Zümrüt Şelaleleri - Kimberley Freeman || Kitap Yorumu

     Keşfetme merakı, beklenti, kızgınlık, mutluluk, sevgi, tutku, sadakat, sinir olma.... Bütün bu duyguları hissedeceğiniz bir kitap var dersem size inanır mısınız? Ben Kimberley Freeman'ın Zümrüt Şelaleleri isimli kitabını okurken tüm bu duyguları hissettim. Yazarın diğer Türkçe yayımlanmış eserlerini de okudum , Fakat bu kitap bambaşka!... Diğer tüm kitaplarını açık ara farkla ezdi geçti. Bayramda bu kitabı okumakla çok iyi bir karar verdiğimi anladım kitabı bitirince. Tam da yazın okunacak bir kitap . Bir de tatilde okuyunca nefis oldu:))

     Hiç hayatın sana ait değilmiş gibi hissettiğin oldu mu? Sanki senin için önceden çizilmiş bir yolda çaresizce akıp gidiyormuşsun gibi...      Yazarın alıştığımız tarzı olarak iki dönemde olan olayları anlatıyor. İki dönemde birbirleri ile bağlantılı. Olayların geçtiği yerde Zümrüt Şelaleleri.... Enfes doğa manzarası ve birbirlerine bağlı dostlar.

Yıl 2014. Lauren kardeşi Adam'ın ölümünden sonra , onun en son mutlu olduğu yer olan Zümrüt Şelaleleri'ne taşınır . Burada bir iş bulur ve çalışmaya başlar. 16 yıl boyunca kardeşi ile ilgilenmiş olan Lauren ilk defa bağımsız ve ailesinden uzaktadır. Zümrüt Şelaleleri oteli uzun bir süre kapalı kalmasının ardından restorasyon çalışmaları  ile tekrar hayata döndürülmeye çalışılmaktadır. Oteldeki mimarlardan birisi olan Tomas , Lauren'ın çalıştığı iş yerinde anahtarlarını unutunca bizim kız - Lauren- dayanamaz ve otelin içinde keşfe çıkar. Burada bir gramofonun içerisinde bazı mektuplar bulunca dayanamaz ve mektupları yazan kişiyi araştırmaya başlar....

    Yıl 1926 . Violet Zümrüt Şelaleleri otelinde çalışmaya başlar. Güzel ve alımlı bir kız olan Violet ve otelin müşterisi Sam birbirlerini görür görmez bir çekime yakalanırlar. Birbirlerine aşık olan ya da aşık olduklarını zanneden bu iki genci pek de güzel günler beklememektedir....

  Tutkuyla. Violet önceleri bu kelimenin farklı bir anlam taşıdığını sanıyordu. Ani ve şiddetli bir şeydi. Tıpkı bir yıldırım gibi. Şimdiyse tutku denen şeyin eski ve dipsiz bir kuyu olduğunu fark etmişti. Bir gelgit gibi yavaşça yükseliyordu. Ama bir kez yükseldiğinde, karşısında hiçbir şey duramıyordu. 

    Bazı kitaplar vardır konularında bir ileri bir geri giden. Yazar olayları bağlamayı bu kitaplarda pek beceremez ve okuyucuyu sıkar. Bu kitap da iki dönem arasında gidip gelmesine rağmen ufak bir rahatsızlık dahi hissetmedim. Daha çok merak saldı etrafımı okurken. Lauren'ı okurken Violet'i , Violet'i okurken Lauren'ı merak ettim . Bazı olaylar ya da kişilerin kim oldukları ya da ne olacağını önceden tahmin etsem de yine de kitaptaki heyecanımı hiç kaybetmedim. Bu nedenle yazar kurgu ve anlatım tarzı olarak diğer kitaplarından daha ileri taşımış bu kitabını. Dönem özellikleri , insan davranış ve tepkileri de karakterlere çok güzel oturtulmuş. Bu yönüyle de kitapta herhangi bir mantık hatası göremedim.

   Heyecanla okuyacağınız ve sizi sıkmayacak bir kitap arıyorsanız bu kitap tam size göre. Tavsiye ederim....

Kitabın tanıtım yazısı için burayı tıklayınız.

Yazarın blogumda yer alan diğer kitapları:

• Kor Adası 

İnstagramdan kareler: