" Güzel kaprisli bir kadın gibiydi sufle; ne gün ne yapacağı belli değildi. "
İsmi oldukça ilginç olan bir kitap Sufle. Adına bakınca bir yemek kitabı zannedilebilir kitap . Aslında öyle değil. Dünyanın farklı yerlerinde olan üç farklı insanın üç farklı hikayesi. Hepsinin ortak noktası bir kitapçıdan aldıkları kitap: Sufle.
Neredeyse bir yıldır kitaplığımın konuğu olan kitap için uygun okunma zamanı şu anmış. Kaç kere elim kitaba okumak için gitti, nedendir bilinmez son anda okumaktan vazgeçtim. Ben herşeyin bir zamanı olduğuna inanırım. Sufle için de doğru zaman yeni geldi ve kitabı okurken gerçekten çok keyif aldım. Olayların içerisindeydim ve çok rahat gözümün önünde canlandılar. Çok heyecanlı, gerilim dolu bir kitap değil. Daha sakin. Okumaya başlayınca bu sakinliğie rağmen kitap beni öyle bir kendisine bağladı ki bırakmak istemedim. Karakterlerin hayatlarındaki döngüleri, bir sonraki adımları merak etim. Onlarla birlikte yaşadım adeta. Ve kitaba bayıldım.....Türkiye'den Ferda, Fransa'dan Marc, Amerika'dan Lilia..... Her bölümde hepsinin hayatından kısa kesitler okuyoruz. Üç farklı hayatın puzzle olarak önümüzde ve her bölümde bir parça daha birleştiriyoruz. Ferda evli ve iki çocuk annesi. Oğlu Türkiye'de, onun da iki çocuğu var. Kızı ise Fransa'da Ferda'nın. Ferda yemek yapmayı çok seviyor. Ferda'nın annesi problemli bir kadın. Her olayı abartıyor. Bir gün kalça kemiğini kırınca mecburen Ferda'da kalmak zorunda kalıyor. Çok inatçı bir kadın olan Nesibe Hanım kendisini yatalak olarak görüp fizik tedaviyi reddediyor ve düzelme imkanı varken yatalak olarak kalıyor. Bundan sonra Ferda'nın hayatı annesine bakmak ve ev işleri arasında sıkışıyor.
Fransa'dan Marc...
Marc ve Clara'nın çok mutlu bir evlilikleri var. Taa ki Marc birgün işten döndüğünde çok sevdiği eşini evde ölmüş bulasıya kadar. Bundan sonrası Marc için çok zor. Eşinin yokluğuna alışmak, hayatına devam etmeye çalışmak ve insanlardan kaçmamayı başarmak. MArc'ın hikayesinde onun tekrar hayata dönüşünü ve yaşama bir yerlerden tutunma çabasını okuyoruz.
Amerika'dan Lilia...
Aslen Filipinli olan Lilia Amerika'ya yerleşmiş ve orada evlenmiştir. Vietnam'dan iki de çocuk evlat edinmişlerdir. Çocuklar şimdi büyümüş ve kendi hayatlarını kurmuşlardır. Eşi Arnie ile Lilia yıllardır ayrı odalarda kalmaktadırlar ve birbirleri ile nadiren konuşurlar. Bir sabah Lilia eşini odasında bayılmış olarak bulur. Arnie'nin beyin damarlarında tıkanma olmuştur ve tek tarafı kuvvetsizdir. 60 yaşını geçmiş Lilia için bu durum çok zor olacaktır. Hastane masrafları için bankadaki birikimleri harcayınca gelir olarak evlerinden birkaç odayı kiraya verirler. Her zorluk ile Lilia tek başına mücadeleye başlar.
Hikayeler içerisinde belki de en hüzünlü olanı Lilia'nın hikayesidir. Bitirmeden bırakamadığım kitabı tavsiye ederim.
Kitabın Adı: Sufle
Yazarı: Aslı E. Perker
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 306
"Dünyanın merkezi bilim adamlarının dediği gibi dev bir demir küre değil, her evin mutfağı.''
"Lilia, suflesinin ortası her çöktüğünde kendi yaşamını görüyordu sanki. Kendi yaşamında da ne kadar çabalarsa çabalasın bir anda ruhunun ortası çöküveriyor, hayat etrafına yıkılıveriyordu. İniş çıkışları efsanevi sufleden farklı değildi. Ne zaman fazladan sevinecek olsa bir anda bir mutsuzluk gelip kapısını çalıveriyordu."
Karısı Clara'nın yasından arınmak için yemek yapmayı öğrenen Marc...Yatalak olmak için elinden geleni ardına koymayan annesinden tek kaçışı mutfakta bulan Ferda...Ve evinde kalan pansiyonerlere yemek yaparak geçmişin hayal kırıklıklarından kurtulmaya çalışan Lilia...
Merhaba arkadaşım :)
YanıtlaSilEğer yapmak istersen bloğumdaki mim seni bekliyor.