Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemi yazarlarımızdan olan Mahmut Yesari yazdığı roman , tiyatro oyunu ve öyküleri ile bilinen bir yazarmış ki ben bu yazar ile yeni tanıştım. Ben edebiyatçı ya da edebiyat fakültesi mezunu değilim. Fakat kitap okumayı seven ve tarihimize meraklı birisi olarak bu yazarı yani Mahmut Yesari bu kadar geç tanımaktan dolayı üzülüyorum. Eserlerini tekrar ve kısaltılmamış olarak basan Oğlak Yayınlarına teşekkür ederim ki yazar ile tanışmama vesile oldular.
Yazarın en bilinen eseri Çulluk 'muş ve bu kitabından sonra romancı olarak ün kazanmaya başlamıştır . Bu kitabın özelliği tarihimizdeki ilk işçi romanı olmasıymış . Yazar bu romanı yazmadan önce bir hafta tütün fabrikasında çalışarak ortamı ve işçileri gözlemlemiş ve bu durum kitabın daha gerçekçi olması bakımından oldukça da önemli bana göre.
Köyünden İstanbul'a geldikten sonra tütün fabrikasında çalışmaya başlayan Murat ve çevresinde gelişen olayları okuyoruz kitapta. Asıl karakter Murat olsa da birçok yan karakter ile konuyu iyice işleyip kitabı renklendirmiş yazar . Bir pansiyonda kalan Murat fabrikada çalışan bir işçidir. Kalan zamanında içki içmeyi ve kadınlarla gezmeyi sevmektedir. Aldığı üç kuruş para harcamalarına yetmese de idare etmektedir.
Fabrika ve fabrikada çalışan işçilerin çalışma koşullarını ve onları açlık sınırında tutan para ile ailelerini geçindirme çabalarını da görüyoruz kitapta. Fabrikada sırf erkekler değil bu zorlu koşullarda kadınlar da onlarla omuz omuza çalışmaktadırlar. Sabah güneş yüzü görmeden girdikleri fabrikadan akşam güneş batarken çıkmaktadırlar. Öğle arasında da evden getirdikleri yemekler yenmektedir. Şimdiki gibi ne işçi servisi vardır ne de fabrikanın verdiği öğle yemeği.
Murat'ı seven ve onunla evlenme hayali kuran , yaşadıkları yüzünden kendine ona zorunlu hisseden Münevver hastalandığı zaman doktor Bol bol güneş ışığı , temiz hava ve et, süt tavsiye eder iyileşmesi için. Bunu arkadaşına anlatırken güler Münevver. Ne güneş yüzü görmektedirler fabrikada ne de o yiyecekleri alacak parayı kazanmaktadırlar. Bir de soludukları tütün tozu da cabası .
Çocuk işçilere ve onların nasıl sömürüldüğüne de dikkat çeker yazar Münevver'in kardeşini anlatırken . Osmanlının son zamanı ve Cumhuriyetin ilk yıllarının anlatıldığı bohem ve sosyete kitaplarından çok farklı bir dünya resmeder Çulluk romanı ile Mahmut Yesari. İnsanların zor karınlarını doyurduğu ancak buna rağmen son lokmasını da paylaşmasını bilen insanlar.
Bir aşk öyküsü de barındırıyor kitap . Okumaya başlayınca Münevver ve Murat aşkı zannedilse de Murat'ın Esma'ya olan aşkı söz konusu .
Okurken çok keyif aldığım , kalemine hayran olduğum bir yazar oldu Mahmut Yesari . Çulluk kitabının da neden bu kadar çok sevildiğini de okuduktan sonra daha iyi anladım.
Sadeleştirilmemiş , yazarın kaleminden çıktığı gibi basılmış kitap . Böyle denilince gözünüz korkmasın . Çok rahat okunuluyor. Bilinmeyen bir kaç kelime oluyor arada onlar da sayfa sonunda dip not olarak verilmiş. Bir sayfadan resim atıyorum nasıl olduğunu görmeniz için.
Kitabın Adı : Çulluk
Yazar : Mahmut Yesari
Yayınevi : Oğlak Yayınları :
Sayfa Sayısı :416
Çulluk, öncelikle Münevver ile Murat Çavuş arasında yaşanan bir aşk öyküsüdür, ancak edebiyatımızın değerli aşk öykülerinden ve romanlarından çok daha farklı bir yerde durmasının nedeni ilk işçi romanı olmasıdır. Üstelik sadece erkeklerin üstüne kurulu bir öykü de değildir.
1928 yılında, kadınların öğretmenlik, hemşirelik ya da ev işçiliği gibi ‘‘kadına yaraşır’’ dünyalarda anlatıldığı bir zamanda Münevver, ‘‘erkek’’ ortamında çalışan bir fabrika işçisidir. Geçim sıkıntısı, fabrikanın acımasız dünyası, hak mücadelesi ilk kez edebiyatımızda kendine yer açarken, bir kadın da yaşamının yükünü ve sorumluluğunu modern anlamda sırtlamış emekçidir artık. Bu nedenle edebiyat tarihimizin dönüm noktalarından biridir Çulluk.
Okudukça, yeni kurulmuş Cumhuriyet’in ivme kazandırdığı kentleşme, sanayileşmenin yarattığı işçi sınıfının erken günleri hakkında da çok şeyler söyler bize. Ama en çok da kadının bu yeni Cumhuriyet’te değişmekte olan rolünü anlatır bize.
Mahmut Yesari Kimdir?
1895 yılında İstanbul’da doğan Mahmut Yesari, Sanayi-i Nefise Mektebi’nde öğrenim gördükten sonra Çanakkale Savaşı’na katıldı. Savaş sonrasında yaşamını gazete ve dergilerde yazılar yazarak, karikatür çizerek sürdürdü. Reşat Nuri Güntekin, İbnürrefik Ahmet Nuri ve Münif Fehim ile birlikte Kelebek adlı mizah dergisini yayınladı. 1945 yılında, Yakacık Senatoryumu’nda veremden öldü.
Çoban Yıldızı (roman, 1925), Çulluk (roman, 1927), Pervin Abla (roman, 1927), Ak Saçlı Genç Kız (roman, 1928), Geceleyin Sokaklar (roman, 1929), Bağrıyanık Ömer (roman, 1930), Kırlangıçlar (roman, 1930), Su Sinekleri (roman, 1932), Bahçemde Bir Gül Açtı (roman, 1932), Kalbimin Suçu (roman, 1932), Ölünün Gözleri (roman, 1933), Sevda İhtikârı (roman, 1934), Aşk Yarışı (roman, 1934), Bir Kadın Geçti (roman, 1934), Kanlı Sır (roman, 1935) Yakut Yüzük (roman, 1937), Yakacık Mektupları (hikâye, 1938), Dağ Rüzgârları (roman, 1939), Tipi Dindi (roman, 1939), Sağanak Altında (roman, 1943), Bir Aşk Uçurumu (roman, 1943), ve Gece Yürüyüşü (roman, 1944) gibi eserlerinin yanı sıra Şehir Tiyatroları’nda oynanıp basılan oyunları da vardır: Ayrı Oda, Çürük Merdiven, Asrî Hülyalar, Soyulan Hırsız, Karga ile Tilki, Sütten Ağzım Yandı, Kahya Kadın, Sürtük, Antika Tablo, Fener Nöbeti, Hanife Hanım Hizmetçi Arıyor, Kaplıca Oteli, Müthiş Bir Hastalık, Pencereden Pencereye, Bir Hayal Kırıklığı, Hasbahçe, Kazma Kuyyuyu, Tavsiye Mektupları, Serseri. Gazete ve dergilerde kalmış ve yaşamında kitaplaşmamış çok sayıda tiyatro eleştirisi ve mizah yazısı bulunmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda link vermemeye dikkat ediniz. Link verdiğiniz yorumları yayımlamıyorum maalesef :(