Arkadya Polisiye'nin en yenilerinden Hiçbir Şey Söyleme . Brad Parks'ın kaleminden çıkan kitabın kapağına vurulduğumu söylemeliyim. KApak bana göre hem çok güzel hem de ürkütücü. Bu iki hissi aynı anda aynı resme bakarak hissetmek biraz garip olsa da bana tam olarak hissettirdiği duygu bu....
Polisiye kitapları çok seviyorum ve elime geçtikleri anda neredeyse yalayıp yutuyorum. Hızla bitiyor kitaplar . Bu kitap da benim için öyle oldu. Bir günde bitirdim kitabı. Hele de işin içinde çocuklar olunca ne olacak , bir an önce kurtulsun telaşı yüzünden kitap hızla bitti...
Scott Federal bir yargıçtır. Mutlu bir evliliği ve altı yaşında ikizlere sahiptir. Başına gelen kötü bir olaydan sonra tüm önceliğini ailesine vermiş ve onlarla tüm vaktini geçirmekten çok da mutlu olmuş bir adamdır.
Çocukları akşam okuldan alma sırası Scott'ta olmasına rağmen eşinden bir mesaj gelir ve çocukları kendisinin alacağını söylemektedir. Akşam eve gittiğinde ise eşi eve yalnız gelir . Çocuklar onunla değildir ve mesaj da göndermemiştir.
Sonrasında gelen bir telefon ile çocuklarının kaçırıldıklarını öğrenirler ve polis ya da FBI ya giderlerse çocuklarının parçalarını göndereceklerdir. Scott ve eşinini tüm hareketleri ve evleri gözetlenmektedir. Çocukları kaçıranlar da belirttikleri davalarda Scott'ın onların istediği kararı almalarını istemektedirler.
Bir yanda mesleği , etik kuralları diğer yandan canından çok sevdiği çocukları. Scott çok zor bir durumdadır. Verdiği her kararda daha da zor duruma düşmektedir ve bu da işleri daha da zor hale getirmektedir...
Kitabın kurgusunu , olayların gidişhatını ve karakterler verilmiş olan davranış biçimlerini sevdim. Hepsi gerçekçiydi. Olayın bilinmez ilerleyişi ve suçun nedeni ve suçluları tahmin edememek ve şaşırmak hoşuma gitti. Konu ile ilgili her zamanki gibi teorilerim vardı . Birkaç tanesi tuttu fakat suçlular ile ilgili kısmı tutturamadım. Bu da yazarın kurguyu çok başarılı oluşturduğunun kanıtıdır bana göre...
Kitaptaki tek kusur da bana göre yazar detaylara fazla boğmuş. Mahkeme kararları, avukat isimleri ve farklı detaylara çok yer vermiş. Bu durum beni rahatsız etmese de kitabı okuyan bazı arkadaşları rahatsız etti.
Daha az detay ile daha ince bir kitap olabilirdi.
İki çocuğunun doğumunda bulunan yazar kendi kitap yazma öyküsünü de doğuma benzetiyor. Bu sancılı süreç yazarı çok etkilemiş olmalı ki detaylara bu nedenle ağırlık vermiş.
Ben kitabı çok sevdim ve benim beklentimi karşıladı. Polisiye , dram, gerilim, aksiyon... hepsini kitapta buldum ben . Fakat sizler için kesin alın diyemiyorum çünkü kitabı benim gibi seven de var , detaylardan rahatsız olanda... Karar sizin....
Kitabın Adı :Hiçbir Şey Söyleme
Yazar :Brad Parks
Yayınevi : Arkadya Yayınları
Orjinal adı : Say Nothing
Çevirmen : Deniz Arı
Sayfa Sayısı : 571
Çocuklarınızın hayatta kalıp kalmaması alacağınız tek bir karara bağlı olsaydı, ne yapardınız?
Saygın bir işi ve sevgi dolu bir ailesi olan Yargıç Scott Sampson’ın bütün yaşamı karısı Alison’dan gelen sıradan bir mesajla tamamen değişmek üzeredir. Scott, altı yaşındaki ikizlerini yüzmeye götürmek için okuldan almaya hazırlanırken, karısından çocukları kendisinin alacağına dair bir mesaj gelir.
Daha sonra eve gidip biraz dinlendikten sonra Alison gelir, fakat bir sorun vardır: İkizler yoktur. Scott ve Alison ne olduğunu anlamaya çalışırken birden telefon çalar. Her ebeveynin en kötü kâbusu olan trajik gerçekle karşı karşıya kalırlar: Birileri Emma ve Sam’i kaçırmıştır ve şartları Scott’ın bir duruşmada verecekleri talimatlar doğrultusunda karar vermesidir.
Bu noktadan sonra Scott kendisini sürekli gerçekle yalanın karıştığı ve köşe kapmaca oynadığı, en yakınlarından bile şüphelendiği korkunç bir oyunun içinde bulur. Scott, her şeye rağmen çocuklarını kurtarabilecek midir?
Heyecan dolu sürükleyici bir kitap gibi. Polisiye, gerilim,aksiyon kitaplarını ben de severim. Bunu da not alacağım,teşekkürler. :)
YanıtlaSilDaha az detay olsa mis gibi olurmuş eğer okumuş olsaydım beni de rahatsız ederdi bu kafam yoruluyor okurken sonra çok :)
YanıtlaSil