Orman Kitabı ile tanınan Kipling'in okuduğum ilk kitabı Dilek Evi . Kırmızı Kedi Yayınları tarafından yayımlanana Borges'in Babil Kitaplığı serisinin 9. kitabı .
Kitabın ön sözünde Borges , Kipling hakkında bilgi veriyor. Yazarı o kadar güzel anlatmış ki ön söz sonrası kitabı aşırı merak etmiştim. Ön sözden bir kısmı olduğu gibi bırakıyorum merak edenler için.
"Eleştirmenler, Joyce ve Henry James'ten söz ederken kullandıkları saygı dolu vurguyu Kipling'den esirgerler. Onlara hep kabul gösterirken Kipling'e olan kayıtsızlıklarının nedeni nedir? Beni her zaman şaşırtmış olan bu durum şu şekilde açıklanabilir: Kipling ara sıra çocuklar için de yazmıştır ve çocuklar için yazan her yazarın kendi imgesini kötü yönde etkileme tehlikesi vardır. Kipling'in ustalarından Stevenson'u anımsayalım . Bunun politik bir açıklaması daha bulunur. Yazarlar, genellikle yapıtlarından çok düşüncelerinden , hem de en yüzeyel olanlardan yola çıkarak yargılanırlar. Kipling, Britanya İmparatorlugu'nun savunucusu olarak görüldü. Bu onursuz bir şey olmasa da şöhretini zedelemek için yeterli oldu, özellikle ingiltere'de. Kendi vatandaşları sürekli imparatorluğu anımsatmasını asla affetmediler. Bernard Shaw, Wells gibi büyük çağdaşları sosyalisttiler ve ona önem vermemeyi tercih ettiler. Kipling, britanya imparatorluğunu roma imparatorluğunun bir devamı olarak gördü ve sonunda ikisi arasında farkı gözetmez oldu. İmparatorluğun yengilerinden değil de sertliğinden ve imparatorluk yazgısının gerektirdiği iş ve sorumluluklardan söz etti. Hemingway'in yaptığı gibi salt şiddeti yüceltmedi. Ölüme yaklaştığında, hüzün içinde, bugün bağımlı yazar olarak adlandırdığımız sınıfa girmenin boşluğunu kavradı. İnsanoğluyla bir hesaplaşmaya girmeyi amaçlayan ama tartışması bugün bir çocuk kitabı haline dönüşen Swift'i anımsadı. Tanrıların, insanların öyküler kurgulamasına izin verdiğini ama bundan bir ders çıkarmasına izin vermediğini yazdı."
Rudyard Kipling, 1907 yılında Nobel Edebiyat ödülünü kazanan en genç yaşta yazar olmuştur. Bombay doğumlu Rudyard Kipling, Hint kültürünü de yakından tanımıştır ve kitapta yer alan Sahibler Savaşı'nı okurken onun bu yakınlığı seziliyor.
Yazar hakkında bu kadar ön bilgi verdikten sonra kitaba geçebilirim . Kipling 'in kitabında beş uzun öykü yer alıyor . Bunlar:
Dilek Evi
Sahibler Savaşı
Siperlerin Madonnası
Allah'ın Gözü
Bahçıvan
Çocuk kitapları yazan bir yazarın kitaplarının kolay okunacağını zannediyorsanız ancak değil. Borges'in Babil Serisi'nde şimdiye kadar okuduğum kitaplar içerisinde okurken en zorlandığım kitap ve sevmediğim tek kitap oldu .
Doğaüstü ve mistik öğelerle süslemeye çalıştığı öyküler içerisinden sevmeme biraz yakın olanlar Dilek Evi ve Bahçıvan oldu . Allah'ın Gözü öyküsü için ise ise "eh işte!" derim. Sahipler Savaşı ve Siperlerin Madonnası ise çok karışık geldi anlamak için çok uğraştırdı beni. Kısacası bu kitabı hiç sevmedim....
Kitabın Adı :Dilek Evi
Yazar :Rudyard Kipling
Yayınevi :Kırmızı Kedi Yayınevi
Çevirmen : İrem Kutluk
Sayfa Sayısı :148
"Kipling her zaman yalnız bir adamdı. Başşairlik payesine erişmek istemedi, çünkü böyle bir onur kazanmanın hükümeti eleştirme özgürlüğüne engel olacağından korktu. Şöhret Kipling'i pek az ilgilendiriyor, belki de hiç ilgilendirmiyordu. Ölüme yaklaştığında, hüzün içinde, bugün bağımlı yazar diye adlandırdığımız sınıfa dahil olmanın boşluğunu kavradı. İnsanoğluyla bir hesaplaşmaya girmeyi amaçlayan ama tartışılmasıyla bugün bir çocuk kitabı yazarı haline dönüşen Swift'i anımsadı. Tanrıların, insanların öyküler kurgulamasına izin verdiğini ama bundan bir ders çıkarmasına izin vermediğini yazdı. İmgelem gücü, ince ustalığı, seslerin inceliklerini sezebilme yeteneği, sözcükleri ekonomik bir biçimde kullanışı ve dürüstlüğü aynı derecede takdire değer özellikleridir." -Jorge Luis Borges-
Joseph Rudyard Kipling Kimdir?
( d. 30 Aralık 1865 Bombay, Hindistan – ö.17 Ocak 1936 Londra). İngiliz şair, roman ve hikâye yazarı. Altı yaşına geldiği zaman, Hindistan'ın ikliminin İngiliz çocuklarının sağlığına iyi gelmeyeceğini düşünen anne ve babası onu İngiltere'de yaşayan bir ailenin yanına gönderdi.
Küçük Kipling'in bu ailenin yanında geçirdiği altı yıl, bedensel ve zihinsel baskılarla doluydu. Sonunda gerçek anne ve babası onu bu eziyetli yaşamdan kurtarıp, Devon'daki bir yatılı okula gönderdi.
İlk tahsilini İngiltere'de yaptıktan sonra Hindistan'a döndü. Lahor'da gazeteciliğe başlayıp, genç yaşta yazıları ile kendini kabul ettirdi. 1889'da İngiltere'ye dönüp Londra'ya yerleşti. İngiliz dilini ustalıkla kullanması, Hindistan'daki hayatı yazılarında konu alması, romantizmle, realizmi birleştirmeyi başarması ona 1907 yılındaki Nobel Edebiyat Ödülünü kazandırdı. İki kez şövalyelik ödülüne layık görüldüğü halde kabul etmedi.
Kipling çocuklar için birçok kitap yazdı. Tüm yazılarında hayata ve insanlara duyduğu bağlılık ve hayranlığı hissettirmeyi bildi. Yarattığı tiplemeler ve öyküler sayesinde, insan yaşamının en derin öğelerini bir portre gibi betimlemeyi başardı.
Cengel Kitabı ilk kez 1894 yılında yayımlandı. Bir yıl sonra da öykünün devamı geldi. Bu kitaplar Maugli'nin tiplemesini ve maceralarını günümüze değin en güzel şekilde taşıyan örnekler olarak kabul edilir.
Fil Tomai, Ayı Balo, Kara Panter Bagera, Kaplan Sirhan ve Hint Faresi Riki-Tiki-Tavi unutulmaz tiplemelerinden birkaçıdır.
Şiir ve romanlarının yanında zamanın en usta hikâyecisi olarak tanınan Kipling, küçük hikâye sanatını çok iyi biliyordu. Hayatını yazı yazmakla geçiren İngiliz hikâyecisi 1936 yılında Londra'da öldü.
Yıllar önce Kipling in bir kitabını okudum ama adı bir türlü aklıma gelmiyor 🙈
YanıtlaSil