İnstagramda kalabalık bir grupla birlikte Kırmızı Kedi Yayınevinden çıkan Babil Kitaplığı serisini okumaya başladık . Seri ismini Arjantinli yazar Jorge Luis Borges'in Babil Kitaplığı isimli öyküsünden almış .
Borges adını sıkça duyduğum ve okumayı çok istediğim bir yazardı . Okumak bu kitaba nasipmiş .
25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler kitabı yazara ait dört öykü ve yazarla yapılan söyleşiden oluşmakta.
İlk öykü 25 Ağustos 1983 . Bu öyküde yazar bir otel odasında yaşlı hali karşılaşıyor . Bu karşılaşmanın sonucu hem sohbet ediyorlar hem kendisi ile bir hesaplaşma yaşıyor baş karakterimiz. Ben daha genç halim ile karşılaşsam neler söylerdim. Ona hayatını değiştirecek ipuçları verir miydim merak ettim okuyunca. Ya da daha yaşlı halim ile karşılaşsam ona neler sorardım . İlginç bir sohbet olurdu vesselam :)
İkinci öykü Paracelsus'un Gülü . Bu hikaye de ilgimi çekti . Göz inanmak için görmek kulak da duymak ister deriz ya .... Acaba görsek de inanır mıyız bazı şeylere . Ya da inanmak için illa delil olmasına gerek var mı . Size güvenerek gelen , inanan birisi yine de delil derse siz ona güvenir misiniz? İnancından kuşku etmez misiniz? Bu hikayeyi okuduğum zaman aklımdan hep bu sorular geçti.
Üçüncü öykü Mavi Kaplanlar . Hiç mavi kaplan gördünüz mü ? Ben görmedim ve duymadım da . Kahramanımız Ganj Deltası bölgesinde mavi renkli bir kaplan türü keşfedildiğini okur ve o bölgeye gider. O bölgede aradığını bulur mu dersiniz? Ya da bulduğu şey aradığı şey midir?
Son öykü ise Yorgun Bir Adamın Ütopyası . Bu öykü bana çok ilginç geldi . Zaten kısa öyküler olduğu için konularından çok bahsetmiyorum . Çünkü özet geçmiş gibi olurum . Okuyup keyfine varmanız daha güzel olur diye düşünüyorum. Bu öyküden birkaç alıntı bırakacağım sadece :
"Kimse iki bin kitap okuyamaz . Yaşadığım dört yüz yıl boyunca on beşi geçmedim. Asıl mesele okumak değil , yeniden okumak . "
" Dün insanların çok saf olduklarını fark ettim ; herhangi bir malın iyi olduğunu düşünmelerinin sebebi , bizzat malı üretenlerin o malın iyi olduğunu iddia edip bunu tekrar tekrar söylemesiydi. "
"Hayatın sahibi olan insan , ölümüne da sahip çıkmalıdır . "
"Ölüm hücresi binanın içinde . Sanırım ismi Gustavo Adolfo Hitler olan bir hayırsever icat etmiş."
İlk 54 sayfada öyküler yer alıyor . Kitabın diğer yarısında yer alan söyleşi sayesinde de yazarı daha iyi tanımış oldum. Bun sevdim kitabı .
Kitabın Adı :25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler
Yazar :Jorge Luis Borges
Yayınevi :Kırmızı Kedi Yayınevi
Çevirmen :Mesut Özden Gözütok
Sayfa Sayısı :116
Jorge Luis Borges, Latin Amerika edebiyatının en büyük isimlerinden biri. Farklı olguları bir araya getirmedeki ustalığıyla da "sınırlarda gezen" bir şair, öykü ve deneme yazarı. Fantastik öğeleri ağır basan kendine özgü kalemiyle Borges, her seferinde zorladığı bu sınırlar sayesinde gerçeküstücülük akımının vazgeçilmez bir üstadı haline geldi ve kendinden sonra gelen çok sayıda yazarın üslubunu, edebiyata bakışını değiştirdi.
25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler, gerçekliği yeniden kurgulayarak insanı kuşkuya düşüren Borges'in, olgunluk döneminde yazdığı incelikli ve imgelerle dolu öykülerinden bir seçki. Borges'le yapılmış detaylı bir söyleşinin de bulunduğu bu seçkide, zaman kavramının çürütülmesine, pek çok felsefi konunun ve paradoksun edebiyata aktarılmasına, benliğin parçalara ayrılmasına rağmen kimliğini kaybetmiş karakterlerin bile ayırt edilebilir hale gelmesine tanık oluyoruz.
Jorge Luis Borges Kimdir?
Jorge Francisco Isidoro Luis Borges Acevedo veya bilinen adıyla Jorge Luis Borges (d. 24 Ağustos 1899 - ö. 14 Haziran 1986), Arjantinli öykü ve deneme yazarı, şair ve çevirmen. Büyülü gerçekçilik akımının önde gelen isimlerindendir ve gerçeküstücülük konusunda yazdığı denemeleri ile ünlüdür.
1923'te ilk kitabı olan Buenos Aires Tutkusu (Ferver de Buenos Aires)'i çıkardı. 1924-1933 arası Borges için oldukça heyecan verici bir zamandı. Bu dönemde pek çok yazısı ve şiiri basıldı. Luna de Enfrente 1925'te, San Martin Defteri (Cuaderno San Martín) 1929'da basıldı. 1933-1934 yıllarında Crítica'da Alçaklığın Evrensel Tarihi (Historia universal de la infamia) yayımlandı. Bu öykü dizisi, önceden basılmış bâzı hikâyelerden alınan karakterler ve fikirler üzerine yeniden hikâye yazmakla oluşmuştu. Gerçeği ve hikâyeyi harmanladığı bu hikâyeler gerçeküstü bir otantizm taşıyorlardı. Daha sonraları bu tarz 'büyülü gerçekçilik'in ilk örneklerinden sayılacaktı. Ama onun asıl kariyeri 1935'te yazdığı 'Borges stili'nin ilk örneği denilen, hayâlî bir romanı eleştirdiği Al-Motasim'e Bir Bakış isimli öyküsüdür. 1936'da denemelerini topladığı Sonsuzluğun Tarihi Historia de la Eternidad basıldı. Bu sırada maddî sıkıntılar çekiyordu, bu nedenle 1937'de Belediye Kütühânesi'nde çalışmaya başladı. Kütüphânedeki işi hafif olan yazar, iş günlerinin kalanını klâsikleri okuyarak ve modern edebiyatın uluslar arası örneklerini İspanyolca'ya çevirerek geçirmiştir. Virginia Woolf'un ve William Faulkner'ın kitapları İspanyolcaya ilk kez bu dönemde Borges tarafından kazandırılmıştır. Yaratıcılığını kaybetmekten korkan Borges, eşşiz bir eser yazmak istedi ve Pierre Menard, Don Quixote'un Yazarı'nı kaleme aldı. Ardından da Tlön, Uqbar, Orbis Tertius geldi. Her iki hikâye Victoria Ocampo'nun Sur edebiyat dergisinde yayınlandı. Bunların başarısının verdiği motivasyonla Babil Kütüphanesi'nin çalışmalarına başladı. 1941'de bu öykülerin toplandığı Yolları Çatallanan Bahçe basıldı. Aynı hikâyeler toparlanarak Artifices'e eklendi ve ve 1944'de Ficciones adıyla yeniden basıldı. 1942'de 'Bustos Domecq' takma adı altında Adolfo Bioy Casares ile birlikte polisiye hikâyeler dizisi olan Don İsidro İçin Altı Problem'i yazdılar. Felsefe, gerçekler, fantazi ve gizemleri harmanladığı bu yeni öykülerin yanında, El Hogar'da anti-semitizmi, faşizmi ve nazizmi eşeltiren politik makaleler de yazıyordu. Bu makalelerle oldukça tanındı. 1946'da Juan Peron'un iktidara gelişiyle, kütüphânedeki işinden atıldı. Bu işten atılma onun için bir tür kurtuluş olmuştu, çünkü hem Arjantin'den Uruguay'a kadar pek çok yeri gezip, Budizm'den Blake'e kadar pek çok konuda seminerler veriyor, hem de iyi para kazanıyordu. Ama ailesi Peron'un baskıcı rejiminde zor günler geçirdi, annesi ve kız kardeşi hapse girdi. 1949'da ikinci önemli kısa hikâyeler kitabı Alef (El Alef) basıldı.
1955'de Peron devrilince Borges hayâlindeki meslek olan Arjantin Ulusal Kütüphânesi Müdürlüğü'ne getirildi. Ailesinden gelen hastalık nedeniyle görme bozukluğu çeken Borges bu dönemde görme yetisini tamamen kaybetti. 'Bana aynı anda hem 800,000 kitabı hem de karanlığı veren Tanrı'nın muhteşem ironisi' diyerek bu gerçeği kabûllenmiştir. (Umberto Eco unutulmaz romanı Gülün Adı'nda yer alan ana karakterlerden kör kütüphaneciyi Borges'ten esinlenerek oluşturmuştur.) 1956'da Buenos Aires Üniversitesi'nde İngiliz ve Amerikan edebiyatı profesörlüğüne atandı ve 12 yıl bu görevi yürüttü. 1961'de Samuel Beckett'le birlikte Uluslararası Yayımcılar Ödülü'nü (Formentor Ödülü) kazandı. Bu ödül ona gecikmiş bir uluslararası ün kazandırdı. Gözlerinin görmeyişini şiire yönelerek telâfi etmeye çalıştı. 1970'li yıllarda ABD'de çeşitli üniversitelerde dersler verdi. 1973'te Peron geri dönünce, görevinden istifa etti. Ders vererek ve yolculuk yaparak geçirdiği zamanın meyvesi 1975'te basılan toplama hikâyelerin olduğu Kum Kitabı (El libro de arena) oldu. Dünya gezilerinin sonucu ona eşlik eden Maria Kodama'nın resimlerini çektiği yazılarını ise kendi yazdığı Atlas(1984)'la sonuçlandı.
Zannedilenin aksine, Nobel ödülünü alamadan 87 yaşında, 14 Haziran 1986'da Cenevre'de karaciğer kanserinden hayatını kaybetti.
Jorge Louis Borges hiç okumadığım bir yazar. Diğer kitaplarına da bakacağım ☺️
YanıtlaSil