Kitabın Adı: Seni Her Şeyin Mümkün Olduğu Yere Götüreceğim
Orjinal Adı: Le Philosophe Qui N'était Pas Sage
Yazarın Adı: Laurent Gounelle
Sayfa Sayısı: 316
Yayınevi: Pegasus
Goodreads Puanı: 3.51
Puanım: 5
Yazarın eski kitabı olan " Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer " kitabını okuduğum zaman anlatım tarzına ,
hikayenin konusuna hayran kalmıştım. Kitabın ismini okuyunca konusunun o derecede farklı olacağını düşünmemiştim. Bu derecede beğendim bir yazarın yeni kitabı çıkınca okumamak olmazdı. Kardeşim kitabı satın alınca ben de ondan otlandım:)))
Kitap dış tasarımı ile bence bir sanat eseri. İnsanı ferahlatan aynı zamanda da içinde gizemi barındıran olağanüstü bir dizayn... Yazar yine kalemini konuşturup kelimelerini çoşturmuş. Kitabı okurken hikayeyi hissettim , aynı zamanda da günümüz ve sistemi eleştirmeden edemedim. Kitap sayesinde sistemin nasıl kölesi olduğumuzu , popüler kültür adı altında başkalarının dayatmaları ile insanların düşünmeyen kuklalara döndüğünü düşündüm. Kitabın konusu ne diye düşünüyor olmalısınız. Kitap ne düzeni eleştiriyor, ne de bu konuda yorum yapıyor. Fakat okurken verdiği mesajlar öyle itina ile işlenmiş ki hikayedeki ortam ile kendi çevremi ister istemez kıyasladım. Okulda kızımın veli toplantısında sevgili öğretmenimizin çocuklar hakkındaki serzenişlerini dinlerken bile aklıma kitaptaki okul ve çocuklarla ilgili bölüm geldi. Kendi kendime gülümsediğimi fark ettim. Bu hikayeyi okuduktan sonra gündelik hayatımızın her bölümünde kitaptan bir bölüm bulabiliriz...
Kitapta yerlilerin doğallığına bayıldım. Doğallık derken giyim tarzlarından bahsetmiyorum:)) Doğa ile bütünleşmiş haldeler. Biz dünya telaşına öyle bir dalıyoruz ki doğanın güzelliklerini, ufak olaylarla mutlu olmayı unutuyoruz. Yapraklardaki çiy tanelerinin güzelliğini, kuşların şakımaları ile neşelenmeyi , bulutların arasından çıkan güneş ışınlarının muhteşemliğini fark etmeyi gibi. Kitabı okurken unuttuğumuz ya da gözümüzün önünde olan fark etmediğimiz güzellikler ve mutluluklar için illa bir hatırlatıcıya mı ihtiyacımız var diye düşündüm.
Gelelim kitabın konusuna:
Sandro New York Üniversitesinde Felsefe Profesörüdür. Karısı iş amacıyla gittiği Amazon ormanlarında öldürülür. Bu olay Sandro'yu mahveder ve işinden ayrılarak Amazona doğru yola çıkar. Aralarında doktorun da bulunduğu toplam dörk kişilik rehber ekibiyle birlikte Amazon'a doğru yola çıkar.Amazon ormanlarında yerlilerin köyünün yanına kamp kurarlar. Sandro'nun bildiği bu yerliler eşini tanrılarına kurban etmişlerdir. Eşinin intikamı için akla gelmemiş planları olan Sandro, bu planları uygulanırken yerlilerin hayatları nasıl değiştirdiğini , insanlar değişirken kendisi ile olan mücadelesini ve güzeller güzeli Elianta'nın halkının kurtuluşu için olan gayretlerini bir solukta okuyoruz. Siz de okuyun pişman olmazsınız....
Bana yazacak bişey birakmamissin :) kitabi oku israrim bu yuzdendi. Benim yasadigim duygunun aynısını yasayip yasamayacağındi ki yaşadın. O halde kitap gercekte abartim olmamis ve hislerimde yanilmamisim. Eline sağlık :) yeni kitapta kolay gelsin.
YanıtlaSilTeşekkür ederim canım. Kitap gerçekten çok güzeldi. Eminim okuyan birçok insan aynı duyguları hissedecektir...
YanıtlaSilKitabin ismine vurulup bloguna gectim ve heyecanlandim yazini okuyunca. Ismindeki anlam beni kitabin icine cekti sizin anlatiminizla. Okunacaklar listemin basinda yerini aldi. Sevgilerimle.
YanıtlaSilUmarım kitabı siz de benim kadar seversiniz:)))))
Silmerhaba takipçin oldum bana da beklerim...
YanıtlaSilAramıza hoşgeldiniz:))))
Sil