" Adım Fabio. Sonbahar ve kışları İstanbul'da , bahar ve yazları Paros'ta geçiren bir ressamım. Paros'taki o küçük dükkanda , ortasında aynadan bir kalp olan deniz resmi bana ait. Bunlar benim hakkımda ilk öğrendiklerindi, sevgili dostum. " Bu sözler kitabımızın ilk cümleleri olması dışında anlatıcımızın Mathias'a yazdığı mektubun da ilk cümleleri. Fabio , Mathias'a söylemeyi düşündüklerini bir kitap haline getiriyor. Fabio Hristiyan aileye mensup bir İtalyandır. Kendisi kanser hastasıdır ve kanser metastaz yapmıştır. Arkadaşını tekrar görmeye ömrünün yetmeyeceğini düşündüğü için bu kitabı yazmaya başlamıştır.
Fabio gençliğinde geçirdiği bir kazadan sonra kendini , hayatı sorgulamaya başlar . Sevgiyi arar , öyle bir sevgidir ki bedensel sevginin ötesindedir. Gördüğü bir rüyanın etkisi ile yürüyerek Kudüs'e gitmeye karar verir. Yola Kudüs niyetiyle çıkar fakat yol onu önce İstanbul'a, oradan Konya'ya ve tekrar İstanbul'a getirir. Fabio'nun yolculuğu Kudüs'e gitmeden tasavvuf la tanışması ile biter. Bundan sonraki yolculuğu, kendini, sevgiyi ve kendinde Tanrı'nın yansımasını görmesi üzerinedir.
Tasavvufu öğrenmeye karar veren Fabio'nun bu yolda yaptığı yolculuğa kendi ağzından tanık olurken, o yazdıkları ile arkadaşı Mathias'a rehberlik yapmayı ve kendi öyküsünü anlatmayı hedeflemiştir. Mathias karakterini Serdar Özkan'ın Kayıp Gül serisini okumuş olanlar hatırlayacaklardır. Tasavvuf aşkıyla yanan bir adamın sıcacık öyküsünü okuyoruz. Kayıp Gül serisini çok sevdiğim yazarın bu kitabını da çok sevdim. Tasavvufa ilgi duyan ve maneviyatı sevenlerin bu kitabı da çok seveceğini düşünüyorum.
" Hayat kitabımı dört bölüm olarak düşünürsem, belki onlara şu başlıkları koyabilirim. Sevilmek, Karmaşa, Sevmek ve veda. "
"Gördüğümüz gerçek dediğimiz 'dünya' , aslında sadece beynimizin ve beş duyumuzun kapasitesiyle sınırlandırılmış bir dünyaydı."
"Hor gördüğünün pabuçlarını bir kez olsun giymeden, hakikate eremezsin."
"Ve Tanrı bir gün o bulut perdesini oradan çekip bana Güneş'i gösterecekti. Mevlana'ya Şems'i gösterdiği gibi."
" Tasavvuf, bilmek değil, bilmemek sanatıdır. Benlik değil, hiçlik sanatıdır. Büyüme değil , küçülme sanatıdır. Kendini üstün hissetme değil, tam tersine, kendini unutma sanatıdır. Herkese el öptürme değil , herkesin kalbini öpme sanatıdır."
"... tasavvuf , kendi kalbinin içinde yolculuk edip Allah'ı orada bulmaktır. "
"... aslolan hikayedir, biz değil. Aslolan, bu dünyaya gelen herkesin istinasız yazdığı o kitaptır. Yaşadığımız her gün bir sayfa. Yazmama şansımız olmayan o kitap. Ön kapak doğum. Arka kapak ölüm. Ya iki kapak arası?"
Sevgilerle ♥♥♥
Rumi'nin bildiği Aşk
Serdar Özkan
Artemis Yayınları
193 sf
Yazarın okuduğum diğer kitapları:
Kayıp Gül
Ekim Yağmurları
Sen Ancak Sevdiğinsin
Aşkın Resmi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda link vermemeye dikkat ediniz. Link verdiğiniz yorumları yayımlamıyorum maalesef :(