3/06/2021

# Cem Yayınevi # Guy de Maupassant # Kitap Yorumu

Ay Işığı ve Kısa Hikayeler - Guy de Maupassant



 Fransız yazar , usta öykücü Guy de Maupassant kalemini merak ettiğim yazarlardandı. Özellikle Horla öyküsünü çok merak ediyordum . Kalitesini ve seçkilerini çok sevdiğim Cem Yayınlarından yazarın öykülerinden oluşan bir seçki olan Ay Işığı çıkınca bekletmeden aldım ve hızlıca okudum. 

  Ay Işığı'nda toplam on bir öykü bulunmakta . Yazarın sade bir dilde yazdığı öykülerde olaylar kısa ve net bir biçimde ortaya koyuluyor . Gereksiz betimlemeler ve abartılar olmadan olaylar ve karakterler net bir şekilde yer alıyor öykülerinde . Böyle olduğu için sıkılmadan ilerledim kitapta. Öykülerin tabiri caiz ise tadı damağımda kaldı :)

   1800 lü yıllarda yazılan öykülerin bazısı hüzünlü , bazısı gülümsetiyor ve bazısı da gizem tarzında diyebilirim. Akıcı bir dille yazıldığı için her bir öyküyü keyifle okudum. Öyküleri okurken anlatılanları rahatlıkla gözünüzün önünde canlandırabiliyor ve ortamın içerisine girebiliyorsunuz. Her gün bir öykü okuyarak ilerlemeyi düşündüğüm kitabı okumaya başlayınca elimden bırakamadım dersem yalan olmaz. Ben Maupassant'ın kalemini ve tarzını çok sevdim. 

 Kitapta yer alan öyküler kısa olduğu için ayrı ayrı bahsetmeyeceğim . Sadece hangi öykülerin olduğunu merak edenler için isimlerini yazıyorum: 

 Bir Paris Serüveni

Bayan Harriet

Horla

Ay Işığı

Denizde

Kapı

Korku

Randevu

Denis

Bir Çiftlik Kızının Öyküsü

Eşek




 
Kitabın Adı : Ay Işığı 
Yazar : Guy De Maupassant
Yayınevi : Cem Yayınevi 
Çevirmen : Hüsen Portakal
Sayfa Sayısı : 144

"Tanrı bunu neden yapmıştı? Geceler uykuya, bilinçsizliğe, dinlenişe, her şeyi unutuşa ayrıldığına göre, onu gündüzlerden daha güzel, şafaklardan, akşamlardan daha hoş yapmak nedendi? Sonra niçin bu ağır, bu baştan çıkarıcı, bu güneşten daha şiirli, bu öylesine kapalı olduğu için gün ışığıyla aydınlatılamayacak kadar minik ve gizemli şeyleri aydınlatmaya adanmış gibi görünen yıldız gelip de karanlıkları nasıl böyle saydamlaştırıyordu?

İnsanlar yataklarında olduklarına ve hiçbir şey göremediklerine göre bu büyüleyici güzelliğin bolluğu nedendi? Bu olağanüstü gösteri, gökyüzünden yeryüzüne serpilmiş şiirsel bolluk kimin içindi?"

Guy de Maupassant (1850-1893) hikâyeleri bir bütün olarak ele alındığında, döneminin Fransız toplumunun zengin bir panoraması çıkar ortaya. Her türlü ortam ve bu ortama uygun karakterlere yer verdiği hikâyeleri kişisel yaşamından da birçok iz taşır. Maupassant günümüzde de, herkesin tat alabileceği, hem belirli bir düzeyi tutturan, hem de belirli ölçüde popüler olabilen yeni edebiyatın yaratıcısı olarak kabul edilir.








GUY DE MAUPASSANT Kimdir?
   5 Ağustos 1850 yılında Fransa'da doğdu. Derin bir edebi   kültüre sahip annesi Laure le Poitevin ile Normandie'de,         doğayla iç içe büyüdü. Küçük yaşta gittiği din okulundan      atıldı ve hayatı boyunca dine karşı geliştirdiği olumsuz       görüşleri bu olayın izlerini taşıdı. Rouen Lisesi'ndeki   eğitiminin ardından gönüllü olarak Fransa-Prusya savaşına   katıldı. Savaşın sona ermesiyle 1871 yılında Normandie'yi   terk edip Paris'e yerleşti. On yıl boyunca Denizcilik   Bakanlığı'nda çalıştı.

  Maupassant'ın yazarlık hayatı, 1871'den sonra başlar. 1871   ile 1880 yılları arasında, özellikle annesinin çocukluk   arkadaşı romancı Gustave Flaubert'in etkisinde kalır.   Flaubert, Maupassant'ı iyi bir yazar olarak yetiştirmek için   çok çalışır, ilk yazdıklarını okuyup düzeltir, ayrıca onu   Emile Zola, Ivan Turgenyev, Edmond de Goncurt ve Henry   James gibi ünlü yazarlarla tanıştırır.

  1880'de, Flaubert'in ölümünden bir ay önce, aralarında Emile Zola'nın da bulunduğu natüralist bazı yazarların hikâyelerinin toplandığı Les Soirées de Médan (Médan Akşamları) adlı kitapta Maupassant'ın "Boule de Suif" adlı ilk hikâyesi yayımlanır. Bu hikâye, Maupassant'a ilk büyük başarısını getirir. 1880 ile 1891 yılları arasında Maupassant en verimli dönemini yaşar. Bu dönemde 18 kitapta toplanan yaklaşık 300 hikâyesi ile altı romanı yayımlanır.

Maupassant, genç yaşında baş ağrılarından şikayet etmeye başlar. Hastalığı, 1884'ten itibaren gittikçe artar.1887 yılında yayımlanan "Le Horla" adlı hikâyesinde, delilik belirtilerinin nasıl başladığını ve insan üzerinde ne gibi değişiklikler meydana getirdiğini anlatmaktadır. 1892'nin Ocak ayında kendini öldürmeye kalkışır. Ağır hasta olarak Paris'e getirilip bir sağlık yurduna yatırılır. Kırk üçüncü yaş gününden bir ay önce, 6 Temmuz 1893 tarihinde burada hayata gözlerini yumar.

                                                     

1 yorum:

  1. Bu kitabı okuyup okumadıgıma emin olamadım. Tekrar bir göz atayım 😊

    YanıtlaSil

Yorumlarınızda link vermemeye dikkat ediniz. Link verdiğiniz yorumları yayımlamıyorum maalesef :(

Web sitemizdeki fotoğrafların, yazıların izin alınmadan kopyalanması, yayınlanması, alıntı olduğu ve kaynağı belirtilmeden bir takım amaçlar için kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri yasasına aykırıdır. İzin alınmadan kopyalanan resim ve yazılarımızla ilgili dilekçe ve dava açma hakkımız saklıdır.