Zweig 'ın İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıkan en yenilerinden birisi Mecburiyet.
İlk Satranç kitabı ile tanıştım yazar ile. Sonra bende bağımlılık yaptı. Anlatımdaki detaylar ve tahliller, insan psikolojisini çok iyi yansıtması ve kendi depresifliğinin yansımasını görmek her kitabını okumaya itti beni.
Zweig savaş karşıtı bir insandı ve bu görüşlerini de her yerde belirtiyordu. Zweig'ın savaş karşıtı fikirlerinin yansımasını Mecburiyet kitabında da görüyoruz .
Mecburiyet 'te de Ferdinant ve eşi Paula savaş karşıtı görüşlere sahiplerdir ve bu nedenle ülkelerini terk edip Isviçre'ye yerleşirler. Burada mutludurlar. Bir gün konsolosluktan Ferdinant 'ı askere çağıran bir mektup gelince ona kendini , savaşı, çaresizliği ve kendine güvenini sorgulamaya itecektir.
Gelen mektup Ferdinant'ın en büyük sınavı olacaktır belki. Savaş karşıtı birisi olarak ülkesinden yapılan bu çağrıya " Hayır " deme cesaretini bulabilecek midir ? Peki eşi Paula ' nın tepkisi ne olacaktır?
Zweig burada Ferdinant karakteri ile belki de kendisini anlatmaya çalışmıştır. Savaş karşıtı bir karakter... Aynı Zweig gibi. Peki ruhundaki çalkantılar , kararsızlığı, ülkesi ve görüşleri arasında sıkışıp kalması, eşi ile fikirlerini tam olarak paylaşamaması.... Bunlar da Zweig'ın birer yansıması olabilir mi ?
İnce ve bir saatte biten bir kitabın yorumunu yazmak bazen ne kadar da zor oluyor. Son olarak diyebilirim ki nefis bir Zweig ziyafeti daha çekmiş oldum :))
Kitabın Adı : Mecburiyet
Yazar : Stefan Zweig
Yayınevi : İş Bankası Kültür Yayınları
Orjinal adı : Der Zwang
Çevirmen : Gülperi Sert
Sayfa Sayısı :50
Savaş karşıtı görüşleriyle tanınan Zweig I. Dünya Savaşı boyunca bu görüşlerini yaymayı kendine misyon edinmişti. Avrupalı ve “dünya vatandaşı” kimliğine büyük değer veren yazar, yapıtlarında savaşın yıkıma uğrattığı “eski dünya”nın değerlerinin kayboluşunu büyük ölçüde dert edinmiştir.
Mecburiyet ’in ana karakteri ressam Ferdinand da savaş sırasında askere alınmamak için İsviçre’ye kaçmıştır. Bir gün askerliğe elverişliliğinin tespiti için konsolosluğa davet edildiğinde, karısının şiddet karşıtı duruşuna ihanet etmemesi yolundaki telkinlerine karşın kendini gitmek zorunda hisseder. Görev duygusu, savaş karşıtı düşünceleri ve karısına duyduğu sevgi arasında sıkışıp kalmıştır. Ferdinand her ne kadar “insanlığın ötesinde bir vatanı” olmasa da, “yirmi milyon insanı boğan o zinciri” kıramayacağını düşünür..
ya savaş felan olmasın hiç :(
YanıtlaSilFotoğraftaki kitapları görüp okumak için heveslenmemek mümkün değil..hepsini okuyasım var :)
YanıtlaSilBöyle incecik oluşları da arzumu pekiştiriyor..
Keyifli okumalarınız olsun,takipteyim.
En sevdiğim yazarlardan biri Zweig kuzum bu kitabını okumadım, vizelerden sonra ilk iş bu kitabı okuyacağım :))
YanıtlaSilBu dev eserleri okuduğunuzda
YanıtlaSilKendi bilincinizi oluşturacak de haya kavuşacak Peki kavuşunca nolacak demeyin
Belki hayatınızda hergün herşey aynı kalacak ama siz rahat edeceksiniz. Yani içeri doğru bir rahatlık. Serinlik. E bu da güzel yani. Stefano bunları duysa ağlardı keyiften. 🙏 😘 💙