" Nikah kıyılır kıyılmaz adam sinirle kalkmış ve arkasına bile bakmadan onu öylece orada bırakıp gitmişti. Herkes ona bakarken o da arkasını dönüp giden adama bakmıştı.
İstenmiyordu. "
Ayşegül Çiçekoğlu'nun kaleminden çıkan Benim Hayatım 'ın türünü romantik - dram olarak nitelendirebilirim.
Yazarın okuduğum ilk kitabı olmadığı için tarzını biliyordum ve seviyordum. Bu nedenle tereddütsüz kitabı okumaya başladım. Kitap ilk sayfalardan itibaren esir alıyor okuyucuyu ve anlayamadan kitabı yarıladığınızı fark ediyorsunuz.
Kitapta yürek burkan , gerçek hayatta da karşımıza çıkan gerçeklere yer verilmiş. Bu gerçekler kurgu olarak karşımıza çıkınca rahat okunuyor, sürükleyici oluyor fakat kitap bittiği zamanda sorgulama süreci başlıyor. İnsanların nasıl bu kadar açgözlü ve ikiyüzlü olduğunu düşünürken bir babanın evlatlarına nasıl bu kadar sevgisiz yaklaşabildiğini aklınız almıyor. Unutulmaması gereken bir gerçek var . İnsan biyolojik olarak anne-baba olması onun gerçek anlamda anne-baba olduğu anlamına gelmiyor. Bu terimleri hak etmeyen birçok insan yaşıyor yeryüzünde...
"Balım " annesini kaybetmiş , babası tarafından okuldan alınarak bir konağa para karşılığında gelin olarak satılmıştır. "Ömer" yıllarca ailesi tarafından evinden uzaklarda tutulmuş bir genç adamdır. O da istemediği bir evliliğe zorlanmıştır . Bu iki insanın hayatı bir nikah masasında kesişse de nikahtan sonra yolları ayrılmıştır.
Geçmişi acı ile dolu iki insanın sonunda umudu ve aşkı birlikte bulmasını okuyoruz kitapta. Onlar doğru yolu bulasıya kadar aşmaları gereken engeller , dizginlemeleri gereken inatları vardır. Kitap sadece bu iki genç üzerine kurulu değildir. Onların aileleri ve içinde bulundukları entrikalar ağı kitabı daha da heyecanlı yapıyor. Okurken önceliklerimizin aslında kimler olması gerektiğini bir kere daha düşündürüyor Ayşegül Çiçekoğlu. Olayın aslında göründüğü gibi olmayabileceğini ve çevremizde olanları sorgulamamızın önemini görüyoruz karakterlerin başına gelenlerden. İnsanın inanmaya , güvenmeye ihtiyacı vardır fakat bu güveni duymak için doğru insan ya da insanları bulmak önemlidir. Olayların her zaman iki yönü olduğunu ve hiçbir zaman tek tarafı dinleyerek karar vermememiz gerektiğini bir kere daha satırlar arasında gördüm.
Ayşegül Çiçekoğlu , Benim Hayatım ile harika bir kurgu yaratırken aslında bir hayat dersi de veriyor okuyucuya. Annesine verdiği sözü tutmaya çalışan bir kızın azmini , okumak için olan çabalarını okurken duygulanıyor, konakta yaşananları okudukça sinir oluyor, filizlenen aşkı okudukça gülümsüyor ve sıcacık duygular tarafından sarmalanıyorsunuz. Kitapta çoğunlukla ezilen ,maşa olarak kullanılan, baskı altına alınan kadınlar olsa da Balım üzerinden azimli kadınların neler başarabileceğini de görüyoruz. Cesaret ve azim yoluna çıkan bütün engelleri aşmaya yardım edecektir.
Sonuç olarak çok sevdiğim kitabı tereddütsüz herkese tavsiye ederim... Aynı zamanda bu kitaptan uzun soluklu bir film yapılırsa izlenme rekorları kıracağını da düşünüyorum.
Kitabın Adı :Benim Hayatım
Yazar :Ayşegül Çiçekoğlu
Yayınevi : Müptela Yayınları
Sayfa Sayısı : 584
Geçmişi, nedenini hatırlayamadığı bir kimsesizlikle şekillenen Ömer, yıllarca uzaklaştırıldığı eve çağırıldığında kendini nikâh masasında bulur. Ama genç adamın ne burada kalmaya ne de çocuk yaştaki karısıyla evliliğe devam etmeye niyeti vardır.
Balım, annesinin ölümünden sonra kendini zorla, hiç tanımadığı bir adamla evlendirilirken bulur. Genç kız, bundan sonra onu kolay bir hayatın beklemediğini biliyordur. Tıpkı onu bu konakta, daha bir günlük evliyken bırakıp giden kocasını kolay kolay affetmeyeceğini bildiği gibi.
Hiç beklemedikleri anda yolları kesişen bu iki yabancı, birbirlerinin hayatına mucizeleri konuk edeceklerinden habersiz, hayatın onlar için planladıklarını yaşayacaklardır. Ömer ve ailesi, Balım’ın hayatlarına dâhil olmasıyla geçmişleriyle yüzleşip yeniden aile olmaya çalışırken, Balım da onlarla bir aile olmayı öğrenecek.
Benim Hayatım, yaşanmamış yılların sevgiyle telafisinin hikâyesi.
“Ömer kapıda dikilen kıza öylece bakakalmıştı, ilk başta onu tanımamıştı bile ama sonra onun Balım olduğunu anladı. Bunun için kızın gözlerine bakması yetmişti. O bal rengi gözler aklından hiç çıkmamıştı. Ama bu kız nasıl o olabilirdi? Yolda görse tanımazdı. Kendine güvenen o duruşu ne zaman kazanmıştı? Üstelik ne zaman bu kadar güzelleşmişti?”
Senin resimlerine hayranim. Kitabin kapagi da güzelmis. Not aliyorum 😊
YanıtlaSilAnlattığına göre Balım'ı şimdiden sevdim kuzum. :) Belirttiğin gibi insanın biyolojik olarak anne baba olması yeterli değil... Sevgi, hissiyat barındırmadıktan sonra... Emeğine sağlık bitanemm :))
YanıtlaSilOkumanızı tavsiye ederim muhteşem bir kitap. Çok güzel yorumlamişsin.😊😊😊
YanıtlaSil