"Bizler kalbimizde iyi ile kötü arasında bir seçim yaparız ve bunu davranışlarımız takip eder. En zor tercihlerimizi de neyin iyi neyin kötü olduğunu bilmediğimiz zamanlarda yaparız. "
Çok severek kitaplarını okuduğum ve neredeyse hepsini çok sevdiğim kitapları yayımlayan Arkadya Yayınlarının en yeni , matbaa kokusunu henüz kaybetmemiş kitabı Dilek Ağacının Gölgesinde kitaplığımın da en yenilerinden .
Bu kitap da Arkadya'nın diğer kitapları gibi ruha dokunan cinsten . Okurken ister istemez etkileniyorsunuz hele de söz konusu çocuk olunca .
İki çocuk , iki iyi arkadaş ... On üç yaşında Dietmar ve on yaşında olan Brigitte . İkinci dünya savaşı zamanında bahçelerindeki ağaç evde oynarken o gün yaşamlarının sonsuza kadar değişeceğini hiç düşünmemişlerdir. Evlerinde nazi askerlerini gören Dietmar annesinin kaç diye fısıldadığını gördüğü an en iyi arkadaşı Brigette'i de yanına alarak kaçmaya başlar. İki küçük çocuk nasıl ve nereye kaçabilir diye düşünebilirsiniz. Ancak korku onları motive ederek bir kaç mahalle değil Almanya'dan İngiltere'ye yürüyerek kaçmayı başarır bu çocuklar . Okurken bu yürüyüş sırasında neler yaşadıkları ve zorlukları hissediyor onlar için içiniz sızlıyor.
Yolculuları istemedikleri bir şekilde sonlanıyor ve bu iki iyi arkadaş istemeden ayrılmak zorunda kalıyor / bırakılıyorlar ...
Quenby araştırmacı gazeteci olan genç bir kadın. Geçmişinin onda yarattığı izleri kimseye göstermeden ayakta kalmaya çalışan ve kendi hikayesini anlatmak istemediği için başkalarının hikayesini anlatan , kendi yarım kalmışlığını onların hikayesini tamamlayarak kapatmaya çalışan birisi.
Quenby'nin son araştırdığı kişi bir İngiliz Leydisi . Onun ikinci dünya savaşı zamanında Almanlar lehine çalışıp casusluk yaptığı düşünülmektedir. Ancak araştırmaları Leydinin nüfus sahibi kızı tarafından engellenmektedir. Bu araştırma üzerine yoğunlaşmışken ilginç bir teklif alır . 90 yaşında bir adamın avukatı tarafından onun yetmiş yedi yıl önce kaybettiği arkadaşını bulması istenmektedir. Başta bu teklife isteksiz olsa da Quenby bir anda kendisini bir araştırma ve ilginç , hayatını da tehlikeye atan bir araştırmanın içerisinde bulur .
Sevgi , bağlılık , umut , umutsuzluk , hayal kırıklığı , acılar ve sonuçta gelişen sevgi ... Büyük bir keyifle okuduğum sımsıcak ve sürükleyici bir kitaptı Dilek Ağacının Gölgesinde. Gönül rahatlığı ile hepinize tavsiye ederim.
Kitabın Adı :Dilek Ağacının Gölgesinde
Yazar : Melanie Dobson
Yayınevi :Arkadya Yayınları
Orjinal adı :Catching The Wind
Çevirmen :Filiz Çakır
Sayfa Sayısı :432
Ayrılığın yüreklerde yaktığı ateş ne zaman söner? Hasretin dikenli bir tel gibi sardığı kalbin acısı ne zaman diner? Peki, ya ne olursa olsun söz vermişsek bir kez kavuşmaya, ne kadar ileri gidebiliriz verdiğimiz söz uğruna?
Bu sorular, Naziler ailelerini tutukladıktan hemen sonra arkadaşı Brigitte ile birlikte güçlükle kaçmayı başardıkları o günden beri Daniel Knight’ın peşini bırakmamıştır.
İki çocuk olarak başladıkları, Almanya’dan İngiltere’ye uzanan o zorlu umut yolculuklarında bir yerlerde Daniel, Brigitte’ten, hayatta ona kalan tek şeyden vazgeçmek zorunda kalır. Ancak gitmeden ona bir söz verir. Aradan yıllar geçse, zaman saçlarına aklar, yüzüne kırışıklar düşürse bile ardından gideceği bir söz: Ne olursa olsun dönecek ve Brigitte’i bulacaktır.
Öte yandan aradan geçen yetmiş küsur yıla rağmen Daniel sözünü tutmayı başaramaz. Son umudu, İkinci Dünya Savaşı’ndaki casusluk vakalarına ve kaybolan çocuklara özel bir ilgisi olan gazeteci Quenby Vaughn’dur. Bu genç kadının, kendi geçmişinde gizli acılarından ve başarılı avukat Lucas Hough ile yapacağı ittifaktan güç alarak yıllardır çözülemeyen bu düğümü çözeceğine emindir. Peki, akıl almaz fedakârlıklarla, yalanlarla ve acıyla dolu geçmişi deşmenin bedeli ne olacaktır?
Dilek Ağacının Gölgesinde, aşkın, inancın ve kimi zaman unutsak da aslında kalbimizin derinliklerinde hep var olan o gücün, savaşa ve yıkıma bile meydan okuyabileceğini gösteren, büyüleyici bir kitap.
Melanie Dobson Kimdir?
On altı roman yazmış , ödüllü bir yazardır . Romanlarından üçü Carol Ödülü'nü , biri de 2010 yılında İndiana'da En İyi Roman Ödülü'nü kazanmıştır . Yazmadığı zamanlarda George Fox Üniversitesi 'nde hem yazma hem de halkla ilişkiler konusunda ders vermekten hoşlanan yazar , eşi v eiki kızıyla Oregon'da yaşamaktadır . Melanie aynı zamanda hayalet kasabaları , terk edilmiş evleri dolaşmayı , cemiyetindeki çocuklara yardım etmeyi ve kızlarıyla birlikte hikayeler okumayı sever.
Dramatik kitap sanırım. Bu ara hiç konsantre olamıyorum daha hafif romanları okuyorum. Sanırım yasadığımız sürecin yan etkileri 😔
YanıtlaSilÇok güzel bir inceleme olmuş, mutlaka okunmalı bu kitap :)
YanıtlaSilİkinci dünya savaşı dönemine dayanan pek çok hikaye okumuştum çoğu dramatikti sanırım bu da öyle.
YanıtlaSil