“Yaşadığımız bu kültürde, inan herkesin kendi içinde gitmek istemediği ‘Karanlık bir Köy’ mutlaka vardır."
Yaprak Öz'ün gerilim kitaplarını çok severek okudum. Berlinli Apartmanı, Şeytan Disko benim için özel kitaplardır. Kardeşi Gürgen Öz'ün de kitabı olduğunu öğrendiğimde onu da alıp okumak istedim. Gürgen Öz'ün ilk öykü kitabı Nevrotik'i almayı düşünürken ilk romanı Karanlık Köy'ün basıldığını duyunca onu almaya karar verdim. Romanları daha çok seviyorum. Bir de Karanlık Köy'ün film yapılacağını öğrenince merakım daha da arttı ve kitabı aldım. Nisan ayının ilk kitabı olarak da okudum. Kitabı okumaya başlayınca ne olack beklentisi ile elimden bırakamadım ve çok kısa sürede bitirdim.
Karanlık Köy için psikolojik gerilim demek daha doğru olur bana göre. Kitabın yarısından sonra gerilim öğeleri hız kazanıyor. İki gazeteci bir belgesel çekimi için rabzon'a giderler. Burada şehri ve Sümela Manastırını çekeceklerdir. Çekimler sırasında onlara rehberlik tapan Serhat şehir ile ilgili ilginç öyküleri anlatırken bir köyden bahseden. Bu köy yıllardır terkedilmiştir ve buraya kimse gitmek istemez. Bu köy ile ilgili tuhaf hikayeler anlatılmaktadır. Bu öyküyü duyan Murat gazeteci merakı ile burayı çekmek ister fakat Serhat bu köye gitmek istemez çünkü o da korkmaktadır. Serhatı ikna eden Murat ve kameramanı bu köye giderler.....
" Şu geldiğimiz hale bak ! İki koca adam ,eski bir köyde hayaletçilik oynuyoruz."
Kitap tarih ile kurgunun, gerçek ile fantastik öğelerin, mantık ile hurafenin harmanlanmış hali olarak karşımıza çıkıyor. Çocukluğumda duyduğum tuhaf hurafeler, karadenizin müthis doğası ile birleşince ürpertici bir kurguya dönüşmüş. Kitabı büyük bir zevkle okudum. Kitap bittiği zaman ise aklımda deli soru işeretleri, kaldı... Çoğu gerilim filmi ya da kitapları okuduğum zaman bazı konular hep belirsiz olarak kalıyor. Karanlık Köy'de de benim için havada kalan ve merak ettiğim öğeler kaldı. Kitabın devam romanı yazılacak mı bilemiyorum fakat Karanlık Köy'ün geçmişini aydınlatan bir roman da keyifle okunur diye düşünüyorum.
Kitabın Adı :Karanlık Köy
Yazar :Gürgen Öz
Yayınevi :Yitik Ülke Yayınları
Sayfa Sayısı :264
Karadeniz'in karanlık ormanlarında, iki yüksek dağ arasında, yüzyıllar öncesinden kalma, pek bilinmeyen eski bir Rum köyü... Yaşlıların "Karanlık Köy" dedikleri, içinde uğursuz bir enerji barındırdığına inanılan ve kimselerin gitmediği, gitmekten korktukları, kendi tarihine hapsolmuş gölgeler içinde bir hayalet... Geçmişte, soğuk bir kış gecesinde, köydeki insanların nedeni anlaşılmayan bir cinnet ve çıldırmışlıkla birbirini öldürdüğü ürkütücü bir alan... ve burayı keşfetmeye niyetli, varlığını duyar duymaz belgesel çekmeye karar vermiş iki maceraperest.
Sizce korktuğumuz gerçeklerden kaçtığımızda, onlar daha korkunç batıllara mı dönüşür? En önemlisi; korktuğumuz şeylere inanmaya başladığımızda, onları gerçek yapar mıyız?
Yüzleşemediklerimiz, sakladıklarımız, batıllarımız ve toplum olarak geçmişte sıkışıp kaldığımız şeyler üzerine heyecanlı bir psikolojik gerilim...
"Herkesin içinde, gitmek istemediği karanlık bir köy vardır..."
Kitabı güzel yorumlamışsınız emeğinize sağlık...
YanıtlaSilGüzel bir kitaba benziyor, kalemine sağlık...
YanıtlaSilCazı karısı ince uzun parmaklarını kapı aralığından uzatıyor mu ya da bacadan inip yeni bebekleri boğuyorlar mı :)
YanıtlaSilBunlar önemli hikayeler, çocukluğum bu hikayelerle geçti. Sağ olsun babannem bir güzel hikaye anlatmamış :)