Bu, uyuyanlar arasında birçok bölüme , parçalara, rapsodilere ayrılan uzun bir hikayedir . Biri susarken öteki hemen onun kaldığı yerden devam eder ve böylece evin odalarında uyuyanlar kurutulmuş bir gelinciğin yaprakları arasındaki tohumlar gibi hareketsiz yatıp solup alıp verdiklerinde gün doğumuna doğru büyürlerken bu hikaye geniş ve epik zigzaglar çizerek devam eder.
1892- 1942 yılları arasında yaşamış Polonyalı sanatçı ve yazardır Bruno Schulz . Lvov'da mimari okuyup Viyana'da Güzel Sanatlar Akademisi'ne gitmiştir. Yaşadığı gettoda bir Nazi subay tarafından vurularak öldürülen yazar arkasında iki eser bırakmıştır. İsrailli yazar David Grossman yazarın nazi subay tarafından eğlencesine vurulduğunu yazmıştır. Sonrasında ise vurulmasının gerçek sebebinin asla öğrenilemediğini de belirtir.
Bruno Schulz - Otoportre |
Yazarı merak edenler için Adam Sikora'nın yönettiği bir belgesel mevcuttur. Sanatçıyı tanıyanlara ulaşılmış ve yapıtları bu belgesel ile hayat bulmuştur.
Bruno Schulz || Organ-Grinder in the courtyard |
Hayatın koşturmacasına , hızlı yaşam koşullarına ve hızla okunan aksiyon dolu kitaplara alışmış olan ben kitabı alıp okumaya başladığım zaman bir kayaya toslamış gibi hissettim. Bazen düşünmeden o kadar hızlı hareket ediyoruz ki hayatı kaçırıyor ve aslında gözlerimizin önünde olan güzellikleri kaçırıyoruz. Kitabı okumaya başlayınca bana olan da buydu. Aksiyon , gerilim , romantizm kitaplarının arasına o kadar boğulmuştum ki daha yavaş bir tempoda akan ve betimlemelerin dibine vuran bir kitaba başlayınca önce şaşırdım. Sonra ben anlamıyor muyum diye okuduğum sayfayı tekrardan okudum . Sonra derin bir nefes aldım ve sakinle , rahatla , hayatı yavaş tempoya al ve tadını çıkar diyerek kitabı tekrar okumaya başladım....
Yukarıda yazdıklarımdan anlaşıldığı gibi hızla okunan , olayların bir çırpıda çözüldüğü bir kitap değil Tarçın Dükkanları. Kısa kısa bölümlerden oluşuyor. Ve her bölüm de öyle inanılmaz birbirinden ilginç , sürükleyici olaylar değil. Sıradan olağan , yaşamın , bir ailenin içinden kesitler anlatılıyor. Bir çocuğun gözünden , onun anlatımı ile... Zaten kitapta ilgi çekici olan , kitaba bağlayan da olaylar ya da tam olarak ne olduğu değil. Yazarın bir sanatçı gözü ile bir çocuğun hayal gücünü birleştirerek bize çevremizin aslında ne kadar olağanüstü olduğunu göstermesi. Gözlerimizin kanıksadığı , beynimizin artık olağan kabul ettiği olaylar ve eşyalar aslında dikkatli bakılınca ne kadar da büyüleyicidirler. Hele de bunlara bir çocuğun gözünden onun hayal gücünü kullanarak bakmayı deneyin. İşte yazar kitapta bize bunu yapıyor. Hayatın bir iki kelimeye sığamayacak kadar zengin ve muhteşem olduğunu , her olayda büyüleyici bir yanı olduğunu zor yoldan da olsa gösteriyor.
Bu kitap ile muhteşem bir edebiyat ziyafeti çekeceğinizi söyleyebilirim. Herkese hitap eden bir kitap diyemem. Çünkü klasiklerden olduğu kadar bolca tasvir ve edebiyat öğesinden de zevk almayan hoşlanmayanlar vardır. Siz de benim gibi klasik kitapları seviyor , Dostoyevski'nin o zor okunduğu söylenen kitaplarını zevkle okuyorsanız Proust ile karşılaştırılan ve Kafka'nın lehçedeki ruh ikizi olarak görünün Bruno Schulz'un Tarçın Dükkanları kitabını seveceksiniz diyorum.
Kitap hakkında yazılanlar :
"Hayal gücü açısından zengin, dünyevi tutkular açısından duygusal, üslupta zarif, nükteli, gizemli bir estetik bakışla desteklenmiş öyküler."
- J.M. Coetzee
"Schulz kolayca sınıflandırılamaz. Kimi zaman bir gerçeküstücü, bir simgeci, kimi zaman ise bir dışavurumcu, bir modernist olarak adlandırılabilir... Bazen Kafka gibi, bazen Proust gibi yazan Schulz, onların ulaşamadığı derinliklere ulaşmayı başardı."
- Isaac Bashevis Singer
"Kitaplarımı her açtığımda, evini nadiren terk eden bu yazarın, kendine özgü bir dünyayı ve gerçekliğin alternatif bir boyutunu nasıl yarattığını yeniden keşfetmek beni hayrete düşürüyor."
- David Grossman
Kitabın Adı :Tarçın Dükkanları
Yazar :Bruno Schulz
Yayınevi :Aylak Adam Yayınları
Orjinal adı : Sklepy Cynamonowe & Sanatorium Pod Klepsydra
Çevirmen : Neşe Taluy Yüce
Sayfa Sayısı :304
Bruno Schulz 1942 yılında bir Nazi subayı tarafından katledildiğinde dünya edebiyatı bu erken kaybın henüz farkında değildi. Hayatı boyunca, eserleri hakkında çok az konuşuldu, ancak olağanüstü yetenekleri zamanla kendisine uluslararası bir okur kitlesi kazandırdı. Proust ile karşılaştırılıp Kafka'nın Lehçedeki ruh ikizi olarak da anılan Schulz'un öyküleri, yirminci yüzyılın en yetenekli ve etkili yazarlarından birinin gerçeküstücü üslubunu da gözler önüne seriyor. Tarçın Dükkânları, Neşe Taluy Yüce'nin Lehçe aslından yetkin çevirisiyle Türkçede.
Yazarın hayatını araştırırken kullandığım kaynaklar:
* http://www.vogue.it/en/uomo-vogue/news/2012/01/bruno-schulz
* http://logtv.com/storefront/product/bruno-schulz/
* http://www.artnet.fr/artistes/bruno-schulz/
Emeğinize sağlık. Kitap ilgimi çekti , okunacaklar listeme ekledim .
YanıtlaSil