" ... çünkü yazmak unutulanları hatırlatacaktır ... "
Kapağına bakıp mitolojik esinti hissettiğim , adından farklı çıkarımlar yaptığım , okurken ise bambaşka bir dünyaya adım attığım bir kitap oldu Kornelyus'un Ezgisi .
1840 - 2040 yılları arasındaki farklı zaman dilimleri arasında gelgit yapan , farklı coğrafyalarda geçen ve bolca karakter içeren kitap gözünüzü korkutmasın. Şiirsel bir anlatıma sahip olan Nedret Kılıç olayları anlatıp bilgi verirken de birden karakterin ağzından söylediği bir cümle ile dikkatin dağılmasını ve sıkılmayı önleyerek kitaba daha sıkı sarılmamızı sağlıyor.
Şiirler ve şarkı sözleri ile desteklenen kitabı çok sevdim. Kitabın şiirsel bir anlatıma sahip olması bana büyük keyif verdi.
Zamanlar arasında gezinti ve otuza yakın karakter olması okurken kafanızın karışacağını düşündürebilir , hatta ilk sayfalarda kafa karışıklığı hissedebilirsiniz de. Sayfalar ilerledikçe karışık olmadığı anlaşılıyor. Farklı karakter ve zaman geçişleri kitabın sonuna doğru anlam kazanıyor ve aslında olan her şeyin ve karakterlerin birbirleri ile nasıl bağlantılı olduğu ortaya çıkıyor.
Kornelyus ... Onun gerçek adı bu değildir . İsmini söylemek / anmak istememiş , zamanla da unutmuştur . Kornelyus' un zihnine ve onun geçmişini uzanıyoruz kitapta .
Sonuna kadar düşmeyen bir temposu olan kitapta Zerdüştlük , İran'da yaşayan Türkler, inanç , sevgi , güven , uyuşturucu ticareti , derin devlet , mafya , doğum , şiddet , aşk , hiçlik , saykodelikler gibi birçok konu ele alınmış .
Kitap hakkında çok fazla içeriğe girmek istemiyorum ki okumak isteyenler için sürpriz bozulmasın. Yoksa her karakter hakkında söylemek istediğim çok şey var. Örneğin Nima . Doğuş şekli ve çocukluğunu okuyunca ona acımış , üzülmüştüm. Sonra en sevmediğim ve kızdığım karakter oldu. Olanları anlatsam eminim benimle aynı hisleri paylaşırsanız .
Uzun bir serinin ilk kitabı imiş Kornelyus'un Ezgisi . Kitabı çok çok başarılı bulduğumu söylemeliyim . Serinin diğer kitaplarını da büyük bir merakla bekliyorum ....
Kornelyus'un Ezgisi Kitabından Alıntılar:
* " ... dikkat et , alışkanlıklar katran gibi yapışkandır . "
* " ... gerçek diye bir şey yoktur , kabul edişler vardır . "
* " Batılılar gerçek anlamı bilmeden kullandıkları ' Nirvana ' kavramını , bir kişinin erişeceği mertebe olarak algılıyordu. Oysa Nirvana ' yok oluş ' demekti. Bedenin içinde 'var olduğu' düşünülen kişi , beden yaşarken yok oluyordu . "
* "Kişi diye bir şey yoktur , kısıtlamalar , sınırlamalar vardır. Bunların tümü kişiyi tarif eder. "
* " İnsan olduğunuzu düşündüren şey insan değil, boyutsuz bilinçten bir noktadır. "
* " Bak Kornelyus , 'ben' dediğin şey yok ve hiç olmadı . Sen sadece bir düşüncesin. "
* "Bir rüyanın içinde; hiç olmamış varlıklar , olmayan zincirlerini kırıp, hiç hapsolmadıkları 'hayali' kafeslerinden kurtulabilmek için bir hayaletten medet umuyorlar. "
*" Düşüncenin müşterisi olmazsa düşünce yok olur , ..."
*"Yaşam şakaların en büyüğüdür. "
* " Bir rüyanın mutlu ya da korkunç olması neyi değiştirir ki sen rüya diye bakmadıkça ?"
*" Yaşam boyunca rüya görür her insan ama kaç rüya hatırlayabilir ki ömrün sonunda. Böyle işte işleyiş , unutacaksın ve unutulacaksın her adımda. "
Kitabın Adı :Kornelyus'un Ezgisi
Yazar :Nedret Kılıç
Yayınevi : Nemesis Yayınları
Sayfa Sayısı : 456
Kitabın Adı :Kornelyus'un Ezgisi
Yazar :Nedret Kılıç
Yayınevi : Nemesis Yayınları
Sayfa Sayısı : 456
Kâsemden şarap kadar yaşam dökülür akıl edip dinleyene. Ait değil uçuşanlar kafasını gömene. İşte bahar: Kargalar, serçeler, ışıldayan yıldızlar. Siyah atlar, nal sesleri, çığlıklar! Toz, toprak, ter içinde afyon çizen kadınlar. Bir çay! İçinde ufak taşlar, üstünden aşan çocuklar. Çıkılacak ağaçlar, söylenecek türküler, dinlenecek masallar. Bir dost yârenliğinde, bir veli huzurunda,bir kâtip kaleminde geçip giden on yıllar. Kâbuslar, tatlı rüyalar, umutlar. Ses ve sessizlik içinde beyaz duvarlar. Kırık bir kalem, bozuk mısralar, uydurulmuş yaşamlar... Sonra bir gün her şey durdu. Çıt çıkmıyordu. Sorularım vardı ama yanıtsızdım sessizlikte.
Gözlerim miydi gören, parmaklarım mıydı yazan?
Peki kimdi konuşan, neydi söyleten? "Ben neyim, ben?"
Yağmıştı gökyüzü yüzüme; "Bir ‘Şey' sonsuzsa o ‘Şey' dışında bir ‘Şey' olma ihtimalin yok. Ben senim, ben!"
En ilkel inançlarla en basit arzular, insan zihninin varabileceği en aşkın, en ileri sezgileri ve en yüce kavramları içinde barındırır. Kornelyus'un Ezgisi'nin yüz yetmiş yıla yayılan, yedi ayrı ülkede geçen ve on iki ana hikâyeden oluşan örgüsünde bu zıtlık fazlasıyla kullanılıyor.
Kornelyus bilinmezi korkusuzca sorgularken, varlığın ve hiçliğin, zihnin ve inancın sınırlarında dolaşıyor. Zerdüştîlikten İran'daki Türk varlığına ve Türkiye'deki azınlıklar meselesine, derin devletten uyuşturucu kaçakçılığına, saykodeliklerle hakikatin eşiğindeki gezinişlerden aşkın saf hâline ve en sert BDSM, fetişizm tecrübelerine kadar uzanan bu ezgi, şair filozof Vyasa'nın binlerce yıl önce söylediği "Tanrı'nın Ezgisi" isimli eserine nazire yaparcasına insanlığın evrensel diye addettiği tüm kabul edişlere cesur bir meydan okuyuş niteliğinde.
merak ettim listeme alıyorum
YanıtlaSilCidden kapağa bakınca mitolojik bir hikaye var sanıyordum ben de.. Ama karışık geldi şimdi. Sanırım vazgeçtim okumaktan..
YanıtlaSilOkumadığım bir kitap ama ilginç görünüyor ☺️
YanıtlaSilBlogun olduğunu bilmiyordum. Harika 👌🎉🎉🎉
YanıtlaSil