
Her ay bir kitabını okuduğum Sebastian Fitzek'in Göz Koleksiyoncusu kitabını okudum şubat ayında. Psikolojik -gerilim kitaplarını seviyorum. Hem oturduğum yerden adrenalini son sürat hissetmiş oluyorum hem de beynim son sürat çalışmış oluyor.
Pegasus Yayınlarının kitaplarını seviyorum fakat çok pahalılar . Bu nedenle kitapları yeni çıktıkları zaman almak yerine indirime girdiği zaman ya da sahaftan almayı tercih ediyorum . Yazarın görselde görünen kitaplarının hepsini internette yayınevinin kendi yaptığı kampanyadan %50 indirimli olarak aldım. Nasıl mutlu oldum anlatamam. Sonuç olarak o fiyata da satabiliyorlarsa neden okuyucuya eziyet edip o kadar yüksek fiyatlar ile satıyorlar anlamıyorum. Fiyatı düşür sürümden kazan değil mi?? Kazan kazan durumu olur ;) Yazarın son çıkan kitabı Paket eksik şu anda bende . Onun hakkında pek olumlu yorum okumasan da yine de alıp okumak isterim.
Göz Koleksiyoncusu yazarın okuduğum üçüncü kitabı. ( Yazarın okuduğum diğer kitaplarını yazımın sonunda bulabilirsiniz. Kitap isimlerine tıkladığınızda o kitaplarla ilgili yazılarıma ulaşabilirsiniz. )
Yazarın yazım tarzına ve konularını anlatışına diğer kitaplarını okurken hayran olmuştum . Yazarın sağ gösterip sol vurduğunu bildiğim için bu kitabı daha dikkatli okudum ki beni kandıramasın.
Ortada yine hastalıklı bir katil var. Dünyanın en eski oyunlarından olan , hepimizin çocukken çok severek oynadığı Saklambaç oyununu oynuyor çocuklar ile . Fakat bu oyuna kendi hastalıklı kurallarını da dahil ediyor.
Çocuğu kaçıran katil anneyi ise öldürüyor. Öldürdüğü annelerin eline ise bir kronometre bırakıyor. 45 dakika 7 saniyeden geri saymaya başlıyor. Bu süre içerisinde çocukları sakladığı yeri babanı bulup çocuğu kurtarması gerekmektedir . Bu süre içerisinde baba çocuğu bulamazsa katil çocuğu öldürüp , sol gözünü çıkarıp bir yere bırakmaktadır. İşte çocukların gözünü çıkardığı için zaten gazeteciler ona "Göz Koleksiyoncusu " ismini takmışlardır zaten.
Zorbach eski bir polistir. Yaşadığı bir olaydan sonra mesleğini bırakmış ve gazetecilik yapmaktadır. Dinlediği polis telsizi ile olayları takip edip haber yapmaktadır. Son yazı dizisi de Göz Koleksiyoncusu ile ilgilidir. Hem tecrübesi hem de eski meslektaşlarından aldığı bilgiler sayesinde haberi rahatça takip edip yazısını hazırlamaktadır. Son kaçırılma olayını polis telsizinde duyduğunda hemen olay yerine gider . Fakat bu sefer ters giden bir şeyler vardır çünkü birisi onu bu olaya karıştırmak istemektedir. Hem çocuğu bulup katili yakalamak hem de kendi masumiyetini ispat etmek için Zorbach hem kaçmak hem de bir taraftan olayı araştırmak zorundadır.
Zorbach'ın en büyük yardımcısı kör bir fizyoterapist olacaktır. Bir gün saklandığı mekanda ortaya çıkan bu kadın Göz Kolleksiyoncusu'nu gördüğünü söylemektedir. Kör bir kadın nasıl görmüş diyebilir siniz? Kadın bazı durumlarda dokunduğu insanların geçmişini görebildiğini söylemektedir. Kendisine masaj için dokunduğu adamın da geçmişini görmüş ve onun neler yaptığını görmüştür. Şimdi bu ikili azılı bir katile karşı birleşmiş ve zamanla yarışmaktadırlar.
Yazarın bu kitabı okuduğum diğer iki kitabından oldukça farklıydı. İlk olarak kitabın sayfa numaraları sondan başlayıp geriye doğru akmaktadır. Aynı zamanda da kitap kapanış bölümü ile başlayıp giriş bölümüne doğru ilerliyor. Bir nevi kronometre geriye doğru akıyor bizim için de . Heyecan ve tempo son sayfaya kadar durmadan devam ediyor. Kitabın başında yazar bu kitabı okumamanızı öneriyorum diyor ve ne kadar haklı olduğunu anlıyoruz. Baş karakter olaylar olurken ne kadar "kör " olduğunu vurguluyor kitabın sonunda . Bazen olayların içerisindeki kişi gözünün önündeki ip uçlarını fark edemez. Olayların dışındaki bir göz daha rahat fark eder. O göz de ben oluyorum. Göz Koleksiyoncusu kim buldum , sonunu tahmin ettim :)) Bir noktada ikilemde kaldım ki beni kandıran yazarın önceki kitaplarındaki tarzı oldu . Fakat bu ikilemdeki tahminimin de doğru olduğunu söylemekten gurur duyuyorum. Birçok noktayı tahmin etmemin kitaba etkisi oldu mu derseniz hayır , bir nebze bile heyecanı azaltmadı . Son sayfayı bitiresiye kadar hızla okudum kitabı . Bittiği zaman hadi ya!!! diyerek oturdum kaldım. Şimdi ne olacak ??? Kitabın devamı da var "Göz Koleksiyoncusu 2 " . Bu kitap bizde henüz çevrilmemiş. Yayınevine ısrarla rica ediyorum devam kitabı bir an önce çevrilip yayımlansın yoksa meraktan öleceğim ...
Kitaptan Alıntılar:
"Oyuncuların kazanma şansı olmazsa bu bir oyun olamaz..."
"Eğer babamız bizi hala seviyorsa bizi arar, ne kadar çok seviyorsa o kadar çabuk bulur."
"Yalnızca içinde bulunduğumuz anı yaşamayı başarabildiğimiz pek az zaman vardır - geçmişin ya da geleceğin olmadığı, yalnızca şimdinin önem arz ettiği zamanlar."
"Gördüklerimi görmemiş olmak için neler vermezdim."
Kitap Hakkında Yazılanlar:
“Sebastian Fitzek’in yazdığı en muhteşem gerilim kitabı.” -Der Spiegel-
“Korkunç, korkunç, korkunç: Sebastian Fitzek’in yeni kitabı yüreğinize indirecek.” -Freundin -“Zekice ve akıcı bir dille yazılmış muhteşem bir psikolojik gerilim. Net, hızlı ve harika fikirlerle dolu.” -Big Issue -
“Bu muhteşem Alman gerilim romanında kitaba ismini veren katil, kulağa geldiğinden çok daha kötü.” -Daily Telegraph -
“Ürpertici… Ustaca… Dahice.” -The Times -
“Nefes kesici.” -Sunday Times -
“Elinizden bırakamayacaksınız.” -Morning Star -

Kitabın Adı :Göz Koleksiyoncusu
Yazar :Sebastian Fitzek
Yayınevi :Pegasus Yayınları
Orjinal adı : Der Augensammler
Serisi : Der Augensammler #1
Çevirmen :Gültekin Yılmaz
Sayfa Sayısı : 392
Göz Koleksiyoncusu ilk önce anneleri öldürüyor. Sonra da çocuğu kaçırıyor. Annenin cesedinin elindeki kronometre zamana karşı bir yaşam savaşının başladığını haber veriyor.
Soğukkanlı katil şimdiye dek hiçbir iz bırakmamıştı ama hiçbir suç kusursuz değildir. Gizemli bir tanık, katilin tüm planlarını altüst edebilir: Kör fizyoterapist Alina Gregoriev, Göz Koleksiyoncusu’nun neler yaptığıyla ilgili bilmemesi gereken birçok şeyden haberdardır. Bunun sebebi ise vücutlarına dokunduğunda hastalarının geçmişini görebilmesidir. Ve son hastası da Göz Koleksiyoncusu’dur. Ancak kim ona inanacak kadar aklını oynatmış olabilir ki?
Sebastian Fitzek :

1971 doğumlu Alman gazeteci ve yazarın tam adı Sebastian Fitzek David'dir. Fitzek'in kitapları 24 dile çevrildi ve dünyada 8 milyondan fazla sattı . Almanya'nın en başarılı gerilim yazarlarından biridir.
Yazarın okuduğum kitapları :
*Terapi
*Kıymık
*Göz Koleksiyoncusu
* Uyurgezer












Marie-Henri Beyle (23 Ocak 1783, Grenoble – 23 Mart 1842, Paris), daha çok mahlası Stendhal ile bilinen Fransız realist yazardır.
1967 İstanbul doğumlu, İTÜ Elektrik Mühendisliği mezunu. Yirmi beş yıl yurtiçi ve yurtdışında projelerde görev aldı; edebiyat hep yanındaydı. Sadece yokluğunda fark edilen bir ürün olan elektrikle uğraşırken, insandaki gerilimin kaynağına, direncin dayanıklılığına ve akımın duygusal şiddetine merak sardı, aradığı formüllerin izini kurmacanın sihirli dünyasında takip etmeye karar verdi. İlk romanı Fener Balığı 2017 yılında yayınlandı. Bukalemun yazarın yayımlanmış ikinci romanıdır.


Kitabın Adı : Ada - Sensiz Geçen Yıllarım



Cathy Gohlke üç kez Christy Awardskazanmış bir yazardır. Gözyaşlarının kalesi - Secrets She Kept ( 2016 INSPY Awards ) ;Saving Amelie (2015 INSPY Awards); Band of Sisters; Promise Me This (2012'nin en iyi kitaplarından biri olan Library Journal'da yer aldı); I Have Seen Him in the Watchfires (Christy Award, Amerikan Hristiyan Kurgu Yazarları Yılın Kitabı Ödülü ve Library Journal'da 2008 in en iyi kitapları arasında yer aldı .) and William Henry Is a Fine Name (Christy Award).




Émile François Zola (2 Nisan 1840 – 29 Eylül 1902), Fransa'da natüralizm akımının öncüsü olan ünlü bir yazardır. Zola'nın edebiyat dışındaki şöhreti ise, Dreyfus Davasında takındığı aydın tavrından kaynaklanmaktadır. 1897 yılında Fransız ordusunda Yahudi olması nedeniyle askeri yargının duyarsızlığına kurban giden yüzbaşı Dreyfus'u hükümetin bütün baskılarına rağmen savunan ve Fransa devlet başkanına hitaben İtham Ediyorum makalesini yayınlayan Zola, baskılardan dolayı Fransa'yı terkedip bir süre Londra'da yaşamak zorunda kaldı. Çabaları sonucunda Dreyfus Davası'nın yeniden görülüp adaletin yerini bulması sonucu yurduna döndü. Émile Zola, 1902 sonbaharında, kaldığı otelin yatak odasında duman zehirlenmesinden öldü. Nana, Germinal ve Meyhane en tanınmış romanlarıdır. Tüm romanlarında, doğal ve gerçekçi bir tarzla, hayatın zorluklarından bahsedilir. Örneğin, Nana adlı romanda yokluktan dolayı batağa sürüklenen bir genç kızın dramı, büyük bir gerçekçilik ve dramla anlatılır.

