" Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar."
Zweig kitaplarını okumayı seviyorum. Daha önce hiç yazarın kitaplarını okumayıp merak edenler için söylemek isterim ki sevmemin nedeni kitapların konusu değil. Konusu değil derken çok da farklı konuları yok kitapların . Benim yazarı ve kitaplarını sevmemin asıl neden, anlatım tarzı. Konuyu anlatırken kelimeleri seçişi... Olaylara ve kişilere yaptığı psikolojik tahliller... Öyle bir ahenk ile anlatıyor ki yazar, tüm duyguları ve kitapta olanları tüm çıplaklığı ile hissedebiliyorsunuz. Bu nedenle her ay bir Zweig kitabı okumaya çalışıyorum. Bu ay da okuduğum kitabı Olağanüstü Bir Gece.
Kitaptaki kahramanımız burjuva kesiminden bir erkek. Artık tüm duyularını kaybettiğini düşünen ve yaşama karşı hiçbir şey hissetmediğini düşünen birisi. Bir gün gittiği at yarışlarında bir bahis taşını saklaması ve sonrasında onu sahibine iade etmeyerek çalması sonucunda gelişen olayları ve bu olay ile birlikte bir şeyler hissetmeye başlayan karakterimizi okuyoruz kitapta. Hissettiği suçluluk duygusunu yaşadığını hissettiği için bastırak karakter, o günü hiç yapmadığı şeyleri yaparak ve yaşadığını hissederek geçirir.
Çünkü sadece kendi kaderlerini bir gizem olarak yaşayabilenlerin gerçek anlamda yaşadıklarına inanıyorum.
Sonuç olarak Zweig okumaya ilk başladığınızda başlarda sıkılsanız da biraz sabredin. Kitabın sizi nasıl içine aldığını ve kelimelerin içindeki duyguları hissedince tekrar okumak isteyeceksiniz....
Kitabın Adı :Olağanüstü Bir Gece
Yazar :Stefan Zweig
Yayınevi :İş Bankası Kültür Yayınları
Orjinal adı :Phantastische Nacht
Çevirmen :İlknur İgan
Sayfa Sayısı :80
Olağanüstü Bir Gece, seçkin bir burjuva olarak rahat ve tasasız varoluşunu sürdürürken giderek duyarsızlaşan bir adamın hayatındaki dönüştürücü deneyimin hikâyesidir. Sıradan bir Pazar gününü at yarışlarında geçirirken, belki de ilk kez burjuva ahlakından saparak "suç" işler. Böylece yeniden "hissetmeye" başladığını, kötücül ve ateşli hazları olan gerçek bir insan olduğunu fark eder. İçindeki haz dolu esrime, aynı günün akşamında onu gece âleminin son atıklarının arasına, "hayatın en dibindeki lağımlara" sürükleyecek, varış noktası ise ruhani bir uyanış olacaktır.
Psikolojik bir kitap sanırım anladığım kadarıyla. Konusu çok farklı geldi bana. Biraz merak uyandırıcı. Aynı zamanda kişinin kendi iç dünyasına yaptığı yolculuğu, kendini yeniden keşfetmesini anlatıyor sanırım. Ben genelde fantastik ve bilim kurgu kitaplarını severim. Ama bu kitap da ilgimi çekti 😊 Tanıtım için teşekkürler. Sevgiler..
YanıtlaSilwww.mrsgoksin.blogspot.com
Sevgiler :))
SilÇok iyi özetlemiş Zweig çok iyi anlatmışsınız. Bende yazarın yazım tarzını çok beğenenlerdenim.
YanıtlaSilSevgiler...
Sevgiler :))
SilYaşasın Zweig severler ;)
YanıtlaSilTarzı ve tahlilleri gerçekten çok güzel. Ayrıca blogunuzu sevdim. Görüşmek üzere :)
Teşekkürler :))
SilDeep kitaplari bitsin zweig a devam edecegim.
YanıtlaSilGüzeldir istendiğinde vermeden, fakat evlâ olan istenmeden vermektir. Farkına vararak. -Halil Cibran
YanıtlaSilKendimizden vermeden mutlu olamayız.