Tahsin Yücel'in okuduğum ilk kitabı Gökdelen . Gelecekte , 2073 yılında geçen kitap distopya türünde .
Her şeyin özelleştiği bir Türkiye'de yargının da özelleştirilmesini konu alsa da değindikleri ile ülkenin durumu ve siyasetinin de ağır bir eleştirisi aynı zamanda .
Can Tezcan ülkenin en başarılı , tuttuğunu koparan avukatı . Soyadı gibi tez canlı birisi . Yakın arkadaşı tutuklanmış durumda ve iki yıldır onu hapisten kurtaramamış. Çalıştığı şirket yönetimde ve vergide usulsüzlükten tutuklanırlar. Şirkete kayyum atanır ve onların yerine göreve gelenler onların 3-4 katı maaş alılar. Aslında suçsuz olan bu insanları bir türlü kurtaramaz Can Tezcan . Çünkü emir büyük yerden gelmiştir. Yargı bağımsızdır bu dönemde!!!!
Can Tezcan'ın müvekkili Niyorklu Temel Diker . Soyadı gibi İstanbul'un her yerine gökdelenler diker . Yeni bir İstanbul Hayali vardır . Aynı boy ve aynı biçim gökdelenlerle İstanbul'un çehresini değiştirmek . Sadece numaralar ve renkler faklı olacaktır. New York'a gidip oradaki gökdelenleri takıntı haline getirdikten sonra ona Niyorklu demişlerdir.
Niyorklu'nun davası ile ilgilenip arkadaşı Volkan'ı hapisten kurtarmak için uğraşırken Can Tezcan'ın aklına yargıyı özelleştirmek gelir .
"... geçen yüz yılın sonlarından beri her şeyi özelleştirildi bu ülkede, öncelikle yabancılara, yabancı alıcı çıkmayınca da yerli kodamanlara, yani onların taşeronlarına satıldı, dağlar ,taşlar ,ırmaklar ,denizler ,limanlar , havaalanları, gemiler, uçaklar, trenler , yollar , köprüler, fabrikalar, çöpler, okullar ,üniversiteler, stadyumlar. Her şeye özel kurumların elinde. Başbakan başbakanlıkta oturması karşılığında İsrailli bir kodamana para ödüyor. Öyleyse, her şey özel kurumların elindeyse ,yargı neden özelleştirilmesinin ki?"
İnsanlar artık denize girmek ne demek bilmemektedirler . Denize girmek bir hayaldir . Eğitim de özel sektörde olunca insanlar çocuklarını okula gönderemezler . Eğitim çok pahalıdır . Evde okuma yazma öğretirler çocuklarına ancak iyi bir iş için diploma lazımdır . İki üniversite bitiren bir zor iş bulmaktadır . İnsanlar eskisi gibi arabaya da binmezler . Özel uçakları ile gökdelenlerinden havalanırlar . Ülkede tek özelleştirilmemiş yer yargı kalmıştır . Eğer onu da başarırlarsa Türkiye Dünya'da ilk olacaktır bu konuda.
" ... işin gerçeğine bakarsan, uyanık bir devlet adamı her zaman satacak bir şeyler bulur ,çünkü her zaman satılacak bir şeyler vardır,"
Can Tezcan ve eşi Dostoyevski hayranıdır. Kitapta birçok yerde Karamazov Kardeşler'e atıfta bulunmuş yazar. Özellikle o dönemin başbakanı Mevlüt Doğan'dan bahsederken .
" Evet, tıpkı İvan Karamazov' un tanımladığı gibi, hem çok sıkı bir salak , hem dört dörtlük bir üçkağıtçı. Tek farkı başbakanlığa kadar yükselmiş Bir Simerdiakof olması."
Başbakanın her konuşmasında " Ben Mevlüt Doğan " demesi bana Transformersı hatırlattı . Optimus Prime kendisinden bahsederken sürekli " Ben Optimus Prime " diyordu :D
Yılkı atlarını duymuşsunuzdur sanıyorum . Abbas Sayar'ın da Yılkı Atı isminde bir kitabı vardır . Bilmeyenler için belirteyim köylerde yaşlanan ve hizmetini tamamlayan atlar dağa salınırmış ve burada birbirleri ile çiftleşerek üremişler ve yabanileşmişler. Bu atlara yılkı atı denilirmiş. Kitapla ne alakası ver neden konuyu değiştirdin derseniz kitapta yılkı adamlardan bahsediliyor . Bu nedenle öncelikle yılkı atlarından bahsetmek istedim. Kentlerde iş bulamayan insanlar şehirden uzaklaşıp dağlarda kendi çabaları ile yaşamaya başlamışlar . Ne kadar çabalasalar da doğa da ölmeye başladığı için aç kalmakta ve zor hayatta kalmaktadırlar. Can Tezcan da bu yılkı adamlardan arkadaşı Rıza sayesinde haberi olmuştur . Peki neden benim haberim yok dediğinde ise "sen sadece roman okuyorsun , çevrende olanlardan haberin yok "diye aldığı cevap çok düşündürücüdür. Toplum içine karışmadan , roman okuyup denetimden geçip sansürlenen haberleri seyredip okuyarak insan yaşadığı toplum hakkında doğru bilgileri alamıyor maalesef.
" Öyle sanıyorum ki her çağın doğruları kendine göre oluyor, efendim. Bizim çağımızın doğrusu da saltık bencillik."
Her ne kadar bir distopya olsa da kitap yazılanlar ve yapılan eleştirilerde doğruluk payı çok yüksek . Okurken domino taşları gibi beyninizde bazı noktalar yerine oturuyor . Yazarın vurgulamaya çalıştığı noktalar çok isabetli olmuş. Kitapta hoşlanmadığım nokta diyaloglardaki "Rıca'cığım , Varol'cuğu ," gibi ifadelerdi . Bana sahte geldi. Yazar kitapta " kapital , sermaye " yerine " anamal " , "akıl" yerine " us" gibi kelimelerin Türkçe karşılıklarını yazmayı tercih etmiştir. Genel anlamda kitabı çok sevdim .
" Türkiye'de özgür insanın durumu salgın hastalık karşısında sağlam insanın durumuna benzer, her an bir hastane odasında uyanabilir,"
Kitabın Adı :Gökdelen
Yazar :Tahsin Yücel
Yayınevi :Can Yayınları
Sayfa Sayısı : 287
Gökdelen, her kitabıyla çok konuşulan, çok okunan değerli yazarımız Tahsin Yücel'in yeni romanı. 17 Şubat 2073 sabahı başlayan romanın kahramanı Can Tezcan, Türkiye'nin en önemli, en ünlü avukatlarından biri. Can Tezcan, İstanbul'u yalnızca gökdelenlerden oluşan, New York'a benzeyen ama ondan daha güzel, daha modern bir kente dönüştürmek isteyen zengin müşterisi Temel Diker'in yasal sorunlarını çözmek için bir tasarım ortaya atar: yargının özelleştirilmesini sağlayacaktır. Yergi ustası Yücel'in son romanı Gökdelen, Cihangir'de gökdelenler arasında kalmış son bahçeli evden yok edilmiş kedilere, dağda bayırda aç açık dolaşmak zorunda bırakılmış sefalet içindeki yılkı adamlarından, adına mekik dedikleri tek kişilik uçaklarından inmeyen zenginlere, hiç değişmeyen çıkarcı politikacılardan onların destekçisi medyaya kadar aslında bugün yaşadığımız çürümeyi anlatan, sürprizlerle dolu bir roman.
Tahsin Yücel Kimdir?
Elbistan'da doğdu (1933); Galatasaray Lisesi'ni (1953), İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi (1960). XIX. ve XX. yüzyıl Fransız yazını ve göstergebilim alanında uzmanlaştı. Aynı bölümden profesör olarak emekli oldu.
Araştırmaları: L'Imaginaire de Bernanos-1969; Figures et Messages dans la Comédie Humaine-1973; Anlatı Yerlemleri-1979; Dil Devrimi ve Sonuçları-1982, Yapısalcılık-1982.
Deneme ve eleştirileri: Yazın ve Yaşam-1976; Yazının Sınırları-1982, Eleştirinin Abecesi-1991, Tartışmalar-1993, Yazın, Gene Yazın-1995, Alıntılar-1997, Söylemlerin İçinden-1998.
Romanları: Mutfak Çıkmazı-1960, Vatandaş-1975, Peygamberin Son Beş Günü-1992, Bıyık Söylencesi-1995. Masalları: Anadolu Masalları-1957.
Öyküleri: Haney Yaşamalı-1955, Düşlerin Ölümü-1958, Ben ve Öteki-1983, Aykırı Öyküler-1989, Komşular-1999, Yalan-2002.
Birçok da çeviri yaptı. Tahsin Yücel'e Haney Yaşamalı için 1956 Sait Faik Hikâye Armağanı, Düşlerin Ölümü için 1959 TDK Öykü Ödülü, Peygamberin Son Beş Günü için 1993 Orhan Kemal Roman Ödülü, Komşular için Dünya Kitap 1999 Yılın Kitabı Ödülü, Söylemlerin İçinden için 1999 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü, çevirileri için de 1984 Azra Erhat Çeviri Yazını Üstün Hizmet Ödülü verildi.
Tahsin Yücel'i henüz okumadım, bu kitabı ilgimi çekti. Senin gibi başlamak için bu kitabı okuyabilirim abla :)
YanıtlaSilOkunması gereken kitaplardan galiba
YanıtlaSilListeme aldım mutlaka okuyacağım, teşekkürler tavsiye için :)
YanıtlaSil