Sevdiğim yazarlardan bir tanesi olan Zweig'in bu kitabını kitap fuarından almıştım ve kitaplığımda bekliyordu. Artık çok fazla kitap almadan okunmayı bekleyen kitaplarımı okumayı planlıyorum. Bu kararım beni çok zorlasa da çok fazla kitap almak yok:)))) Belki bir iki tane o kadar.
71 sayfa olan kitabı bir öğleden sonra oturdum ve bitirdim. Yine Zweig' in muhteşem , ruha dokunan anlatımı ... Kitap Fransız Riviera'sında geçiyor. Farklı milletten ve kültürden gelen insanların toplandığı otelde bir gün evli ve iki çocuk annesi bir bayanın genç bir erkekle gittiği ve ailesini sessizce bıraktığı duyulur. Bu olay üzerine çeşitli yorumlar ve eleştiriler yapılır. Fakat anlatıcı kadın ile empati yaparak onu anlayabildiğini söylemektedir. Bu olay üzerine kinse ile fazla konuşmayan , genelde günlerini kitap okuyarak geçiren Mrs. C. geçmişinden unutamadığı ve herkesten gizlediği yirmi dört saati anlatır anlatıcıya. Biz de anlatıcı ile beraber Mrs. C. nin unutamadığı büyük utanç duyduğu yirmi dört saati öğreniyoruz.
Bu kitapta yazar yine beğendiğim tarzında yazsa da okuduğum diğer kitaplarının yanında bana biraz sönük geldi.
Kitabın Adı :Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
Yazar :Stefan Zweig
Yayınevi :İş Bankası Kültür Yayınları
Orjinal adı :Vierundzwanzig Stunden aus Dem Leben Einer Frau
Çevirmen :Mahmure Kahraman
Sayfa Sayısı :80
Zweig bu novellası’nda bir kadının yaşamını bütünüyle değiştiren yirmi dört saatlik deneyimini anlatırken, insanda içkin saplantıların ve dayanılmaz arzuların sınırlarında gezinir. Özgürce ve tutkuyla içgüdülerinin peşine takılan bir kadının bu kısa ve yoğun hikâyesi, kadın kalbinin sırlarına ermiş ustanın kaleminde olağanüstü bir anlatıya dönüşür. Yapıtı için mekân olarak muhteşem atmosferiyle Fransız Riviera’sını seçen Zweig, 1920’li yılların sonlarında Avrupa’nın “kibar” tabakasının ikiyüzlü ahlak anlayışına yönelik eleştirel tavrıyla dikkat çeker.
Stefan Zweig (1881-1942): Roman, şiir, öykü, deneme ve oyun gibi farklı türlerde yetkin ürünler veren yazar, Viyana’da doğdu. Avusturya, Fransa ve Almanya’da öğrenim gördü. Yaşamı boyunca Avrupa’nın hızlı değişimine tanıklık eden Zweig, 1913’te Salzburg’a yerleşti. 1934’te Nazilerin baskısı yüzünden bu kentten ayrıldı. Önce İngiltere’ye, 1940’ta da Brezilya’ya göç etti. 1942’de karısıyla birlikte intihar etti. Psikolojiye ve Freud’un öğretisine duyduğu ilgi onu derin karakter incelemelerine götürmüştü. Önemli denemeleri arasında Balzac, Dickens ve Dostoyevski’yi konu aldığı Drei Meister (1920; Üç Büyük Usta); Hölderlin, Kleist ve Nietzsche’yi incelediği Der Kampf mit dem Dämon (1925; Kendileriyle Savaşanlar) ile Casanova, Stendhal ve Tolstoy’la ilgili Drei Dichter ihres Lebens (1928; Kendi Hayatının Şiirini Yazanlar) sayılabilir. Yazara ün kazandıran bir başka yapıtı Sternstunden der Menschheit’tır (1928; Yıldızın Parladığı Anlar). Zweig ayrıca Joseph Fouché, Marie Antoinette ve Mary Stuart’ın nesnellikten çok sezgiye dayanan biyografilerini yazmıştır. Çok sayıda yapıtı arasında Verwirrung der Gefühle (1925; Karmaşık Duygular) adlı bir öykü kitabıyla, Ungeduld des Herzens (1938; Sabırsız Yürek) adlı bir psikolojik romanı da mevcuttur.
Yazarın okuduğum diğer kitapları:
<
Şuan elimde Stefan Zweig'ın santranç adlı kitabı var. Henüz okumadım. Ama bende bu kitap ile birlikte yine Stefan Zweig'dan bilinmeyen bir kadının mektubu adlı kitapları okumayı düşünüyorum. Henüz okumaya fırsat bulamamışken Stefan Zweig'ın bir kitap yorumunu okumak güzel oldu, teşekkürler...
YanıtlaSilRica ederim :) Keyifli okumalar , umarım siz de benim kadar severseniz Zweig in kalemini...
SilZweig i ben simdi seviyorum. Yillar önce bir kitabini okudum adi bile aklimda kalmamis. Simdi daha iyi anlaxarak okuyorum.
YanıtlaSilHee kitabın bir zamanı olduğuna inanırım . Senin için Zweig okuma zamanı şimdidir belki :))
Sil