Kitabın Adı : Hayallerimin Arka Bahçesi
Yazar : Katherine Allred
Yayınevi : Koridor Yayıncılık
Orjinal adı : The Sweet Gum Tree
Çevirmen : Hediye Aydoğan
Sayfa Sayısı : 336
Sığla ağacı… İnsanlar dışarıdan baktıklarında sadece sararmış lifli gövdesini görürler. Oysaki çoğu kişinin farkına varamadığı gerçek değeri onun köklü kızıl yüreğidir, sağlam ve dayanıklı yüreği.
Görünüşte her şey umut vericiydi ancak hiçbir şey hakikati değiştiremezdi. Belli etmemeye çalışsam da eskisinden daha fazla acı çekiyordum. Ne kadar deneseniz de aşk istediğiniz zaman açıp istediğiniz zaman kapatabileceğiniz bir lamba değildir. Tek yapabileceğiniz, ele geçirilmesi imkansız bir kale inşa edene kadar duygularınızın etrafına aşılmaz bir duvar örmektir. Ve bu kaleyi inşa eder etmez o kadar iyi gizlersiniz ki kendiniz bile artık onu göremezsiniz. Nick’e duyduğum aşk da işte böyleydi ve nefreti bir giz perdesi olarak kullanıyordum. O, hayatımdaki her şeyi etkilemişti. İlk kez sığla ağacının özüne inemiyor, onun sararmış ve yıkılmaya yüz tutmuş lifli gövdesini görüyordum.
Neden insanlar mutluluğa ulaşamadan önce acı çekmek zorundadır ki! Sanki bu dünyada mutlu olmak insanoğluna harammış gibi. Küçükken hatırlıyorum çok güldüğümüz zamanlar " gülmek ağlamayı getirir çok gülme!" dediklerini. Çevreme baktığım zaman da aynı şeyleri görüyorum. Hep bir eksiklik , hep bir sıkıntı.... Romantik kitaplara baktığımızda da öyle, mutlaka aşıklar arasında bazı sıkıntılar , zorluklar... Acı çekmeden mutlu olunmaz diyor sanki kitaplar da . Kitabın başında birbirine aşık olan çift kitabın sonuna doğru , aradan yıllar geçtikten sonra , nice badireler atlattıktan sonra birbirlerine kavuşuyorlar. Biz mi acı çekmeyi çok seviyoruz ya da acı çekenleri okumayı mı?
Katherine Allred ilk defa okuduğum bir yazar. Kalemi , konuya hakimiyetini çok sevdim. Karakterlere verdiği özellikler ve her birinin davranışı da oldukça başarılı.
Hayallerimin Arka Bahçesi , kitabın ismini sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Tam pembe dizi ismi gibi. Orjinal ismi kitabın geneline daha uygun bana göre. Keşke orjinal ismi kullansalardı. " The Sweetgum Tree " - Sığla Ağacı. Kitabı okuduysanız ya da okuyacak olanınız varsa bana hak vereceğinizi düşünüyorum.
Kitap güzeldi, etkileyiciydi , bazı bölümlerde ise sinir bozucuydu. Karakterlerin davranışları verdiği tepkiler gerçek hayata uygundu. Nasıl mı? Tam bir iletişim kopukluğu... Birbirleri ile konuşmama, sorunları paylaşmama, karşısındakinin yerine karar verme,... Sen kimsin ki benim yerime karar veriyorsun. Benim ne düşündüğümü nereden biliyorsun? Zaten başımıza ne geliyorsa bu iletişim kopukluğundan geliyor. Konuşmama ya da dinlememe. Bir de söylenenleri değil de anlamak istediklerini anlayanlar var!..
Alix'in küçük bir kız olduğu dönemden genç bir kadın olduğu döneme kadar olan zaman dilimindeki olan olayları ve hayatlarından kesitleri okuyoruz kitapta. Alix çok zeki ve duyarlı bir kızdır. Annesi , teyzeleri ve dedesi " yargıç" ile aynı evde yaşamaktadır. Henüz 8 yaşında tanıştığı ve yardım ettiği Nick hayatının aşkı olacaktır. Hayatının aşkı olması ya da birbirlerini deli gibi sevmeleri işleri daha da zorlaştıracaktır. Çevreleri , yaşadıkları ve birbirlerinden sakladıkları onlara diken olup batacaktır...
Duygu yüklü bir kitap Hayallerimin Arka Bahçesi. Kİtabı çok sevdim. Romantik tarzı sevenlere tavsiye edilir...
merhabalar bende blog açtım blogumu takip edip yorum bırakarak destek olursan çok sevinirim. ben senin blogunu takibe alım bile :)yorumların benim için çok kıymetli http://sengulasikkutlu.blogspot.com.tr/
YanıtlaSilMutluluk için acı çekmek gerekir mi? Bizde sabır üzerine çok atasözü vardı. Dert çekmenin sonunda güzellikler getireceği konusunda ama dünyaya geldikten sonra hassas bir ruhla herşeyi ince ayrıntısına kadar sorgularsak sanırım bu mutluluğu getirmez. Olayları olduğu gibi kabul etmek mutluluktur diyordu bir yazıda. Başımıza gelenleri tevekkülle kabul eder ve bu inançla bir nedene bağlarsak mutluluğun anahtarını elde etmiş oluruz. Her kitabın bir mesajı olduğu gibi bizdeki arabesk kültürünunde etkisi ile acı çekenlerde kendimizi bulduğumuzdan, özdeşim kurduğumuzdan dolayı böyle hikayeleri seviyor olabiliriz.
YanıtlaSil