Germinal ile tanıştım EmiIe Zola'nın kalemi ile. Tam da ülkemizde maden felaketi yaşandığı döneme denk gelmişti kitabı okumam. Benim için daha özel ve üzücü bir süreç olmuştu bu.Kitaptan ve yaşananlardan daha fazla etkilenmiştim. Yine yazarın kalemiyle fakat bu sefer bambaşka bir yolculuğa çıktım Nana ile.
19. yy 'ın büyük Fransız romancısıdır Emile Zola . Bir ailenin tarihini anlatan yirmi romanlık Les Rougon-Macquart serisinin en ünlü eserlerinden biridir Nana. Serinin bütünü içinde bağımsız bir roman olarak da okunabiliyor Nana.
İlk olarak 1880 yılında yayımlanan Nana , yayımlandığı gün ilk baskısı tükenmiştir . Nana , yayımlandığı zaman Fransa'da olay olmuş ve ülkenin en şiddetli edebiyat tartışmalarından birisine yol açmıştır. Bu tartışmalı roman tiyatro ve sinemaya da uyarlanmıştır .
" Nana'nın konusu özetle şudur ki : kıçı üzerinde hayatını sürdüren bir toplum... Henüz kızışmamış ve peşindekilerle sürekli alay eden dişi bir köpeğin ardından koşan köpekler sürüsü." Yorumunu yapıyor bir fahişenin hayatını anlattığı Nana hakkında Emile Zola . Yaşadığı dönemde fahişelere toplumun her kesiminde rastlamak son derece normal bir olaydı. Gösterişli partilerde , balolarda , tiyatroda , operada , yemeklerde ... Bu gösterişli kadınlardan birisini metres tutmak övünülecek bir şeydi . Kontların , prenslerin , zengin adamların yanında sık sık boy gösterirlerdi. Yazarın da böyle bir konuya değinmesine şaşmamak gerekir. Klasik kitapların bir kısmında daha benzer konulara değinildiğini görebiliriz. Alexandre Dumas Files'in Kamelyalı Kadın 'ı gibi...
Bir tiyatro oyunu ile başlıyor kitap : "Sarışın Venüs'' . Bu gösteride Venüs rolü ile karşımıza çıkan Nana'nın ne sesi çok güzel, ne de oyunculuğu çok başarılıdır. O yeteneğiyle değil güzelliği ile büyüler seyircileri , özellikle de erkekleri. Nana bir çocuğu olan bekar bir kadındır. Oğluna para karşılığı halası bakmaktadır. Nana da her ne kadar erkekleri sevmese de rahat içinde yaşamak için onları kullanmaktadır. Eğlenceli yemekler , partiler , gösteriler gibi gösterişli bir yaşam için bolca para gereklidir . Bunun için de para karşılığında erkeklerle birlikte olmaktadır.
Kendisine sadık kalmak şartı ile bir kontun metresi olan ve ondan bolca para alan Nana'nın karakteri sadık kalmaya müsait değildir. Başlarda gizli gizli farklı erkeklerle birlikte olsa da kontun olayı fark etmesinden sonra Nana ondan ayrılıp aşık olduğu adamla yaşamaya başlar. Bu istediği gibi karşılıklı bir aşk değildir. Üstelik bu adam Nana'nın bütün ihtiyaçlarını da karşılamaz. Hayatına devam etmek için başta gizli gizli başka adamlarla birlikte olsa da sonunda aşkının karşılıklı olmadığını ve karın doyurmadığını anlayıp ondan ayrılıp geri kontun metresi olur. Yine ona sadık kalıp tek erkek olacağı şartını kabul etse de sonra tekrar eski yaşam tarzına döner Nana. Burada Nana'yı anlamak zor olduğu kadar kendisini aldattığını bile bile ondan ayrılamayan ve onun için bütün parasını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalan Kontu da anlamak mümkün değildir. Bu nasıl bir bağlılıktır ya da saplantıdır ki sizi aldattığını bildiğiniz birisinden vazgeçemezsiniz.
Fakir bir aileden gelen Nana'nın parayı neden çok sevdiği anlaşılabilir. Fakat neden böyle bir hayatı tercih ettiği anlaşılamaz. Çevresindeki erkekleri kullanıp onları son kuruşuna kadar kullanmak belki bir intikamdır fakat bu yaşam tarzı kendi sonunu da hazırlamaktadır.
19. yy da Paris'teki yaşamı ve ilişkileri hem gözler önüne serer Emile Zola , hem de eleştirir aslında. Bir fahişe olan Nana'nın hayatını anlatırken soylu görünen insanların da bu kadın karşısında nasıl kul köle olduğunu ve asil hanımların da aslında gizli gizli ne işler çevirdiğini anlatır okuyucuya. Dönem insanına bir ayna ile yaşam tarzlarını yansıttığı için belki de edebiyat çevrelerinde tartışmaya sebep olmuştur , ne dersiniz ?
Kitabın Adı : Nana
Yazar : Emile Zola
Yayınevi : İskele Yayınları
Orjinal adı : Nana
Serisi : Les Rougon-Macquart #3
Çevirmen : Nurettin Bahar
Sayfa Sayısı : 446
"Nana,
- Canim, olacagi belliydi zaten! Onlari ayaklarina getirdin!... Ne yapayim, dayanamiyorum. Zorla degil ya, dayanamiyorum, dedi ve onun ozrunu anliyormus gibi ayagini uzatti. Bunun uzerine uyumak istedigi icin son derece sinirlenmis olan Fontan ona var kuvvetiyle bir tokat patlatti. Tokat o kadar kuvvetle indi ki Nana kendini ayakta buldu, sersemlemisti. Bir cogununkini andiran derin bir inilti ile sadece,
- Ah! Diyebildi.
Fontan, kimildayacak olursa bir ikinci tokat daha patlayacagini soyleyerek onu tehdit etti. Sonra mumu sondurdu, sirt ustu yatti ve derhal horlamaya basladi. Nana ise yuzunu yastiklara gomerek kesik hickiriklarla agliyordu. Kuvvetine guvenmek alcaklikti. Fontan'in korkutucu bir hal almis olan cehresi onu gercekten korkutuyordu. Yedigi tokat onu yatistirmis gibi yavas yavas sakinlesiyordu. Simdi Fontan'a saygi duyuyor. Ve yatakta ona genis bir yer ayirmak icin kendisi sokak tarafindaki duvara sokuluyordu. Yanagi ates gibi yanarak, gozleri yasla dolu, dermansizlik icinde pasta ve corek kirintilarinin kokusunu bile almadan uyumaya basladi.
Emile Zola :
Émile François Zola (2 Nisan 1840 – 29 Eylül 1902), Fransa'da natüralizm akımının öncüsü olan ünlü bir yazardır. Zola'nın edebiyat dışındaki şöhreti ise, Dreyfus Davasında takındığı aydın tavrından kaynaklanmaktadır. 1897 yılında Fransız ordusunda Yahudi olması nedeniyle askeri yargının duyarsızlığına kurban giden yüzbaşı Dreyfus'u hükümetin bütün baskılarına rağmen savunan ve Fransa devlet başkanına hitaben İtham Ediyorum makalesini yayınlayan Zola, baskılardan dolayı Fransa'yı terkedip bir süre Londra'da yaşamak zorunda kaldı. Çabaları sonucunda Dreyfus Davası'nın yeniden görülüp adaletin yerini bulması sonucu yurduna döndü. Émile Zola, 1902 sonbaharında, kaldığı otelin yatak odasında duman zehirlenmesinden öldü. Nana, Germinal ve Meyhane en tanınmış romanlarıdır. Tüm romanlarında, doğal ve gerçekçi bir tarzla, hayatın zorluklarından bahsedilir. Örneğin, Nana adlı romanda yokluktan dolayı batağa sürüklenen bir genç kızın dramı, büyük bir gerçekçilik ve dramla anlatılır.
vay güzel kitaptır bende yeri ayrıdır. Yıllar önce eski basımlardan birisini okumuştum. Biraz dili skiydi ama keyif almıştım. Güncel basımını da sonra kuma fırsatım oldu.
YanıtlaSilEmily Zola mı Emile Zola mı kafama takıldı
Uyarın için sağol Tigris , klavye hatasına kurban gidiyordum :))
SilYoğun olduğum bir dönemde okumaya çalışmıştım fakat tiyatro sahnesinden sonra kızıp kenara bırakmıştım yani en başında okumayı kestim :) En kısa zamanda tekrar okumaya çalışacağım tanıtım için teşekkürler :)
YanıtlaSilUmarım bu sefer kitabı seversiniz .
SilGüzdl kitaptır bende severim. Güzel anlatmışsın. Yazını okumak iyi geldi 😊
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim :)
SilEmile Zola dan Nana yi cok severek okumustum tekrar okunabilecek kitaplar arasinda benim icin 😊
YanıtlaSilNana yı geçen yıl almıştım fakat elimde hala kitaplar oldugu için okuyamamıştım şimdi burada konuyu okuyunca merak uyandırdı. Hemen okumaya başlayacağım.
YanıtlaSil