İzmirli bir Ortodontist Müge Sandıkçıoğlu. Yazarın ikinci kitabı Göçmen Ruh. Deneme tarzı ile yazılmış bir kitap . Normalde deneme tarzı yazıları pek sevmem ben. Arada tek tük sevdiğim çıkar ancak çoğu sıkar beni. Konuların içerisine giremem ya da yazar öylesine kendisi ile meşguldür ki okuyucuyu dışlamış gibi hissederim. Dışlanmışlık ve konudan uzak tutulmuşluk hissi kitabı okumamı engeller. Ne kadar okumaya
uğraşsam da her " ha tamam , şimdi oldu " deyişimde kitap beni dışarı atar. Böyle bir durumda da çok uğraşmam... Müge Hanımın tarzı ise bambaşka. Eğlenceli , mizahi, sohbet tarzında yazmış kitabını. Siz kendinizi uzak tutmaya çalışsanız da o çok misafirperver çıkıyor ve sizi bırakmıyor. Eleştirileri, yeri geldiğinde yaptığı öz eleştirileri, hayata ve insanlara bakış acısı, kendi deneyimlerini öyle güzel dile getirmiş ki kitap adeta akıp gidiyor. Sanki karşılıklı yazarla oturmuşsunuz da sohbet ediyorsunuz , o size kendini hayatını yaşadıklarını anlatıyor. Yazarın kitaplarını çocuğu olarak görmelesi ise kitaplarına ne kadar değer verdiğini göstermektedir. Bu kitap da Yitik Ülke Yayınlarından ... Kapaklarına bayılıyorum bu yayınevinin. İlginç , farklı... Hayal gücümüzü zorlayan...
Çok kısa sürede bitirdiğim bu kitap eğlenceli ve hayatın içinden... Ben çok sevdim. Deneme türünü seven ya da bu türü denemek için iyi bir başlangıç olabilir:) Sevgilerle♥
Göçmen Ruh
Müge Sandıkçıoğlu
Yitik Ülke Yayınları
144 sf
"...Konu sizden bakire olarak çıkar, hayat kadını olarak geri gelir. Siz konuyu, tüm o kırılganlığınızla pamuklara sararsınız, o poposuna kadar yırtmaçlı, göbeğine kadar dekolteli olarak geri gelir. Siz naif bir müsamere sergilersiniz, o bir pavyon revüsü olarak geri gelir. Siz bir kaplumbağa Vosvos anlatırsınız, o size üstü açık bir Porsche olarak geri gelir. Siz çocuksuz gönderirsiniz, o beşiz doğurmuş olarak geri gelir. Siz Külkedisi dersiniz, o sokak kızı İrma anlar. İşte bir konuyu sulu götürüp susuz getirme yeteneğine sahip bazı özel insanlar vardır..."
Bu kitapta aslında kendi başıma oturup dedikodu yaptım. Yeri geldi iğneyi de, çuvaldızı da kendime batırdım, yeri geldi etrafa yönelttim. O yüzden bu kitapta;
Eleştiri de var, özeleştiri de...
Sevgi de var, üzüntü de...
Vuslat da var, hasret de...
Mizah da var, endişe de...
Bir ruhun insandan insana, kendinden kendine, kalpten beyne sürekli konan göçen halleri için kitabın sayfalarını okumaya başlayın. Arka kapakta fazla oyalanmayın. Zaten arka kapaklar bir kitabı ne kadar anlatabilir ki? Her kitap, yazarına bir şans vermeye değer. Siz okudukça, yanı başınızda oturduğumu hissedeceksiniz. Aynen ilk kitabım olan "Diş ile Düş Arasında"da olduğu gibi... Yine birlikteyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda link vermemeye dikkat ediniz. Link verdiğiniz yorumları yayımlamıyorum maalesef :(