Eylül ayında bloguma fazla vakit ayıramadığım için okuduğum kitapları düzenli olarak paylaşamadım. İnstagram hesabımı takip edenler orada yaptığım paylaşımları görmüşlerdir. Orada blog kadar detaylı yazamadığım için paylaşımlar daha kolay oluyor. Ayrı ayrı kitapları paylaşamadığım için tek bir yazı halinde de olsa paylaşıp okuduğum kitapların blogumda olmasını istedim.
Eylül ayında koşturmacanın arasında toplam on kitap okudum. Aslında daha az okuduğumu düşünüyordum ,toplam sayıyı görüncce çok sevindim açıkçası :))) Bir günde bitirdiğim kitap olduğu gibi ince olmasına rağmen bir haftada bitirdiğim kitap da oldu. Her biri ayrı keyifti benim için .
Okuduğum kitaplardan blogumda yer alanları sadece isim olarak geçerken diğerleri hakkında instagramda yazdıklarımı buraya bırakacağım.
Okuduklarım :
1- Eva'nın Çığlığı
2- Son Başlangıç
Serinin ilk kitabı Bir Sonraki Hayatımız'ı büyük bir heyecanla okumuştum. Kitap öyle bir yerde bitmişti ki aklımdaki soru işaretleri ??? ile kalakalmıştım. Böyle olunca da almayı en çok istediklerimden birisi olmuştu Son Başlangıç. İndirime girince internette hemen aldım 😉 İlk kitaptan onaltı yıl sonra başlıyor kitap. Konudan çok bahsetmek istemiyorum çünkü ilk kitabı okumamış ve okumak isteyenler olabilir. Bilim kurgu, fantastik, yapay zeka gibi birçok farklı öğeyi barındırıyor kitap. İlk kitapta merak ettiğim ve aklıma takılanlar bu kitapta cevap bulurken , yazar bana göre ilk kitaptaki başarıyı yakalayamıyor . Bu kitapta da ilginç gelişmeler olurken , aynı zamanda bana yazarin satış kaygısı olduğu izlenimi uyandırdı. Daha geniş bir kesime hitap edebilmek için baş karakter Clove ve onu aşk hayatını olay örgüsünün önüne geçirdiğini düşündüm okurken. Böyle olunca da hayal kırıklığı yaşadım. İlk kitap benden tam puan alırken bu kitap 3\5 aldı.
3- Kusursuzlar
Bir kitabı hem çok sevip hem de nefret edebilir mi insan ??? Olabiliyormuş 🤔Benim #kusursuzlar hakkında hissettiğim tam olarak da bu 😥 Nefret ettiğim kısım yaratılan #distopik dünyada kadınlara bakış açısı ve onların da bunu değiştirmek için birşey yapmaması... Gerçi #bilinçaltı telkin yöntemi ile farkında bile olmadan tüm fikirler beyinlerine işliyor. Bir firmanın geçen sene anneler günü afişlerinde "güzellik geçicidir, anneden kızına geçer " yazıyordu. Kitabı okurken aklıma bu afiş geldi. Çünkü kadınlar kız doğurmak istemiyorlar, doğanlar da öldürülüyor. Neden mi?? Annesinin güzelliğini çaldığına inanılıyor çünkü 😕 Bir süre sonra da bedenleri de kız doğurmayı bırakıyor. Yapay ortamda , istedikleri gibi genleri ile oynayarak ortaya çıkıyor kız bebekler. Dört yaşında okula alınıyorlar ve onaltı yol boyunca ders görüyorlar. Öyle matematik , fizik değil 😂😂 Nasıl güzel olunur, nasıl formda kalınır, erkeğe nasıl kendini beğendirir gibi ... Onaltı yol boyunca da varis adı altında gelen erkekler beğendikleri ile evlenip onları erkek çocuk doğurmak üzere eş yapıyorlar. Bir kısmı tamamen cinsellik ihtiyaç tatmini için cariye yapılıyor bir kısmı da Bakire denilen okuldaki öğretmenlere katılıyorlar. Başka bir tercih ya da seçim hakları yok. Zaten isteyen de yok 😝 Sevdiğim kısım ise yazarın anlatım başarıdır. Öyle bir dünya yaratmış ki , buradaki tüm olumsuzlukları hissettim . Duygu aktarımı muhteşemdi , bazı karakterlerden nefret ettim. Olay örgüsünün oluşturup bu berbat dünyayı öyle ince işlemiş ki kitabın sonuna kadar aynı başarıyı devam ettirmiş. Kitabın sonunda beklenmeyeni yaparak beni bir kere daha şaşırttı. Ne kadar yaratılan dünyayı sevmesem de kitap iyi ki okudum dediklerimden oldu. Farklı dünyaları okumak ufkumuzu açar. Tekdüze ve yapay güzellik merakınız sonuçlarını da okumuş oldum kitapta 😅😅
Alıntılar:
" Şişmanlığın nedeni tembelliktir. Tembellik ve açgözlülük. "
"cassie'nin Charles'ın kendisine vurduğunu söylediğine inanamıyorum. " liz, " Niye kapıya falan çarptığını söylemedi ki? Yüzsüz işte! "
"İlaçlar boğazımdan aşağı kayıp içimdeki kara deliğe düşüyor. Biliyorum, bana iyi gelecekler. Ağzımda hiçliğin ve güçsüzlüğümün tadını bıraksalarda."
4- Cinayetin Şifresi
Büyük bir merakla alıp okumaya başlayınca beni sarmayan kitabı sonra okumak üzere bırakmıştım. Eylül başında tekrar aldım kitabı ve okumaya başladım. Başlarda sıkıcı olarak ilerliyor kitap. Bu durum , tarza adapte olup konu ortaya çıkıncaya kadar sürdü. Yaklaşık kitabın 1/4 lük kesimi diyebilirim. Konu ortaya çıkmaya başlayınca , yazarın tarzı da daha akıcı olmaya başladı ve kitap nasıl bitti anlamadım. Cesedi bulunan sekiz yaşındaki küçük bir kız ve onun katili olarak tutuklanan bir adam. Olayların arkasındaki trajedi ve bu olayı kitaba aktaracak olan bir yazar ... Kitabın başında farklı bir tarz izleyerek ilk başta beni içine çekseydi kitap tam puan alırdı. Bu yüzden kitaptan puan kırsam da yazarın konuları birbirine bağlamasına hayran kaldım. Kitabı okumak istiyorsanız ilk sayfalarda sakın vazgeçmeyin inatla devam edin. Pişman olmazsınız. "
Alıntılar:
Dünya, sandığımdan daha iyi bir yer olduğunu bana her zaman kanıtlayabilir. Ancak bu esnada düşüncemi sürdürecek ve dünyanın en kötüsünü beklemeye devam edeceğim .
Her çocuğa gülümseyin , diyorum insanlara , çünkü tüm hafta boyunca bir ebeveynden alacakları tek gülümseme bu olabilir.
5- Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç
Kitabın daha önce dizisi yapıldığını ve tiyatroda sahnelendiğini de belirteyim. Eğlenceli bir kitaptı. Okurken özellikle de ilk sayfalarda sesli olarak güldüm😂😂😂 Mizahi dille yazılmış bir kitap olmasına rağmen düşündücüydü de 🤔 1910 yılında #halley #kuyrukluyıldız ı #dünya nın yanından geçeceği zaman insanlarda bir panik yaşanmıştır. Bu olay yazara ilham olmuş ve bu kitap ortaya çıkmıştır . Kitapta kuyruklu yıldızın dünyaya çarpacağı için hissedilen korku ve panik etrafında bir mahallede olanlar anlatılmıştır . İrfan Galip mahallede yaşayan , okumuş, batı hayranı, Türk kadınını küçük gören birisidir. Mahallede bulunan kadınları bilgilendirmek ve onlarla alay etmek için toplantılar düzenler. Bir toplantı sonrası gelen mektup ise onu şaşırtacak aynı zamanda da aşk ateşi ile yakacaktır. .. . Kitabı çok sevdim. Bir iki yerde basım hatası vardı , onun dışında rahat okunuyordu.
6- Travma
Diğer kitapları psikolojik -gerilim türündeydi yazarın. Bu kitap bana göre fantastik -gizem türündeydi . Farklı coğrafi bölgelerde çocuklara uygulanan şiddet ve istismara dikkat çekmek için yazılmış bir kitap diye düşündürdü bana. Yazar tarzından çok da fazla ödün vermeyerek yine bir psikiyatristi konuk etmiş kitaba. Aslında bir konuktan daha fazla rolü var 😅😅 Kaza yapmış ve yaralı bir halde bulunan bir kadın, arabasının bagajında bulunan çocuk cesedi , bomboş bir kasaba ... Neler olduğunu anlatabilecek bir tek kişi vardır ki o da yaralı kadındır. Anlattıkları gerçek mi yoksa onun psikozunun bir ürünü mü 🤔 Herkese hitap etmeyebilir fakat farklı tarz hastası birisi olarak ben bayıldım kitaba 😂😂 Hatta filmi yapılsa onu da mutlaka seyrederim 😉 .
7- Kumral Ada Mavi Tuna
Buket Uzuner'in kalemi ile geç de olsa tanışma kitabım oldu Kumral Ada Mavi Tuna. Kitabın büyük bir bölümünü Tuna'nın ağzından okuyor, onun gözünden görüyoruz. Birbirini takip eden iki zamanki bir #kitap . Bir bölümü o anda olanları anlatırken diğer bölüm o güne kadar olan olayları Tuna'nın çocukluğundan başlayarak anlatıyor. . . Beş yaşında bir çocuğun ilk görüşte #aşık olacağına ve bu #aşk ın yıllarla birlikte daha da büyüyeceğine inanır mısınız? ? İmkansız gibi geliyor değil mi 🤔 Tuna'nın Ada'ya karşı hisleri böyle... Hatta sevgiden de öte bir his bu. Yazar bu duyguları öyle güzel hissettiriyor ki kitabı yaşıyorsunuz. İlk başta kızdığım bir karakter olsa da Tuna, zamanla onu olduğu gibi kabul etmeyi öğrendim. Gerçek hayatta da böyle olmaz mı bazen 😅 Onun o kafa karışıklığı yüzünden bazen yaşadıkların hayal ürünü zannettim, aynı Tuna gibi. Farklı bir sevda öyküsü kitap fakat bununla da kalmıyor insan doğasını, iç savaşta olacakları da kaleme alıyor #buketuzuner. Dört karakter üzerinden farklı dünya görüşlerini dile getirirken , hayaller ve hayat gerçeğini de bir kere daha vurguluyor. . Biraz olsun kitabı anlatabildiysem ne mutlu bana. Bazen anlatılmıyor hisler, birebir okumak yaşamak gerekiyor. Tavsiyemdir 👌
8- Ay Işığında
#deankoontz un kalemi ile tanıştığımdan beri tereddütsüz alıyorum kitaplarını. Kimisi gerilimden tüylerimi diken diken ederken kimisi de diğer kitaplarına göre basit buldum. Yine de her kitabını zevkle okudum. #ayışığında da merakla okuduğum bir #kitap oldu benim için. Kitaptan hat safhada #gerilim bekleyenler için kötü haberim var 😅gerilim minimum seviyede. #bilimkurgu ve #fantastik öğeler daha baskın kitapta. İlk sayfalarda kitabın içine girmem ve konuya akmam zor olsa da sayfalar ilerledikçe ilginç olmaya başladı . Benim sevdiğim bir konu üzerinden ilerleyince sıkılmadım. Yazarın gerilim tarzına alışık #kitapkurdu arkadaşlar biraz sıkılabilirler 😪😪 . Konusuna gelirsem resim yapıp satarak geçinen Dylan, yirmi yaşındaki otistik kardeşi ile iş yolculuğunda başına kötü bir olay gelir. Bir adam onu bayılıp bağladıktan sonra ne olduğu bilinmeyen bir sıvıyı damarlarına zerk eder. Dylan'a bu olayı öğrenen olursa onun peşinde olanların Dylan ve kardeşini de öldüreceğini , bir an önce oradan ayrılmasını söyler ve gider. Dylan , kardeşi ve bahçede karşılaştıkları Jillian -ki onun da başına aynı olay gelmiştir - beraber yola çıkarlar. Başlarında nasıl bir bela olduğunu bulmak zorundadırlar...
9- Elimde Hamur Kafamda Dünyalar Var
Her birimizin hayatı ayrı bir yolculuk ayrı bir serüvendir. Bu yolculuğun bazı bölümlerinde dramı yaşarken bazen komedi bazen de gerilimi tadarız. Benim bazen "off ya bu olanlara inanamıyorum, yazsam roman olur" dediğim çok olmuştur. Eminim bir çoğunuz da benim gibi düşünmüş ya da zaman zaman dile getirmişsinizdir. İşte #özlemacar da bekarlıktan evliliğe ve oradan da anneliği uzanan serüvenini kitaba dönüştürmüş. O bu yolculuğunu mizahi bir dille kaleme almış ve ortaya #elimdehamurkafamdadünyalarvar çıkmış. Bu tarza ilgi duyanlar kitaba bakabilirler 😉
10- Zaman Makinesi
Zaman yolculuğu her devirde ilgi konusu olmuştur. Geçmişe gidip bazı olayları değiştirmek isteyen olduğu gibi gelecek merakı ile de yolculuğu yapmak isteyen vardır. Şöyle bir düşününce -ki aslında çok düşünmeme gerek yok - benim de ilgimi çeken bir konu zaman yolculuğu. Yapılabilir ya da yapılamaz o her daim tartışılan bir konudur. 1890'lı yıllarda #hgwells in de bu konu ilgisini çekmiş olmalı ki bu konuda bir kitap yazmış. #Distopik bir #bilimkurgu olarak nitelendiriyorum ben kitabı. Okuduğum her kitabından asla pişman olmadığım Wells bu kitabı ile de beni şaşırtmadı. 1890 lı yıllarda yazılan kitap o dönemin çok ilerisinde fikirlere sahip. Bu tarzda öncü olan bir kitap yazarak Wells farklı yazarlara da ilham kaynağı olmuştur. Bir #zamanmakinesi yapan profesör verdiği yemekte bunu konuklarına duyurur. Kimse gerçek olduğuna tam olarak inanmaz. Bir hafta sonra verdiği yemeğe üstü başı perişan halde gelen profesör #zamanyolculuğu yaptığını söyler ve gördüklerini , başından geçenleri anlatır. 802701 yılına gitmiştir önce sonra da dünyanın yok oluşuna doğru bir yolculuğa... Herşey değişmiş ve çok güzel gibi görünse de görünmeyen korkunç yüzünü de yavaş yavaş fark eder profesör. #evrim ne kadar fark yaratsa da iyi ve kötü , güçlü ve zayıf her zaman var oluyor. Doğa kanunları da işlemeye devam ediyor.... Okuduğum diğer kitaplarında olduğu gibi bu kitabında da Wells'in hayal gücüne hayran oldum. Zaman Makinesi yazarın ilk kitabı üstelik. Edebiyat dünyasına muhteşem bir eserle bodoslama dalan yazar diğer kitapları ile yerini sağlamlaştırarak yazım dünyasında #ölümsüz olmayı başarıyor.
Alıntı : "Değişimin ve değişim ihtiyacının olmadığı yerde zeka yoktur "
ohh maşallah sana ne güzel :)
YanıtlaSilHarikasin canim.Seni örnek almak lazim Tebrikler
YanıtlaSilEmeğinize sağlık, ne güzel örenk alınacak bir okuma sayısı. Kumral Ada Mavi Tuna' yı yıllar önce okuyup, beğenmiştim. Listenizde okunacak değerli kitaplar var. Teşekkürler..
YanıtlaSilNilüfercim uzun zamandır blogumu ihmal ettim bir gieyim göz atayım dedim ben paylaşmamışım Eylül okumalarımı hemen bir post gireyim
YanıtlaSil