Neredeyse bir yıldan fazladır kitaplığımda bekleyen seriyi okumaya bşaladım. Serinin ilk kitabı Bronz Atlı . Kitabı okuyanlar yorumlarından okuduğum kadarıyla ya çok sevdiler ya da hiç sevmediler. Arada kalan kimseye rastlayamadım. Ben de serinin ilk kitabını bitirdikten sonra söyleyebilirim ki sevdiğim tarafları da oldu sevmediğim tarafları da ....
Kitabın Adı :Bronz Atlı
Yazar :Paullina Simons
Yayınevi :Pegasus Yayınları
Bronz Atlı , kitabın kapağında da yazdığı gibi bir aşk hikayesi ancak öyle bildiğiniz aşk hikayelerinden değil çok daha fazlası var .
Bugüne kadar ikinci dünya savaşı ile ilgili birçok roman okudum. Almanların gözünden , yahudilerin gözünden , Polonyalıların yaşadıkları ve en son Gümüş Serçe ile Fransa'da olanlar ... Bronz Atlı ile birlikte bu sefer Rusya'ya gidiyor ve İkinci Dünya Savaşının Rusya'daki etkilerini görüyoruz.
Yoldaş Stalin başta Hitleri dost olarak görmüş ve halkına bu şekilde yansıtmıştır . Ancak Hitlere bağlı Alman orduları Rusya'ya da saldırmış ve savaş Leningrad sınırına kadar dayanmıştır . Tatyana henüz on yedi yaşında bir genç kızdır . Ailesi ile birlikte Leningrad'ta yaşamaktadır . Kitabın başında yazar Tatyana'yı anlatıpp onunla ilgili bilgi verirken ben onun 14-15 yaşlarında olduğunu zannetmiştim. Ancak o daha büyük 17 yaşındaymış. 1-2 yaş fark etmez derseniz o yaş guruplarında gerek fiziki gerek de ruhsal olarak hızla büyüme evresinde oldukları için çok fark yaratıyor...
22 Haziran 1941 . Savaş kapılarına dayanmış ve Rusya İkinci Dünya Savaşına dahil olmuştur. Bu durumu öğrenen aile ailenin tek erkek çocuğunu kampa göndererek uzaklaştırma kararı alır. Tatyana'yı de eve yiyecek alıp stoklama görevlendirirler ve onu alışverişe gönderirler. İşte bu iş için dışarıya çıkan Tatyana , Aleksander ile bir otobüs durağında karşılaşmış ve ilk görüşte birbirlerine aşık olmuşlardır henüz bunu fark etmeseler bile.
Rus ordusunda bir subaydır Aleksander . Bu iki gencin arasında savaş ve açlık dışında daha büyük bir engel vardır : Daşa . Daşa ,Tatyana'nın ablasıdır ve Aleksander ile çıkmaktadırlar . Tatyana'ya ona aşık olduğunu söyler. Ailesine çok önem veren Tatyana da hislerini bastırmaya çalışır ve Aleksander'a bu durumu gizlemesi için yalvarır . Hislere bu kadar kolay gem vurulabilir mi??
Savaş ve savaşın sivil halkta yarattığı zorlukları da kitaba yansıtmış yazar. Karne ile alınan yiyecekler , az olan yiyeceklerin bir de iyice pahalılaşması , insanların yiyecek bulabilmek için yaptıkları , kuşatma altındaki Leningrad'taki hayatta kalma mücadelesi... Leningrad kuşatması gerçek hayatta 2,5 yıl sürmüştür. Kitapta da bahsedildiği gibi bu dönemde insanlar çok zorluk çekmiş , çok fazla insan ölmüştür. Tarafsız bir anlatıcı tarafından aktarılan olaylar duygu sömürüsüne kaçmadan objektif bir biçimde veriliyor kitapta. Böyle olması okumayı daha kolaylaştırıyor ve net bir şekilde gözde canlandırmayı kolaylaştırıyor. Tatyana ve ailesi de o dönemde çok büyük sıkıntılar çekiyorlar , Aleksander onlara yardım etmese hayatları daha da zor olacaktır .
Kitabı okurken Tatyana'nın ailesine çok kızdım . Tatyana'yı resmen kullanıyorlardı . O da biraz kabul ve sevgi görebilmek adına kendisine yapılan her şeye katlandı . Küçüklükten itibaren bu tarz davranışlar karşısında hep aynı davranışı benimseyen genç kız sonraları da insanların onu kullanmasına izin verdi ve bu beni çok kızdırdı . Yazarın sık sık Tatyana'nın saf ve çoğu şeyi bilmeyen ve anlamayan biri olarak vurgulayıp durmasını de hiç sevmedim. Tamam her şeyi bilmiyor olabilir de anlamaz değildir herhalde. Tatyana aslınca çok cesur ,kararlı birisi. Karakterinin bu yönü hayran olunacak bir şey ancak sürekli yapılan vurguyu sevmedim. Yine Tatyana'nın birçok davranışına da kızdım. Aleksander'ın korumacı tavırları ve Tatyana'ya verdiği destek çok güzeldi. Daşa'ya karşı en baştan dürüst davranmalarını isterdim. Anne ve babanın tavır ve davranışlarına da çok kızdım. Okuyanlar ne demek istediğimi anlarlar . Okumak isteyenler için ayrıntılı yazmıyorum.
Kitabın yaklaşık 600. sayfadan sonrasında 100 sayfa kadar bir balayı bölümü var ve bu bölümün +18 olduğunu belirteyim. Bu bölümü bu kadar ayrıntılı yazmasına gerek yoktu yazarın.
Genel olarak kitabı ele alınca yazarın anlatım ve yazım tarzını sevdim. 800 küsür sayfa olan kitap ilk başta beni korkutsa da anlamadan akıp gitti. Kitabı bütün olarak sevdim ancak yine de bazı bölümlerin uzatıldığını ve daha kısa yazılabileceğine inanıyorum. Kitap öyle bir şekilde bitti ki devamını çok merak ediyorum.
Kitap ismini Puşkin'nin Bronz Atlı kitabından alıyor . Bizde Bakır Atlı olarak çevrilmiş. Kitabı okuyunca bu şiirin ve kitabın Tatyana ve Aleksander için ne kadar önemli olduğunu anlayacaksınız. Merak edenler için şiirden bir bölüm ekliyorum.
Ve deli bomboş meydan boyunca
Kaçıyor ve işitiyor ardınca,
Sanki bir kasırganın uğultusu
Ağır, çınıldayan dörtnal koşu
Üzerinde sarsılan kaldırımların.
Ve solgun ayın ışığıyla aydınlanmış,
İleriye uzanan eliyle yücelerde,
Ardından savruluyor Bakır Atlı
Çınıldayan dörtnal atının üzerinde;
Ve her nereye adımını attıysa,
Bütün bir gece boyu sefil deli,
Ardı sıra hep koşuyordu Bakır Atlı
Doludizgin, uğuldayan nal sesleriyle.
O günden sonra ne zaman
Yolu onun aynı meydana düşse
Yüzünde çizgileniyordu karmaşa
İfadesi. Yüreğinin üstüne
İvedi elini bastırıyordu,
Zaptediyor sanılır ıstırabını,
Aşınmış kasketini ezip büzüyordu,
Utangaç bakışlarını yerde sürüyordu
Ve dolanıyordu ötelerden.
Ufak bir ada
Görünüyor yalı sularında. Bazen
Ağıyla yanaşır ada kıyısına
Bir balıkçı gecikmiş avda,
Ve orada pişirir yoksul yemeğini,
Ya da bir memur pazar günü
Uğrar bazen sandal gezintisiyle
Issız adaya. Büyümemişti orada
Tek sap ot. Oraya taşkınlar oynaya sürükleye
Atmıştı yıkkın kulübeyi. Üzerinde suların
Kara fundalar gibi durmuştu.
Evceğizi geçen yıl baharın
Duba üzerinde götürdüler. Boştu
Ve tüm yıkılmış. Gördüler
Eşiğine yığılmış benim divanemi.
Ve hemen burada soğuk bedenini
Tanrı rızası için toprağa verdiler.
Kitabın Adı :Bronz Atlı
Yazar :Paullina Simons
Yayınevi :Pegasus Yayınları
Orjinal adı :The Bronze Horseman
Serisi: The Bronze Horseman #1
Çevirmen : Leyla İsmier Özcengiz
Sayfa Sayısı : 824
Bronz Atlı Hakkında Övgüler :
Çevirmen : Leyla İsmier Özcengiz
Sayfa Sayısı : 824
Bu kısacık ömürden korkmayacağım, başımı eğmeyeceğim, dik durmanın bir yolunu bulacağım. Kapımı her şeye kapatacağım, Alexander. İçimde yalnızca sen kalacaksın...
Şarkılar söyleyip hayaller kurmaktan başka işi olmayan on yedi yaşındaki dünyalar güzeli Tatyana, Almanların Rusya'yı işgal ettiği 1941 yazından sonra hayatının bir daha asla eskisi gibi olmayacağından habersizdir. Çünkü savaşa girdiklerini öğrendikleri gün hayatının mucizesiyle karşılaşmıştır; yakışıklı ve gizemli Kızıl Ordu subayı Alexander Belov…
Birbirlerine ilk görüşte âşık olan Tatyana ile Alexander ateş ve baruttur, bir kuşun iki kanadı, gece ve gündüz, toprak ve çiçek… Fakat aşk da hayat gibi, asla göründüğü kadar kolay değildir. Hatta onlarınki aşkların en zorudur çünkü Tatyana'nın biricik ablası Daşa da genç adama sırılsıklam âşık olmuştur. Onları bekleyen o korkunç savaş, kış, açlık ve ölümcül sırlar, imkânsız aşklarının verdiği acının yanında bir hiç kalacaktır.
Bronz Atlı, Tatyana ile Alexander'ın hikâyesi. Başlarına bombalar yağarken kalpleri aşk için çarpanların hikâyesi. İhanetin olduğu kadar fedakârlığın da hikâyesi. Her satırı hüzünle, tutkuyla ve umutla kaleme alınmış, unutulmaz bir aşk ve savaş destanı…
Avucunu aç, içine benim için bir öpücük kondur ve sonra elini kalbine bastır.
Bronz Atlı Hakkında Övgüler :
"Bronz Atlı, bir kara sevda öyküsü… Ama asıl soru şu: Hayatta kalmak için neleri feda edebilirsiniz?"
-Bibliofemmebookclub.com-
"Simons, aile bağlarının ve insan doğasının kırılganlığını gözler önüne sererken hayatta asıl önemli olan değerlere dikkat çekiyor; dürüstlük ve sadakat…" -Good Reading-
"Yüreğinizi sızlatacak bir aşk hikâyesi… Savaş sahnelerinden tutku dolu sevişmelere ve kuşatma altındaki Leningrad'da yaşamın zorluğuna kadar her detaya yer verilmiş." -Molly Connally-
"Savaşın bütün dünyayı paramparça ettiği bir zamanda kendilerini korkunç bir aşk dörtgeninin içinde bulan iki talihsiz âşık… Adını Puşkin'in hüzünlü şiirinden alan Bronz Atlı, sosyalist ütopyanın ironilerine de müthiş bir başarıyla dikkat çekiyor." -Publishers Weekly-
"En az Rüzgâr Gibi Geçti kadar sıra dışı bir hikâye…" -Teresa de Medeiros-
"Bronz Atlı diğer romanlar içinde gerçek bir mücevher…" -The Guardian-
"Romantizm severler bu kitapta aradıkları her şeyi bulacak." -Daily Mail-
"Hangi açıdan bakarsanız bakın bu bir aşk hikâyesi ama gerçeğin sesini de taşıyor. Bronz Atlı, gelmiş geçmiş en iyi tarihî romanlardan biri." -Bibliofemmebookclub.com-
"Savaş atmosferinde böylesine tutkulu ve destansı bir aşk hikâyesi yaratmak kolay değil. Simons, insan ruhunun nelere göğüs gerebildiğini anlatan etkileyici satırlar kaleme alırken göz kamaştıran güzellikte tasvirlerinden ödün vermemiş." -Barry Forshaw-
Paullina Simons Kimdir?
1963 yılında St. Petersburg'da dünyaya gelmiştir. Çocukluk yıllarında ABD'ye göç etmişlerdir. Eğitimini New York, Kansas ve İngiltere'de tamamlamıştır.
Londra'da finansal alanda gazetecilik yapmış daha sonra New York'da bir televizyonda yapımcılık yapmıştır. Şimdilerde Texas'ya yaşayan yazar Tully, Red Leaves, Eleven Hours gibi best seller olmuş kitapların yazarıdır.
"Simons, aile bağlarının ve insan doğasının kırılganlığını gözler önüne sererken hayatta asıl önemli olan değerlere dikkat çekiyor; dürüstlük ve sadakat…" -Good Reading-
"Yüreğinizi sızlatacak bir aşk hikâyesi… Savaş sahnelerinden tutku dolu sevişmelere ve kuşatma altındaki Leningrad'da yaşamın zorluğuna kadar her detaya yer verilmiş." -Molly Connally-
"Savaşın bütün dünyayı paramparça ettiği bir zamanda kendilerini korkunç bir aşk dörtgeninin içinde bulan iki talihsiz âşık… Adını Puşkin'in hüzünlü şiirinden alan Bronz Atlı, sosyalist ütopyanın ironilerine de müthiş bir başarıyla dikkat çekiyor." -Publishers Weekly-
"En az Rüzgâr Gibi Geçti kadar sıra dışı bir hikâye…" -Teresa de Medeiros-
"Bronz Atlı diğer romanlar içinde gerçek bir mücevher…" -The Guardian-
"Romantizm severler bu kitapta aradıkları her şeyi bulacak." -Daily Mail-
"Hangi açıdan bakarsanız bakın bu bir aşk hikâyesi ama gerçeğin sesini de taşıyor. Bronz Atlı, gelmiş geçmiş en iyi tarihî romanlardan biri." -Bibliofemmebookclub.com-
"Savaş atmosferinde böylesine tutkulu ve destansı bir aşk hikâyesi yaratmak kolay değil. Simons, insan ruhunun nelere göğüs gerebildiğini anlatan etkileyici satırlar kaleme alırken göz kamaştıran güzellikte tasvirlerinden ödün vermemiş." -Barry Forshaw-
Paullina Simons Kimdir?
1963 yılında St. Petersburg'da dünyaya gelmiştir. Çocukluk yıllarında ABD'ye göç etmişlerdir. Eğitimini New York, Kansas ve İngiltere'de tamamlamıştır.
Londra'da finansal alanda gazetecilik yapmış daha sonra New York'da bir televizyonda yapımcılık yapmıştır. Şimdilerde Texas'ya yaşayan yazar Tully, Red Leaves, Eleven Hours gibi best seller olmuş kitapların yazarıdır.
Dolu dolu bir kitap inceleme yorum yazısı olmuş. Teşekkürler canım.
YanıtlaSilMerak ettim şimdi gercekten ben de tek Rus açısından bakmadım ikinci dünya savaşına. Mecbur listeye ekleyeceğim 😬
YanıtlaSil