Bugün ince , ince olmasına rağmen içeriği boyutunu aşan bir kitap ile geldim : Hay Bin Yakzan . Yavaş yavaş , sindire sindire , araştırarak okunması gereken bir kitap. Kitabı okumak isterseniz kafanızın rahat olduğu bir dönemde okumanızı tavsiye ederim.
Kitap iki bölümden oluşuyor . İlk olarak İbn Sina'nın Hay bin Yakzan isimli risalesi yer alırken ikinci bölümde İbn Tufeyl'e ait olan felsefi roman Hay bin Yakzan yer alıyor.
İbn Sina'nın Hay Bin Yakzan'ına geçmeden önce risaleyi daha iyi anlayabilmek için M. Şerefeddin Yaltkaya tarafından giriş kısmı yazılmış . Bu bölümde ayrıca İbn Sina'ya ilham olan Salaman ve Absal isimli öyküye de yer verilmiş. Kitabı daha iyi anlamak adına bu bölümü okumadan geçmemenizi tavsiye ederim .
Hay bin Yakzan : Yakzan ( uyanık ) oğlu Hay (diri )
İbn Sina hekim , astronom, yazar ve filozoftur . Buhara yakınlarındaki Efşene köyünde 980 yılında dünyaya gelmiş ve Hamedan şehrinde 1037 tarihinde vefat etmiştir. Tıp ve felsefe alanına ağırlık vererek değişik alanlarda 200 kitap yazmıştır. Hay Bin Yakzan'ı Hemedan yakınlarındaki Ferdecân Kalesi'nde mahpus bulunduğu dönemde yazmış ve yazarken alegorik bir anlatım sergilemiştir. Alegorik nedir derseniz bir fikrin, davranışın eylemin, duygunun, bir kavramın ya da bir nesnenin simgelerle, sembollerle ifade edilmesidir. İbn Sina da eserinde yaşlı bir adam ile genç bir adamın konuşmasını paylaşırken alegorik bir anlatım sergiliyor. Kitapta sayfa altlarında açıklama yapılarak yazarın ne söylemiş olabileceği okuyucuya açıklanmıştır.
Genç bir filozof arkadaşları ile dolaşmaya çıktığında sevimi bir ihtiyar ile karşılaşır. Adının Hay bin Yakzan olduğunu söyleyen ihtiyarla sohbete başlar. Hay Bin Yakzan evrenleri gezdiğini ve bütün sırları kavradığını söyler ve sohbet felsefe üzerine devam eder. İlk önce feraset bilimi ile başlayan sohbet astronomiye kadar uzanır. Nasıl onun gibi yolculuk edebileceğini soran gence, önce yalnız kalması gerektiğini belirtir. Yanında bulunan arkadaşları ile bulundukça yolculuk edemeyeceğinden bahseder. Gittiği yerleri ve insanları anlatır. Gittiği bir bölgedeki güzel insanlardan ve onların yöneticisinden övgüyle bahseder.
Risalenin tamamını yazmak istemiyorum . Okurken alınan tat ve düşündürdükleri bambaşka. Özellikle evreni seyahat ettiği bölümleri okurken yıllar önce okuduğum ve kitaplığımın en özel yerine sahip olan İskender Türe'nin kaleminden Zülkarneyn isimli kitap geldi. İbn Sina da yazdığı bölümlerde Kuran'daki Zülkarneyn ayetlerinden etkilenmiştir.
İkinci bölüm de İbn Tufeyl'in yazdığı Hay bin Yakzan'a geçmeden önce İbn Tufeyl'in hayatı ve roman üzerine N. Ahmet Özalp'ın kaleme aldığı yazı yer alıyor.
İbn Tufeyl, tıp, felsefe ve astronomi konularına odaklanmıştır. Günümüze ulaşan en önemli eseri, 14. yüzyıldan itibaren tüm dillere çevrilen Hay bin Yakzan ya da diğer adıyla Esrarü’l Hikmeti’l Meşrikiye’dir. İbn Tufeyl eserini yazarken Salaman ve Absal'dan ve İbn Sina'nın Hay bin Yakzan eserinden ilham aldığını belirtmiştir.
Felsefi bir roman olan Hay bin Yakzan tüm dünyada tanınan bir eserdir. Aynı zamanda kitap adasal roman türünün ilk örneğidir. Batıda 14. yy dan itibaren büyük yankılar uyandırmış , en çok okunan kitaplardan birisi olmuştur. Hay bin Yakzan batıda bir çok düşünürü ve sanatçıyı etkiledi ve kitabın taklitleri yazıldı. Bunlar arasında en tanınmışı Francis Bacon'un Yeni Atlantis'idir. Hatta Daniel Defoe ,Robinson Crusoe 'yu yazarken Hay bin Yakzan'dan etkilendiği söylenmektedir.
Peki batıyı kasıp kavuran , düşünürleri ve felsefecileri etkileyen bu kitap Türkçeye ne zaman çevrildi dersiniz? Babanzade Reşit tarafında ilk Türkçe çevirisi 1923 yılında yapılmış , Mihrap isimli bir dergide tefrika edilmiş ve dergi ile birlikte de karanlığa gömülmüştür.
Batılılaşma süreci içinde " düşünsel göç " , " ruhsal bir uyruk değişimi " olayı yaşayan aydınımızı değerlendirirken Sait Halim Paşa bunların " Bilgisizliğin en kötüsüne , kendini bilmeme" ye düştüklerini söylüyor.
İbn Tufeyl'in Hay bin Yakzan'ına gelirsek yazar bu romanda açık yazdığı bilgiler olduğu gibi herkesin anlayamayacağı bilgilerin de yer aldığını belirtiyor. Umarın hakkıyla bir okuma yapıp o bilgilere ulaşmış birisi olurum ben de .
Hay bin Yakzan'ın dünyaya gelişi hakkında iki varsayımdan bahseder yazar .İki varsayımın sonucunda da ıssız bir adada büyür Hay bin Yakzan . Bir ceylan onu emzirir büyütür. Bu adada hayvanları ve doğayı gözlemleyerek önce çevresini anlamaya başlayan Hay bin Yakzan , sonra düşünce konusunda derinleştikçe gökyüzünü incelemeye , her şeyi var eden tek yaratıcıya ulaşmayı başarır. bu aşamada artık elli yaşına gelmiş olan Hay'ın adasına Absal isimli birisi gelir. İlk defa kendisi gibi bir insan ile karşılaşır Hay... Tek başına ilahi mertebelere yükselen Hay'ın insan ile imtihanıdır belki bu ...
İnsanın ıssız bir ortamda tek başına dil öğrenmeden ve başka insanlar olmadan hayatta kalmasını , kendisini eğitmesini (otodidakt ) ve gözlem yapıp ilham olarak gelen bilgilerle Allah'ın varlığına ulaşmasını ve yüksek mertebelere yükselmesini anlatıyor kitap.
Kitabin bir çok yerinde Kuran'da yer alan bilgilerden bulabiliriz. Örneğin Hay bin Yakzan 'ın doğumuna ilişkin ilk varsayımı okuyunca Hz Adem'in yaradılışını, ikinci varsayımı okuyunca da Hz Musa'nın annesinin hükümdarın zulmünden korumak için çocuğunu bir sepetle suya bırakmasını hatırlıyoruz. Hay bin Yakzan 'ın hayvanları ve kendisini incelemesi sonucunda farklı olduğunu görünce açıkta olan organlarını kapatmak istemesi ve utanması da yine Adem ve Havva'nın cennetten kovulması önce kendilerini örtmek istemelerini hatırlatıyor .
Çevremizde bizi oyalayan ve dikkatimizi dağıtan o kadar olay var ki etrafımızdaki güzellikleri fark edemiyoruz . Ya da ilk baktığımızda aşık olduğumuz bir manzara ya da bitki bile bir süre sonra sıradan gelmeye başlıyor. İşte Hay Bin Yakzan ile beraber çevreme daha dikkatli bakmaya başladım. Doğanın uyanışı olan bu bahar mevsiminde her şeyin aslında ne kadar güzel , düzenin ne kadar kusursuz olduğuna bir kez daha tanıklık ettim. Son olarak diyorum ki nefes aldığımız her an bir mucizedir ve bu mucizenin hakkını sonuna kadar verelim...
Kitabın Adı :Hay Bin Yakzan
Yazar :İbn Sina / İnb Tufeyl
Yayınevi :Yapı Kredi Yayınları
Orjinal adı :
Çevirmen :Babanzade Reşid / M. Şerefeddin Yaltkaya
Yayına Hazırlayan : N. Ahmet Özalp
Sayfa Sayısı :170
9.yüzyılda Yunancadan Arapçaya çevrilen "Salaman ve Absal" öyküsü, başta İbn Sina'nın "Hay bin Yakzan'ı olmak üzere, birçok İslam düşünürünün yapıtlarına kaynaklık etti. Genellikle alegorik öyküler ya da öykümsü anlatılar olan bu yapıtlardan sadece biri, roman boyutlarına ulaştı ve bütün benzerlerini gölgede bıraktı: 12. yüzyılda Endülüslü İşraki düşünür İbn Tufeyl'in yazdığı "Hay bin Yakzan" ya da "Esrarü'l-Hikmeti'l-Meşrikiye".
Bu ilk "felsefi roman" ve ilk "robinsonad", Tanpınar'ın deyişiyle 'Müslüman aleminin tek romanı', 14. yüzyıldan başlayarak bellibaşlı Avrupa dillerine çevrildi; Defoe, Bacon, Spinoza ve More gibi pek çok düşünür ve sanatçı üzerinde etkili oldu. Doğu, özellikle Osmanlı ise İbn Tufeyl'e ve yapıtına ilgisiz kaldı: Üzerindeki "Hay bin Yakzan" etkileri özel çalışmalara konu olan "Robinson Crusoe" defalarca Türkçe'ye çevrildiği halde, "Hay bin Yakzan, dilimize kazandırılmak için 1923 yılını, kitaplaşabilmek için de 1985 yılını bekleyecekti.
Bu yeni ve genişletilmiş baskıda, İbn Tufeyl'in "Hay bin Yakzan"ına ek olarak -M.Şerefeddin Yaltkaya'nın çevirisi ve İslam dünyasında alegorik öykü geleneğinin tarihçesini ve düşünsel arkaplanını aktardığı giriş yazısıyla İbn Sina'nın "Hay bin Yakzan"ı da yer alıyor.
Bu kitabın başka bir yayından çıkanı var elimde. Ben de okumayı düşünüyorum.
YanıtlaSilDetaylı tanıtımınız için teşekkürler :)
Bu eseri hiç duymamıştım tanıtım için çok teşekkürler.
YanıtlaSilAdını çok duyuyordum, ilk kez bu kadar detay okudum sayenizde. Son kısım yorumunuz da beni etkiledi. Yeni bakış açıları ve duygular kazandıran kitapları seviyorum.
YanıtlaSilTekrar okuyacağım bu kitabı. Peşinde de Robinson Crusoe. Dolu dolu bir kitap değerlendirme yazısı olmuş. Emeğiniz takdir edilesi.
YanıtlaSilYine ilginc bir kitap bulmuşsun canim not aldim 😍
YanıtlaSilBencede çok iyi kitap
Sil