Georges Simenon'un okuduğum ikinci kitabı Flamanların Evinde . Okuduğum ilk kitap Dedektif Maigret serisinin 8. kitabı olan Hollanda'da Bir Ev'di . Flamanların Evinde ise serinin 13. kitabı ve elimde olan Maigret serisinin son kitabı .
Kitap küçük boy olsa da puntolar normal olduğu için çok rahat okunuyor ve çantaya atıp rahatlıkla yanınızda gezdirebileceğiniz bir boyutta. Kapağı ise şeffaf bir plastik koruyucu ile kaplı olduğu için gönülde taht kurdu . Bu dizaynda basılmış şekilde serinin diğer kitaplarını da bulursam alabilirim.
Dedektif Maigret bu sefer Belçika- Fransa sınırında bulunan bir kasabaya davetli olarak gidiyor . Resmi görevli olmadığı için sadece kendi çapında araştırma yapıyor . Zaten bulunduğu dönemde de şimdiki şartlar ve teknolojik aletler yok. İpucu takip ederek ve insan davranışlarını okuyarak işini çok da iyi yapıyor .
Küçük bir çocuğu olan genç bir kadın kaybolmuştur . En son çocuğunun babasının ailesinin işlettiği dükkanda görülmüş bir daha da haber alınamamıştır. Polis bu kayıptan genç kadının çocuğunun babasını suçlamaktadırlar . Onu temize çıkarmak ve suçsuzluğu ispatlansın diye genç adamın kız kardeşi Anna yardım istemiştir Maigret. Geldikten sonra hemen araştırmaya işine girişir Maigret.
Sakin tempoda ,acele etmeden etrafta dolaşan ve kendi çıkarımlarını yapan Maigret'i seviyorum. Gözden kaçanları yakalamakta usta. Ayrıca kitabın sonunda suçluya karşı tavırları da çoğu dedektiften farklı . Ben Maigret yerinde olsan onun gibi davranır mıydım diye düşündüm ....... ve öyle davranamayacağıma karar verdim ;)
Kitabın Adı :Flamanların Evinde
Yazar :Georges Simenon
Yayınevi :Kabalcı Yayınları
Orjinal adı :Chez Les Flamands
Serisi :Inspector Maigret #13
Çevirmen : Sosi Dolanoğlu
Sayfa Sayısı :154
Maigret Givet garında trenden indiğinde gördüğü ilk kişi, kompartımanının tam karşısında duran Anna Peeters oldu. Genç kız sanki onun tam da peronun o noktasında duracağını tahmin etmişti! Buna şaşırmış görünmüyordu, bundan gurur duyar gibi bir hali de yoktu. Tıpkı Paris'te gördüğü gibiydi, her zaman olması gerektiği gibi; gri bir tayyör giymişti, ayakkabıları siyahtı, başına öyle bir şapka takmıştı ki, insanın sonradan bunun biçimini, hatta rengini hatırlaması imkânsızdı. Burada, birkaç yolcunun gezindiği perondaki her şeyi önüne katıp sürükleyen rüzgârda, daha uzun boylu, biraz daha iri yapılı görünüyordu.
Georges Simenon Kimdir?
1903 yılında Liège'de doğmuştur. Genç yaşlarda okulu bırakıp gazete muhabirliğine atılmış ve 19 yaşında Paris'e yerleşmiştir. İlk polisiye romanlarını bu dönemde Sim takma adıyla yayımlamıştır. 1945'te Amerika'ya yerleşmiş ve 20 yıl bu ülkede yaşadıktan sonra, önce Fransa'ya sonra da İsviçre'ye geçmiştir. 1989 Eylülünde Lozan'da ölmüştür. Polisiyeler dışında psikolojik romanlar ve denemeler de yazmıştır. Polisiyelerindeki psikolojik derinlik, gerilimi sürekli ayakta tutmakta ve okurun ilgisini sürekli sonuca yönelik olmaktan çıkarmaktadır. Birçok romanı sinema ve televizyona uyarlanmıştır. Bazı yapıtları: Pietr-le-Leton (1931, Letonyal Pietr), La Maison du Canal (1933, Kanaldaki Ev), L'homme Qui Regardait Passer les Trains (1938, Trenlerin Geçişini İzleyen Adam), La Chambre Bleue (1964, Mavi Oda).
Georges Simenon 'un Okuduğum Diğer Kitapları
* Hollanda'da Bir Cinayet
* Kanaldaki Ev
* Bella'nın Ölümü
Polisiye seri sanırım. İlgimi çekti. Listeme alayım. Çok teşekkürler:)
YanıtlaSil