Ee, oğlum, eski zamanda atalarımız , zenginlik gururlanmayı, böbürlenmeyi, gururlanma-böbürlenme ise baştan çıkmayı , çılgınlığı getirir , derlermiş.Cengiz Aytmatov'un kalemi ile ilk tanışmam oldu Beyaz Gemi . İsmini daha önce çok duyduğum yazarın kitabını okumak bir türlü nasip olmamıştı, oysa ki kitap yıllardır kitaplığımızda vardı. Daha doğrusu Beyaz Gemi kızımın kitaplığında idi. 6. sınıfta okuması için aldırılan kitaplardan bir tanesi idi. Okulda zorla aldırılan kitap olduğu için için kızım kitabı hiç sevemedi. Sevmediği için de kitaba biraz ön yargılı yaklaştım. En son hangi kitabı okuyacağıma karar veremeyince yine kızımın isteği üzerine kitaba başladım. Bir kitap ne kadar güzel olursa olsun zorla okutuluyor ise o kitap sevilmiyor. Okulda birkaç kitap arasından seçme hakkı verilse idi kitabı kızımın da seveceğine eminim. Zorlama olunca ve isteksiz okununca kitaptan da zevk alınmıyor.
Ben kitabı çok sevdim. Bayramda işler-güçler arasında nasıl bitti anlamadım. Eski bir destan ile harmanlanmış kitap bir küçük çocuğun etrafında geçiyor. Kitap boyunca ismini öğrenemiyoruz çocuğun. İsimsiz, anne ve babası tarafından terk edilmiş, dedesi ile yaşayan bir çocuk. Hayatta en büyük desteği ve koruyucusu dedesi. Bir dağ köyünde yaşıyorlar , hepsi üç hane . Dedesi ve ninesi ile çocuk, teyzesi Berkey ve eniştesi Orozkul ; yanlarında çalışan Seydamet ve eşi Gülcemal. bir de küçük kızları var. Bu köyde en büyük arkadaşı kayalar ve bir de dürbündür çocuğun. Dürbün ile Isık-göl'den geçen Beyaz Gemi'yi seyretmek ve hayallere dalmak en büyük zevkidir. O gemide çalıştığını hayal ettiği babasını düşünmek. Hayaller kurmak... Annesini de tanımamasına rağmen en çok babası ile ilgili hayaller kurar çocuk. Belki bunda Aytmatov'un babasını küçük yaşta kaybetmesinin de etkisi vardır. Kendisinin baba özlemini çocukta dışa vurmaktadır.
Dede figürü ise çalışkan ve her işe koşan bunun yanında da insanlar tarafından sayılmayan bir karakterdir. Kıvrak Mümin derler ona. Her işe koşar , yorulduğunu belli etmez , sesini çıkarmaz. Günümüzde de böyle değil midir , sesini çıkarmayan insanların üzerlerine gidilir. Buldun Eşeği bir semer de sen vur derler tabiri caiz ise. Mümin'e de öyle davranır damadı. Çünkü kızı ile Orozkul'un bir çocukları olmamaktadır. Bütün suçu karısına atan Orozkul'un en büyük zevki içip içip karısını dövmektir. Kızını bırakmasın diye sessiz kalmak da yine Mümin'e düşer. Bu noktalarda kitapta eleştirecek çok nokta vardır bize göre. Fakat dönemin ve kültürün şartlarını dışarıdan bir gözle eleştirmemize imkan yoktur.
Marallar ile ile ilgili bir efsane anlatılır kitapta. Dede bu efsaneye inanmış ve çocuğu da anlatımları ile inandırmıştır. Kitaptaki sonu hazırlayan da yine efsanedir bana göre. Efsane ve güvenin yitirilmesi.
Artık dağlara hiç dönmeyeceğim! Balık olarak kalayım daha iyi! Balık olarak kalayım daha iyi! Balık olarak...
Kısa bir kitap olmasına rağmen oldukça etkileyiciydi bana göre. Böyle bir son olacağını tahmin etmemiştim. Kısa , etkileyici, acıklı... Kitabın sonunda yazar kitaba yapılan eleştirilerden de bahseder. Ben bu eleştirilere katılmıyorum. Empati yaptığım zaman kitaptaki karakterlerle yapılan davranışlar ve yazarın karakterlere çizdiği yön insan davranışlarına göre tamamen mantıklı bana göre. Çünkü belli ortam ve şartlar altında insanlar en akla gelmeyecek ve yapmam dedikleri davranışları sergilemeye müsaittirler.
İnsandaki çocuk vicdanı , tohumdaki öz gibidir. Ve o öz olmadan tohum filizlenemez , gelişemez. Yeryüzünde bizi ne beklerse beklesin , insanoğlu doğdukça ve öldükçe , insanoğlu yaşadıkça , hak ve doğruluk denen şey de var olacaktır. ..Ayrıntılı anlatımı, gerçek ile efsanelerin birleştirilmesi ve etkileyici konusu ile çok sevdiğim bir kitap oldu Beyaz Gemi. Okumanızı tavsiye ederim.
Kitabın Adı :Beyaz Gemi
Yazar :Cengiz Aytmatov
Yayınevi : Ötüken Neşriyat
Çevirmen : Refik Özdek
Sayfa Sayısı :131
Beyaz Gemi, Aytmatov'un, edebiyat âleminde geniş akisler uyandıran, verilmek istenen mesajla yaratılan tiplerin büyük bir uyum sağladığı eserlerinden biridir.
Romanın kahramanı yedi sekiz yaşlarında bir çocuktur. Çocuk, saflığın, bozulmamışlığın ve geleceğin sembolüdür. Aytmatov, çocuğun saf ve temiz dünyasından, hayatın acı ve çıplak gerçeğine uzanan bir roman kurgusunu meydana çıkarmayı başarır. Ona göre; çocukluk, gelecekteki insan karakterinin tohumudur. Çocukluk gerçek ana dili öğrenmeye ve çevresindeki insanlarla, tabiatla ve özellikle kültürle bağlarını hissetmeye başladığı dönemdir.
Aytmatov, Beyaz Gemi ile destan, efsane ve masal gibi çoğu şifahî edebiyat unsurlarını eserlerine sokmaya başlar. Geçmişi temsil eden dede ile geleceği temsil eden çocuk arasında dramatik bir ilişki kurarak insan duygu ve düşüncelerine kendine has yorumlar getirir.
Cengiz Aytmatov daha çok anlatılmalı, tanınmalı kesinlikle. Kitapları öyle kaliteli ki. Beyaz Gemi de onlardan biri. Ben de çok severek okudum. Eline sağlık Nilüfer hatun. İnşallah bu paylaşımın çok kişiye ulaşır da vesile olursun :) Hayırlı bayramlar ❤
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. İnşallah okuyanı çok olur dediğiniz gibi :) Hayırlı bayramlar ❤
Silaytmatov çok iyi yaaa büssürü kitabı güzeeeel :) kızın başka kitaplarını da alsııın kikikii :)))
YanıtlaSilGün Olur Asra Bedel kitabı da şu an kitaplığımda okunmayı bekliyor; ) Diğerlerini de bir iki toplarız artık kızımla :))
SilGayet güzel bir kitap çok anlamlı okumam lazım hemen :)
YanıtlaSilVakit kaybetmeden okuyun bence de:))
SilIlkokul yillarimda okumustum cok guzel bir kitap
YanıtlaSilÇok güzel bir kitap .
SilSade ve etkileyici bir tarzı var yazarın. Sevgiler:))
YanıtlaSilBeğenerek iki defa okuduğum bir kitap. Kitap tanıtımınız için teşekkürler.
YanıtlaSilTek kelimeyle muhteşem,geç kalınmadan muhakkak okunmalı,nefis bir dili anlatımı var ve hayata dair çok şey anlatıyor.
YanıtlaSil