Yine bir Zweig kitabı ile karşınızdayım. İncecik kitapların içine çok fazla duygu yükü sığdıran bir başka yazar tanımıyorum. Zweig kitapları konu olarak çok karışık değillerdir ve karakter karmaşası da yoktur onun anlatımında. Kitaplarında karakterlerin isimleri de yoktur bazen. Bu kitap ta da yazar R. ve ona mektubu yazan kadın vardır ön planda. Kitap boyunca mektubunu okuduğumuz kadının ismini bile bilmeyiz. İsmi haricinde duygularının en ince detaylarını bile adeta bir işleme işler gibi kitabına işler yazar. Bu ince işleme ile hayranlıkla kitabı okur okuyucu.
Bekar ve uşağı ile birlikte yaşayan yazar R . seyahat dönüşü isimsiz bir mektup bulur. Bu mektup " Sana , beni asla tanımamış olan sana." diye başlar. Bu ilk cümle bile mektubu merak etmek için başlı başına yeterlidir. Mektubun devamında çocuğunu kaybeden bir annenin geçmişten bugüne hayatına göz atarken yazara olan tek taraflı ve sonsuz aşkına tanıklık ediyoruz. Karşısındaki insanı olduğu gibi kabul eden ve ona olan aşkını içine gömüp arada karşılaşmalar ile bu aşkı yaşamaya çalışan bir kadının duygu yüklü bir mektubu okuduğumuz.
Kadının hayatını , davranışları ve sonuçlarını sorgulamadan okuduğum duygu yüklü bir kitap. Sorgulamadan diyorum çünkü aslında kadının hareketleri çok da normal bir insana göre olan davranışlar değil. Gerçi 1920 li yılların Viyana'sından , onların yaşam tarzlarına göre belki de kabul edilebilir bir tarzdır. Ben bu konulara girmeden yine yazarın kalemine hayran olduğumu belirtir ve yazıma son noktayı koyarım....
Kitabın Adı :Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Yazar :Stefan Zweig
Yayınevi : İş Bankası Kültür Yayınları
Orjinal adı : Brief Einer Unbekannten
Çevirmen :Ahmet Cemal
Sayfa Sayısı :68
Stefan Zweig Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu (Brief einer Unbekannten) adlı uzun öyküsünü 1920'li yılların ilk yarısında kaleme aldı.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'nun kadın kahramanını sadece uzun bir mektubun yazarı olarak tanıyoruz. Kadının hayatı boyunca sevmiş olduğu erkek için kaleme aldığı bu mektubun "gönderen"inin adı yoktur. Mektubun başında tek bir hitap vardır: "Sana, beni asla tanımamış olan sana". Kadın büyük tutkusunu hep bir "bilinmeyen" olarak, yani tek başına yaşamaya razıdır, bu aşk öyküsünde "taraflar" değil, sadece tek bir "taraf" vardır. Böylesine, gerçek anlamda aşk denilebilir mi?
Zweig okurunu, bir kez daha, insan psikolojisinde eşine pek rastlanmayan bir yolculuğa davet ediyor. Bu yeni yolculuğun sonunda "mutlak aşk" kavramının şimdiye kadar bilinmeyen kıyılarına varmayı amaçlamış olması da bir ihtimal!
Çok duygusalım bu ara :( Böyle bir kitap duygusallığımı daha arttırabilir :( Okumayım şu ara...
YanıtlaSilBen duygusal zamanlarımda böyle kitaplar okursam gözyaşlarımı tutamıyorum :((
SilTüm zweig kitaplari listemde.
YanıtlaSil