18 Saat uzun bir süre önce satın aldığım ve okuma sırası ancak gelen bir kitaptı. Ertürk Akşun'un diğer kitaplarının adını duymuş fakat hiçbirini okumamıştım. Bu yazarın okuduğum ilk kitabı oldu. Yazar kendisi ile ilgili olarak iyi bir okuyucu olduğunu söylemiş. Bence kendisi oldukça da iyi bir yazar. Kalemi nasıl kullanacağını iyi biliyor. Bunun iyi bir okuyucu olmasıyla da bir ilgisi var.
Kitap bir mimarlık ofisinin açılış kokteylinde bir araya gelmiş olan insanların 18 saatlarini anlatıyor. Bu insanlar kokteyl sırasında bulunukları ofise dalan silahlı bir grup insan tarafından rehin alınırlar. Bu rahin alınma sonrasında insanların o günün sabahından başlayarak 18 saat boyunca neler yaptıklarını , neler hissettiklerini okuyor ve bu insanları tek tek tanıyoruz .
Kitapta çok fazla karakter barınıyor. Fakat bunlar arasında en baskın olanları Nadir ve Tolga. İki mimar , iki eski arkadaş. Onları tanırken hayata bakış açılarını, bezginliklerini ve kendileri ile hesaplaşmalarını da okuyoruz. Diğer karakterler Özge , Jale, Berrak , Arzu , Ganimet, Melisa....
Sadece rehin alınanları değil rehin alanları da tanıyoruz kitapta. Amaçlarını , kim olduklarını ....
Nadir'i , ailesine olan bağını sevdim kitapta. Melisa'nın çektiklerine ve herkesten gizlediği sırrı altında ezilmesine üzüldüm. Arzu, Jale ve Tolga'dan hiç hoşlanmadım. Hem yaşam tarzları hem de düşüncelerinden.
Kitabın farklı anlatım tarzından , sürükleyici olmasından ve her karakteri tanıma şansı vermesinden hoşlandım. Farklı tarzlar hoşıma gider. Sevmediğim kısımlara gelirsek argo kesimler. Argodan hiç hoşlanmam ve kitaplarda olmasını ise sevmiyorum. Bir de bana göre fazla miktarda +18'lik bölüm vardı.Okumak isteyenler için belirtmek isterim. Cinsellik içeren kitaplardan hoşlanmıyorsanız bu kitap size göre değil .
Yazarın diğer kitaplarını da merak ediyorum ve onları da okumayı düşünüyorum.
Kitaptan alıntılar:
* İstanbul mu?
Umutsuzluktan kıvranan kör bir solucan gibiydi artık. İnsanlarıysa bu solucanın kanında boğulmuş birer cesetti sadece... (sf 11)
* Benim için asıl hapishene kendi hayatım. Evliliğim, çalıştığım işler, hepsi ama hepsi... Mecburiyetten dolayı insanların kurallarına uymak, onlara zoraki gülücükler atmak. İşte benim hapishanem bunlar" (sf 29)
* Benim için sadece bir tane düşman var, tek bir tane kurt... O da içimdeki kurt, içindeki düşman. Sadece onunla yarışıyorum. Hayatım boyunca sadece onu muhatap alacağım. (sf30)
* "Sadece kendisine bölünen asal sayılar gibiyim, bir taraftan güçlü ve asil, diğer taraftan yalnız , yapayalnız..." (sf 33)
* Vicdan azabı insanın en büyük cehennemidir... (sf 36)
* Her adan birşeyler bırakmıştı Berrak'a giderken. İlki güzel bir kız çocuğu, ikincisi onulmaz büyük yaralar, üçüncü sünepeyse mutfak masasına güller bırakıyordu her sabah. (sf 38)
* Mutluluk, acılar olgunlaştıkça tat vermeye başlayan bir meyvedir... (sf 55)
* İnsanın kendi özü neyse , Karşısındaki insanda gördüğü de odur. (sf 64)
* "İnsanın en büyük kaybı, kendine verdiği değeri yitirmesidir. " (sf125)
* Kendinize yapacağınız en büyük iyilik , içinizdeki tüm kötülükleri anlatabileceğiniz bir arkadaş bulmaktır... (sf 139)
* Hiçbir şeye inanmayan bir ansanın bile kendisine inanan bir kadına ihtiyacı vardır. (sf 152)
* İnsan kendi kusurlarına sahip diğer insanlara tahammül edemez... (sf 235)
*Acı çekerken şiir yazarsın, mutluyken de şiir gibi yaşarsın... (sf 278)
* Ölüm korkusundan daha dehşet verici bir şey varsa , o da ölememektir.
Kitabın Adı :18 Saat
Yazar : Ertürk Akşun
Yayınevi :Destek Yayınları
Sayfa Sayısı : 424
"Bedelini ödediğim hatalarımdan dolayı kimse beni yargılayamaz..."
Yaşadığın hayatın üzerinde bıraktığı izleri fark edebilmek için ölümün soğuk yüzüyle karşılaşmayı bekleme. Bazen sadece 18 saatlik bir zaman dilimi dahi, koca bir hayat kadar uzun gelir insana. En büyük aşkların filizlendiği ve en devrimci düşüncelerin toprağa düştüğü anlar zaten en dar ve çıkmaz zamanlar değil midir? Belki de bu yüzden hayat dediğin yarın cayacakmışsın gibi yaşanır...
* * *
"18 Saat" aşk, tutku, şehvet, macera ve tarihle örülü nefes kesici bir roman.
Yolları aynı adreste kesişen birbirinden farklı ve iddialı karakterler
ölümle burun buruna geldiklerinde bir daha eskisi gibi olmayacak hayatlar
yeniden yazılmak zorunda kalınan kaderler sadece fikirleri değil, ruhları da değişenler...
"Gözümüzle gördüğümüz her güzel şeyin arkasında mutlaka bir giz ya da acı saklıdır..."
Türkçe kitap oldugu için alirim okurum diyemeyecegim. Deepnote un kitsbini bulabilecegim bir yer söylemislerdi o bile kalmamis. Siz en iyisi okuduklarinizi saklayin gelirsem alirim sizlerden :)
YanıtlaSilTmm canım , Kitaplığım emrine amadedir :))
Sil