbul doğumlu olan Murat Aloğlu genç yazarlarımızdan . Türkiye Polisiye Yazarlar Birliği web sitesinde yazar kendi hakkında bilgi vermiş.  5 yaşında kendi kendine okumayı öğrenen Murat Aloğlu on yaşında Agatha Christie kitapları okumaya başlamış.  O günlerden bugüne olan birikimi ve doğal yeteneği ile de harika bir kitap ortaya çıkarmış ki bu cümle benim fikrim . Çünkü Girdap'a bayıldım:D

 Ölümün kendisinde bir şey yoktur. O sadece anlık bir yaşayıştır. İnsanları korkutan ona yaklaşma ve onu yaşama şeklidir. 

    Bir rahibin öldürülmesi ile başlıyor olaylar Girdap'ta.  Vahşice öldürülse de rahip , ekipler icin standart bir cinayet soruşturmasıdır başta olay.    Yapılan adlı tip incelemesinde rahibin aynı zamanda zehirlendiği de ortaya çıkar . Vahşice öldürülmeseydi zaten zehir yüzünden ölecekti.  Bu durumla birlikte soruşturmanın da yönü değişir.  Ortada iki katil vardır ve ipucu yoktur . İşlenen başka cinayetlerle birlikte olaylar iyice karışmaya başlar ...




   Basit bir seri katil olayı değildir olanlar.  Bir tarafta intikam peşinde olan bir adam , diğer tarafta ise devlet adına iş yapan çok gizli bir örgüt ...

  Polisin işi çok zordur.  Ekmek kırıntılarını takip ederken katilin sürekli onların bir adım önünde olması işleri çok zorlaştırır.

  Son sayfasına kadar heyecanla okuduğum , sürükleyici ve harika bir kurguydu Girdap.  Yazar karakterleri , kurguyu ve olayların gidişatını büyük bir başarı ile kaleme alırken okuyucuyu da kitaba büyük bir ustalıkla bağlıyor . Heyecan ve merak duygusunda  azalma bir tarafa sayfalar ilerledikçe daha da artıyor.  Kitabı bitiresiye  kadar elimden bırakamadım . Yalnız şunu da belirteyim örgütün başındaki ismi tahmin ettim ;)

Bir uğursuzluk rastlantıdır. Ardından gelen ikincisi tesadüftür. Ancak üçüncüsü de karşına çıkarsa dikkatli olman gerekir!


   Bu kadar çok sevdiğim kitap hakkında ufak bir de eleştirim olacak.  İngilizce yazılmış bazı yerler okurken beni rahatsız etti.  Türkçe olsa daha çok severdim. Örneğin ;  Friday the 13th yerine 13. Cuma ; Church of Prophecy yerine Prophecy Kilisesi yazılsa bu kadar rahatsız olmazdım.  Bu gibi örnekler çok olmasa da beni rahatsız etti . Bunu dışında kitabı çok sevdim ve devam kitabı olan Oluşum 'u okumaya hemen başlıyorum :)




Girdap
Kitabın Adı :Girdap
Yazar :Murat Aloğlu
Yayınevi :Salon Yayınları
Sayfa Sayısı :320


Los Angeles şehrinde sakin geçen bir akşam, bir rahibin vahşice katledilmesiyle bozulur. Wolfgang Beauregard evine aldığı birisi tarafından sıra dışı şekilde öldürülmüştür. Polis teşkilatı ve adli tıbbın incelemeleri sonucu olay daha da şaşırtıcı hale gelir. Rahibin kanında ölümünden saatler önce verilmiş bir örümcek türünün zehrine rastlanır. Kısa süre sonra ortada ikinci bir katilin varlığından kuşku duyulurken Wolfgang'ın geçmişi araştırılmaya başlanır.

İşlenen cinayetler artar ve çok geçmeden yıllar öncesine uzanan gizli bir birim ortaya çıkar. İntikam arayışında olan birisi, bu birimin üyelerinin tek tek, kana susamış halde peşine düşerken diğer yandan olayları örtbas etmeye çalışan birileri karşısına çıkan herkesi ortadan kaldırmaktadır.
Serinin ilk romanı olan Girdap her anı tüyler ürperten, kararlılıkla ilerleyen bir intikam avı olması ile beraber karşınıza her sayfayı çevirdiğinizde ayrı bir sürpriz çıkarıyor ve sizi gizemli bir okuma şöleninin içine hapsediyor.


                                                            Kozmokitap

8/29/2019

Silas Marner - George Eliot

Ağustos 29, 2019 1 Yorum

Silas Marner - George Eliot

    Her ayın on beşinde yaptığımız #1nobel1klasik etkinliğinde ağustos ayı kitabımız Silas Marner idi . Kitabı hızla okumama rağmen yorumu yeni girebiliyorum . Biten kitaplarım bir yığın oluşturmaya başlayınca yorum girme zamanının  geldiğini anladım . Bu kadar bekletmem inanın tembellikten değil.  Bu dönem kafam öyle yoğun ki hakkıyla yorum yapamam diye beklemeyi tercih ettim .

George Eliot

  Mary Ann Evans 'ın George Eliot takma ismiyle yazdığı romanlardan bir tanesi Silas Marner.  1819 İngiltere doğumlu olan Mary Ann Evans Hristiyan bir toplumda yetişmesine karşın Ateist olmuştur.  81 yaşında hayata gözlerini kapatan Evans'ın romanları dışında şiirleri, bilimsel çalışmaları da bulunmaktadır . Dönemine göre hakkında söylenenleri ve çevresini önemsemeden evlilik dışı ilişkisini sürdürmesi de tarihe dipnot olarak geçmiştir .



    Silas Marner klasik bir kitap  olmasının haricinde İstanbul ziyaretimde canım Sema'mın hediyesi olduğu için çok değerli benim için.  Kitabı okuyan bazı arkadaşlar kitaba girmekte zorlandıklarını ve kitaba giremediklerini hatta biraz da sıkıldıklarını söyleseler de ben ilk sayfadan itibaren kitabı çok sevdim . Kitaptaki üslup , detaylar ve betimlemeler çok güzeldi.  Klasik bir eserden beklediğim hazzı tam olarak aldım kitaptan .

  Bir anlatıcının dilinden okuyoruz kitabı.  Dini bir toplulukta yaşayan Silas Marner hırsızlık ile suçlanır . Üstelik suçu üzerine yıkan  en yakın arkadaşı , üstelik de aynı evi paylaştığı kişidir . Bu olaydan kısa süre sonra nişanlısı da ondan ayrılır ve onu sırtından vuran arkadaşı ile evlenir . Suçsuzluğunu ispat edemediği gibi kasabadan da sürülür .





   Farklı bir kasabaya yerleşip burada dokumacılık yapmaya başlar.  Kimse nereden geldiğini bilmemektedir.  Sadece işine yoğunlaşır , insanlara ve dine güveni kalmamıştır.  Yıllar boyunca parasını biriktirir ve günün birisinde evine giren birisi paraları çalar.  Bu olayın üzerinden çok geçmeden de evine sığınan küçük bir kızı yanına alır ve baba-kız olarak yaşamaya başlarlar ...

 Okurken Silas Marner karakter özellikleri bakımından kızdığım birisi olsa da başına gelenler yüzünden yaşadıklarını ve insanlara karşı kuşkucu olmasını anlayabiliyorum . Bu yalnız adamın çok iyi bir baba olduğunu görmek de beni mutlu etti.  Dostluk ve yardımlaşma kadar sırtından bıçaklanmayı , para ve unvan derdinin nelere sebep olduğunu yazan Evans  dini ve dini kullanan insanları da eleştiriyor kendi tarzında.

  Bittikten sonra düşündüren ve damakta nefis bir tat bırakan bir kitap oldu Silas Marner .





Silas Marner
Kitabın Adı : Silas Marner
Yazar : George Eliot
Yayınevi : İş Bankası Kültür Yayınları
Orjinal adı : Silas Marner
Çevirmen : Fadime Kahya
Sayfa Sayısı :240


George Eliot (1819-1880): Asıl adı Mary Ann Evans olan yazar, Wallingstons'da okudu, iyi bir eğitim aldı. The Westminster dergisinde çalıştığı yıllarda çeviriler yaptı, eleştiri yazıları yazdı. Eliot'ın din ve felsefe konularına ilgisi öğrencilik yıllarında başladı. İnce bir mizahla örülü kötümser bir gerçekçilik ve sık karşılaşılan dinsel motifler eserlerinin başlıca özelliklerindendir. Gündelik yaşamı gerçekçi ayrıntılarla yansıttığı romanlarında Victoria döneminin bütün sosyal sınıflarından kişiler yer alır, iç içe gelişen konular, karşıtlık ve paralellikle birbirini güçlendirir. George Eliot, psikolojik çözümlemelere verdiği önemle çağdaş romanın gelişimini etkileyen belli başlı yazarlar arasında yer almıştır. Özlü anlatımı ve yapısal yetkinliği ile dikkati çeken Silas Marner yazarın en ünlü romanıdır.



                                                     

8/27/2019

Son zamanlarda kitaplığıma eklenenler ...

Ağustos 27, 2019 3 Yorum
Kitaplık


Merhaba, iki aydır yeni kitaplarımı bir araya getirip bir türlü sizlerle paylaşmadım . Hazır fırsat bulmuşken ve yine araya bir şeyler girmeden paylaşayım istedim :D  Her ne kadar okunmayı bekleyenler olsa da yeni kitap sahibi olmak beni çok mutlu hissettiriyor . Eminim tüm kitapseverler aynı duyguları paylaşıyorlardır . Kendimi oyuncak almış küçük çocuk gibi hissediyorum . Her bir kitabı ayrı ayrı incelemek , kağıt kokusunu içime çekmek kendimi harika hissettiriyor .

Yeni Kitap


  Simon Beckett 'ın kalemini Ölümün Kimyası kitabı ile tanımış ve çok sevmiştim.  Eskiden İthaki 'den çıkan kitaplar baskısı tükenmiş ve sahaflarda uçuk fiyatlara satılmaya başlamıştı . Sonra Yabancı Yayınları kitapları bastı ve bizde normal fiyata alma imkanına sahip olduk . Tabi normal fiyatlar da bize fazla gelir indirim kovalarız :D Hepsi burada internet sitesi %50 indirim yapmıştı kitaplara . Kaçar mı ... Benim de böylece David Hunter serisinin  tamamlanmış oldu.  Mezarın Çağrısı , Ölülerin Fısıltısı , Kemiklerin Şifresi yeni kitaplarım ...

Yeni Kitap


  Doğum  günüm dolayısı ile Kitapyurdu kargo bedava hediyesi verdi bana.  Aslında çok değil %10 indirim bile verse yine de çok sevinirdim ya neyse.  İşte bu kampanyadan çok istediğim Fahrenheit 451 ve Çırak kitaplarını aldım . Çırak'ı okuduğum zaman seversem yazarın diğer iki kitabına da bakacağım.

Yeni Kitap


N11 de Pegasus yayınlarında %50 indirim vardı.  Biliyorsunuz en pahalı yayınevlerinden birisi Pegasus . Öyle çok indirime de girmiyor.  Böyle birkaç kitap almış olabilirim ; ) Zihin Girdabı  , Orkide Evi , Kesit , Uçurumun Kenarındaki Kız,  Kaplumbağa Kabuğunda Dünya yeni kitaplarım ...

Yeni Kitap


Joe Hill'in kaleminden İtfaiyeci ilk çıktığı günden beri merak ettiğim bir kitap . Sürekli listemde fakat istediğim indirim denk gelmediği için bekliyordum . Gün bugünmüş; ) İtfaiyeci ile birlikte Yol 'da kitaplığıma yeni eklenenlerden. ...

Yeni Kitap


Çınar Yayınları instagram hesabından Akbabaların Ağıdı kitabını çekilişle kazandım . O da böylece eklendi kitaplığıma.  Son zamanlarda fazla çekiliş kazanamaz oldum . Şansım mi küstü yoksa eskisi kadar katılmadığım için mi bilemedim şimdi ...



Yeni kitap


Kitaplarını çok sevdiğim ve kaliteli işlere imza atan Salon Yayınlarının en yenileri de kitaplığıma eklenenlerden . Evreni Yutan Çocuk , Mutluluğa Geri Dönüş , Girdap , Oluşum.  Yeni kitaplarımı sizlerle paylaşasıya kadar Evreni Yutan Çocuk hızla okundu bile ..... Kitap hakkındaki düşüncelerimi buradan okuyabilirsiniz . Şu an da Girdap 'ı okuyorum. Onun da çok sürükleyici olduğunu belirtmeliyim .

Yeni Kitap


D&R internet sitesinde de 9.90 kampanyasından kendime iki kitap aldım.  Camilla Lackberg - Saklı Çocuk ve Jo Nesbo - Hayalet . İki yazarın kalemi ile de yeni tanışacağım.  CamillaLackberg 'ın elimde üç kitabı daha var , fakat henüz okumadım  .

Yeni kitap


Son olarak da Eskişehir 'de İnsancıl Kitaptan aldıklarım var . Hepsini bir seferde değil de kampanya dönemlerinde aldığım için uygun oldu . Salman Rushdie - Soytarı Şalimar ; Paul Auster - Leviathan , Yanılsamalar Kitabı;   İsabel Allende - Cinayet Oyunu ;  Gözlerini Sımsıkı Kapat, Aklından Bir Sayı Tut , Şeytanı Uyandırma - John Verdon ; Witold Gombrowicz - Kozmoz;  John Fowles - Koleksiyoncu  yeni kitaplarım ...

Yeni Kitap


Yine çok merak ettiğim Korkunun Anatomisi - Jonathan Santlofer ,  Bir Bedenin Gerçeği - Alexandria Marzano Lesnevich ,  Bizsiz Dünya - Heinz Helle okumam için beni bekleyenlerden .

 
Yeni Kitap

Eskişehir Vega Outlet Alışveriş Merkezinde yeni açılan Ada Kitapevi'ni gezmek için girince de oradan üç kitapla çıktım. Balzac - Yaşamda Bir Başlangıç , Platon - Sokrates'in Savunması , Nietzsche - Bilim ve Felsefe aldığım kitaplar ... 

Yeni  Kitap

 Linwood Barclay çok sevdiğim yazarlardandır .  Vedaya Zaman Yok ve Issız Ev yazarın okuduğum ve çok sevdiğim kitaplarından . Yeni kitabının İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıkan bir çocuk kitabı olduğunu öğrenince merak etmiştim. Yolum da İş Bankası Kültür Yayınları Satış Noktasından geçince de kitabı aldım ve en kısa zamanda okuyacağım .

Kitaplığı doldurdum yine ... Hala elime aldığımda almak istediklerim oluyor ama uzun bir süre frenleyeceğim kendimi . Mutlaka okumalısın dediğiniz kitap ya da yazarlar varsa yorum olarak yazarsanız sevinirim ... Hemen satın almasam da listeme ekleyeceğim kitaplar :)



                                                            Kozmokitap

8/23/2019

Kan İzlerinin Peşinde - Graeme Macrae Burnet

Ağustos 23, 2019 4 Yorum
 Kan İzlerinin Peşinde

 Oldukça farklı , okuyanın aklında soru işaretleri oluşturan bir kitap olan Kan İzlerinin Peşinde'yi yayımlanır yayımlanmaz almıştım . Fakat okumak için aradan zaman geçmesi gerekti. Bildiğimiz polisiye kurgulardan farklı olan kitap bir solukta okunmak yerine durup düşünerek okunuyor ve kitap boyunca benim de sürekli aklımda olan bir konu vardı : Acaba bu yazılanlar gerçek mi?

  Kitabın balında yazar geçmişini araştırmak için bir projeye giriştiğini ve bu araştırmalarının sonucunda 1869 yılında atalarından birisi olan on yedi yaşındaki Roderick Macrae'nin üç kişiyi öldürdüğü için yargılandığını öğrenir. Bu olayın ayrıntılarını , resmi belgeleri , tanık ifadelerini , Roderick'in kendi ağzından biyografini ve mahkeme tutanaklarını bir araya getirerek kitabı oluşturur.

Culduie Köyü
Culduie Köyü

Olay Culduie köyünde geçer. Önce tanık ifadeleri ile başlıyor kitap.  Roderick'i kanlı elbisesi ile görenler , linç edilmesin diye polis gelesiye kadar kilitli bekletenler ve onu tanıyanlar . Onu kanlı görenler ne olduğunu sordukları zaman Roderick olay inkar etmek ya da kaçmak yerine Lachlan Broad'ı öldürdüğünü itiraf eder. Fakat tek öldürdüğü o değildir . Kızı ve üç yaşındaki oğlunu da öldürmüştür.

 Tanık ifadelerinden sonra avukatının istemesi ile Roderick'in yazdığı kendi biyografisini okuyoruz. Aile yaşamları , köydeki yaşamları ve öldürdüğü adamdan ve onları öldürmeye adım adım nasıl yaklaştığını anlatıyor bu biyografide. Mahkeme safhasına geçmeden önce Lachlan Broad'ı neden sevmediğini hatta ondan neden nefret ettiğini anladım. Fakat bu yine de çocukları öldürmesini haklı kılmıyor.




  Duruşma tutanakları ve adli tıp raporlarını okuduktan sonra aklım karıştı. Hiçbir olaya tek tarafın gözünden bakmamak gerektiğini bir kez daha anladım.

Avukatın akli dengesinin bozuk olduğunu ispatlamaya çalışması takdire değerdi. Mahkemenin de ne olursa olsun çocuğun bakış açısını da anlamaya çalışması , o noktaya gelinceye kadar yaşadıklarını ortaya dökme ve anlama çabaları da çok hoşuma gitti . Hele de o devirleri düşünürsek...

Kan İzlerinin Peşinde - Graeme Macrae Burnet Kitap boyunca resmen bir davanın içerisinde adım adım ilerledim. Soru işaretleri , kızgınlık ve merak duyguları arasında gidip geldim. Hele bazı köylülerin davranışları , soruları cevaplama şekilleri çok ilginçti .

Kitap boyunca benim de merak ettiğim, kitaptaki olayların gerçek olup olmadığını internette araştırdım. Bu bilinmezliği sevmemiştim. BBC yayımlanan bir haberde yazar kendi ağzı ile kitap hakkında bilgi veriyordu ve sonunda merakımı yenmiştim. Benim gibi merak edenler için son olarak bu hususu aydınlatmak istedim.

Culduie köyü gerçektir ve romandaki karakterlerin birçoğu ve yazarın  anlattığı hikaye ise bir kurgu.
Burnet şöyle diyor:
“Okuyucunun kitabın dünyasına girmesini, özellikle karakterlerin gerçek olduğuna inanmasını istiyorum. Bununla birlikte, bunun bir kurgu eseri olduğunu anlamalarını istiyorum. İnsanların belgeleri gerçek olarak gördüğü zaman, bunu yazıya iltifat olarak kabul ediyorum.”

 Köy için ise “kötü niyetli” olarak değil   “tamamen coğrafi” nedenlerle seçtiğini söylüyor yazar.

Farklı kitap arayışında olan polisiye severlere tavsiyemdir.




Kan İzlerinin Peşinde - Graeme Macrae Burnet
Kitabın Adı :Kan İzlerinin Peşinde
Yazar :Graeme Macrae Burnet
Yayınevi :Monokl Yayınları
Orjinal adı :His Bloody Project
Çevirmen :Aslı Dağlı
Sayfa Sayısı :288


Bir suç ve gizem romanının Man Booker Finali'ne kalabildiği olgusu karşısında herkes şaşkınlığa sürüklenmişti. Graeme Macrae Burnet, orijinal olduğu kadar sarsıcı da bir kurgu sunan 'Kan İzlerinin Peşinde' romanıyla bu şaşkınlığın hiç de tesadüfi olmadığını sayısız kez ispat ediyor.

"Kelimeler yetersiz kalıyor: sürükleyici, karanlık ve dahiyâne bir kurgu."

- Edmund Gordon, Sunday Times. -

"Bu yazıyı, Inverness’e kapatıldığım günden beri bana hiç hak etmediğim kadar nazik davranan avukatım Bay Andrew Sinclair’in ısrarı üzerine yazıyorum. Kısa ve önemsiz bir hayatım oldu ve suçsuzluğumu ispatlamaya çalışmak niyetinde de değilim. Yaşadıklarımı kâğıda aktarmamın yegâne nedeni, avukatımın bana karşı gösterdiği nezaketin altında kalmak istemiyor oluşumdur. Bay Sinclair, Lachlan Mackenzie ve diğerlerinin cinayetini saran sis perdesinin şartlarını etraflıca ortaya koymamı istedi. Bunu elimden gelen en iyi şekilde yapmaya çalışacağım. Kelime dağarcığımın yetersizliğinden ve yazım şeklimin kabalığından ötürü şimdiden özür dilerim.

Sözlerime, gerçekleştirdiğim eylemin tek amacının babamı son zamanlarda yaşadığı sıkıntılardan kurtarmak olduğunu söyleyerek başlamalıyım. Bu sıkıntıların nedeni, komşumuz Lachlan Mackenzie olduğundan ailemin iyiliği için onu yeryüzünden silip atmalıydım.

Ayrıca dünyaya geldiğim günden beri babama yalnızca sıkıntı getirdiğimi ve hane halkından ayrılışımın onun için lütuftan başka bir şey olmayacağını da sözlerime eklemeliyim..."


                                                            Kozmokitap

8/21/2019

Evreni Yutan Çocuk - Trent Dalton

Ağustos 21, 2019 2 Yorum
Evreni Yutan Çocuk

Zaman sizin icabınıza bakmadan önce , siz zamanın icabına bakın . 
 
  Gazeteci Trent Dalton'un ilk kitabı olan Evreni Yutan Çocuk çok ödüllü bir kitaptır. Son zamanlarda farklı , ödüllü ve güzel kitaplar ile bizi buluşturan Salon Yayınları tarafından yayımlanmış kitap dram türündedir.

  Kitap kurgu olsa da içinde yer alan olaylar ve bazı karakterler Trend Dalton'un geçmişinden , yaşadıklarından ve kendi karakterinden izler taşımaktadır. Trent ve annesi kitap için gerçek ve kurgunun yarı yarıya karışımı olduğunu belirtmişlerdir. (nytimes web sitesi )

  Kitap Brisbane'nin bir banliyösünde geçer aynı yazarın çocukluğu gibi. Uyuşturucu bağımlısı bir anne , uyuşturucu satıcısı erkek arkadaşı , onları terk eden bir baba , babası gittiğinden beri konuşmayan bir ağabey ve kitabın anlatıcısı olan Eli . Bu noktada da yazarın annesi ile Eli'nin annesi benzer özellikler taşımaktadır . Bu durumda Eli 'de yazarın kitaptaki yansıması olmaktadır  .

   Hiç Konuşmayan August anlatmak istediklerini havaya yazarak anlatmaktadır . Eli onun söylemek istediğini kolaylıkla anlar ve ağabeyinin gizemli özellikleri olan ve geleceği gören birisi olduğuna inanmaktadır . Bu çocukların bakıcısı rolünde tarihi bir figür olan Arthur "Slim" Halliday'i görüyoruz . 1950 li yıllarda bir taksiciyi öldürdüğü için hapishaneden yatan ve çıktıktan sonra suçtan uzak duran Slim , Eli'nin tabiri ile onun en iyi arkadaşıdır .

Evreni Yutan Çocuk - Trent Dalton
  Yazar 6 yaşındayken evlerinde gardırobun cam kapılarının ardında gizli bir bölme ve bu bölmede de kırmızı bir telefon bulur. Yıllar sonra bu bölmenin ailenin kaçış odası olduğunu öğrenir . Bu bölme ve kırmızı telefon da Evreni Yutan Çocuk 'ta önemli bir yer kaplamaktadır . Bu kırmızı telefondan gelen gizemli aramalar Eli için çok önemlidir.

En büyük hayali olan suç gazeteciliği yapmak olan Eli'nin aile yaşamı , çevresinde yaşananlar , kendisi ve ailesi için yaptıkları anlatılıyor kitapta. Kitap her ne kadar dram ağırlıklı olsa da gizem öğeleri , sevgi , dostluk da yer alıyor kitapta. Annesini görebilmek için hapishaneye gizlice giren cesur bir çocuk Eli. Aynı zamanda da geçmişinde yaşanan bir kayıp vakasını da açığa kavuşturacaktır. Aynı zamanda suç ve kanlı olaylar da yer almakta.

İlk kitaba göre konu çeşitliliği ve karakter kurgulaması çok güzel olan kitabın başarısı belki de yazarın kendi yaşamından esinlenmesidir. Aldığı ödülleri sonuna kadar hak ettiğini düşünüyorum kitabın . Evreni Yutan Çocuk heyecan verici ve sürükleyici bir kurgu .


"Evreni Yutan Çocuk" Hakkında Yazılanlar :


“Eğlenceli, dokunaklı, gerçekçi… muhteşem”   - Better Reading

 “Uzun zamandır okuduğum en iyi Avustralya romanı” - Sydney Morning Herald

 “Sıra dışı ve nefis bir anlatım” - The Guardian

 “Mükemmel bir hikaye” - Adelaide Advertiser

 “Tek kelimeyle mükemmel… Evreni Yutan Çocuk, Trent Dalton’ın Avustralya edebiyatı için gerçek bir hazine olduğunu doğruluyor” - Annabel Crabb

 “Harika bir çıkış romanı! Evreni Yutan Çocuk, bu yıl okuduğum SIRA DIŞI kitaplar listesinde zirveye yerleşti.” - Carolyn

 “Uzun zamandır okuduğum en zekice, en eğlenceli, en duygusal, en KOMİK, en sıra dışı ve en muhteşem kitap!” - Lea

 “Eğer bu yıl sadece bir kitap okumanız gerekirse, o kitap bu olmalı. ÇOK ZEKİCE, uzun zamandır okuduğum en iyi kitap. Güzel yazılmış, gerçek bir hikâye.” - David

 “Bu kitap fazla güzel. Zengin, dokunaklı ve bazen de çok komik.” - Anna

 “Kalbimde Bell kardeşler için sonsuza kadar ayrılmış bir yer olacak. Bu muhteşem kitabı nasıl yorumlayabilirim ki? Adaletli olabileceğimi sanmıyorum. Beni, baştan sona çok duygulandırdı. Tek kelimeyle şahane.” - Kirsty

 “Uzun zamandır okuduğum en inanılmaz, en yaratıcı ve en şiirsel kitap. Muhteşem bir hikaye. sevgiyi ve aileyi yeniden tanımlıyor.” - Kerry

 “Büyüleyici, nefes kesici, kalp durduran, mükemmel bir hikaye.” - Debbie

 “Yılın en iyi romanlarından biri. Evreni Yutan Çocuk, kesinlikle müthiş… Bir Avustralya klasiği olmaya aday.” - Rob

 “İnanılmaz, büyüleyici, muhteşem! Karşınızda yılın kitabı. Trent Dalton’ın Evreni Yutan Çocuk’u tüm ödülleri hak ediyor. Hüzünlü, komik, acımasız ve ruhu şenlendiriyor. Her saniyesinde hayran kaldım. 2018’in okunması gerekenlerinden!” - Alex

 “İnanılmaz bir kitap. Bu kitabı ilk kez okuma zevkine sahip olan herkesi çok kıskanıyorum.” - Debbie 

“Evreni Yutan Çocuk’a bayıldım. Muhteşem, büyüleyici,ürkütücü .” - Peter

 “Sanırım Evreni Yutan Çocuk benim için tüm zamanların favori kitabı oldu. Bu muhteşem hikaye için teşekkürler Trent (ve Eli). Şimdi bitkin, ilhamlı, kalbi kırık ve boyun eğmiş hissediyorum. Uzanmaya ihtiyacım var.” - Larry

 “Göz alıcı, tuhaf, büyüleyici, destansı… Birinin insanlığa olan inancını garip ve mistik bir yolla yeniliyor. Büyük bir başarı.” - John

 “Trent Dalton’ın çıkış romanı Evreni Yutan Çocuk’la ilgili duyduğunuz her şey kesinlikle doğru. Kaliteli bir yazım ve anlatım. Uzun zamandır okuduğum en iyi Avustralya kurgusu. Tek kelimeyle harika.” - Amy

 “Evreni Yutan Çocuk’u yeni bitirdim. 2018’in en iyi kitabı. Aslında tüm zamanların en iyi 5 (muhtemelen 3) kitabından biri. Çok etkileyici!” - Jason

 “Evreni Yutan Çocuk olağanüstü. Dokunaklı, büyüleyici ve şimdiye kadar okuduğum hiçbir şeye benzemiyor.” - Alexandra

 “Evreni Yutan Çocuk’u yeni bitirdim. Hiçbir kitap beni böyle etkilemedi. İnanılmaz.” - Claudia

 “İlk on sayfada sizi güldürmeyi ve ağlatmayı başarmak çok iyi bir başlangıç demektir. Evreni Yutan Çocuk, Avusturalya klasiği olma yolunda.” - Hannah

 “Evreni Yutan Çocuk’u yeni bitirdim. Şahane bir kitap. Acımasız, komik ve dokunaklı olma arasında büyüleyici bir denge kurmuş. Koşup alın, yürümeyin.” - Susan

 “Sevdim demenin uygun bir ifade olduğunu sanmıyorum. Bu kitap kalbime, aklıma, ruhuma tırmandı ve oraya yerleşti demek daha doğru olur.” - Shahedah

 “Dinamik, sürükleyici, şiirsel bir şekilde renkli karakterlerle dolu ve oldukça ilgi çekici bir hikaye. Bana John Irving ve Haruki Murakami’yi hatırlattı ve hayata biraz Avustralya ve biraz da eşsiz bir bakış açısıyla bakmamı sağladı.” - Sebastian

 “Bu kitaba hayran olmamak elde değil. Kendimi o kadar kaptırdım ki, sayfalara yüksek sesle tepkiler göstermeye başladım. Ve o yazım şekli yok mu… Bir roman dilinin kitabı elimden düşürmemeye sebep olması sık yaşanan bir şey değildir.” - Hollie

 “Ne güzel ve büyüleyici bir hikaye! Ne kadar tavsiye etsem az. Yazar, Tim Winton ve Peter Temple gibi büyük Avustralya yazarlarının arasında yerini aldı.” - Evelyn

 “Bu yılki favori kitabım.” - Lyndall

 “Gerçekten sıradışı. Her şey, henüz başlangıçta bile dolu ve tutkulu hissettiriyor. Bu kitap hakkında aylarca arkadaşlarımın başını şişireceğim.” - Joshua

 “Yılın en iyi kitabı. Cesaret, azim, aile ile dolu. Keşke verecek daha fazla puan olsa.” - Jen

 “Vay canına. Kitabı büyük bir adrenalin ve merakla okudum ve tüylerim diken diken olmuş bir şekilde bitirdim. Muhteşem.” - Anna

 “Kitap dediğin böyle olur işte. Gerçek bir yapıt. Eli Bell artık yeni favori karakterim.” - Jackson

 “Vay canına! Aklımı aldı. Kesinlikle bayıldım.” - Michelle

 “Evreni Yutan Çocuk, çok güzel yazılmış. Kitap Hırsızı ve Süper İyi Günler kitaplarını sevenler için muhteşem bir öneri. Yazar tüm ruhunu kitabın içine dökmüş, çok belli oluyor.” - Chris

 “Evreni Yutan Çocuk’u yeni bitirdim ve okuduğum en iyi kitaplardan biri kesinlikle. Detayları, gözlemleri, empatileri ve koşulsuz sevgisi ile muhteşem bir yazım olmuş.” - Catherine

 “Elimden bırakamadım. Harika bir hikaye.” - Sophie

 “Edebi bir şahaser.” - Sally




Evreni Yutan Çocuk - Trent Dalton
Kitabın Adı :Evreni Yutan Çocuk
Yazar :Trent Dalton
Yayınevi :Salon Yayınları
Orjinal adı :Boy Swallows Universe
Çevirmen :Beyza Bozsu
Sayfa Sayısı :496


Brisbane, 1985: Kayıp bir baba, dilsiz bir abi, bağımlı bir anne, uyuşturucu satıcısı bir üvey baba ve çocuk bakıcılığı yapan adı çıkmış bir suçlu. Eli Bell’in hayatı şimdiden oldukça karışık. Kalbini takip etmeye ve iyi bir adam olmanın ne demek olduğunu anlamaya çalışıyor, fakat kaderi yoluna engeller koymaya devam ediyor. Brisbane’in efsanevi uyuşturucu satıcısı Tytus Broz o engellerden sadece biri.

Eli’ın hayatı artık daha da ciddileşiyor: Hatırlayamadığı babasıyla buluşacak, annesini kurtarmak için Noel’de Boggo Road Hapishanesi’ne zorla girecek, dünyasını alt üst eden suçlularla yüzleşecek ve rüyalarındaki kıza âşık olacak.

Kardeşliğin, gerçek aşkın ve alışılmadık bir arkadaşlığın hikâyesi Evreni Yutan Çocuk, bu yıl okuyacağınız en yürek parçalayıcı, en keyifli ve en canlandırıcı roman olacak.



Trent Dalton Kimdir ? 


The Weekend Australian Dergisi için çalışan bir yazar ve The Courier-Mail'in eski editör yardımcısıdır... Gazetecilik alanında iki kez Walkley Üstün Başarı Ödülü , NSW Gazeteciliği alanında üç kez Kennedy Üstün Başarı Ödülü ve Ulusal Haber Ödülleri'nde dört kez Yılın Gazetecisi Ödülünü kazanmıştır . Evreni Yutan Çocuk , ilk kitabıdır .

Trent Dalton , Evreni Yutan Çocuk Kitabı ile 20019 İndie Book Yılın En İyi Kitabı Ödül 'nü ve En İyi İlk Roman Ödülünü ; 2019 MUD Literary Ödülü'nü ; 2019 ABIAs ( Avustralian Book Industry Ödülleri ) Yılın En  İyi Kitabı ,  Yılın En  İyi Edebi Kurgusu ve Yılın En  İyi Sesli Kitabı Ödülü'nü ; Matt Richell  En  İyi Yeni Yazar Ödülü'nü kazanmıştır . Ayrıca NSW Premier's Literary Ödüllerinde finalisttir ve Miles Franklin Literary Ödüllerinde de yarı finalisttir .



                                                            Kozmokitap

8/20/2019

Zor Olsa da Hayat Devam Ediyor - Rövşen Abdullaoğlu

Ağustos 20, 2019 5 Yorum
Zor Olsa da Hayat Devam Ediyor  - Rövşen Abdullaoğlu

   Azerbeycan'ın çok satan yazarlarından aynı zamanda da filozof , doğu bilimci ve psikolog olan Rövşen Abdullaoğlu'nun ülkemizde yeni yayımlanan  kitabı Zor Olsa da Hayat Devam Ediyor. Yazarın kitaba verdiği isme katılmamak elde değil. Hayat gerçekten çok zor ve ne kadar zor olsa da devam ediyor. Yapacak bir şey yok ... 

 Kişisel gelişim türünde olan kitap Destek Yayınları tarafından yayımlandı ve motivasyon psikolojisi kitapları serisinde yer alıyor. 

Kitap kısa bölümlerden oluşuyor. Yazarın anlatım dili , verdiği örnekler , ayetler ile konuyu pekiştirmesi , kısa hikayeler , gerçek hayattan verdiği örnekler ile hızla okunan başucu kitabı niteliğinde bir kitap olmuş. 




    Hayat olarak zor bir süreçten geçtiğim zamana denk geldi kitap. Şu an en çok ihtiyacım olan şey motivasyon ve kendimi toplamak idi. Hızla okunacak bir kitap olsa da ben bölüm bölüm , dinlenerek ve özümseyerek kitabı okumayı tercih ettim. Çoğu bilgi ve anlatılanlar her ne kadar bu yaşıma kadar olan tecrübem ve okuduklarım ile benzer olsa da bazen insan beyni duruyor ve tekrar hatırlatılmaya ihtiyacı oluyor. Rövşen Abdullaoğlu'nun  kalemini okurken da karşılıklı bir sohbet havası hissettim. Sanki o an benim neye ihtiyacım olduğunu hissediyormuş da o konuda bana yardım ediyormuş gibi. Okudukça kendimi daha iyi hissetmeye başladım. Tekrar mantığım devreye giriyor ve hayatımın kontrolünü tekrar elime aldığımı hissettim. Bu nasıl oluyor derseniz , bazen yaşamda bizim dışımızda gelişiyor olaylar. Müdahale etmeye kalktığınız zaman elinizden geleni yapsanız da sizin dışınızdaki etmenler olayların akışını berbat bir hale getirebiliyor. Siz çabaladıkça battığınızı hissediyorsunuz. Son gücünüzle çabalarken bu çaba görmezden gelinip sürekli dışlandığınızı ve çaba göstermediğinizin ima edildiğini düşünün. Ve sizin önerileriniz dinlenmeyip işleri daha berbat hale getirdiklerini ve bu konuda yine sizi suçladıklarını ... İşte tam da böyle bir dönemde yolum Zor Olsa da Hayat Devam Ediyor ile kesişti.  Hayat zor  ve bundan kaçış yok . Sizin yolunun çiçeklik olda da sizin bildiniz olmadan yolunuza diken ve ayağınızı parçalayacak taşları döşeyenler oluyor. Tam çöküşü hissederken elinizden birinin tutup size umut olduğunu göstermesi ve bu dikenleri temizleyerek yola devam etmeyi hatırlatması gerekiyor bazen . Çünkü dediğim gibi bazen beyin duruyor ve tekrar işlemeye başlaması için bir etkene , güce ya da motivasyona ihtiyacı oluyor.

   Kitap bu konuda bana çok yardım etti. Sıkıntıların çok büyük bir tecrübe olduğunu ve beni daha da güçlendirdiğini tekrar ve tekrar fark ettim. Bu hayatta bir kere test edilmiyoruz maalesef . Aralarda farkına varalım veya varmayalım test ediliyoruz. Başarı ile verdiğimiz her sınav bizi daha güçlü hale getirirken hayatımıza da katkı sağlıyor. Bazen unutuyoruz ancak nefes aldığımız her saniye mucize aslında. Arada bunun birileri tarafından hatırlatılmasına ihtiyaç duyuyoruz maalesef....

  Size hem kitaptan hem de kendi sıkıntılarımdan bahsettim. Bu kitap dediğim gibi bana çok iyi geldi. Eminim size de iyi gelecektir. Kişisel gelişim kitaplarına ön yargınız varsa bunu bu kitap ile kırabilirsiniz. Sıkılmadan parça parça okuyabileceğiniz kitap unuttuklarınızı hatırlatacak , bildiklerinizi pekiştirecek , öğrendiğiniz yeni bilgiler ile kendinizi geliştirmenizi sağlayacak . Tavsiyemdir ...

"Zor Olsa da Hayat Devam Ediyor "Kitabından Alıntılar :

Unutma ki gerçek zahit hiçbir şeyi olmayan değil , hiçbir şeye bağımlı olmayandır .
İhtiyaçlarınız ,istekleriniz, bağımlı olduğunuzu sandığınız insanların sayısı arttıkça ruhsal sıkıntılarınız, endişeleriniz de doğal olarak artar . İhtiyaçlarınızı, insanlara bağımlılığınızı en aza indirgeyin ,o zaman gerçek anlamda özgürlüğe kavuşursunuz. 
 İnsanın mutlu olmasını engelleyen, içinde sonsuz üzüntüye sebep olan başlıca iki etken vardır: Birincisi dünya malına bağlılık, olmayacak isteklerde bulunmak ve başkalarına muhtaç olmak; ikincisi ise haset. 
 Hayat sadece siyah yada beyaz çizgilerden oluşmaz .
 Hayat siyah ve beyaz çizgilerin tekrarından oluşur. 
 Haklı olduğun halde herkes seni haksız olmakla itham ediyor diye haksız olmazsın . Haksız olduğun halde herkesin senin haklı olduğunu iddia etmesiyle haklı olmazsın. Çünkü gerçek biriciktir. 
 Şu üç özellik kimde bulunuyorsa bu, onun büyüklüğünü göstergesidir : Kızdığında öfkesini boğmak, başkalarını affetmek ,malı ve canı ile yakınlarıyla ilişkisini sürekli kılmaya çalışmak. 
 Mutlu insan geçmişte veya gelecekte yaşayan değil, yalnız şimdiki zamanda yaşayandır . Ludwig Wittgenstein
Zayıf insanlar şansa ,güçlüler ise sebep sonuç ilişkisine inanır. Ralph Waldo Emerson 
 Tesadüfe inanmayan insan için ,hayatında yaşanan her beklenmedik olayın perde arkasında pek çok hikmet ve derin anlam vardır. Her şeyi kabullenmek, mutsuzluğun sonuçlarından kurtulmaya doğru atılan ilk adımdır. William James, filozof 
 Kurak bir vadinin yalnız ağacı yeşil çimenlerin ağacından daha dayanıklı olur.



Zor Olsa da Hayat Devam Ediyor  - Rövşen Abdullaoğlu
Kitabın Adı :Zor Olsa da Hayat Devam Ediyor
Yazar :Rövşen Abdullaoğlu
Yayınevi :Destek Yayınları
Orjinal adı :Çətin Olsa da, Həyat Davam Edir
Sayfa Sayısı :272


Sen kimsin? Hangi gizli hazinelere sahipsin? Hayat için bunun bir önemi yok. NE YAPIYORSUN? Başarı sadece hareket halinde olanları sever.

Yaşadıklarınızı nasıl tanımlarsanız tanımlayın yanılmış olmazsınız çünkü hayata hangi pencereden bakarsanız bakın, göreceğiniz şey aslında görmek istediğinizdir.

Zorluk ve rahatlık... Bu iki boyacı ellerine bir fırça alarak ömrümüzü sırayla boyar. Bugün siyah boyasıyla hayatımızın üstünden geçen zorluk isimli boyacının elindeysek, hiç endişelenmeyin, yakında sıra diğerine de gelecektir. Hayatta sürünenlerden olmamak için mutlaka bu pozitif bakış açısına sahip olmalısınız. Bunun için her şeyin en güzel tarafını ve sizin için faydalı olabilecek en üstün amaçları arayıp bulun! İyimser ile kötümserin arasındaki fark buradadır. Aslında iyimserin iyimser olması, durumunun iyi olmasından, kötümserin mutsuz ve üzgün olması ise hayat koşullarının kötü olmasından kaynaklanmaz. Hayır, aralarındaki fark, çevreye bakışlarında, hayat felsefelerindedir.

Azerbaycan’da binlerce okurun hayatını değiştiren bu kitabın çok satanlar listesinde olmasının sırrı burada işte. Geçmişi geçmişte bırakarak başarısızlıklardan nasıl ders çıkaracağınızı, isteklerinizi ve gizli potansiyelinizi hedeflere doğru nasıl yönlendireceğinizi gösterip, kuru nasihat çerçevesinden çıkarak, insana hayatını kökten değiştirme yöntemleri önermekte, becerilerini gerçekleştirmek için özgüven duygusu aşılamakta.


Rövşen Abdullaoğlu Kimdir ? 

Azerbaycanlı yazar, filozof, oryantalist ve psikolog Rövşen Abdullaoğlu, 28 Eylül 1978 yılında Bakü'de dünyaya gelmiştir. Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesinden mezun olmuş, çeşitli üniversitelerde teoloji ve felsefe üzerine yüksek eğitimini sürdürmüştür.

   Azerbaycan, Türk, Arap, Fars ve Rus dillerini bilen Rövşen Abdullaoğlu, Moskova Pozitif Teknoloji ve Danışmanlık Enstitüsü Psikolojik Danışmanlık Fakültesi Gestalt-terapi üzerine danışman psikolog olarak mezun olmuştur.

Azerbeycan'ın çok satan yazarlarından birisidir. 2016'da yayımlanan " Bu Şehirde Kimse Yok " romanının 16.  baskısı bitemek üzeredir belki de ben bu yazıyı kaleme aldığımda bitmiştir. Yoğun talep üzerine basılmaya devam edileceği söylendi kitabın. Bir diğer polisiye romanı "Abaddon" ise yayımlandığı gün sadece 3 saat içinde tükenmiştir.

Yazarın Okuduğum Diğer Kitapları : 

* Bu Şehirde Kimse Yok mu? 

                                       

                                                   

8/10/2019

Deşifre - Mehmet Eymür

Ağustos 10, 2019 3 Yorum
Deşifre


   MİT eski kontrterör başkanı Mehmet Eymür'ün kaleminden casusluk hikayeleri yer alıyor Deşifre'de. Öyle kurgu falan değil gerçek öyküler. Gerçek olması daha da etkileyici yapıyor kitabı. Hepimiz böyle gizemli konulara bayılırız, değil mi ? Şahsen ben görünenin ötesini hep merak etmişimdir .

   Mata Hari ile başlıyor Eymür kitaba Peter Wright ile devam ediyor. Peter Wright kimdir derseniz İngiliz Güvenlik Servisi MI5 te yıllarca yüksek mevkilerde görev yapmış birisi. Şimdi emekli. Farklı örneklerle devam eden kitap ülkemize , geçmişimize ve bu günümüze de değiniyor. Eymür kendi başına gelenleri de anlatıyor.

  Oldukça ilginç bir kitap. Okuduktan sonra araştırma gereği duydum ve nette araştırdım ben de. Her kitaba inanmadığım gibi her yazılana da kuşkuyla bakıyorum. Aslında benden iyi ajan olurdu :))  Buzdağının görünen yüzü diyorum ben kitaba. Yılların tecrübesi ve birikimi elbet bir kitaba sığmaz !!  Şimdi aklımdaki soru işaretleri ile bitirdim kitabı. Konu ilginizi çekiyorsa kaçırmayın kitabı. 






Deşifre - Mehmet Eymür
Kitabın Adı :Deşifre
Yazar :Mehmet Eymür
Yayınevi :Eftalya Yayınları
Sayfa Sayısı :336


İnsanlık tarihinin en eski mesleklerinden birisi olan casusluk, teknolojinin gelişmesiyle bir hayli değişmiş olmasına karşın hala devletlerin en önemli bilgi edinme unsuru olarak varlığını sürdürmektedir.
Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki soğuk savaş yılları casusluk faaliyetlerinin arttığı bir dönemdir. Hâkim güçler, bu dönemde düşman devletlerin öneme haiz bilgilerini casusları aracılığıyla elde etmişlerdir. Soğuk savaş sonrasında ise casuslar ülkeleri politik karışıklıklara sürüklemek, ekonomik krizler çıkarmak, darbeler yapmak amacıyla kullanılmaya başlanmıştır. İşte elinizde tuttuğunuz bu kitap, ülkemizde de etkilerini gördüğümüz bu tarz casusluk faaliyetlerine Millî İstihbarat Teşkilatı bünyesinde özverili çalışmalarıyla çok defa karşı koymuş, bazıları medyaya da yansımış olan birçok casusun yakalanmasına yönelik gerçekleştirilen operasyonlarda bulunmuş Mehmet Eymür’ün engin tecrübelerinin siz değerli okuyucularımıza aktarılması çalışmasıdır.

Mehmet Eymür’ün Millî İstihbarat Teşkilatı’nda (MİT) geçirdiği 33 yıllık meslek hayatı boyunca edindiği bilgi ve birikimlerden istifade ederek kaleme aldığı bu kitapla casusların gizemli dünyasına adım atacak ve Castro suikastından Kıbrıs Harekâtı’na birçok önemli olayın ardındaki sır perdesini aralarken Mehmet Ali Ağca’dan Deniz Gezmiş’e, Hiram Abas’tan Uğur Mumcu’ya önemli birçok kişiyle ilgili ilk defa duyacağınız bilgileri okuyacaksınız.


                                                            Kozmokitap

8/09/2019

Park Cinayetleri - Armağan Tunaboylu

Ağustos 09, 2019 0 Yorum
Park Cinayetleri -  Armağan Tunaboylu


Bir Metin Çakır Polisiyesi - Park Cinayetleri okudum bitti. Kitabın isminde "Bir Metin Çakır Polisiyesi " ibaresini  görünce yazarın daha önceki kitaplarını okumadığım için Metin Çakır'ın polis ya da dedektif benzeri mesleğe sahip olduğunu düşündüm . Gerçi arka kapakta hakkında yazılanlar çok ilginçti fakat yine de kitabı okuduğum zaman karşıma çıkanlara beni hazırlamaya yetmedi.

Armağan Tunaboylu 'nun kalemi ile ilk defa tanıştım , oldukça eğlenceli olduğunu söylemeliyim. Yıldız Cinayetleri, Resim Cinayetleri, Konsey Cinayetleri ve Karakol Cinayetleri'nden sonra Metin Çakır 'ın maceralarının yeni kitabı Park Cinayetleri. Bazen böyle muhteşem kitaplarla geç tanıştığım için kendime kızıyorum.


Kitaba geçmeden önce "Armağan Tunaboylu kimdir ?" merak edenler için yazmak istiyorum . 1960 yılında Eskişehir'de doğdu.(Bu noktada hemşehrim olduğunu belirtmek isterim . Ben de yeni öğrendim ) Ortaokul ve lise öğrenimini İstanbul'da, Galatasaray Lisesi'nde okuduktan sonra, İzmir'de sinema-tv öğrenimi gördü. Okulun ardından İstanbul'a dönerek kısa bir süre gazetecilik yaptı. Daha sonra çeşitli televizyon şirketlerinde ve dizilerde görev aldı. Polisiye kitapları okumayı çok seven yazar ben daha iyisini yazarım diyerek yazmaya başlamış ve yazmış da ...




  Kitabı okuma serüvenime gelirsem , kitaba başlayınca ilk şok dalgasını yaşadım ve ardından ilk dalgayı aratmayacak artçılar geldi. Şöyle ki ben argo sevmeyen birisiyim . Bu nedenle yeraltı ve dizüstü edebiyatının çoğu kitabına olumlu bakmıyorum ve okumuyorum. Argo yerine çok daha dikkat çekici kelime ve söz dizilimi ile konular çok daha rahat anlatılabilir . Ben böyle düşünürken ilk sayfalardan argo ile karşılaşınca nasıl şok olduğumu ve kızdığımı tahmin edebilirsiniz. Kitabı anlatıcının değil Metin Çakır'ın bizzat ağzından okuyoruz. Başta bunu belirtip sonda da devam edeyim. Neden derseniz anlatıcı argo kullansaydı tavrım başka olurdu baş karakter söyleyince başka. Bu söylediklerimi daha iyi anlayabilmek için Metin Çakır 'dan bahsetmekte fayda var. Yaşadığı mahalle, çevresi ve mesleği ...






Metin Çakır'ın muhiti öyle herkesin yaşayacağı bir yer değil, karışık bir semt. Çevresindeki insanlar da doğru yoldan para kazanan tipler değiller çoğunlukla . Kendisi ise yine kendi tanımı ile "pezevenk " . Evet  doğru duydunuz, iş yerinde hanımlar çalışıyor , o   da onlardan para kazanıyor. Şimdi böyle bir tipin bol argolu konuşması yadsınamıyor. Başta argo beni rahatsız etse de" böyle bir karakterden ne beklenir ki " diyerek okumaya devam ettim ve kahkahalarla güldüğüm sayfalar oldu. İlerleyen sayfalarda konu karmaşık bir hale gelmeye başlayınca argo oranı çok azaldı , konuya iyice adapte olduğum için açıkça belirteyim hiç rahatsızlık hissetmeden okudum. Bu konuda yazarı tebrik etmek isterim , normalde sevilmeyecek bir karakteri bana sevdirdi :D

Mahallede bir cinayet işlenince  Komiser Asım bir suçlu aramaz ve suçu bizimkine yıkarmış . Yine aynı şey oluyor ve bir genç öldürülüyor. Onunla en son Metin görülünce de yakalayın emri çıkıyor. Metin de tabana kuvvet kaçıp katili aramaya başlıyor. Aramak dediysek de Metin Çakır tarzı bir aramadan bahsediyorum. Bir yandan kaçıyor , bir yandan yaşıyor , bir yandan da kapasitesine göre soruşturma yapıyor. Biraz şaşkın bir karakter olduğunu da belirtmeliyim.

Kitap tam da gezi olayları sırasında geçiyor. Metin tam bir şaşkın dedektif. Çok zeki ya da araştırmacı değil fakat şanslı. Bu şansı ona yardım ediyor. Komedi filmlerini aratmayacak bir kitap. Ben çok sevdim. Yazarın Yıldız Cinayetleri isimli  kitabı senaryoya uyarlanarak filmi çekilmiş . Başrolünü Mustafa Üstündağ'ın   oynadığı film Şeytan Tüyü   adı ile 2016 'da vizyona girmiş. Ben henüz izlemedim filmi , bayramda izlemeyi düşünüyorum ;)



Park Cinayetleri -  Armağan Tunaboylu
Kitabın Adı :Park Cinayetleri
Yazar : Armağan Tunaboylu
Yayınevi :Oğlak Yayınları
Sayfa Sayısı :230


Metin Çakır da Kim?

Hercule Poirot kadar zeki, Sherlock Holmes kadar dikkatli, Mike Hammer kadar çapkın, James Bond kadar yakışıklı, Philip Marlowe kadar pervasız...

Yok canım, nerdee! O, Tarihin en ahlaksız, sahtekâr, korkak, yalancı, maço, vb karaktersiz karakteri. Ama insan gene de onu sevmeden edemiyor.

Yıldız Cinayetleri, Resim Cinayetleri, Konsey Cinayetleri ve Karakol Cinayetleri'nin olağanüstü detektifi Metin Çakır, tuhaf Ötesi maceralarına Park Cinayetleri'nde de devam ediyor...


                                                            Kozmokitap

8/04/2019

Gecedegiden - Hüseyin Kıran

Ağustos 04, 2019 7 Yorum

Gecedegiden


Temmuz ayının son kitabıydı Gecedegiden . Okuması ve içine girilmesi zor bir kitap Gecedegiden . Kitabı okumak için ilk elime aldığımda birinci bölümü bitirdim ve bıraktım kitabı. "Olmadı , biz ayrılalım , birbirimize uymuyoruz " dedim. Bir hafta sonra bana pes etmek yaraşmaz diyerek tekrar aldım kitabı elime. Bu sefer birinci bölümü bitince yorumum "yazar felsefe yapmaya çalışmış ancak ortaya sebze çorbası çıkmış " şeklinde oldu. Bu nasıl bir benzetmedir ben de anlayamadım :D Beynim artık nasıl yandıysa...

Üstün inadım sayesinde ikinci bölüme geçince hem ben yazarın tarzına alışmaya başladım , hem de kitap açılmaya başladı ve okuma yolculuğum da resmen başlamış oldu.





Anlatıcının kim olduğunu başlarda anlamıyoruz. Olayları kendisi anlatıyor fakat kendi hakkında fazla ipucu vermiyor. Bir adamı öldürdüğünden bahsediyor, sığınmak için de ıssız yeraltında bir kovuk buluyor. Bu daracık yere sığınıp biraz uyuyup dinlenmek tek isteği. İstemeyen bir misafiri oluyor burada. Bu dar yeri bir yılanla paylaşıyor. Başta tedirgin alsa da ikisi de kendi bölgesinde kalıyor ve bir süre sonra uyuyor . Uyandığında ise yılan tarafından ısırıldığını fark ediyor. Bu gerçekten ısırılma mıdır yoksa alegorik bir anlatım mıdır? Belki kalkanları indirdiğimiz anda en yakınımızdakilerden gelecek tehlikeleri anlatmak istemiştir. Her zaman en büyük kazığı güvendiğimiz anda yemez miyiz ???

Karakterin aslında isminin olmadığını da okuyoruz. Ona "gecedegiden " diyeceklerdir, geceleri dışarı çıktığı ve çalıştığı için.

Kitapta bir de mendil ve balgamlı sayfalar vardı ki midemi mahvetti.

En başta belirttiğim gibi okuması zor karanlık bir kitap "Gecedegiden " . Sevdiğim yerleri de oldu sevmediğim yerleri de . Kitap bitince duygularım karmakarışıktı. Hangi kategoriye dahil edeceğimi bilemediğim bir kitap oldu benim için. Kitabın tamamı için ne sevdim diyebiliyorum ne sevmedim .

Gecedegiden - Hüseyin Kıran Kitabın Adı :Gecedegiden
Yazar :Hüseyin Kıran
Yayınevi :Ayrıntı Yayınları
Sayfa Sayısı :112


2004 yılında Madde Kara adlı şiir kitabı ile başladığı edebiyat yaşamını 2006 yılında yayımlanan Resul romanı ile sürdüren Hüseyin Kıran, yeni romanı Gecedegiden'de parçalanmış bir benliğin zihninden bakıyor dünyaya. İlk romanı Resul eleştirmenler tarafından övgüyle karşılanmıştı. "Hüseyin Kıran, sert gerçekleri yazınsal yazının olanakları içinde kalarak dile getiriyor" demişti Semih Gümüş; "Resul, önemli bir roman. Roman sanatımızın yüksek bir verimle yayılıp toparlanmakta güçlük çektiği sırada yapılmış özel bir katkı, ayrıksı dili ve anlamıyla yaşanan anların, dönemlerin nasıl anlatılabileceği sorusuna verilmiş, beklenmedik bir karşılık."
Gecedegiden'de dili biraz daha ustalık kazanmış Hüseyin Kıran'ın. Şiirsel olduğu kadar travmatik, akıcı olduğu kadar kekeme diliyle kötülüğün, karanın, tiksindirici olanın, dışarıda bırakılmışların, yeraltına iyilenlerin izini sürüyor...

Tedirgin edici bir atmosfer... Hüseyin Kıran, tekinsiz bir dünyaya davet ediyor okuyucusunu. Gecedegiden anlamını ilk elde açık etmeyen, simgeler ve benlik oyunlarıyla örülü, giderek kendi üzerine kapanan, ancak ışıltısını tam da bu kapanmadan veren bir kitap. Sözcüklerin havada bozulduğu, dağıldığı, hecelere, harflere, vurgulara, tonlamalara bölündüğü, seslerin kulaklardan içeri aktığı çarpıcı bir roman. "Önce, yerden elime geçirdiğim bir taşla vurdum başına. Aniden kaplan! Tak! diye bir ses patladı. Artık çıkan seslerin gereksiz olduğunu kimse iddia edemez. Uluyor. Öte yandan, yüzündeki şaşkınlık ifadesi takdire şayan. İşte! Başına yumruk iriliğinde bir taşla vurulan bir adam, buna kendi açısından belirli bir anlam yükleyemiyorsa şaşırır ve bedeninin bilinçsiz tepkisi olarak kusar. O da öyle yapıyor. Gerçek şeyler oluyor, gözlerim izlemekten yorulmuyor ve duyduklarım gereksiz ve yararsız değil."


                                                            Kozmokitap

8/03/2019

444 Basamak - Mario Mazzanti

Ağustos 03, 2019 8 Yorum
444 Basamak -  Mario Mazzanti


  Şah Mat ile tanıdığım ve sevdiğim bir yazar oldu  Mario Mazzanti . Şah Mat'tan sonra okuduğum Gördüğüne Asla İnanma  ve Ölümle Randevu 'yu sevsem de bir Şah Mat kadar olamadılar benim için . Bu sene içerisinde okuduğun On İçimdeki Katil ile tanışıncaya kadar. Benim gözümde Şah Mat'ın da üzerine çıktı On İçimdeki Katil444 Basamak da On İçimdeki Katil'in devamı niteliğinde.  On İçimdeki Katil'i blogumda yazmadığımı fark edince 444 Basamak yorumuna geçmeden önce ondan bahsetmek  istiyorum.

On İçimdeki Katil

 On İçimdeki Katil  bol miktarda gerilim ya da korku içeren bir kitap değil. Suç , araştırma ve psikoljik öğelerin yer aldığı bir kitap . 7 yıl önce cinayet zanlısı olarak tutuklanan Riondino tutulduğu rehabitasyon merkezinden yine vahşi cinayetler işleyerek kaçar. Polisin onu tekrar yakalama çabasını okurken , 7 yıl öncesine ve nasıl tutuklandığına yolculuk ediyoruz. Bu kitabı ilginç kılan ise suçlunun çoklu kişilik bozukluğuna sahip olması. Bir bedenin içinde on farklı kişilik ya da doktorun tabiri ile on farklı kişi. Tüm kişilikler cinayetlerden haberdar mı yoksa sadece biri mi katil ??? İşte bu ilginç konudan ve yazarın anlatım gücünden dolayı hızla okunup bitiyor kitap.

    444 Basamak'ta da yine başrolde Riondino ve Doktor Claps var. Ekvator'da  Amerikan vatandaşı genç bir kadın kaybolmuştur. Kadının fiziksel özellikleri Riondino'nun kurbanlarına benzemektedir. Hem kadını bulmak hem de Riondino orada mı araştırmak için Doktor Claps Ekvator'a gider. Orada yine bir araştırma süreci okuyoruz . Diğer taraftan da Riondino'yu ...

  Yine başarılı ve heyecanla okunan bir kitap oluşturmuş yazar. Bu iki kitap ile başarılı bir seri oluşturan yazarın kendini geliştirdiğini söyleyebilirim. Diğer kitapları çerez olarak nitelerken bu kitaplarını gerçek polisiye olarak görüyorum. Türü seven okuyuculara tavsiyemdir.








Kitabın Adı :444 Basamak
Yazar :Mario Mazzanti
Yayınevi : Sonsuz Kitap
Orjinal adı :I 444 scalini
Çevirmen :Güliz Akyüz Yıldırım
Sayfa Sayısı :400


Santa Ana Tepesi, Ekvador Quayaquil’deki en etkileyici yerlerden biridir. Ancak tepeye ulaşmak için her biri numaralandırılmış olan tam 444 basamağı aşmanız gerekir.
382. basamakta ardında hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolan Amerikalı turist Sheila Ross gündeme bomba gibi düşer. Kadının kaybolduğu günün sabahında konuştuğu İtalyan adam, Doktor Claps’in okyanusları aşmasına yetecek ipucunu ona vermiştir. Bu durumda ona garip gelen, onu kâbusuna geri döndüren bir şeyin var olduğunu hisseden Claps, iki yıl önce ellerinden kaçıp giden, çoklu kişilik bozukluğu yaşayan acımasız katil Riondino’yu bulma umuduyla yola çıkar.

Claps, yaşanan onca şeyden ve gerçekleşen kanlı cinayetlerden sonra Riondino’yu bulmayı takıntı haline getirmiştir. Ekvador’a vardığında kaybolan tek kadının Sheila Ross olmadığını öğrenmesiyle birlikte Riondino’nun oradaki varlığından neredeyse emin olan Claps için bu iş, samanlıkta iğne aramak gibi olacak.

Çoklu kişilik bozukluğu yaşayan on farklı kişiliğe sahip, vahşi bir katil...




                                                     
Web sitemizdeki fotoğrafların, yazıların izin alınmadan kopyalanması, yayınlanması, alıntı olduğu ve kaynağı belirtilmeden bir takım amaçlar için kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri yasasına aykırıdır. İzin alınmadan kopyalanan resim ve yazılarımızla ilgili dilekçe ve dava açma hakkımız saklıdır.