Puslu Kıtalar Atlası ile sevdiğim yazar İhsan Oktay Anar'ın bir diğer kitabı Kitab-ül Hiyel Su gibi aktı gitti....
Su gibi aktı derken kitaba başlama hikayemi anlatmak istiyorum. Kitabı çok merak ettiğim için elime geçer geçmez hemen kapağını açtım ve okumaya başladım. İlk paragrafı okudum ve kitabı kapattım , bir kenara bıraktım. Bir şey anlamadım diye sinirlendim. Birkaç gün sonra kitabı aldım yine kapağını açtım ve yine ilk paragraf ve yine aynı son. Okuduğum romanların diline alıştığım için mi , sade tarz anlatımlara alıştığım için mi yoksa hep dediğim gibi zamanı gelmediği için mi okuyamadım yoksa bana bir haller mi oldu derken üçüncü kez kitabı ellerime alım. Alış o alış bitesiye kadar da bırakamadım:))) O ilk iki sefer kitabı niye okuyamadım anlamadım. Muhtemelen kafam çok dolu olduğu için o dönem dikkatimi veremedim. Size önce o ilk paragrafı yazarak başlamak istiyorum yazıma:
Kuledibi'ndeki Tamburlu kıraathanenin, çoğunlukla ariflerden , güngörmişlerden, sohbet ve kelam ehillerinden olan ahalisi, asırların tüketemediği bu yorgun dünyanın binbir halini yadedip onda baki kalan hoş ve nahoş sedalardan dem vururken , laf dönüp dolaşıp çoğu kez bir zamanların Yefes Çelebi'sine gelirdi. Raviyan-ı ahbar ve nakilan-ı asar kah hayreti minnet , kah nefretü ibretle şunları rivayet ve hikayet ederdi:Hiyel mekanik ilimi anlamına gelirken aynı zamanda hile kelimesinin de çoğuludur. Kitap da Osmanlı zamanında geçer ve kapakta da bahsedildiği gibi eski zaman mucitlerinin hayat öyküleri yer alır. Yafes Çelebi ile başlar kitap. Sonra Yafes'in köle olarak alıp sonra azat ettiği Kara Calud ile devam eder. En son da Calud'un bir okuldan yanına yardımcı olarak aldığı Üzeyir ile son bulur.
Bu üç farklı hiyel ustaları gerek karakterleri gerek davranışları olarak birbirlerinden ne kadar farklı olsalar da hepsinin ortak noktaları hiyel ilmidir.
Bu ilimde özellikle silahlar üzerinde uğraşmışlar , bu uğraşları çevrelerindeki insanların bir kısmına zarar vermiştir.
Dönemin insanlarına verilmiş farklı isimler okurken gülümsememe sebep oldu. Bazı bölümlerde buluşların en ince ayrıntısına kadar yer verilmiş kitapta. bu kısımlar bazı okuyuculara sıkıcı gelebilir diye düşünüyorum. Fakat yazarın anlatım tarzı ve bazı olaylar olukça eğlendirici idi. Bu nedenle kitap nasıl bitti anlamadım. Zaten 144 sayfa ince bir kitap. Altını çizdiğim bir çok bölüm oldu.
Kitaptaki buluşların ayrıntıları ve çizimlerin yazar tamamen kendi hayal gücünün eseri imiş. Bunu duyunca çok şaşırdım. Öyle ayrıntılı bir anlatım var ki sanki gerçek gibi....
Kitaplığımın baş kösesini onurlandıracak olan kitap çok sevilmiştir , tavsiye edilir:)))
Kitabın Adı :Kitab-ul Hiyel
Yazar :İhsan Oktay Anar
Yayınevi :İletişim Yayınları
Sayfa Sayısı :144
Puslu Kıtalar Atlası'yla birçok okuru şaşırtan ve sevindiren İhsan Oktay Anar'ın ikinci romanı Kitab-ül Hiyel, "eski zaman mucitlerinin inanılmaz hayat öyküleri"ni anlatıyor. Yafes Çelebi, Calud ve Lalezar Necef Bey'den Angilidis Efendi'ye, Samur ve Yağmur Çelebiler'den Uzun İhsan Efendi'ye bir sürü mucit, hiyelkar, aktarıcı, "rivayet edici", mağdur, sarhoş, meyhaneci, kahveci... Okuyanın okumayanlara kolay anlatamayacağı ama insanın birileriyle paylaşmak isteyeceği romanlardan, Kitab-ül Hiyel.
Puslu Kıtalar Atlası çok güzel bir kitap. Okuyunca seveceğinizi düşünüyorum :)
YanıtlaSil