5/10/2017

# Burçin Çelik # Gitane Kitap # Hüzün Yağmurları # Kitap Yorumu

Hüzün Yağmurları - Burçin Çelik || Kitap Yorumu

kozmokitap


    Kadının bakışları kelimeleri okşadı , kelimeler kadının ruhunu ... Bazen , en kesin silahlardan daha etkiliydi sözcükler.

   Burçin Çelik'in okuduğum ilk kitabı Hüzün Yağmurları. Yazarın kalemini bilmediğim için beklenti oluşturmadan başladım kitaba. Böylesi daha güzel oluyor çünkü bazen beklenti yüzünden kitaplar geri planda kalabiliyor. Fakat şunu söylemeliyim kitaptan bu kadar etkilenip bu kadar seveceğimi hiç düşünmemiştim.

 
                 Kavuşmanın kaderini ayrılık belirler ... 


Öncelikle kitap harika bir paket ile geldi. Pakette mis kokulu lavanta kesesi ve kartlar vardı kitabın haricinde. Her zaman böyle özenle hazırlanmış bir paket almıyorum. O yüzden ne kadar mutlu olduğunu tahmin etmişsinizdir:))  Bir zaman ağzım kulaklarımda dolaştım...


  Ciltli olan kitabın kapağını ve basımı çok sevdim. Kitabı okurken o kadar çok beğendiğim cümle oldu ki kitabın her yeri post-it doldu:)))

kozmokitap


Öncelikle kitabın konusundan biraz bahsetmek istiyorum:

  Berrin ve Serdar ... Bir aşk öyküsünün iki kahramanı .. Aslında ikisinin de o kadar çok ortak yönü var ki!.. Berrin bu durumun farkında . Fakat Serdar!! O kadar kendisine acımakla meşgul ki etrafındakileri özellikle en sevdiği insanın ihtiyaçları ve yaralarını göremiyor. Ben merkezli hareket ediyor. Benzer acılardan ve yollardan Berrin de geçmesine rağmen o bu durum ile barışmış vaziyette. Serdar'ı o kadar çok seviyor ki onun yaralarını sarıp sarmalarken kendi yaralarını unutuyor....

  Zaman merhametsiz bir hırsızdır. Siz geçip gittiğini   ; ama o, siz farkına bile varmadan en değerlinizi çalar. O eksikliği , farkındalığın aydınlığına kavuşana kadar anlamazsınız bile. Yarım kalışınız aymazlığınızın sisli perdesinin ardına gizlenir. Fark ettiğinizdeyse , artık çok geçtir. 


    Yağmurlu günde bir şemsiye ile başlayan tanışmaları çok hızla ilerleyerek evlilik masasında son buluyor. Yine başladığı hızla tepetaklak oluyor... Her zamanki gibi durum aslında iletişim kopukluğu... Serdar korkularını paylaşamıyor, Berrin de bu durumun farkında olduğu halde Serdar açılsın diye sessizce bekliyor. Bu bekleme işkenceye , ızdıraba dönüşüyor ve onlar farkında olmasalar da büyük bir hızla sonlarını hazırlıyor....


   Kitabın başlarında Serdar'a sinir olsam da sayfalar ilerledikçe ona sinir olmak yerine üzülmeye başladım. Hayat neler yapıyor insana ve nelere dönüştürüyor. Bazen o kadar gözümüz kör oluyor ki neye dönüştüğümüzü bile çok geç olmadan fark edemiyoruz.

kozmokitap

  Berrin ve Serdar'ın hikayesi beni derinden sarstı. Duyguları ilmek ilmek işleyen yazar kitabın sayfa sayısından daha fazla hüzün sığdırmış kitaba. Yazım tarzı ve kelimelerin dizişi o kadar şairane ki okurken sıkılmıyor elinizden bırakmak istemiyorsunuz. Ben kitabı okurken hasta olduğum ve kafamı yastıktan kaldıramadığım halde kitabı elimden bırakamadım. Bir de sağlam olsaydım muhtemelen bir günde biterdi kitap.

  Kitap bittiği zaman hüngür hüngür ağladım. Bu nedenle kitabı okumak istiyorsanız düzgün bir ruh hali ile okuyun. Kitap sizi hüznün derin kıyılarında sürüklüyor. Hele duygusal bir hamile iseniz bu kitabı daha sonra okumak için saklayın...

   Kitap daha kısa olabilir miydi? Evet olabilirdi . Duygular daha kısa anlatılabilir miydi ? Ona da evet. Fakat bu durumda bu kadar etkileyici ve şairane olabilir miydi? Buna cevabım ise hayır. Burçin Çelik eğer yazımı okuyorsanız kitabınızı ve anlatım tarzınızı çok sevdim. Siz yazmaya devam edin ben okumaya devam edeceğim çünkü kitaplarınızı.. Hüzün yüklü bir kitap olduğunu tekrar belirtir kesinlikle de tavsiye ederim. Yazarın kalemi ile mutlaka tanışın:))





kozmokitap
Kitabın Adı :Hüzün Yağmurları
Yazar :Burçin Çelik
Yayınevi :Gitane Kitap
Sayfa Sayısı :432


Babam…

Büyüdükçe bir tarafım anladı onu aslında, biliyor musun? Anladı; ama asla hak veremedi. Babam içimde doldurulması imkânsız kara delikler açtı.

Böyle olurmuş, sonradan anladım. O sevilmemişlik öyle oymuş ki içimi, hepsi birer kara deliğe dönüşmüş. Öyle büyük kara delikler ki hem de…

Sonradan bildim Berrin. Ben farkında olmadan, tüm o kara delikleri sen kapat istemişim. Oysa ne büyük haksızlık… Oysa ne de büyük bir yanılgı… Tam da bu yüzden, beni ne kadar seversen sev, yetmedi. Yetiremedim… O delikler, senin verdiğin her şeyi emdi, yok etti.

Sonradan bildim Berrin… Onların çaresi sende değildi. Geçmişin çaresi sende değildi. Sen, geleceğimin çaresiydin… Çok geç anladım. Bunu anlamak için seni de kaybetmem gerekti üstelik.

Bazen insan, devasını aşkta arar.

Tüm eksiğini kapatsın ister, karşısındaki; tüm yaralarını sarsın. Onu, en olmamış yerinden tamamlasın.

Bazen aşk, anlamını acıda arar.

İflah olmaz bir yarayla sınar âşıkları. En olmadık yerlerinden vurup, ıssız bir sızıda bırakır.

Geçmişlerinden yaralı iki yürekti onlar. Öyle bir an geldi ki, birbirlerine sınav oldular.




                                                            Kozmokitap

5 yorum:

  1. Yazarla henüz tanışmadım ama sayenizde tanışacağım sanırım.Güzel bir anlatım olmuş.Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Merhabalar yorum için çok teşekkür ederim. Yazarken hissettiklerimin hissedilebilmiş olması benim için apayrı bir mutluluk. nice kitaplarda buluşmak dileğiyle.
    Burçin Çelik

    YanıtlaSil
  3. Yazını okuyunca okuyasım geldi ama bu ara neşeli şeyler lazım bana o yüzden kenar anot edildi.;)

    YanıtlaSil

Yorumlarınızda link vermemeye dikkat ediniz. Link verdiğiniz yorumları yayımlamıyorum maalesef :(

Web sitemizdeki fotoğrafların, yazıların izin alınmadan kopyalanması, yayınlanması, alıntı olduğu ve kaynağı belirtilmeden bir takım amaçlar için kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri yasasına aykırıdır. İzin alınmadan kopyalanan resim ve yazılarımızla ilgili dilekçe ve dava açma hakkımız saklıdır.