İtalyan yazar Elio Vittirini'nin kaleminden çıkan Fil hızla okunan , incecik bir kitap . Aylak Adam yayınlarından çıkan kitabın kapağını çok sevdiğimi söylemeliyim. Kitabın içi gibi sade bir kapak.
" Bir ev dolusu insandık , ama içimizde çalışıp aldığı haftalığı eve getiren tek kişi kardeşim Euclide'di. "
Yazar kitabına bu cümle ile başlıyor. Kitabında yazdığı aile de aynı kendi ailesi gibi fakir bir aile. Demiryolu işçi bir babasının oğlu olan Elio Vittorini zor şartları çok iyi bildiği için kalemine de ustalıkla yansıtmıştır. Ünü İtalya sınırlarını aşan yazar en sevdiği kitabının da " Fil " olduğunu söylemektedir.
Orjinal adı " Il Sempione strizza l'occhio al Frejus " olan kitabın tecümesi " Semplon , Frejus'e Göz Kırpıyor "olan kitap " Fil " adıyla basılmıştır ki bence bu isim orjinal isminden daha uygundur kitaba.
Kitapta yoksul , kendi yağı ile kavrulmaya çalışan bir aileyi anlatmıştır yazar. Anlatıcımız da bu ailenin bir parçasıdır. Aileye para getiren çocuk - ben çocuk diyorum fakat evli barklı adam aslında - getirdiği bütün parayı annesine vermektedir. O da ev için gerekli şeyleri almak istemekte fakat bütün para ekmeğe gitmektedir. Evde anne , onun yeni kocası , çocukları, gelinleri , torunları ve büyükbaba yaşamaktadır.
Büyükbaba o kadar iri birisidir ki anne ona "Fil " demektedir. Zamanında çok çalışmış olan büyükbaba iri ve bir o kadar da kuvvetlidir. Onun için anne bazen onu övmek bazen de yermek için " Fil " demektedir. Eve para geldiği zaman da tüm ev halkının tek şikayet ettiği konu büyükbabanın çok ekmek yemesidir. Eğer o ekmek yemese ona verecekleri para ile katık farklı yiyecek alma hayali kurmaktadırlar.
Evdekilerin tek yemekleri ekmek ve topladıkları hindibalardır. Hindibaları haşlayınca bunu ekmekle beraber büyükbabaya veriyorlar, suyunu da aile çorba olarak içmektedirler. Bazen de ekmekleri ıslatarak yerler....
Bir aile örneği üzerinden dönemindeki yoksulluğu, çaresizliği , sefaleti anlatır yazar. Anlatımında çok fazla duygu bulamazsınız. Fakat anlatımın sadeliği ve tasvirlerin muhteşemliği karşısında hayran olmamak elde değildir.
Kitaptan alıntılar :
"Çaresizliğini anlatmak için annemin yaptığı tek şey büyükbabaya fil demekti. " Adam adam değil, fil mübarek"
" Güçlülük , eğer bir filde olduğu gibi , yumuşaklık , sessizlik ve eli açıklıkla birleşirse , soylu olur. Yoksa hiç de soylu bir şey değildir."
"Bu dünyada gerçekten konuşabileceğin insan o kadar az ki," dedi. " Kimse kimseyle doğru dürüst konuşmuyor aslında. ..."
" Fillerin yaşarken kendilerinin de bilmedikleri gizli mezarlıkları vardır. Yaşlı filler ölme zamanları gelince , işte bu mezarlıklara giderler. "
"Onların bilgelikleri de burada ya ," diye devam etti konuğumuz. " Vakti gelince , ancak gidecekleri yere varacak güçleri kaldığını anlamalarında. "
“Demek istiyorum ki, öldüğümüzü önce kendimiz biliriz, o zaman gelince de hazırlıklı olmamız gerekir.”
“Siz de bilirsiniz ya, insan bazen sağır olmaz, sadece duymaktan bıkmış olabilir.”
Kitabın Adı : Fil
Yazar :Elio Vittorini
Yayınevi : Aylak Adam
Orjinal adı :Il Sempione strizza l'occhio al Frejus
Çevirmen : Gönül Çapan
Sayfa Sayısı : 120
İtalyan yeni gerçekçiliğinin usta yazarı Elio Vittorini'nin akıldan çıkmayacak, mitsel anlatısı Fil, orta yaşlı bir kadın ve onun yarı kötürüm babası arasındaki ilişki üzerinden kırsal yaşamın açmazlarına mercek tutuyor. Gençliğinde ağaçları kökünden sökebilecek güçte bir adam olan ve çevresi tarafından çok sevilen "fil"in ormanın derinliklerindeki kayboluşuna doğru giden yolculuğa odaklanan anlatının arka planında ise, sonsuz bir biçimde ve amaçsızca hareket eden trenleri, sefaleti, buruk bir çaresizliği vaaz eden savaş deneyimi kendini belli ediyor. Calvino ve Borges'in son dönem yapıtlarını, aynı zamanda 2. Dünya Savaşı sonrasının insancıl ve kasvetli İtalyan sinemasını çağrıştıran olağanüstü bir anlatı.
Bunu da okumadim. Listeye eklensin 😊
YanıtlaSil