11/04/2020

# Aylık Okunanlar

Ekim Ayında Okuduğum Kitaplar

Ekim Ayında Okuduklarım


Selam , bir süredir buralardan uzak kaldım . Dinlendim , enerji topladım. Uzun bir süre sonra ilk yazımın okuduğum kitapların toplu paylaşımı olmasını istedim. 

Ekim ayında toplam 20 kitap okudum. Bir süredir eski tempomda kitap okuyamıyor , kitaplar elimde sürünüyordu tabiri caiz ise. Bu ay eski tempoma geri döndüm....

Okuduğum kitaplar: 

Dostlarımızın Dostları - Henry James :

Dostlarımızın Dostları


Borges'in Babil Kitaplığı serisinin 18. kitabı  Dostlarımızın Dostları . Henry James kalemini çok merak ettiğim yazarlardandı. Bu nedenle büyük bir hevesle başladım kitaba . Ancak kaya misali kafayı tosladım. Ben ilerlemek istedikçe o kapıyı yüzüme kapattı. Gözlerim okudu kitabı beynim içine giremedi. Derken kitap bitti ben de bittim. 4 kısa öykü olan kitabı ileride tekrar okumak üzere kenara ayırıyorum çünkü bu okuma olmadı...






Kum Adam - E. T. A. Hoffmann :

Kum Adam

Alman yazar, besteci, müzik eleştirmeni ve çizer olan E.T.A. Hoffmann daha çok fantezi ve korku ve gotik türündeki kitapları ile tanınıyor. Yazarın en ünlü eserlerinden birisi de Kum Adam . 

Çocukların gözlerine kum atıp sonra gözlerini çaldığı söylenen karanlık bir figür Kum Adam. Nathanael ve kardeşlerini annesi "kum adam geliyor " diye korkutuyor yatma vakti, odalarına gitmeleri için. Annesi böyle seslendikten sonra da merdivenlerde ayak sesi duyar ve korkuları pekişir kardeşlerin. Bu kum adamı merak eden Nathanael , bir gün babasının odasına saklanarak görür gelenin kim olduğunu. Babasının avukat arkadaşı Coppelius'tur gelen. Kum adama da bir isim ve şekil bulmuştur kafasında Nathanael ... Babası ölmüştür ve ölümünden de Kum adamı sorumlu tutar Nathanael. Yıllar geçmiş büyümüş ve nişanmıştır. Herşey yolunda gider Coppelius'u tekrar gördüğünü söyleyinceye kadar ... Bu noktadan sonra aklı dengesi de hayatı da karmaşık bir hale gelecektir !!! Ana olayın yanında şaşırtıcı ve karanlık yan olaylarla desteklenen bu kısa gotik hikayeyi sevdim. Yazarın kalemi , kurgu yeteneği müthiş. 

 Kitaptaki ikinci hikaye ise Fındıkkıran. Fındıkkıran deyince benim aklıma fındıkkıran balesi ve Barbie 'nin çizgi filmi geliyor 🙈 Buradaki fındıkkıran ise farklı , masal tadında bir gotik öykü. Bu nasıl oluyor derseniz okuyun öğrenin derim. Biraz acıklı bir öykü olsa da sevdim ben ✌ Cem Yayınevi' nin  Gotik-korku serisinde yer alıyor kitap . Türü sevene ya da tür ile tanışmak isteyenlere Kum Adam kitabını tavsiye ederim

Micromegas - Voltaire

Micromegas

Borges'in Babil Kitaplığı serisinin 16 . kitabı  Micromegas . 

 "Söylediklerinize katılmıyorum, fakat onu söyleyebilme hakkınızı ölümüne savunurum " sözü ile tanınan #voltaire nin kaleminden 6 öykü yer alıyor kitapta. 
*Memnon veya Beşeri Bilgelik 
* İki Müteselli 
* Scarmentado'nun Kendi Kaleminden Seyahatlarinin Tarihçesi 
*Micromegas , Felsefi Bir Öykü 
*Siyah ile Beyaz 
* Babil Prensi 

 İlk üç öykü ile ilgili pek fazla bir şey söylemek istemiyorum çünkü bana hitap etmedi. Micromegas, dünyaya gelmiş iki uzaylı ve dünyalılar arasındaki diyalog yer alıyor. Zıtlıklar ve bakış açısı farklılıkları vurgulanmış öyküde. Siyah ile Beyaz öyküsünde bir rüya anlatılmış. Öykünün sonu ise pek olmamış bana göre . Kitapta en sevdiğim öykü , son öykü olan Babil Prensesi oldu. Kavuşmak için birbirinin peşinden giden iki aşık ve yolculuklarında olanlar kaleme alınmış. Voltaire öykülerinde birçok göndermede bulunmuş. 





Buket Uzuner'in Tabiat Serisi: 

Su :

Su

Araştırmacı gazeteci Defne Kaman kaybolmuştur ve ailesi kayıp başvurusunda bulunurlar. İzne girmesine saatler kala olayla ilgilenen kişi Komiser Ümit Kaman 'dır. Kayıp kişi ile aralarında soyadı benzerliği vardır. İzne ayrılmasına rağmen bu kayıp vakasını kafasından çıkaramayan Komiser Ümit , sahaf arkadaşı Semahat ile birlikte olayı araştırmaya başlar.

Bu farklı bir davadır. Kayıp kişi için bazı ipuçları gelir. İpucu olarak gelen şifreler #kutadgubilig kitabındandır ...

Kutadgu Bilig kitabından Dede Korkut 'a, Türklerin eski inanışları olan ve kökü Orta Asya'ya dayanan Kamanlık ( Şamanlık ) inanışına ve o zamandan bugüne inanış ve yaşayışımızın içine karışmış bir çok Kaman davranışlarına kadar farklı konuları harmanlayarak bir kurgu oluşturmuş Buket Uzuner.

Kitaba ismini veren Defne Kaman 'ı ise bu kitapta gıyaben tanıyoruz. Kendisi kayıp olduğu için "Su kitabında" kendisinden ve çocukluğundan bahsediyor.

Kurgu Defne'nin başına ne geldiğini araştırılırken verilen bilgilerden oluşuyor.

Serinin ilk kitabı olduğu için sanırım , yazarın sürekli bir şeyler verme , anlatma çabasında olduğunu hissettim. Bu çaba çoğu yerde kurguyu geri planda bıraktı bana göre. Bir de yazar diğer kitabı Kumral Ada Mavi Tuna ya atıfta bulunarak , bu kitabından bahsetmiş Su'da. Yazarlar böyle bir şey yapınca gülümserim ve "aaa ben bunu okumuştum "derim. Tabii bir kez bahsedince. Yazar bu kitabından yanlış hatırlamıyorsam dört kez bahsetti ve bana fazla geldi...

Kitapta bir de Umay anneanne var ki bahsetmeden geçmeyelim. Kendisi kaman ve eczacı olup bilgili ve aynı zamanda sözünü esirgemeyen ilginç bir karakter.

Aslında söylemek istediğim daha çok şey var fakat okumak isteyenler için #spoiler olmasın. Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları'nın ilk kitabı Su benim beklentimin altında kaldı maalesef

Toprak:

 
Toprak

İlk kitap Su biterken bir haber için Çorum'a gideceğini söylemişti Defne Kaman. Bu kitapta Çorum'a giden Defne'nin kaybolması ve onun bulunması için yapılanlar anlatılıyor.

Kitabı okurken yıllar önce gittiğim Çorum ve tarihi dokusunu hatırladım. Hitit kalıntıları, Hattuşaş, müze gözümde canlandı. Tekrar fırsat olsa da gitsem diye düşündüm.

Bu kitabı Su'dan daha çok sevdim. Tarihi eser kaçakçılığı için Çorum'a gelmiş olan Defne'nin kaybolması ve onun her yerde aranmasını anlatılıyor kitapta. Diğer kitaptan farklı olarak bu kitapta arada geçmişe dönerek Defne'nin yaptıklarını da okuyoruz . Tarihi atmosferin dışında yine Kutadgu Bilig 'e değinilirken, olması gereken ve gerekmeyen idareci örneklerine yer verilirken göndermeler yapılmış ve yazar yine bilgi verme misyonunu gerçekleştirmiş. Arkeolog , haker, baba olmayı beceremeyen bir baba gibi farklı karakterin karşımıza çıktığı kitapta Defne yıllar önce onları terk eden babası ile de buluşuyor ve bazı gerçekler açığa çıkıyor .

Umay anneanne, Sahaf Semahat ve Komiser Ümit yine kitapta okuduğumuz tanıdık karakterler.

Son zamanlarda kitabın adını bir dava sebebiyle de duyduk. Atiye dizisinde intihal yapıldığı iddiası vardı. Naçizane ben de kendi fikrimi belirteyim. Atiye 2. Sezonu hiç sevmedim. Anneanne karakteri hiç sevimli değildi ve Beren'in oyunculuğunu beğenmediğimi belirteyim öncelikle. Konu olarak da bakarsam benzetmedim ben. Mistik özellikler bakımından benzerlik bulunsa da ben iki eseri farklı buldum .

Hava :  

Hava

Serinin üçüncü kitabı Hava'da Defne ve ailesi , arkadaşları Kayseri'ye gidiyorlar. Defne aleyhine yazdığı bir yazı nedeni ile dava açılmıştır. Mahkeme gününden biraz erken giderler Kayseri 'ye gezmek için 😉

Bu kitap serinin diğer iki kitabından farklı idi. Diğer kitaplar kayıp Defne'yi arama çalışmaları ile başlıyordu . Bu kitapta Defne ile başlamak ve onun ile bir noktaya kadar ilerlemek sürpriz oldu 😅

Bu kitapta sahaf Semahat 'ın sakladığı sır ve geçmişi ortaya çıkıyor. Arkasında büyük bir dram ve acı varmış.

Kayseri tarihi ve tarihi kişileri hakkında bilgi de veriyor yazar bize. Ayrıntılı yazmıyorum okumak isteyenler için ...

Defne ve Umay anneanne bu bölümde biraz durgunlar. Arkasındaki sebepler tam açıklanmasa da benim bazı teorilerim var. Yine #kutadgubilig den alıntılar yer alıyor kitapta. Sonu için ise yarım kalmışlık hissi yarattı diyebilirim. Hava kitabı devam mı edecek yoksa Ateş ile mi devam edecek diye düşündüm. Bir şeyler eksik kaldı kitap biterken ...

Son olarak okuduğum üç kitap için bir şeyler söylemek istiyorum. Daha önce #kutadgubilig, #dedekorkut, #türkmitolojisi okuduğum ve #şamanlık üzerine araştırma yaptığım için verilen bilgiler benim için yeni değildi. Çorum, Kayseri , Kapadokya gezdiğim , bildiğim yerler. Kurgu kısımlar daha geri planda kalmıştı ve aksiyon azdı bana göre. Soluk soluğa bir macera değildi . İlk kitapta da dediğim gibi yazar bir şeyler anlatma , mesaj verme çabasındaymış gibi bir his uyandı bende. Bazı cümleler zorlama duruyor. Dördüncü kitap da çıkınca seriyi tamamlamak için okurum . Benim için ortalamanın biraz altında kaldı kitaplar ...


Bir Duygudan Fazlası - Ayşegül Çiçekoğlu :

Bir Duygudan Fazlası

Her duyguyu ilmek ilmek işlemiş yazar kitapta. Öyle ki okumuyor yaşıyorsunuz sanki olanları. Dram ağırlıklı olan bu duygusal kitapta hayattan çokça olayı bulabilirsiniz .

Birbirlerine çok bağlı üç kadın doğum günü için bir araya gelirler. Bu doğum gününde öyle bir sır açığa çıkar ki hepsinin hayatı ve ilişkileri etkilenecektir.

Bu olaydan sonra yazar 39 yıl geriye giderek bu üç kadının liseye başlamasını ve orada tanışıp arkadaş olmalarını anlatmaya başlıyor. Üç farklı coğrafyadan, üç farklı sosyal hayattan olan bu kızlar yatılı okulda aynı odada başlayan dostlukları okuldan sonra da devam eder. Kardeşten daha yakın hale gelirler. Onlar ne kadar yakın olurlarsa olsunlar kader aralarına sırlar sıkarak omuzlarına ağır yükler yükleyecektir.

Bir de Kerem var tabii !!! Başta sevdiğim , sonra acıdığım en sonunda da tiksindiğim Kerem ... Başına ne gelmiş olursa olsun onun yaptıklarını yapmaz karakter sahibi bir insan !!!

Aşk, sevgi, arkadaşlık, bağlılık, hüzün,... yok yok kitapta.

Yazarın kalemi bağımlılık yaratıyor. Kitabı elime alınca olaylara öyle bodoslama daldım ki bitmeden elimden bırakamadım .

Kıssalar Kitabı - Ambroce Bierce

Kıssalar Kitabı

" Kimseye zararı dokunmayan bir adam kamuya açık burçtur eli sopalı bir yabancı tarafından saldırıya uğrayıp, feci şekilde dövüldü.

Eli sopalı yabancı mahkemeye çağrılınca, davacı yargıca şöyle dedi:

"Neden saldırıya uğradığımı bilmiyorum ; benim dünyada hiç düşmanım yoktur ."

" İşte, " dedi davalı ," onu bu yüzden dövdüm."

" Mahkumu salıverin. " dedi yargıç, " düşmanı olmayan insanın dostu da yoktur. Mahkemeler böyle kişilere göre bir yer değildir. "

  Fabl türünde eserleri sever misiniz ?? Ben çok severim. Okul çağında da bolca okumuştum bu türden. Kıssalar Kitabı da bu türden gotik bir kitap.

Kitaba geçmeden yazarından bahsetmek istiyorum. #ambrocebierce 'in kalemi ile yeni tanıştım. Fabl türünde verdiği eserler ile tanınan yazar hayalet ve kısa hikayeler dışında şiir de yazmıştır. Yoksul bir ailenin çocuğu olan Ambroce, ailesi ile anlaşamayınca 15 yaşında evinden ayrılmıştır. Orduya katılmış, bir şirkette çalışmış ve sin olarak da gazetecilik yapmıştır . Yazar ile ilgili olarak asıl ilgimi çeken nokta ise 1913 yılında bir arkadaşına gönderdiği mektuptan sonra ortadan kaybolmuştur. O tarihten sonra ne olduğu bilinmemektedir ...

Kitaba gelirsek üç bölümden oluşuyor :

* Kıssalar

* Gözden geçirilmiş Ezop masalları

* Çağımıza uyarlanmış bazı eski fabllar

Kısa kısa bölümlerden oluştuğu için rahat okunuyor ve çok çabuk bitiyor kitap. Özellikle ilk bölümü okurken tekrar okuduğum , üzerinde düşündüğüm ve kahkahayla okuduğum kıssalar oldu.

Yeni bir yazarla tanışmak çok güzeldi. Özellikle de gotik kıssalar ile buluşmak ...

Beyazlı Kadın - Wilkie Collins

Beyazlı Kadın

Psikolojik-gerilim türünde sayılan kitap yayımlandığı dönemde çok beğenilmiş. Hatta  Charles Dickens bile o kadar beğenmiş ki benzer bir kitap yazmaya başlamış ancak kitabı bitirmeye ömrü yetmemiş .

  Aşk, entrika, siyasi oyunlar, para hırsı, sadakat , bağlılık , ... kısaca yok yok kitapta. Yazarın kalemi öyle bir sihir yaratmış ki 700 küsür sayfalık kitap nasıl bitti anlamadım. Büyüleyici bir anlatım ile yaratılan karakterlerin her birinin başarısı kitabı yıllar sonra bile en beğenilen kitaplar arasına sokuyor .

  Resim öğretmeni olan Mr. Hartright bir akşam evine dönerken esrarengiz bir kadına rastlar. Tamamen beyazlar içindeki bu kadın biraz tuhaftır. Kitabın sonuna kadar olayların içinde adı geçen bu kadın sahnede çok az görünse de olayların merkezinde hep adı vardır ... 

   Mr. Hartright bir malikanede iki genç kıza ders vermek için gider . Oradaki genç kızlardan birisine aşık olur. Genç kız da başlası ile evlenmek üzeredir ve olaylar bu noktadan sonra birbiri ardına gelmeye başlar. Para her zaman mutluluk getirmediği gibi güzellik de şansın güzel olmasına etken değildir !!! Daha fazla ipucu vermek istemiyorum . 

Bazı olayları okurken  Yeşilçam filmlerini hatırladım. Kitabın üçte ikilik kısmı da düşündüğüm şekilde ilerledi. Bu demek değil ki kitaptan zevk almadım. Yazarın anlatırken verdiği detaylar o kadar ince ki ana konuyu tahmin etsem de ayrıntılar beni mest etti 💛💛💛 Son kısım ise beklenmedik kurgu ve komplolarla beynimi besledi 😅

Hayalet Öyküleri - M.R. James

Hayalet Öyküleri

Gotik Edebiyat 18.yy sonunda , aydınlanma hareketinin akılcılık ortamına bir tepki olarak ortaya çıkmıştır.

M.R. James - Montague Rhodes James - tanınmış bir ortaçağ uzmandır. Çağının önemli bilim insanlarından birisi olsa da gotik hayalet öyküsünü yineleyen ve 20. yy a uyarlayan kişi olarak tanımaktadır.

Kitapta beş öykü yer almaktadır. Okumak isteyenler için baştan belirteyim gotik öyküler alışık olduğumuz korku öykü ya da romanlarına benzemiyor. Korkudan tüylerinizi diken diken eden gerilim değildir öykülerde yer alan. Farklı , açıklanamaz olayların normal hayat akışı içerisinde belirsizlik ve ürpertici olarak yer almasını açıklamaya çalışıyor öyküler. Bazı tuhaf olaylar olmuştur ve bu olayların nasıl olduğunu karanlık bir atmosferde anlatır yazar. Türün yabancısı iseniz adapte olmak için durarak okumak isteyebilirsiniz . Türe alışık olan okuyucular ise büyük bir merak ile okuyacaktır öyküleri ✌

Öyküler :

👻Whitminster'deki Kont : Günümüzden bir anlatıcı 1730 da iki erkek çocukluğunun ölümünü ve ardındaki musallat öyküsü ortaya koyuyor.

👻Bay Poynter'ın Günlüğü : Eski bir günlüğü satın alan beyefendi evinin dekorasyonu için günlüğüne içinden çıkan bir duvar kağıdındaki modeli kullanmaya karar verir. Biz de bu olaydan sonra olan tuhaf olayları okuyoruz.

👻Katedral Tarihinden Bir Bölüm : Tadilat yapılan bir katedralde ortaya çıkan gizemli bir mezar anlatılıyor.

👻Bir Ortadan Kaybolup Bulunma Öyküsü : Bu öykü mektuplardan oluşuyor. Kaybolan amcasının arayan birisinin kardeşine yazdığı mektuplar. ..

👻 İki Doktor : 1911 de satın alınan bir defterin içerisinde eski bir davaya ait bilgiler ve paraflar vardır. Bu davaya ait olaydaki baş karakter iki doktordur.

Stephen King, Lovecraft gibi ustaları derinden etkileyen M.R. James 'ın kalemi ile tanıştığıma çok memnun oldum.

Cem Yayınevi Gotik -korku serisinde yer alan kitabın çevirisi Altay İlhan Aktürk 'e ait.

Şeyh Ata - Talih Cesaret Edene Güler  | Onur Ataç :

Şeyh Ata - Talih Cesaret Edene Güler

"Eyleme dönüşmeyen söylemler hiçbir zaman kıymet taşımaz. " -Şeyh Sadi Şirazi - 

 Tarihimizde nice kahramanlar var ki yeni yeni öğreniyorum. Şeyh Ata da bunlardan birisi ... 

  İstanbul'da bulunan Özbekler Tekkesinin Şeyhi olan #şeyhata, Kurtuluş Savaşı zamanında İstanbul'dan Anadolu 'ya silah ve cephane sevkiyatında önemli rol oynamıştır. İstanbul'dan Anadolu'ya güvenli geçiş rotaları belirlemiş ve bu rotalarda silah ve cephane dışında tekkede misafir edip işgalci kuvvetlerden sakladığı komutan ve önemli kişilerin geçişini sağlamıştır. Halka moral vermiş ve kurtuluş savaşında destek için elinden ne geliyorsa sonuna kadar yardım etmiş , var gücüyle çalışmıştır Şeyh Ata'nın hayatını okurken o günlere gitmek , o günlerde bulunmak duygulandırdı beni. İlgi ve takdirle okudum kitabı. Tarih sayfaları arasında kalmış kahramanlarımız hakkında yazılan bu tarz kitaplar artmalı ve 7 den 70 e herkes okumalı diyorum .

 "Zaferin tadına ancak acı çekenler varır. "

Ben de Sevmeyi Öğrendim - Selmin Kutanis Doğan :

Ben de Sevmeyi Öğrendim

"İnsanoğlu daha kendini tanıyamamışken başka birini tanıdığını da sanır. Keşfetmeye çalışır, sever , güvenir, bağlanır. Sonra zamanla tanıdığını sandığı aslında o kişi değil de kendi kafasında yarattığıdır. Hemen her insanın düştüğü bir tuzaktır bu."

İnsanoğlu bütün sıkıntıları bir şekilde atlatıp yoluna devam eder gibi görünür fakat çocukluktaki yaralar dışarıdan görünmesi de bir ömür boyu kanamaya dvam eder. Selma için de öyle olmuştur . Şimdi mutlu bir evliliği , başarılı bir işi olsa da geçmiş yaraları onun hayatına tam anlamıyla konsantre olup devam etmesini engellemektedir.

Henüz küçük bir çocukken yara almaya başlar çünkü sevgi görmemektedir. Bunun nedenin yıllar sonra çok acı biçimde öğrenir. İçinde hep acı ile hatırlayacaktır o günleri ve 'O'nu...

Bir de Sinan var tabii ... Büyük aşkı ... Bir trafik kazasında ortadan kaybolan Sinan. .. Yanında olduğunu hiç ispatlayamadığı Sinan ...

Tüm yaralarını saran ve ona mutlu bir yuva veren eşi Aydın...

Selma bize hayatını , duygularını ve yaşadıklarını tüm çıplaklığıyla anlatıyor. O kadar içten ki !! Onu dinlerken sıkılmıyor , onunla üzülüyor onunla gülüyorsunuz. Beklentimin çok üstünde bulduğum , içten anlatımı ile elimden bırakamadığım, son sayfalarda ise gözyaşlarımın istemsizce aktığı bir kitap oldu

Durgun Don Cilt 2 - Mihail Şolohov

Durgun Don Cilt 2

"Ya biz , ya onlar! Bunun ortası yok . Kana kan. Anlıyor musun !"

  İlk kitapta Don kıyılarında yaşayan Hristiyan Kazakların köyüne konuk olmuş, yaşayış biçimlerini görmüş ve savaşa giriş yapmıştık. Bu kitapta çoğunluk olarak savaş ve savaş ortamına tanıklık ediyoruz.

Birinci Dünya Savaşı 'ndan çekilen Rusya'da iç karışıklıklar başlamış ve Bolşevikler sahneye çıkmış , çar devrilmiştir . Kazakların bir kısmı eski sistemi benimserken bir kısmı kızıllardan yana olmuş kardeş kardeşi kırmıştır. Bir kısım ise bağımsızlıklarını isteyerek kendi sistemlerini kurmak istemişlerdir.

Savaş sahneleri, acı ve kan ön planda bu kitapta . Bu nedenle de ilk kitaba nazaran daha ağır ilerliyor. Fakat Şolohov 'un kalemi o kadar kuvvetli ve anlatımı o kadar gerçekçi ki kitabı bırakamıyorsunuz.

Yeni karakterler ve acı sonlar ile karşılaştığımız bu kitabın ardından 3. kitapta bizi neler bekliyor meraktayım .

Amatörler - Marcus Sakey

Amatörler

"Hepimiz kendi ışık çemberimizde yaşıyoruz. Görebildiğimiz kadar uzağı görüyor ve her şeyin bundan ibaret olduğunu sanıyoruz."

Kitaplığımı karıştırırken bir süredir bekleyen Amatörler gözüme ilişti. Kapakta yazan "Dahice "yorumu da merakımı üst seviyeye çıkardı. Kitabı okumaya başladıktan sonra çok da doğru olmadığını fark ettim.

Kitabın ilk yarısı oldukça yavaş ilerledi. Sonra bir tık heyecan arttı. Sonuna doğru da adrenalini hissettim.

Her perşembe buluşan dört arkadaş ekseninde gelişiyor olaylar. Kiminin paraya ihtiyacı olduğu için kimi de heyecan aradığı için soygun yapmaya karar verirler. Bu soygunda yanlış giden işler yüzünden olaylar karışık bir hale gelir.

Bu kitabı okumazsanız bir şey kaybetmezsiniz .






İkinci Kıyamet - Güneşin Doğduğu Yer | Buğra Gülsoy :

İkinci Kıyamet

"Zaman kolumuza taktığımız , ya da evlerimizin duvarlarına astığımız bir aksesuar kadar basit değildi. Asıl zaman bizlerdik, kendimiz, kafamızın içi. Kaybetmememiz gereken tek şey varlığımızdı, unutmamamız gereken tek şey bizdik. Çünkü kendini unutursa insan zamanı da unutacaktı. "

Birinci Kıyamet ile başladığımız #sabrimahir in hayatını anlatan kurgu -roman serisi İkinci Kıyamet ile son buluyor.

İlk kitapta öyle bir yerde kalmıştık ki Sabri Mahir'e ne olacak , Pera'ya ne oldu, kavusabilecekler mi soruları kafamda döndü durdu.

Sabri Mahir canavarı ile yüzleşmemek için bokstan ne kadar uzak durmak istese de karnını doyurmak, hayatına devam etmek için ringlere çıkmak zorunda kalır. Bazen de öğretmenlik yapar bu konuda. Aklında ise tek bir şey vardır : Pera'sına kavuşmak. Sürekli mektuplar yazmaya , olanları ve kendini anlatmaya devam eder. Mesafeler ya da ondan haber almamak etkilemez duygularını. Onlarınki zaman ve mekandan büyük bir aşktır.

Farklı şehir ve ülkelerde bulunan Sabri Mahir artık Dersaadet'e dönmek istemektedir ki bu arada savaş çıkar. Savaş yıllarında yaşananlar, Hitler, insanların içinde oldukları çaresizlik , savaşın insanlar üzerinde etkileri de yer alıyor kitapta.

Kitapta hayatını yeni okuduğum Brecht ve Lolita'nın yazarı Nabokov ile karşılaşmak da süpriz oldu benim için.

Sabri Mahir'in dilinden hayatını ve duygularını okumak çok etkileyici oldu benim için . Buğra Gülsoy un oyunculuğu nasıl bilmiyorum, seyretmedim . Yazarlığının ise muhteşem olduğunu söyleyebilirim. Sabri Mahir 'in hayatını okurken bir edebiyat ziyafet çektim. 

Son Zeytinler - Berna Güzey Yırtıcı :

Son Zeytinler

Kısacık ebatlarına rağmen içine koskoca bir dünya sığdıran ve ruha dokunan öyküleri seviyorum. Bazen kalın bir kitaba sığacak konular usta kalemler tarafından kısacık bir öykünün içine yerleştiriliyor ve bu öyküyü okuduktan sonra diğerine geçmeden önce etkisinden çıkmak , durup soluklanmak , duygu ve düşünceler ile baş başa zaman geçirmek gerekiyor. Benim için böyle oluyor , sizi tam olarak bilemem tabii ki ... Bu yüzden öykü okumayı seviyorum.

 Berna Güzey Yırtıcı tarafından kaleme alınan Siyah Zeytinler dokuz öykü ve iki denemeden oluşuyor ve bunlardan üçü ödüllü . Sade ve kolay okunur bir dille yazılan kitapta öyküler ruha dokunuyor. Öykülerdeki kahramanlar kah siz oluyorsunuz, kah bir yakınınız kah da toplumdan birisi ...

Arada fantastik bir hava da verilmiş . Örneğin Yeşiltaş isimli öyküyü okurken aklıma bir anda Alis Harikalar Diyarinda geldi. Sanırım kraliçe yüzünden 😂😂

Kitaba ismini veren ve ilk öykü olan  Siyah Zeytinler ise beni en çok etkileyen öykü oldu. Öyküde yaşanılanlar o kadar tanıdık ve yaşanılabilir ki hüzün dalgası sardı dört bir yanımı ...

Kedilerin Kahkası ve Azime de beni en çok etkileyenlerdi. Azime bittikten sonra ilkokul arkadaşlarımı ve isimlerini düşündüm. Acaba şimdi neredeler, ne yapıyorlar ??

Kısaca kitabı sevdim ve bende büyük bir iz bıraktı. Öykü severlere tavsiyemdir.

Benim Kıymetli Yalnızlığım - Seçil Çömlekçi

Benim Kıymetli Yalnızlığım

"Her toprak eşelenmemeli , her tencerenin dibi kazınmamalı ... Çünkü topraktan yılan , tencere dibinden zehir ,cevaplardan hüzün çıkabilir."

 Benim Kıymetli Yalnızlığım eğlenceli , eğlenceli olduğu kadar da verdiği mesajlar yönünden çok hoşuma giden bir kitap oldu.

Erkek arkadaşından ayrılan Eda kendisini boğazda bulur. Orada başına gelenlerden sonra o ve ona yardım edenlerin hayatı birazcık değişir. Birazcık diyorum da aslında daha fazlası var. Anlaşılmadığını ve kimsenin kendisini yeteri kadar sevmediğini düşünen Eda baygınlık sonrasına kendisine verilmiş bir görev ,bir sorumluluk olduğunu düşünerek uyanır. O sırada etrafında olan ve ona yardım eden insanlar da bu olaya dahildir ona göre. Zorla birazcık da tehditle onları da olaya dahil eder ve farklı bir maceraya atılırlar...

Kendimizi anlamanın yolu başkalarına anlamaktan geçer demişler. Eda çevresine yardım ederken kendi duygularının ve hatalarının farkına varıyor, kendini anlıyor aslında . Kitapta sık sık tekrar ettiği gibi " insan insana iyi gelir. "

Ne olacak merakı ile hızla okuduğum, eğlendiğim ve düşündüren bir kitap oldu Benim Kıymetli Yalnızlığım. Eğlenceli bir macera olduğu kadar subliminal mesajları ile de harika bir kitaptı .

Dur Be Kadın Sen İki Canlısın - Ayşe Gizem Ünüvar

Dur Be Kadın Sen İki Canlısın

Ben yazarı ve tarzını bu kitap ile tanıdım. Kitap okumadım aslında  Ayşe Gizem Ünüvar konuştu ben dinledim . Maşallah ne çene varmış , konuştu da konuştu 😂😂😂 Ağlanacak ve sinir olunacak halleri öyle bir anlattı ki kahkahalara gözyaşları eşlik etti.

Malum #pandemi ve #korona tüm dünyanın gündeminde. Oğlu ve bakıcısı ile yaşayan yazarımız da koronaya yakalanıyor ve o günleri , hissettiklerini ve çevresindekilerin tavırlarını kaleme alıyor. Onun yaptığını herkes yapmaz . Evini bakıcılara bırakarak kendi farklı bir yerde karantinaya giriyor. Kendi diyorsam oğlu da yanında. Ayrıntı vermiyorum #spoiler olmasın. Zaten yazarı tanıyan ve takip edenler biliyordur 🙈🙈 Neyse bu olaydan sonra aklıma bir atasözü geldi. Ne güzel demiş atalarımız " iyilikten maraz doğar "diye ...

Bu dönemden sonra aklına hamilelik dönemi gelen Ayşe Gizem bana başladı bu dönemi anlatmaya ...

Bende hamileliği 7,5 ay bulantı ve kusma ile geçirdim. O yüzden onu çok iyi anlıyorum. Duygusal hallerini da anlasam da onun kadar ağlak değildim 😅😅 Tabii benim yanımda Romeo karakterde birisi yoktu , iyiki de yoktu !!! Sinir oldum resmen adama. Kişilik , karakter farklı olsa da insan eşine hele de hamile ise o şekilde davranmaz . Juli iyi dayandı , ben olsam dayanır mıydım 🤔 Yaşamadan bilinmez 😥

Neyse çok uzatmayayım ağlanacak , sinir olunacak hallere güle güle bitirdim kitabı. Benim suçum yok bu olayda 😏 Yazar eğlenceli yazmış ne yapayım 😌

Bu kitap mola oldu benim için . Elime aldım ve bitirmeden yatamadım . Bir sayfacık daha okuyayım, ne olacak bu kızın hali derken kitap bitti 🙃

Bakalım yeni kitap bakıcılar üzerine mi yoksa lohusa bir anne üzerine mi olacak 🤔 göreceğiz 😄😄

Eşekli Kütüphaneci - Fakir Bayburt :

Eşekli Kütüphaneci

" ... aydınlık dostların politikası yoktur ama düşmanlarının vardır."

 " Köylere kitap götürmek çöle su götürmek gibidir ." 

 1929 doğumlu olan Fakir Bayburt'un hasta yatağında yazdığı son romanıdır Eşekli Kütüphaneci. Kitap gerçek bir hayat hikayesine Mustafa Güzelgöz'ün öyküsüne dayanmaktadır. 

 Kitabı üç bölümde ele alabiliriz. İlki yemeğe Dimitros ve Aziz'in tanışması , ikincisi Mustafa Güzelgöz'ün öyküsü ve son olarak da yıllar önce ülkeden göçmüş olan Yunanlılar ve yöre halkının dostluğu . 

 Sade ve akıcı bir dili olan kitap aktı gitti ,kısa kısa bölümlerden oluşunca da nasıl bitti anlamadım. Kütüphanede memur olan Mustafa Güzelgöz oturup insanların gelmesini beklemektense eşeğe kitapları yükleyerek köylere gitmiş, insanların ayağına götürmüş kitapları . Sadece o da değil kadınların okuyup kendini geliştirmesi için uğraşmış, köylülerin kazancı artsın diye örgütlemiştir . 

Her devirde olduğu gibi o zaman da onun yaptıklarından rahatsız olanlar olmuş ve Mustafa Güzelgöz'ün kalbinin kırılmasına ve başka olaylara neden olmuşlardır. İyi ki okudum dediğim kitaplardan oldu bu kitapta. Ders alınacak çok şey var...

Beşiktaş Masalı - Muharrem Kaşitoğlu :

Beşiktaş Masalı

Çocuk kitabı olan Beşiktaş Masalı'nda papağan Boncuk ile #beşiktaş semalarında dolaşıp ilçeyi yakından tanımaya ne dersiniz ;)
 Bu keyifli geziden önce Afrika ya , papağanların anavatanına uzanıyoruz kitapta . Afrika 'da Omondi 'nin köyüne gidip zorlu yaşam şartlarına tanık oluyor ve onu hayvanları ulusal parktan kaçırıp satmaya iten nedenleri okuyoruz. Bu sefer kaçırdıkları hayvanlar papağanlardır ve Boncuk da onlardan bir tanesi. Onun Afrika 'dan İstanbul'a uzanan yolculuğu ve İstanbul'daki dostları ile tanışması , bundan sonra yaşayacağı yer olan Yıldız Korusu ve Beşiktaş 'ı tanımasını kaleme almış yazar .  

   Kitabın içerisinde renkli resimler de mevcut. Kitabı okurken PC veya tabletten anlatılan yerleri bularak ve görsellerini inceleyerek okunursa daha akılda kalıcı olur diye düşünüyorum. Ben İstanbullu değilim ve her yerini gezdiğimi söyleyemem. Kitap ile birlikte Beşiktaş turu yapmış ve tarihi hakkında bilgilenmiş oldum.




                                                     

3 yorum:

  1. Vaaayyy dedim Nilüfer 🙏🏻
    Ne guzel kitaplar. Durgun Don'u çok gördüm sanırım ondan biraz daha erteliyorum. Beyazlı Kadın zati guzeldi benim icinde.:))
    Buket Uzuner'in bu son serisine bayildimmmmm, merakla son kitabı bekkiyorum.
    Yeni kitaplarını keyifle oku.
    İyi geceler 😚

    YanıtlaSil
  2. Dolu dolu okumalar olmuş sizin için, ne güzel. Buket Uzuner'in tabiat serisini ben de okumuştum. 3. kitap için sizinle aynı fikirdeyim. Umarım son kitabı bu açığı kapatacak kadar maceralı olur..

    YanıtlaSil
  3. Yine ilginç kitaplar seçmişsin. Buket Uzuner in serisini çok severek okumuştum ben de ☺️

    YanıtlaSil

Yorumlarınızda link vermemeye dikkat ediniz. Link verdiğiniz yorumları yayımlamıyorum maalesef :(

Web sitemizdeki fotoğrafların, yazıların izin alınmadan kopyalanması, yayınlanması, alıntı olduğu ve kaynağı belirtilmeden bir takım amaçlar için kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri yasasına aykırıdır. İzin alınmadan kopyalanan resim ve yazılarımızla ilgili dilekçe ve dava açma hakkımız saklıdır.